generique luvox generique kaletra kamagra ivermectine generique plaquenil naprosyn natyl nebilet neggram negram nemexin neo stediril neoral neurolithium neurontin neurotop nexium nimotop nivaquine nizoral cream nizoral nolvadex nootropil norflocine norlutate noroxin norsol nortrilen norvasc norvir novonorm nyolol ocuflox oculastin oftan olmetec plus olmetec omix omnicef onymax optivar orelox orfiril osiren otrivin rhume des foins oxsoralen
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » Seyyid Abdülhakim-i Arvâsi

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 9 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
mesoguz su an offline mesoguz  
Seyyid Abdülhakim-i Arvâsi

106 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.07.2004
En Son On: 25.01.2008 - 23:05
Cinsiyeti: Erkek 
Seyyid Abdülhakim-i Arvâsi

Son asırda yetişen, zahir ve batın ilimlerinde kamil ve dört mezhebin fıkıh bilgilerinde mahir, büyük âlim ve ruh bilgilerinin mütehassısı büyük veli. Allahü teâlânın emir ve yasaklarını insanlara anlatan ve kendilerine Silsile-i aliyye adı verilen büyük âlimlerin otuz dördüncüsüdür. Babası Seyyid Mustafa Efendidir. 1865 (H. 1281)te Van'ın Başkale kazasında doğdu. 1943 (H. 1362)te Ankara'da vefat etti. Kabirleri Ankara yakınındaki Bağlum kasabasındadır.

Babası Seyyid Mustafa Efendi ve bütün dedeleri, zamanlarının âlim ve fadılları idiler. İmam-ı Ali Rıza bin Musa Kazım soyundan olup, seyyid oldukları Irak'taki şer'i mahkeme defterlerinde yazılıdır. Arvasi ailesi, altı yüz seneden beri ilim yaymakla ve en üstün insanlık meziyetlerinde nümune olmakla tanınmış ve halk arasındaki ayrılıkları gidermekte, milli birliği sağlamakta büyük vazifeler üstlenmişlerdir.

Abdülhakim Arvasi'nin kıymetli sözlerinden bazıları:

"Temiz ve yeni elbise giyiniz. Gittiğiniz yerlerde, ahlakınızla, sözlerinizle, İslamın vekarını, kıymetini gösterdiğiniz gibi, giyiminizle de saygı ve ilgi toplayınız."

"Allahü teâlâ, her şeyi bir sebep altında yaratmaktadır. Bu sebeplere, iş yapabilecek tesir, kuvvet vermiştir. Bu kuvvetlere, tabiat kuvvetleri, fizik, kimya ve biyoloji kanunları diyoruz. Bir iş yapmamız, bir şeyi elde etmemiz için, bu işin sebeplerine yapışmamız lazımdır.

"Tek vakit namazımı kaçırmaktansa, bin kere ölmeyi tercih ederim."

"Namaz, aman namaz, nerede ve ne şart altında olursa olsun mutlaka namaz kılın."

''En büyük edeb, ilâhi hududu muhâfazadır, gözetmektir."

"Allahü teâlâya inanan ve güvenen kimse neden mahrumdur. Allah'tan mahrum olan ise neye mâliktir."

"Şu İstanbul ne garip belde! İnsan mümin olmak için de, kâfir olmak için de burada her vâsıtayı, her imkânı bulabilir."


'' Kur'ân-ı kerim şifâdır. Fakat şifâ, suyun geldiği boruya tâbidir. Pis borudan şifâ gelmez.''

'' Gerçek kerâmet, kerâmetin gizlenmesidir. Bunun dışında görünenler, velinin irâde ve ihtiyârı ile değildir. İlâhi hikmet öyle gerektiriyor demektir.''

'' Allahü teâlâ sırrını eminine verir. Bilen söylemez, söyleyen bilmez.''

'' Ahmaklık, hatâda ısrar etmektir.''


'' Riyâ olmasın diye cemâatten kaçanlar ayrı bir riyâ içindedirler.''

'' İlim, cehaleti giderir yok eder, ahmaklığı değil.''

'' Cemiyetteki ruh hastalıklarının sebebi, imân eksikliğidir.''



Allahüteala, Üstad Necip Fazıl KISAKÜREK ' in de üstad'ı olan, bu Allah dostunun, feyzinden, ilminden istifade etmeyi bizlere de nasib eyleye ( Amin Amin Amin)

Allah (cc) her ikisininde mekanını cennet eyleye. (Amin)
Ekleme Tarihi: 16.09.2004 - 15:23
Bu mesajı bildir   mesoguz üyenin diğer mesajları mesoguz`in Profili mesoguz Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Ramiten su an offline Ramiten  

49 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 28.08.2003
En Son On: 22.10.2010 - 20:18
Cinsiyeti: ----- 
Zi hicrî dostân, hûn şüd derûn-ı sîne cân-ı men,
firâk-ı hem-nişînân suht magz-ı istehân-ı men.
Ekleme Tarihi: 16.09.2004 - 21:15
Bu mesajı bildir   Ramiten üyenin diğer mesajları Ramiten`in Profili Ramiten Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
mesoguz su an offline mesoguz  

106 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.07.2004
En Son On: 25.01.2008 - 23:05
Cinsiyeti: Erkek 
Kardeş, kusuruma bakma ama, yazdığın bu mısraların anlamını da eklermisin.
Ekleme Tarihi: 18.09.2004 - 21:44
Bu mesajı bildir   mesoguz üyenin diğer mesajları mesoguz`in Profili mesoguz Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
hakvan su an offline hakvan  

23 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.04.2004
En Son On: 04.07.2006 - 20:41
Cinsiyeti: ----- 
Cenab-ı Hak Teala Hazretleri bu büyük Allah dostu mürşid-i kamilin şefeatine nail olmayı bizlere nasip etsin.

şu sözü beni derinden etkilemiştir ama ne yazık ki yine de kaçan namazlarımız için anlık bir ufacık üzüntü dışında pek bir şey hissetmeyiz.
bu büyük veli ne kadar kuvvetli bir imana sahip muhakkak bilemeyiz ama bu söz azıcık da olsa bize fikir veriyor.
1000 kere ölsem de bir vakit namazım kaçmasa,ne müthiş söz.
ve asla şüphe edilmeyecek sey de bu sözü en samimi ve içten hissiyatıyla söylediğidir,bunun için hayatını azıcık incelemek kafidir.

"Tek vakit namazımı kaçırmaktansa, bin kere ölmeyi tercih ederim."
Seyyid Abdülhakim-i Arvâsi Hazretleri
Ekleme Tarihi: 19.09.2004 - 15:21
Bu mesajı bildir   hakvan üyenin diğer mesajları hakvan`in Profili hakvan Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Ramiten su an offline Ramiten  

49 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 28.08.2003
En Son On: 22.10.2010 - 20:18
Cinsiyeti: ----- 
Sevdiklerimden ayrı kaldığım için, göğsümde, rûhum kan ağlıyor,
Birlikte oturduklarımın ayrılığı, kemiklerimin iliğini yakıyor!
Ekleme Tarihi: 20.09.2004 - 11:55
Bu mesajı bildir   Ramiten üyenin diğer mesajları Ramiten`in Profili Ramiten Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
mesoguz su an offline mesoguz  

106 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.07.2004
En Son On: 25.01.2008 - 23:05
Cinsiyeti: Erkek 
Ramiten kardeş, Öncelikle cevabınız için teşekkür ediyorum. İşin doğrusu mısraların orjinalini yarım yamalak anlar gibi oldum ama sizin yazdığınız şekilde tam çözememiştim.

İkincisi ; Bu mısralara değer veren birinin, Seyyid Abdulhekim hz. ile veya Üstad N.Fazıl Kısakürek ile bir birlikteliği olduğu (Cismen)hissini bende uyandırdı, Yanılıyormuyum acaba ?

Selam ve saygılar.
Ekleme Tarihi: 20.09.2004 - 17:33
Bu mesajı bildir   mesoguz üyenin diğer mesajları mesoguz`in Profili mesoguz Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Ramiten su an offline Ramiten  

49 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 28.08.2003
En Son On: 22.10.2010 - 20:18
Cinsiyeti: ----- 
Alıntı
İkincisi ; Bu mısralara değer veren birinin, Seyyid Abdulhekim hz. ile veya Üstad N.Fazıl Kısakürek ile bir birlikteliği olduğu (Cismen)hissini bende uyandırdı, Yanılıyormuyum acaba ?



Cismen olamadı maalesef...ya'ni sohbetin faziletine erişemedik, ancak Allahü tealanın sevdiklerini sevmeğe gayret ediyoruz.

Allahü teala büyüklerin yüzü-suyu hürmetine bizlere magfiret etsin! Amin...
Ekleme Tarihi: 20.09.2004 - 19:19
Bu mesajı bildir   Ramiten üyenin diğer mesajları Ramiten`in Profili Ramiten Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
fatihalperen su an offline fatihalperen  

35 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.12.2004
En Son On: 31.07.2014 - 15:00
Cinsiyeti: Erkek 
selamun aleykum
arkadaslar belkı ıkıncı defa olacak ama boyle bı zatın hayatını ıkıcı dafa okumaya değer:

Büyük Doğu üzerindeki tuğra isim: Esseyyid Abdülhakîm Arvasî... Hazretin lâkabı: Manzur-ı nazar-ı pîran-ı kirâm... Keremli pirlerin nazarlarına görünen.

·

Manzur: Görülen, bakılan, nazar edilen. Beğenilen... Manzar: Bakılan yer, görülen yer. Görünüş... Manzarî: Güzel, gösterişli adam.

·

Cemal: Fertteki güzellik. Yüz güzelliği. Hak ile söylenen doğru söz.

·

"Erkeğin güzelliği lisânındadır” buyuran Hadîsi hatırlıyoruz.

·

Cümle: Hep, bütün, tam. Tam mânâyı ifâde eden, kaideye uygun söz... Cümel: Cümleler. Birden fazla anlama gelen sözler. Mecmular... Cümale: Gemi urganı, halat.

·

(Beni, hangi mevzuda olursa olsun, hemen görebilmen için tek çare, sadece düşünmendir. Meşhur masalda, parmağındaki yüzüğü oğar oğmaz dile benden ne dilersin! diye karşısına bir zenci köle çıkan çocuk gibi, elini hangi fikir madenine değdirecek olursan beni bulursun... Benden ayrılırken, beynin kıvrım kıvrım istifham dolu, kendini sokakların cereyanına bıraktın: ;Bu adam da kimdir? Bu izbede ne arıyor? Oturduğu damaltı ev midir, boş bir mescid mi, eski bir tekke mi, ne? Ona kimler bakıyor? Nerede doğdu, kimin nesi, nasıl yetişti, neler gördü ve geçirdi; ve nihayet ne oldu?;... Heyhat ki, oğlum, senin bazı fikirler etrafında muhtaç bulunduğun dekor eşyası müstesna, bu hususlarda elde edebileceğin bir şey yok... Zira ben, 70 şu kadar senelik hayatım, Anadolunun bir köşesinde, bir cami ile bir çeşmeye ve çerden çöpten birkaç çatıya mâlik köyüm, nihayet beni sığındırdıkları köşe, bildiğin suratım ve hâlimle, senin için, kafa kâğıdı çerçevsinde bir merak mevzuu olmaya pek değmem. Vazgeç bütün bunlardan; istersen beni, bellibaşlı bir hayatı, doğum yeri, oturduğu yer, suratı ve edâsı olan saf bir fikir diye al!.. Bunu yapamaz mısın? Farzet ki ben, sana başka cesedin, çehrenini ve birkaç müşahhas hususiyetin içinden seslenen, her istedikçe karşısına çıkan ve her istediğinde karşısına çıkabileceğin saf ve mücerret bir fikirden ibâretim. Aynadaki hayâlinin nabzı, duvardaki gölgenin kanı, dağ başındaki çığlığının aksi, rüyâdaki temasının vücudu, böyle birşey... Eğer beni mutlaka şahıslandırmak istiyorsan, sana, kendi hakkımda, gayet basit bir izâh anahtarı verebilirim. Basitlerin basiti, üzerinde hiç durmadan geçilecek bir izâh: Allahkulu alelâde bir müslümandır... Sen beni merak edip öğrenemezken, ben seni, merak etmeden öğrenmiş bulunuyorum: Sen; şairmişsin; şair, muharrir, filân, falan... Yâni kelimeleri düzenleyip başkalarına okutmak ve dinletmek davasında bir adam. Eyvah; öyleyse insanların en davalısına çattım demektir. Ama ziyanı yok; bizim mezhebimizde herşeyi bıraktıktan sonra, bırakmayı da bırakmak bulunduğu için, esası davasızlık olan mezhebimizi, davasızlık davasına düşmemek için, seninle her davada karşılaşmaya razı edebilirim. Zaten birbirimize karşı ahdimiz, seninle bu dünyanın davalarını çözmeğe çalışmak değil miydi?)

·

"Manzur-ı nazar-ı pîran-ı kirâm;... Keremli pîrlerin nazarına görünen... Fikir!..

·

Abdülhakîm Arvasî Hazretlerinin lâkabı ve Üstadımın ona ithafen kaleme aldığı ;Allah Kulundan Dinlediklerim; isimli eserden yaptığım iktibas vesilesiyle bildireyim ki; unsurlardan meydana gelen, ama unsurüstü; anlamında unsurlardan bağımsız olan terkib keyfiyeti karşısında, tahlil, onu anlama babında unsurlara el atarken, bu iş, terkib keyfiyetinin hakikatini bozucu ve anlaşılmak istenenden büsbütün uzaklaştırıcı bir mecraya girmemelidir... Yukarıda bunu zarif bir şekilde misâllendirmiş oluyorum.

·

Tahlil, tahkik, soru... Abdülhakîm Arvasî Hazretleri, "lüzumsuz suâlin mânâsız cevabı verilmez; buyuruyor... Goethe ise, ;soru akıllıca olmazsa, cevabın da akıllıca olmayacağı aık; diyor... Ve en başta Hazret-i Ömer:

-"Bir insanın sorduğu suâlden, onun zekâ derecesini anlarım;

Uzun lâfın kısası; sır idrakı;na ve bedahet; anlayışına sahib olmak ve mütearifelere riayet içinde tahkik ve tahlil... Bu husus, bize, Allah ve Resulünün ölçülerine karşı niin suâli uzatmamak gerektiğini de gösteriyor... Sorduğu sorunun cevabını anlama şartlarına mâlik olmayan ve çocukla konuşurken onun seviyesine inme mecburiyeti gibi karşısındakini kendi seviyesine indiren (çoğu zaman karşısındaki de salak ya ayrı mesele) medyadaki bazı lâik ve Batıcı hayvanların (Batı’yı bilse canım yanmaz!) İslâm&;a karşı İslâm;ın içinden şüphe tünelleri açmak üzere tertibledikleri programlarda niçin bayağı bir komedi görüntüsü doğuşunun sebebi de burada; mesele konuşmak bir yana, daha konuşma usulünün bir mesele olduğunun bile bilinmemesinde... Karşılıklı anlaşmanın unsurları üzerinde bir nebzecik olsun fikir sahibi olunmamasında... Fikir sahibi olmak şöyle dursun unsurları bile, hayvanî ihtiyaçlarını karşılamak kabilinden olsun sahibken, tanımıyor... Daha bedahet;in ne olduğunu bilmeden İslâmî ölçüler üzerinde gûyâ mantık gösterisi yaparak şübhe tünelleri amaya ve lâikliğe yol döşemeye kalkan akıl fukarası laik Batıcı ;ve tabiî ki hayvan- keyfiyetli birine, ;Şeriat ölçülerinin bütün hâlinde bedahet olduğunu, bedahete yaklaştıkça fikir ve delilin kıymetten düşüp lüzumsuzlaşacağını; söylesen ve yine İmam-ı Rabbanî Hazretlerinden iktibasla ;zâhirî beş hassenin akıl işinde tesiri olmadığı, yâni aklın gördükleri, zahir idrak âletleriyle anlaşılamadığı gibi, Şeriat ölçülerinin mahiyetleri ve üstünlükleri de akılla kavranamaz. İlim akla bağlıdır, bu yüzden ilim kâfi gelmiyor&; desen, buradan kıyasla ;bağlı akıl ve ilmin hâli bu iken, senin yarım aklın, İslâm bir yana Batı irfanından da mahrum dağarcığın ve hele hele hain mizâcınla sözkonusu işlerde hâlin nicedir?; desen... Nâfile çaba; öküze öküz olduğunu anlatamazsın..

·

İstidrad: Bir söz söylerken, o fıkra içinde başka bir bahis nakletmek... Ve geldik ;fütüvvet: Dostlara afv ve safh ile muâmele. Yiğitlik, Cömertlik, kerem. Soy temizliği... Necib: Soyu temiz.

·

Fütüvvet, daima başkasının faydasına koşmak ve başkasının işlerini düzeltmeye alışmaktır... Manevî bir işaretten sonra, halk içinde, halk için söz etmeye memur olan ve ;meclislerin en şereflisi ve en yükseği, tevhid meydanında fikirle yer almaktır; diyen Cüneyd Bağdadî Hazretleri, (Hicrî 3. Asır), ;salihlerin hikâyeleri İlâhî mânâ ordularının bir ksım askerdir ki, müridlerin kalbleri onunla kuvvet ve sebat kazanır; buyurmuş ve ;Peygamberlerin haberlerinden onunla kalbine sabit kılacağımız herşeyi sana anlatıyoruz; meâlindeki âyeti delil göstermiştir... Herkesin, fütüvvetin semerelerinden takdir ettiği hususî bir eseri, fütüvvetin aynı olmak üzere kendinde bulundurmak... Bütün bu işaretler çerçevesinde bildireyim ki, henüz bunları bilmeden ve ihtiyarında olmayan bir yönelişle ;başucu& eseri olarak sahib oldığum eser, Muhiddin-i Arabî Hazretlerinin ;Füsus-ül Hikemidir... Üstadımın ilhâmını aldığı eser ise, İmam-ı Rabbanî Hazretlerinin ;Mektubâtı... ;Vahdet-i Vücud; ve ;Vahdet-i Şühud&; bahsinde görüleceği üzere, Muhiddin-i Arabî;nin ;eser;de, İmam-ı Rabbanî;nin ise ;müessir;de derinleşmesi sözkonusu... Mizaç farkına âit bu hususiyetler, bizim için, Rabbanî mizaçla Muhiddin-i Arabî&ye yönelmek ve toprak seviyeli insan ve toplum meselelerimize âit ölçülendirmelerimizin ipularını bâtın külliyatından devşirmek usûlünü verir; Büyük Doğu İslâm;a muhatab anlayışı;, bir küll hâlinde bu anlayışı hâkim kılma mihrakıdır... Rastgele veli menkıbelerine el atmak veya rastgele Batı tefekkürü verimlerinde göz gezdirerek allâmeliğe yeltenmek durumunda olanlarla farkımız; taşyığını ve Selimiye farkı

·

"Evliyadan bazıları vardır ki, sadık müride, vefatından sonra, hayattayken daha fazla menfaat eriştirir. Yine evliyadan bazılarının, ruhaniyetleri vasıtasıyla İlâhî emirleri takib ve tatbik ettirdiği kimseler vardır. İsterse o veli, kabrinde meyyit olsun... Kabrindeyken müridini yetiştirir. Müridi kabirden onun sesini işitir. Nitekim Ebulhasan-ül Hırkanî, şeyhi Ebi Yezid Bestâmîden bu şekilde feyz almıştır.;

MEMURİYET... Üstadım, ile ve kahır yoluna sürülüşünü anlatıyor:

Kalemime, fetih ve inkışaf Abdülhakîm Arvasî Hazretleri ile geldi.

İmde yepyeni bir dünya görüşü, daha evvel cümle ve fikir kalıplarına dökülmeksizin, yalnız huzurlarındaki kelime üstü feyizle, kendilerini tanıdıktan sonra tütmeye başladı.

"Fildişi Kuleyi yıkıp büyük içtimaî plâna, cemiyet meydanına çıkmak; orta yere bir tarih, nefs, Şark ve Garp muhasebesi çıkarmak, asrın nabzını bulmak ve her şeyi kendi vahidine ve oradan mutlak vâhide irca etmek ihtiyacı, bende onunla doğdu.

Sokratın yaptığı gibi, insanları eteklerinden çekip, hey nereye?; diye haykırmak ve ;herşey yanlış; her şey yeni baştan ele alınmaya ve inşa edilmeye muhtaç Bizim dışarıda aradığımız güneş, cebimizde kayıp; nârâsını basmak borcu, bende onunla gerçekleşti.

Tekrar ediyorum; tek kelime konuşmadan, yalnız görünmez feyz mevceleriyle... Muhakkak olan şuydu ki, ben kendilerini tanımadan dik bir kaya üzerinde gururla dünyaya karşı dikilmiş uyuz bir keçiyken, tanıdıktan sonra, yere inen ve geçtiği yol boyunca süt koyveren memeleri şiş, patlayasıya şiş bir koyun olmuştum. 30 yaşına kadar tıknefes yaşayan ve bir-iki şiir kitabından başka bir şey veremeyen ben, ondan sonra, piyes, fikir, tetkik, dava, tez, 40-50 ciltlik bir çapa doğru yükselecektim. Varsın benim lâhik ne olduğumu görmeyenler bana ;sabık şair; desin, şiir ve sanata sırt çevirdiğimi sansın ve buna hayıflansın...

1935;te "Tohum", 1936&;da "Ağaç Mecmuası&;, 1937;de ;Bir Adam Yaratmak; ve saire... Bilhassa Çile&; şiiri... Derken ;İdeolocya Örgüsü&1; ve bugünedek dava yolunda tip tip ve çap çap 100 cildi geçen eser...

Mecmuamı çıkaracağım sıralarda niyetimden bahsetmiş; ve emirleriyle Şakirin getirdiği Muhiddin-i Arabî Hazretlerine âit Tefe;ülnâme;den niyetime bir âyet meâli hâlinde şu cevap çıkmıştı:

-"Onlara müjdeler olsun!"

Müjde, çeyrek asırdır (1934-1960) hep çile ve kahır şeklinde tecelli etti. Fakat müjdeliğini kaybetmedi. Çileler ve kahırlar caddesinde itişe kakışa yol açmaya çalışarak müjdeyi arıyorum...

Bendeki her kıymet onun, her suç nefsimin...


Bu mesaj 1 kez ve en son fatihalperen tarafından 03.01.2005 - 01:37 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 03.01.2005 - 01:30
Bu mesajı bildir   fatihalperen üyenin diğer mesajları fatihalperen`in Profili fatihalperen Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
eshkya su an offline eshkya  
Hata

1 Mesaj

Kayıt Tarihi: 21.11.2007
En Son On: 01.12.2007 - 16:51
Cinsiyeti: Erkek 
S.a.

Yukarıda mesoguz kardeşimizin verdiği metinde şöyle bir ifade geçiyor

Allahü teâlânın emir ve yasaklarını insanlara anlatan ve kendilerine Silsile-i aliyye adı verilen büyük âlimlerin otuz dördüncüsüdür.

Şeklinde bir ifade var orada otuz dört diyiyor doğrusu otuz beş tir.

Buyurun:
1- Ebubekr-i Sıddık
2- Selman-ı Farisi
3- Kasım bin Muhammed
4- Cafer-i Sadık
5- Bayezid-i Bistami
6- Ebul Hasan Harkani
7- Ebu Ali Farmedi
8- Yusuf-i Hemedani
9- Abdülhalık-i Goncdüvani
10- Arif-i Rivegeri
11- Mahmud-i Encirfagnevi
12- Ali Ramiteni
13- Muhammed Bâbâ Semmasi
14- Seyyid Emir Gilâl
15- Seyyid Muhammed Behaeddin Buhari
16- Alâüddin-i Attâr
17- Yakub-i Çerhi
18- Ubeydullah-i Ahrâr
19- Kâdi Muhammed Zâhid
20- Derviş Muhammed
21- Hâcegi Muhammed Emkenegi
22- Muhammed Bakibillah
23- İmam-ı Ahmed Rabbani
24- Muhammed Masum Faruki
25- Seyfeddin Faruki
26- Seyyid Nur Muhammed
27- Mazhar-ı Cân-ı Canan
28- Seyyid Abdullah Dehlevi
29- Mevlana Halid-i Bağdâdi
30- Seyyid Abdullah Şemdini
31- Seyyid Tâhâ-yı Hakkâri
32- Seyyid Muhammed Sâlih
33- Seyyid Sıbgatullah-i Hizâni
34- Seyyid Fehim-i Arvâsi
35- Seyyid Abdülhakim-i Arvâsi

Şeklindedir.
Ekleme Tarihi: 01.12.2007 - 16:51
Bu mesajı bildir   eshkya üyenin diğer mesajları eshkya`in Profili zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 575 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ayhan demirhan (42), milli (55), Faruk85 (39), buyukdere (50), akgulhassan (56), resulkol (42), aldirma_reis (45), cengiz__11 (45), musabbinumeyr (46), _rAbia_ (35), HACIBUBA (38), ergunoynamaz (67), emisya (43), cavittacir (47), arslanmurat1 (46), Ben_Neyim (45), hatipoglu (45), PinarKecik (46), Ugur_K (44), hami_74 (37), ust_mimar (41), Muhlise (43), lifos (49), osmanli (41), @tuba@ (39), oguzada (47), tolga67 (49), zoris (45), aydinhasan (45), ilkay turan (53), Muhammedbilal (35), burhann1 (41), esmafeyzaunal (43), havzanur (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.53840 saniyede açıldı