budesonide dexamethasone lopinavir ritonavir chloroquine stromectol aldactone aldara aldipin alendron alesse aleve alges x algifor allegra allergodil allo 300 tablinen allo basan allopur altace alutan alzar amanol amaryl amilo basan amilorid comp amiloride hct amiodar amlo eco amlopin amlovasc amoxi basan amoxi cophar amoxi mepha amoxil amoximex anafranil sr anafranil antabus antabuse antalgit antamex antisacer antra antramups anvitoff apcalis oral jelly
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » EDEBİYAT / MAKALE / ŞİİR » ibrahim(as)'ın kusları

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 9 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
musab_ su an offline musab_  
ibrahim(as)'ın kusları

122 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 14.02.2003
En Son On: 16.11.2005 - 18:25
Cinsiyeti: Erkek 
"“Ama kalbim tamamen mutmain olsun” demişti. Görmek istemişti İbrahim (as). “Ölüye nasıl hayat verdiğini bana göster” demişti. Rabbi de, “Yoksa, inancın yok mu?” demişti. İnanıyordu elbet! Görürcesine inanıyordu ama bir de görmek vardı. “Öyleyse” demişti Allah, “dört kuş al ve onları kendine alıştır; sonra onları her tepeye ayrı ayrı sal; sonra da çağır; uçarak sana gelecekler.”

Her baharın eşiğinde İbrahim’in (as) aradığı itminanı buluyor insan. Dağılmış bahçelerden, unutulmuş tohum mezarlarından, çiçeklerin solduğu zamanlardan, yaprakların savrulduğu uzaklardan, rüzgârların dokunduğu ıssızlıklardan kuşlar dönüyor şimdi. Çürümüşlüklerden, terkedilmişliklerden, yitirilmişliklerden, dağılmışlıklardan çiçek çiçek kuşlar dönüyor gözlerimize.

Bağların bozulduğu zamanlarda, güzün dağılmıştı “kuşlar”ımız. Yaz bahar tanık olduğumuz hayat, yanımıza yöremize alıştırdığımız renkler ve ahenkler nasıl da dağılmıştı sonbaharda. Ve ardından kış.. Dallar yetim kalmış, tohumlar unutulup gitmiş, yapraklar ışığa yabancılaşmış, güneş dünyadan uzaklaşmıştı. İbrahim (as) kuşlarını tepelere ayrı ayrı salmış gibi..

Baharda hayata sebep olarak görünen her şey sonuçlarıyla birlikte dağılıvermişti. Ağaca hayat verdiği sanılan su köklerden çekilmiş, meyveyi olgunlaştırdığı sanılan dallar da kurumuş, çiçeğin tutunduğu budaklar da körelmişti. Güneş, yaprakları diri tutan ışığını çekmiş, üstelik sanki küsüşmüşler gibi, günışığı daha yumuşak geldiği halde, baharda yeşerttiği yaprakları kurutmaya başlamıştı. Baharda çiçek tozlarını birbirleriyle buluşturan rüzgâr bu defa tam bir kuru yaprakları koparıp boşluğa savuragelmişti.

Güz, tıpkı “o gün”ün, yani Haşir Günü’nün tarifi gibidir. “Kimsenin kimseye fayda vermediği” gün. Babanın evlada elinin uzanmadığı, evladın babaya sözünü işittiremediği, gözlerin bile birbirleriyle buluşamadığı, tenlerin biribirine uzak kaldığı gün. Dağılmışlığın, çözülmüşlüğün, uzaklığın mutlak tarifidir bu. Bütün yakınlıkların bitişi nasıl tarif edilebilir? Herkesin dipsiz bir tekilliğe inmesi, kendisiyle başbaşa kaldığı derin bir kuyuya itilmesi... Mekanca yanyana olabilirsiniz ama temasça sonsuz mesafeler var aranızda, mutlak uzaklıkların labirentinde yapayalnızsınız.

İşte baharın öncesi böyledir. Toprağın ağaca, ağacın dala, dalın yaprağa, rüzgârın çiçeğe, kökün gövdeye, ışığın suya, suyun havaya menfaatinin olmadığı zamanlardır güz ve kış.. Şimdi önümüzde toparlanan hayat, sonsuz sayıda tepelerden çağrılan çiçekler, hiç bilmediğimiz uzaklardan koşup gelen rüzgâr kıpırtıları, İbrahim’in (as) görmek istediği ve görmemizi istediği hayat verme misalleridir.

Eşya zamanın akışıyla sürekli değişiyor, dönüşüyor, şekilden şekle giriyor, bozuluyor, yapılıyor. Her daim kendimize alıştırdığımız, avucumuzda evcilleştirdiğimiz kuşları salıyor, zamanın tepelerine salıyor gibiyiz. Sonra yeni biçimler giymek üzere yeniden çağırıyoruz kuşları, koşup gelmelerini bekliyoruz avuçlarımıza.

Akşam olunca güneşi salıyoruz karanlığa.. Sabaha yeniden çağırıyoruz penceremize.. Dönmesini bekliyoruz güneşin salıverdiğimiz tepelerden. Her an bir önceki anın tanıdıklarını adı bilinmez tepelere, gözle görülmez kuytulara terkediyoruz. Bir sonraki anda yeniden toparlanıyor eşya, yeniden bedenimizi yanımızda buluyoruz. İbrahim (as) gibi kuşlarımızı salıyoruz, sonra da geri çağırıyoruz. Gün geliyor bedenimizi bırakıyoruz toprağa, karanlık kuyulara cesetler salıyoruz. Yeniden çağrılmayı umarak, yeniden toparlanmayı bekleyerek.

Kalbimiz mutmain mi olmak istiyor? Görmek mi istiyoruz kuşların dönüşünü? Sonsuz dağılmışlıkların, nihayetsiz uzaklıkların, derin ayrılıkların ortasında bir dağılıp bir toplanan hayatımızın ebediyen bize dönmesi konusunda emin olmak mı istiyoruz? Sebep ve sonuç arasındaki uçurumlardan gidip gelen varlığımızı uzak tepelerden geri mi çağırmak istiyoruz? Aslında uzaklık olan gerçekliğimizi sürekli yakınlığa dönmesi müjdesini almak mı istiyoruz?

İşte İbrahim’in (as) kuşları geri dönüyor salıverildiği tepelerden. Bahar geliyor. Çiçekler taç yapraklarını toparlıyor sonsuz mesafelerden. Ateş, toprak, su ve hava.. dört unsur. Ayrı tepelere salıverilmiş kuşlar gibi kanatlanıp geri dönüyorlar. Avucumuzda her bir çiçek bir İbrahim (as) itminanı. Gözümüzde her bir yaprak bir İbrahim (as) sınavı.. Kalbimizde her bir meyve bir İbrahim (as) sevdası..

İbrahim’in (as) kuşları dönüyor...
Ekleme Tarihi: 17.09.2003 - 14:03
Bu mesajı bildir   musab_ üyenin diğer mesajları musab_`in Profili musab_ Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
feyza27 su an offline feyza27  
Themenicon   

350 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 10.12.2003
En Son On: 05.05.2009 - 10:13
Cinsiyeti: Bayan 
Allah güzelliklerinizi artırsın
Ekleme Tarihi: 17.09.2003 - 14:15
Bu mesajı bildir   feyza27 üyenin diğer mesajları feyza27`in Profili feyza27 Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast ESLEM_NUR  

Misafir

Kayıt Tarihi: 19.04.2024
En Son On: 05.05.2009 - 10:13
Cinsiyeti: ----- 
yuregine saglik ALLAH razi olsun...
Ekleme Tarihi: 17.09.2003 - 14:20
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 559 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ayhan demirhan (42), milli (55), Faruk85 (39), buyukdere (50), akgulhassan (56), resulkol (42), aldirma_reis (45), cengiz__11 (45), musabbinumeyr (46), _rAbia_ (35), HACIBUBA (38), ergunoynamaz (67), emisya (43), cavittacir (47), arslanmurat1 (46), Ben_Neyim (45), hatipoglu (45), PinarKecik (46), Ugur_K (44), hami_74 (37), ust_mimar (41), Muhlise (43), lifos (49), osmanli (41), @tuba@ (39), oguzada (47), tolga67 (49), zoris (45), aydinhasan (45), ilkay turan (53), Muhammedbilal (35), burhann1 (41), esmafeyzaunal (43), havzanur (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.52960 saniyede açıldı