generique plaquenil ivermectine hydroxychloroquine lopinavir ritonavir ivermectine luvox lyrica marvelon maxalt medrol active mefe basan mefenacide mefenamin meladinine mellaril mellerettes melleril mentax mestinon metaglip metfin metoject metrizol micardis hct micardis micardisplus microgynon micronase micronovum microzide minac 50 minipress minocin miranova mobic mobicox moduretic motilium motrin munobal myambutol myconormin myfortic mysoline naltrexin naprolag
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » TARİH / SİYASET / EKONOMİ » OSMANLI TARİHİ ve MEDENİYYETİ » Mutlakıyet ve Cumhuriyet

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
KaLBeNuR su an offline KaLBeNuR  
Mutlakıyet ve Cumhuriyet

1686 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 20.07.2007
En Son On: 17.08.2009 - 12:01
Cinsiyeti: Bayan 
Her cumhuriyet bayramında hayalim gelir, beni alır çocukluk günleri götürür…
Ne çok şiir ezberlemiştik, hepsi de “Cumhuriyet/ Hürriyet kafiyeli…”


Heyecandan sesimiz titreyerek her cumhuriyet bayramında okur, alkış alırdık.
Bizim nesil cumhuriyeti çok sevdi…
Sevdiği için de, tehdit ve tehlikede olduğu savına hiç inanmadık.
Kutlu olsun.



Galiba cumhuriyetin otuz ikinci yıldönümüydü…
İlkokuldaki Başöğretmenim Hikmet Bey, bir gün hışımla sınıfa girdi ve âdeta bağırdı:
“Çocuklar, İsmet Paşa’nın diktatör olduğunu söyleyenlere sakın inanmayın, ne Atatürk diktatördü, ne de onun şanlı arkadaşı İsmet İnönü. Zaten diktatörlüğü kaldırıp cumhuriyet ilan ettik.”
Başöğretmenim Hikmet Bey iflah olmaz bir “İnönücü”ydü, Adnan Menres’e ve Demokrat Parti’ye de çok kızıyordu…
Hışımla sınıfa girip, girer girmez o devrin ana muhalefet partisi lideri İsmet İnönü’yü savunmasından anladım ki, dışarıda birileriyle bu konuyu tartışmış, iyice damarına basmışlar.
Hem sınıfa çöreklenen ağır havayı dağıtmak, hem de sınıfın “çokbilmiş”lerinden olduğumu göstermek açısından hemen sormuştum: “Diktatör ne demek öğretmenim?”
Hızla bana dönüp, “Yine mi sen?” der gibi yüzüme baktıktan sonra: “Sınırsız yetki sahibi yönetici demektir çocuklar” diye izah etti, “sadece padişahlar sınırsız yetkilere sahipti: Dedikleri dedik, çaldıkları düdüktü...”
Başöğretmenim böyle diyordu, ama benim o yaşta okuduğum bir kitapta, Fransız tarihçi A. Ubicini farklı şeyler söylüyordu: (Ubicini Tanzimat döneminde Türkiye'ye gelip uzun süre kalmış, Osmanlılar hakkında yazdığı eserler, Batı'da çok büyük ilgiyle karşılanmıştı)
"Osmanlı hükümeti şeklen bir istibdat [diktatörlük diyelim] görüntüsü vermekle birlikte, dikkatle incelendiği zaman, dünyanın hiçbir yerinde misli görülmemiş derecede yumuşak bir idare olduğu anlaşılır."
Başka bir Fransız ise, "Padişahın iradesi, Kur'an hükümlerinden, şeriat ulemasının içtihadlarından [yorumlarından], yahut şeyhülislâmın fetvalarından üstün değildir... Örf ve âdetlere dayanan halkın gücü padişahların iradesinden çok daha üstündür." (A.L. Castellan) diyerek soydaşını doğruluyordu.
İngiliz sefiri Th. Thornton ise, padişahların sınırlı yetki sahibi olduklarını kesin bir dille açıklıyor, sonra da şu hükme varıyordu:
"Böyle kanunî sınırlamalar olan bir ülkede (Osmanlılarda) elbette istibdat olamaz."
Şimdi, Başöğretmenimin "sınırsız yetki" izafe ettiği padişahlardan birkaçının durumuna bakalım isterseniz...
Bursa Kadısı Emir Sultan, devrin öfkesi burnunda padişahı Yıldırım Bayezid’ın şahitliğini "Terk-i cemaat bais-i cerh idüğün şuyû bulmağılen şehâdetün caiz değildür", yani "Namazlarını cemaatle kılmadığın duyulduğundan şahitliğini kabul etmiyorum" diyerek şahitliğini reddediyor, Fatih Sultan Mehmed, Molla Gürani tarafından bir yemek esnasında fırçalanıyor, padişahlığı bırakıp dervişliğe dönmek istediği günlerin birinde “Senin rahmetin zahmettedir” denilerek Ak Şemsüddin Hoca’sının huzurundan kovuluyor, Yavuz Sultan Selim, Zembilli Ali Cemali Efendi’nin tehdidi karşısında fermanını geri almak zorunda kalıyor, Sultan Avcı Mehmed, cuma namazı esnasında bir kürsü vaizi tarafından “Nedir bu av merakı, nedir bu nefsi emareye uymalar, Allah’dan korkmaz mısın?.. Devlet sahipsiz kaldı… Şimdi avlanma zamanı değil ağlama zamanıdır” denilerek azarlanıyordu. Bu padişahlar diktatör müydüler yani?..
Diktatör olsalardı, kendilerini herkesin huzurunda azarlayan insanları yaşatırlar mıydı?


“Kişisel”, yahut “zümre diktatörlüğü” olabildiği gibi, pekalâ “zihniyet diktatörlüğü” de olabilir…
Ve muhabbetimizin ölçüsüne göre, diktatörlüğün bazı türleri, bazılarımıza “şık” gelebilir. Aslolan hangi türden olursa olsun diktatörlüğü tüm olarak reddedip halk (cumhur) iradesinin belirleyiciliğini savunmaktır.


Gazeteci Ziyad Ebüzziya’dan okumuştum…
“Mutlakiyet [padişahlık] devrinde bir gazeteye kapatma cezası verilince, bunun gerekçesi önce o gazetede ilân edilir, sonra diğer gazetelere yazdırılırmış. Benim gazetecilik yıllarımda ve daha sonraları ise, gazeteler, 'görülen lüzum üzerine' kapatılırdı ve gerçek sebep, ekseriya gazetenin kendisine dahi bildirilmezdi...”
“1943-44 yıllarında bir gazetenin kapatıldığını öbür gazetelerin yazması dahi yasaklanmıştı. Gazete yeniden yayınlanmaya başladığında, 'biz kapatılmıştık' diyemezdi. Okuyucu ancak tefrika [yazı dizisi] numaralarından bunu anlayabilirdi...”
“Mevhibe İnönü'nün [İsmet Paşa'nın eşi] fotoğrafı birinci değil, üçüncü sayfada yayınlanması hakaret kabul edilerek Tasvir-i Efkâr Gazetesi kapatıldı...”
“Almanlara karşı tavır alınmamasını (İkinci Dünya Savaşı esnasında) tavsiye ederdik. Günün birinde Almanlar sınırlarımıza dayandılar. Almanlarla bir saldırmazlık paktı imzaladık. İmza gecesi Ankara'da, Dışişleri Bakanı Selim Sarper, 'Tasvir-i Efkâr şimdi, ‘biz demedik mi diye yazar, hükümeti küçük düşürür' dedi. [Bu ihtimal ile) altı hafta süreyle kapatıldık...”
“Antep'ten gelen bir mektup koyduk gazeteye, 'petrol yok, çocuklar çıra ışığında ders görüyor' diye yazdık. 10 gün kapatıldık..." (Tercüman, 23 Ocak 1986)”
Bunca sözden sonra, talebimi coşkuyla seslendirebilirim: Yaşasın demokratik cumhuriyet!
Kutlu olsun!

Yavuz BAHADIROĞLU
Ekleme Tarihi: 19.11.2007 - 18:24
Bu mesajı bildir   KaLBeNuR üyenin diğer mesajları KaLBeNuR`in Profili KaLBeNuR Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 813 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hircin (32), ayazdabirciftyu.. (38), arif_unal (64), lyoonn (46), ergali595 (42), FatihCgdm (38), kirenli (56), *imam_hatipli* (33), Muhsin B. (36), sezer74 (50), recepguducu (50), kenan_kygn (68), tek_1 (44), ajanpenny (46), basketcikid (34), sigat37 (37), erzincani (45), yasemin_nl (36), yosun (40), toprak_67 (45), By_Digital (38), gur (36), MustafaGED&Yacu.. (60), ademyildiray (49), ibrahimdzn (37), muka2828 (44), hagere (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.56779 saniyede açıldı