fluvoxamine kaletra colchicine kamagra dexamethasone bedranol bekunis dragees beloc cor beloc zok beloc benicar hct benicar benzoyl betagan betapace betaprol betnesol betnovate biaxin bilol comp bilol bimatoprost binaldan binordiol blocadren bocatriol bondronat bonidon boniva brand cialis brand levitra brand viagra brexidol buspar butohaler butovent bystolic cabaser calan sr calan calcijex calcium sandoz canasa canestene cardaxen plus cardaxen
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » BÜYÜK ŞAHSİYETLER » Mehmet Zahid Kotku (k.s.) ve 3 günlük sohbetler

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 14 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
qonialy su an offline qonialy  
Themenicon    Mehmet Zahid Kotku (k.s.) ve 3 günlük sohbetler

62 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.04.2004
En Son On: 05.08.2006 - 00:22
Cinsiyeti: ----- 
Euzubillahimişşeydanirracim Bismillahirrahmanirrahim...
Elhamdülillahi rabbil alemin.Vel agibetülil müttagin.Esselatu vesselamu ala Rasulina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ecmain...
Selamun aleyküm...(Selamı almayı unutmayın)
Arş bu güne kadar bir çok mutasavvıf gördü.Tüm silsilelerin başlangıcı olan peygamberimiz efendimiz Muhammed Mustafa (s.a.v.) den tutun da onun sağ kolu mesabesinde olan ve eğer ben peygamber olmasaydım peygamber o olurdu dediği Hz. Ebubekirlere,Beyazıd-i bestamiden Şah-ı nakşbende Mevlana halidi bağdadiden Ahmed ziyaüddin gümüşhanevi hazretlerine.
Sayılan silsilenin son halkası varki gerçekten kendisine Allah'ın bir lütfu olarak bitişi (sadece maddiyatta bitiştir yanlış anlaşılmasın) çok güzel yapan bir mutasavvıf.
Mehmet Zahid Kotku...
Görenler ve eselerinden faydalananlar bilirkler ki mübarek asrın ihtiyaçlarını çok iyi bir şekilde analiz edip öğrencilerinide o ihtiyaçlara göre ye
tişt
irmiştir.Zaatın görev yaptığı iskenderpaşa camii için de genel kabul gören sıfat "Görünmeyen Üniversite" sıfatıdır..
İşte bu zaatın resimlerini internetten araştırıken tevafuken zatın özel sohbetler adı altında neşredilen bir eserinin tamamını internet ortamına aktarıldığını ve umuma açık olduğunu gördüm.
Bu kitap teker teker sohbetler şeklindedir.Zatın sohbetlerini 3 günde 1 defa olmak üzre bu forumda yayınlamaya karar verdim...
Öncelikle kitaba hürmeten takdim bölümünü ve Mehmet Zahid Kotku hazretlerinin hayatını kısaca anlayan kısmı yazacağım inşaallah.
Sohbetleri yazmayada 3 gün sonradan itibaren başlayacağım...
İnşaallah herkesin yararlanabileceği bir çalışma olur.
Allah razi olsun.Allah Şefaatina mazhar etsin.Allah makamını ali derecesini ülya feyzindende bizleri nasipdar eylesin inşaallah....
Ekleme Tarihi: 17.07.2004 - 11:57
Bu mesajı bildir   qonialy üyenin diğer mesajları qonialy`in Profili qonialy Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
qonialy su an offline qonialy  
Takdim...

62 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.04.2004
En Son On: 05.08.2006 - 00:22
Cinsiyeti: ----- 
SUNUŞ


Elinizdeki kitap, Mehmed Zahid Kotku (Rh. A.) Hazretleri'nin, ekseriyetle İskenderpaşa Camii'nde yaptığı konuşmalardan oluşuyor. 1978, 1979 ve 1980 yıllarında yapılmış bulunan bu konuşmalar, insanın "kamil insan" ve müslümanın "gerçek müslüman" olabilmesini eksen alan vaaz ve sohbetlerdir.

Kitap hazırlanırken, kaset çözümünde ifadelerin aslına tam bir sadakat gösterilmiş, hatta Hoca Efendi (K.S.) Hazretleri'nin yer yer kendini gösteren mahalli söyleyiş biçimine bile dokunulmamıştır.

Bu kitapla; bir yandan Hoca Efendi Hazretleri'nin, hiç olmazsa elimizde mevcut olan konuşmalarını kardeşlerimizin istifadesine sunmanın, diğer yandan da Hocamız'ın sohbetlerinin kalıcılık kazanmasına vesile olmanın hazzını yaşıyoruz.

Hoca Efendi (Rh. A.), gerek kitaplarında, gerekse sohbetlerinde, insan-ı kamil olmanın olmazsa olmaz şartı olarak, Mürşid-i Kamil'in terbiyesine hakiki teslimiyeti ve O'na itiraz etmemeyi, emir ve tavsiyelerini çiğnememeyi zikrediyor. Cenab-ı Allah'tan (c.c.) bizlere de bu nimeti bahşederek Hocamız'ın yolundan yürümeyi nasib buyurmasını ve yevm-i kıyamette şefaatine erdirmesini niyaz ediyoruz.



Dr. Metin Erkaya


(1991)
Ekleme Tarihi: 17.07.2004 - 11:58
Bu mesajı bildir   qonialy üyenin diğer mesajları qonialy`in Profili qonialy Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
qonialy su an offline qonialy  
Kısa hayat hikayesi...

62 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.04.2004
En Son On: 05.08.2006 - 00:22
Cinsiyeti: ----- 

Müellif Rahmetullàhi Aleyh'in adı Mehmed Zâhid, soyadı Kotku idi. Kendisinin naklettiğine göre babası ona: "Oğlum Mehemmed!" diye hitap edermiş. Soyadının "mütevâzi" mânâsına geldiği nüfus cüzdanının başına not edilmiş idi.

Tevellüdü 1315 hicrî kamerî (rûmî 1313, milâdî 1897) yılında Bursa şehrinde, kale içinde Türkmenzâde Çıkmazı'ndaki baba evinde vâki olmuştur.


a. Ailesi


Baba ve annesi Kafkasya'dan 1297'de göç eden müslümanlardandır. Dedeleri Kafkasya'da Şirvan'a bağlı eski bir hanlık merkezi olan Nuha'dandır ki burası dağ eteğinde, ipekçilikle meşhur, ahalisi müslüman, hâlen Azerî Türkçesi konuşulan bir yerdir.

Babası İbrahim Efendi Bursa'ya 16 yaşlarında iken gelmiş, Hamza Bey Medresesi'nde tahsil görmüş, muhtelif yerlerde imamlık yapmış, Hazret-i Peygamber SAS sülâlesinden bir seyyid'dir. 1929'larda 76 yaşlarında iken Bursa ovasındaki İzvat Köyü'nde vefat etmiş ve oraya defnolunmuş, ehl-i tarîk bir kimsedir.

Annesi Sabîre Hanım, Mehmed Zâhid Efendi 3 yaşlarında iken vefat etmiş, Pınarbaşı Kabristanı'na gömülmüştür.

Bu anne ve babadan doğma ağabeyi Ahmed Şâkir (1308 - 1335) subaylık yapmış, Kudüs'te Çanakkale'de bulunmuş, siperlerde hastalanmış ve 28 yaşlarında iken vefat edip Söğütlüçeşme'ye defn olunmuştur. Aynı anneden bir küçük kardeşi daha olmuşsa da çok yaşamamış birkaç aylık iken vefat etmiştir.

Babasının ikinci evliliği yine Dağıstan muhacirlerinden, Fatma Hanım'la olmuştur. Ondan doğma üç kız kardeş halen hayattadırlar. [1981] Bunlardan Pakize Hanım'ın efendisi de, Bursa Ulu Cami imamlarından ve İsmail Hakkı Tekkesi şeyhlerinden merhum Ahmet Efendi (K.S)'dir.


b. Tahsili, Askerliği


Mehmed Zâhid Efendi (Rh.A) ilk mektebi Oruç Bey İbtidâîsi'nde okudu, Maksem'deki idâdîye devam etti. Sonra Bursa Sanat Mektebi'ne girdi. Bu esnada Birinci Cihan Harbi dolayısıyla 18 yaşlarında askere celb olundu. 14 Nisan 1332'de asker oldu, senelerce askerlik yaptı, çok tehlikeli günler geçirdi, hastalıklar atlattı. Ordunun Suriye'den çekilmesinden sonra, binbir güçlükle İstanbul'a döndü.

10 Temmuz 1335'de Cuma gününden itibaren de 25 K. 30 şubede yazıcı olarak vazifeye devam etti. Kendi hatıra defteri kayıtlarından 1338 Martlarında henüz bu vazifede olduğu görülüyor.


c. Tasavvufî Yetişmesi ve Dinî Hizmetleri


İstanbul'da bulunduğu esnada çeşitli dini toplantılara, derslere, camilerdeki vaazlara devam etti. Bilhassa Seydişehirli Abdullah Feyzi Efendi'yi çok sevdiği anlaşılıyor. Bu arada 16 Temmuz 1336 Cuma günü namazı Ayasofya Camii'nde edadan sonra Vilayet önünde bulunan Fatma Sultan Camii yanındaki Gümüşhâneli Tekkesi'ne giderek Şeyh Ömer Ziyâeddin Efendi'ye intisâb eyledi. Günden güne ahvâlini terakki ettirdi.

Bu zât-ı şerifin, 18 Kasım 1337 Cuma günü vefatından sonra postnişin-i irşâd olan Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendi'nin yanında tahsil-i kemâlâta devam etmiş, müteaddit defalar halvete girmiş, 27 yaşlarında hilâfetnâmeyi aldıktan sonra ondan Râmuzü'l-Ehadis, Hizb-i A'zam ve Delâilü'l-hayrât icâzetnâmelerini de almış, Bayezit, Fatih ve Ayasofya Camii ve medrese-lerinde derslere devam etmiş, bu esnada hafızlığını da tamamlamıştır. Bu aralarda hocasının işareti üzere muhtelif kasaba ve köylerde dini hizmet ifâ etmiştir.

Tekkelerin kapatılmasından sonra Bursa'ya dönmüş, evlenmiş, 1929'da vefat eden babası yerine Bursa ovasındaki İzvat Köyü'nde 15-16 sene kadar imamlık ettikten sonra Üftade Cami-i Şerifi'nin imam-hatipliğine tayin edilerek şehirde hisar içindeki baba evine yerleşti. Burada 1945-46'dan 1952'ye kadar hizmet eyledi.

1952 Aralığında Gümüşhaneli Dergâhı postnişini ve eski tekke arkadaşı Kazanlı Abdülaziz Bekkine'nin vefatı üzerine, İstanbul'a nakl olarak Fatih'te bulvara nazır Ümmügülsüm Mescidi'nde vazife gördü.

1.10.1958 tarihinde Fatih İskenderpaşa Camii Şerifi'ne nakloldu ve vefatına kadar bu vazifede kaldı.


d. Vefatı


Mehmed Zâhid Efendi (Rh.A), ömrünün son yıllarında rahatsız idi; ayakta gezmesine rağmen; şiddetli ağrılarından muzdaribdi. 1979 yazında uzun zaman kalmak üzere gittiği Hicaz'dan, ağır hasta olarak 1980 Şubatı'nda dönmek zorunda kalmıştı. 7 Mart 1980'de ameliyata girdi ve midesinin üçte ikisi alındı.

Ameliyattan sonra tedricen düzeldi, hatta 1980 Ramazanı'nda hiç aksatmadan oruç tuttu. Hatimle teravih kıldı, vaaz etti, yazın Balıkesir Ilıca'ya, Çanakkale Ayvacık sahiline ağrıyan ayakları için götürüldü, hac mevsimi gelince de Hicaz'a gitti. Fakat ameliyata sebep olan rahatsızlığı nüks etmiş ve ağrılar tekrar başlamıştı. Haccı güçlükle ifadan sonra, 6 Kasım 1980'de çok ağır hasta olarak İstanbul'a döndü. Tam bir hafta sonra 13 Kasım 1980'de (5 Muharrem 1401), Perşembe günü öğleye yakın, dualar, Yâsin'ler, tesbih ve gözyaşları ile uyur gibi bir halde iken ahirete irtihal eyledi.

Cenaze namazı 14 Kasım 1980 Cuma günü İstanbul Süleymaniye Camii'nde muhteşem, mahzun, vakur ve edepli bir cemm-i gafir tarafından kılınarak, mübarek vücudu, Kanûnî Süleyman Türbesi arkasında, kendisinden feyz aldığı hocaları ve üstadlarının yanındaki istirahatgâhına defnolundu.

Bu esnada Süleymaniye, Şehzadebaşı, Fatih ve çevrelerinde trafik durmuş, Süleymaniye'nin içi ve avlusu kâmilen dolduğu gibi, cemaat sokaklara taşarak Esnaf Hastahanesi'nin yanına kadar uzanmıştı. Vefatını duyanlar içinde Anadolu'nun en uzak şehirlerinden olduğu kadar Avrupa'dan gelenler de vardı. Uzakta bulunan muhiblerinden çoğu da vaktinde haber alamama yüzünden cenazesine yetişememişlerdi.

Vefatı İslâm Alemi'nde de büyük üzüntüye yol açmış, Suudi Arabistan'da, Kâbe'de, Kuveyt'te ve daha başka şehirlerde gıyabında cenaze namazı kılınıp, dualar edilmiş, ajanslar bu elim vefat haberini yayınlamışlardı.

Vefat tarihi olan 13 Kasım 1980 tarihli takvim yapraklarında tevâfukan çok mânidar ibareler yer alıyordu. Meselâ bunların birindeki şu parça ne kadar şâyân-ı taaccübdür:


Arkamdan Ağlama


Öldüğüm gün tabutum yürüyünce
Bende bu dünya derdi var sanma!
Bana ağlama, "Yazık, yazık!" "Vah, vah!" deme!
Şeytanın tuzağına düşersen vah vahın sırası o zamandır.
Yazık yazık asıl o zaman denir.
Cenâzemi gördüğün zaman "Elfirak, elfirak!" deme!
Benim buluşmam asıl o zamandır.
Beni mezara koyunca elvedâ demeğe kalkışma!
Mezar cennet topluluğunun perdesidir.
Mezar hapis görünür amma,
Aslında canın hapisten kurtuluşudur.
Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret!
Güneşle aya batmadan ne ziyan gelir ki?
Sana batma görünür amma
Aslında o doğmadır, parlamadır.
Yere hangi tohum ekildi de yetişmedi?
Neden insan tohumu için
Bitmeyecek, yetişmeyecek zannına düşüyorsun?
Hangi kova suya salında da dolu olarak çekilmedi?
Can Yusuf'un kuyuya düşünce niye ağlarsın?
Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta aç!
Çünkü artık hay-huy'un,
Mekânsızlık aleminin boşluğundadır.


e. Ahlâk ve Şemâili


Merhum uzunca boylu, şişmanca, heybetli, beyaz tenli, dolgun pembe yanaklı, uzunca ak sakallı, geniş alınlı, aralıklı kaşlı, irice başlı, gül yüzlü, sevimli, alımlı bir kimse idi. Gençken zayıf olduğunu, öksüzlükte yemek yerine yumurta içivererek böyle iri vücutlu olduğunu gülerek anlatırdı. İlk görüşte insanda sevgi ve saygı uyandıran bir hali vardı. Tanıdığına tanımadığına selâm verir, güleryüz gösterir, gönül alırdı. İlk nazarda koyu kestane renkli görünen, fakat dikkatle bakılması imkânsız, esrarlı ve derin mânâlı gözleri vardı. Gözü içinde kırmızılık, sırtında ve karnında ise avuç içi kadar iri bir ben mevcuttu.

Hafızası çok kuvvetli idi, konuşması tatlı ve safiyâne idi. Çok kere halk telâffuzu kullanır, karşısındakine söz fırsatı tanır; kesinlikle bildiği bir şeyi bile sanki ilk duyuyormuş gibi yumuşak bir tavırla dinler, mânâlı ve nükteli cevap verirdi. Sohbetleri hoş, hutbeleri fevkalâde celâlli olurdu. Hutbe esnasında sesini yükseltir, ordu önündeki bir komutan gibi celâdetle ve irticâlen konuşurdu.

Özel hayatında ev halkına karşı müşfik ve latîfeci davranır, kimseye doğrudan doğruya birşey emretmez, telmih ve remiz ile söyler, anlaşılmazsa sabrederdi.

Fevkalâde mütevâzi idi. Kerametleri zâhir ve şöhreti àlemgir olduğu halde, talebelerine bile tepeden bakmaz, şeyhlik tavrı takınmaz, kendisini ihvânı arasında lâlettayin bir fert gibi görür, makamını ve kemâlini büyük bir maharetle gizlerdi.

Kendi üstadlarına fevkalâde saygılı ve bağlı idi. Tekke arkadaşları olan yaşlılar, üstadının meclisine gittiğinde diz üstü oturup, baş eğip hiç ayak değiştirmeden edeple oturduğunu anlatırlar.

Çok uzun ve derin düşünürdü, sohbetlerindeki buluşlara, teşbihlere hayran kalmamak mümkün olmazdı. Bir ayetin, bir hadisin üzerinde haftalarca, aylarca durup konuştuğu olurdu.

Ele aldığı bir kimseyi terbiye edip yola getirinceye kadar büyük bir sabırla çalışırdı. İlk zamanlarda kusurlarına müsamaha ederdi. Yıllarca çalışır, yarı yolda bıkıp bırakmazdı.

Dostlarına vefâsı emsalsiz idi; onları ziyaret eder, arar sorardı. Akrabalarına karşı vazifelerinde kusur etmez ve onlara her türlü yardımı esirgemezdi.

Çok açık elli idi, verdiği zaman şaşılacak miktarda verir, geriye kalmamasından korkmaz, verdiğini doyururdu. Sofrasında ekseriya misafir bulunurdu. Hizmet edenleri bir vesile ile memnun eder, ziyaretçilere güleryüz gösterir, kapısını her zaman açık tutmağa çalışırdı.

Gece ve sabah ibadetlerine çok riayet eder, talebelerini de bunlara teşvik eylerdi. İnsanın kalbinden geçirdiğini bilir, gelenin sormadan cevabını verir, istemeden ihtiyaç sahibinin muhtaç olduğu şeyi bağışlardı. Gönüllere ve rüyalara tasarrufu vardı. Bereket gittiği yere yağar; bolluk onunla beraber gezer, en hücrâ, en kıtlık yerde o gelince nimet dolardı. Beraberinde seyahat edenler, tevafuklara, tecellilere, maddî ve mânevî hallere ve ikramlara şaşar, hayretlere düşerler, parmaklarını ısırırlardı.

Allah-u Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri derecâtını ulyâ eyleyip, biz âciz ü nâcizleri de füyûzat ve şefaatından feyzyab u nasibdâr buyursun...

Âmîn, bihürmeti seyyidil-mürselîn SAS ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahüm biihsânin ilâ yevmid-dîn, vel-hamdü lillâhi rabbil-àlemîn.


Halil Necâtioğlu






MEHMED ZÂHİD KOTKU

HAZRETLERİ'NİN ESERLERİ



1. Tasavvufî Ahlâk (5 Cild)

2. Cennet Yolları

3. Mü'minlere Vaazlar (2 Cild)

4. Ehl-i Sünnet Akaidi

5. Ana Baba Hakları

6. Hadislerle Nasihatlar (2 Cild)

7. Nefsin Terbiyesi

8. Tezkiretül-Evliyâ Tercümesi

9. Risâle-i Hàlidiyye Tercümesi

10. Evrâd-ı Şerif

11. Faydalı Dualar ve 32 Farz Mecmuası

12. Yemek Âdâbı


Konuşmalarından Hazırlanan Kitaplar


1. Zikrullahın Faydaları

2. Özel Sohbetler

3. Peygamber Efendimiz

4. Tenbihler
Ekleme Tarihi: 17.07.2004 - 12:03
Bu mesajı bildir   qonialy üyenin diğer mesajları qonialy`in Profili qonialy Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
qonialy su an offline qonialy  
Themenicon    Kusura bakmayın 3 gün olmadı ama kendimi tutamadım...

62 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.04.2004
En Son On: 05.08.2006 - 00:22
Cinsiyeti: ----- 


KALB TEMİZLİĞİ




Esselâmü aleyküm ve rahmetullah!..

Efendimiz'in bir duasından kısacık bahsedeceğim. Cenâb-ı Peygamber'in bir duası var:

(Allàhümme tahhir kalbî) "Yâ Rab, benim gönlümü temiz et..."

Mâlûm, insan iki şeyden ibarettir: Bir madde kısmı, et-deri-beden kısmı; bir de bu bedenin sahibi olan ruh kısmı. Gönül diyoruz, kalb diyoruz, ruh diyoruz; hepsi bir...

Şimdi bedenimiz pis olursa hepimiz ürkeriz.

"--Sokulma yanıma yahu, bak pissin!" deriz.

Pisliğin de çeşitleri vardır; insan pisliği, hayvan pisliği, kuş pisliği, sokaklardaki çamur pisliği, içki pisliği, şu pislik, bu pislik... Bunların hepsi pisliktir. Ama bu pislikler o kadar zararlı değil.. En nihayet hamama gideriz, yıkanırız. Bir de esvap değiştiririz, tertemiz oluruz. Bir de kokulandık mıydı, hiç bir zararı olmaz. Oldu bitti... Fakat gönlün pisliğini ne sular temizler, ne denizler temizler. Hiçbir şey temizlemez!.. Onun temizliği elimizde...

Onun pislenmesine iki şey sebeptir: Birisi göz, birisi de kulak. Dil de ona tâbîdir. Dilden kötü sözler çıkıyorsa, gönül pislenir. Gözden kötü şeyler görüyorsa, gönül pislenir. Kulak da kötü şeyleri dinliyorsa, o da gönlü pisletir. Dış pisliği ne kadar iğrençse, iç pisliği ondan daha fazladır.

Bu pisliklerin toptan adına günahlar deriz. Günahlar, mânevî pisliklerdir. Maddî pislikler olduğu gibi mânevî pislikler de vardır. Bu mübarek Ramazanda, bu mânevî pisliklerden de kurtulmak için, Cenab-ı Peygamber'in bu duasını duyurmak istedim.


En büyük pislik, namazsızlıktır. Namaz kılmayan insanın gönlü o kadar pistir ki, dışarıda pislik kuyusuna düşmüş adamın pisliği onun yanında hiç kalır. Çünkü o yıkanır, kolaycacık temizlenir. Fakat bu namaz kılmayan insanın gönlündeki pisliği temizlemek, o kadar müşkildir ki... İşte o da bu ayda tevbe eder, ıslah-ı nefs eder; bir daha Allah'ın emirlerine karşı gelmemeye, emirlerini tutup yasaklarından da kendini korumaya azmeder, "Aman yâ Rabbi, sen de beni koru!" diyerekten Cenâb-ı Hakk'a yalvarırsa, o zaman gönlünü temizleyebilir. Yoksa dünya kadar parası olsa da dağıtsa, kıymeti yok! Çünkü, gönlü pis... Gönlü pis olan insanın dağıttığı paraların da hayrı olmaz.

Onun için, size bir şey söyleyeyim: Cenâb-ı Peygamber'in zamanında bir gâvurun oğlu müslüman oldu. Anası çok kızdı:

"--Sen dinini değiştirdin haaa!.. Sen bu müslümanlıktan dönmedikçe, ben yemeyeceğim, içmeyeceğim; öldüreceğim kendimi!" dedi. "Ya döneceksin yine gâvurluğa, veyahut da ben öleceğim kendi kendime; yemeyeceğim içmeyeceğim." diye yemin etti. Bir gün, iki gün, üç gün... Yemiyor kadın.

O zaman Cenab-ı Peygamber buyurdu:


(Lâ tàate limahlûkin fî ma'sıyetil-hàlik) "Hàlik'a isyan yerinde, hiç bir mahlûka itaat olunmaz!" Anan da olsa, baban da olsa... Hàlik'a isyan mı var orda; orda itaat olunmaz. İtaat ancak Allah'a ve Allah yolunda olur.

Onun için, isyan denilen, günah denilen şeylerin --işte günah kitabında yazılmıştır, yediyüz kadar nev'i var-- en başta gelen büyüğü şirktir. Şirk de namazsızlıktan ileri gelir. Namaz kılmayan adam, şirke doğru gider. Riyakârlık da şirkten ibarettir demişler. Yani, bazan kılar, bazan kılmaz; münafık alametidir.


(Allàhümme tahhir kalbî minen-nifâk) "Yâ Rabbi, benim kalbimi münafık olmaktan temiz kıl! Ben münafık olmayayım..."

Münafıklığın yegâne alameti namazsızlıktır. Namaz kılmayan bir adam, Ramazan günü, "Ramazandır bugün, Ay'ı ben gördüm!" dese, sözü kabul olmaz. Bayram günü, "Gördüm Ay'ı ben!" dese sözü kabul olunmaz. Niçin?.. Şahid-i adil olması lâzım, görenin adil olması lâzım!

Onun için, bugünkü hallerde bunlara da çok riayet lâzım. Sizi fazla tutmayayım. Allah cümlemizin kalbini, her türlü nifaka, münafıklığa sürükleyen şeylerden korusun...


En korkuncu namazsızlıktır kardeşim! Namaza o kadar ehemmiyet ver ki, canın gibi... Canın nasıl kıymetliyse namaz da o kadar kıymetlidir. Eğer bunu yapamazsan, münafıklıktan kendini kurtaramazsın.

Allah cümlemizi affetsin... Bu mübarek Ramazanda, emirlerine uymaya muvaffak eylesin... Bir tane değil ki emir, 54 farzı var. İlmihal kitaplarını okumanızı çok rica edeceğim. Her gün mutlaka, ilmihalden bir parça okuyunuz! Biliyorsunuz; tekrar okuyunuz! Biliyorsunuz; tekrar okuyunuz!.. Tekrarda fayda var.

Onun için, Allah hepimizi affetsin... Bu mübarek ayda, rızasına muvafık ameller nasîb etsin... Seyyiatlarımızı da hasenâta tebdil eylesin... Birçok mübarek kandillere, bayramlara cümlemizi sağlıklarla, afiyetlerle eriştirsin... Sevdiği ve razı olduğu kulları arasına, bu günahkârları da kabul buyursun...

El-fâtihah!..

.......................

Esselâmü aleyküm!..
Ekleme Tarihi: 19.07.2004 - 19:34
Bu mesajı bildir   qonialy üyenin diğer mesajları qonialy`in Profili qonialy Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
qonialy su an offline qonialy  
Mubareğin tevazuu...

62 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.04.2004
En Son On: 05.08.2006 - 00:22
Cinsiyeti: ----- 
(Lütfen sohbetin başındaki selamı almayı unutmayın ve sonundaki fatihayı da...)
Mübarek sohbetindende anlaşıldığı üzre çok tatlı dilli ve fazlasıyla mütevazi...
Mehmet Zahid Kotku ki Gümüşhanevi dergahında Ahmed Ziyaüddin Gümüşhanevi'den sonra onun ayarında gelen biri olarak inanılan tek kişi...(Ahmed Zİyaüddin hazretleri gerçekten çok büyük bir kişilikti.Gerek ilmiyle gerekse bizim naçizane çok çok az bildiğimiz kadar maneviyatıyla.Araplar o zaman ve şimdi Türklerden hadisçi kabul etmezler.Ama Ahmed Ziyaüddin hazretleri yaşadığı dönemde arplar hadisten neredeyse el etek çekmişler derecesine gelmiş.Şimdi el etek çekmişler demişsek yanlış anlaşılmasın.Mesela bir üstad kendini dünya çapında kabulş ettirse ona rakip babında veya ona bir alternatif olarak biri ortaya çıkar mı çıkmaz.Araplarda böyle olmuşlar.
Ahmed Ziyaüddin hazretleri direkt peygamber efendimize rabıta yapabilirmiş.Müellifinin kendisi olduğu Ramuz El-ehadis kitabının teker teker her hadisini peygamber efendimize rabıta yaparak ve onayını alarak yazmıştır.Biz bu olayı tek cümlede yazıp bitiriyoruz ama bu gerçekten çok önemli bir konu.Zannımcada (Allah afvetsin) çok önemli bir mertebe.Yani Cenab-ı Allah C.C. habibim dediği peygamberiyle bu zatı şerifi direkt olarak görüşme konuşma imkanı tanıyor...)
İşte Mehmet Efendi Hazretleri bu zatın ayarında bir zaat olarak söylenir...
Allah Kusurlarımızı afvetsin,tevfikatı samedaniyesine mazhar etsin.sevdiği ve razı olduğu kulların zümresine bizleride kabul etsin inşaallah...
Ekleme Tarihi: 19.07.2004 - 19:45
Bu mesajı bildir   qonialy üyenin diğer mesajları qonialy`in Profili qonialy Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
hakvan su an offline hakvan  

23 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 13.04.2004
En Son On: 04.07.2006 - 19:41
Cinsiyeti: ----- 
Kardesim Allah razi olsun bu bilgileri bizlerle paylastigindan dolayi.M.Zahid Kotku Hazretleri gercekten gerek ahlaki,gerek ilmi ve tevazusuyla cok büyük bir mürsiddi,Hazreti Mevlananin deyimiyle mürsid-i kamildi.Onunla ayni devirde yasamak ve onun sohbetlerine katilmak,kendisiyle hasbihal edebilmek ve ona baglananlardan olabilmek gercekten cok isterdim.Ne yazik ki ben dogmadan 1 hafta önce kendileri vefat etmistir,Allah Teala kendilerine rahmet eylesin.

Cenab-Hak bizleri Peygamber Efendimiz(s.a.v.)in sefeatine mazhar etsin.Alimler peygamberlerin varisleridir hadisi serifi geregince mübarek alimlerden biri olan M.Zahid Kotku Hazretlerinin sefeatine de bizleri nail olmayi nasip etsin.

Ayrica M.zahid Kotku hazretlerinin Zikrullah isimli kitapcigi da internette mevcuttur,okunmasi tavsiye olunur.

Ps:Naksibendi silsilesinin köse taslari sayarken bin yilin müceddidi Imam-i Rabbani Hazretleri unutulmus.


Bu mesaj 1 kez ve en son hakvan tarafından 20.07.2004 - 14:53 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 20.07.2004 - 14:26
Bu mesajı bildir   hakvan üyenin diğer mesajları hakvan`in Profili hakvan Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
ZEYNEPRABIA su an offline ZEYNEPRABIA  
Selamunaleykum kardeslerim

34 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.06.2004
En Son On: 02.11.2005 - 06:31
Cinsiyeti: Bayan 
Gonialy arkadasimiz,Evliyaullahin buyuklerinden,Silsile -i Aliye'den Mehmet ZAhid KOtku Hz'nin hayati ve eserleri ile ilgili bilgiler aktarmis.
Allah razi olsun arkadasim.Aktardigin bilgileri bilmiyorum kacinci kez okuyusum ama her seferinde gozlerim doldu tasti...Cok buyuk bir muhabbetimin oldugu M.ZAhid KOTKU Hz.ile olan minik bir animi paylasmak istiyorum..Benimde annem ve babamdan defalarca dinledigim,daha minicik bir bebekken,Hazretlerin kendisi ve esi kahvalti yapacaginda,orda olan annemide sofraya cagirdigini,birlikte kahvalti yaptiklarini ve annemin kucaginda o an benim agladigimi ve Mehmet Zahid Kotku Hz'nin ,annemden beni istedigini , kucaginda bana dua ettigini,kucagina alir almazda birden sustugumu ,annem ve babamdan dinlemisimdir..Benim icin cok kiymetli bir ani....Insaallah,Onlara layik insanlar oluruz...Fatihalar ve Yasinler hediyem olsun...Allah sefaatlerine nail eylesin..Onlarin yollarindan biz naciz kullari ayirmasin.sevinçli
Ekleme Tarihi: 22.07.2004 - 05:49
Bu mesajı bildir   ZEYNEPRABIA üyenin diğer mesajları ZEYNEPRABIA`in Profili ZEYNEPRABIA Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
qonialy su an offline qonialy  
zeyneprabia hanım...

62 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.04.2004
En Son On: 05.08.2006 - 00:22
Cinsiyeti: ----- 
Ne büyük devlet,ne büyük saadet....
Böyle zaatlarda 1 an olsun aynı çatı altında olmak bile ne büyük bir devlet ne büyük bir saadettir.1 an bile yani bu abartı bir ifade değildir.1 saat değil 1 dakika değil 1 saniye değil 1 an...
Allah onların şefaatine sizi,bizi,tüm ümmet-i Muhammed-i nasipdar eylesin...
Eğer mübarekle ilgili duyduğunuz veya yaşadığınız başka olaylar varsa lütfen anlatın...
Zannedersem vakti de geldi.Mübarek in 4 eylül 1928 tarihli ramazan bayramı sohbetini gönderiyorum inşaallah...
Ekleme Tarihi: 22.07.2004 - 22:25
Bu mesajı bildir   qonialy üyenin diğer mesajları qonialy`in Profili qonialy Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
qonialy su an offline qonialy  
RAMAZAN BAYRAMI

62 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.04.2004
En Son On: 05.08.2006 - 00:22
Cinsiyeti: ----- 
Elhamdü lillâhi rabbil-àlemîn... Ves-salâtü ves-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn...

Lâ ilâhe illallàhul-halîmül-kerîm... Sübhànallàhi rabbil-arşil-azîm... Elhamdü lillâhi rabbil-àlemîn... Nes'elüke mûcibâti rahmetike... Ve azàimi mağfiretike... Vel-ganîmete min külli birrin... Ves-selâmete min külli ismin... Lâ teda'lenâ zenben illâ gafarte... Velâ hemmen illâ ferracte... Velâ hàceten leke fihâ ridan, illâ kadaytehâ yâ erhamer-râhimîn!.. Yâ erhamer-râhimîn!.. Yâ erhamer-râhimîn!..

Bu mübarek bayram günü, bizleri mağfiret-i ilâhiyyene mazhar olan kulların arasına kabul eyle yâ Rabbi!.. Seyyiatlarımızı hasenata tebdil eyle yâ Rabbi!.. Bizleri de rızâ-i ilâhiyyenin yolundan ayırma yâ Rabbi!.. Nefsimizden ve şeytanın şerrinden ve sevmediğin kulların şerrinden cümle ümmet-i Muhammed'i, bizleri de emîn ü mahfûz eyle yâ Rabbi!..

Allàhümme innâ nes'elüke temâmen-ni'meh... Ve devâmel-àfiyeh... Ve hüsnel-hàtimeh...


Bugünkü vazifelerimizden birisi, evvelâ ana-babalarımızı ziyaret etmek; ölmüşlerse mezarlarına gidip hiç olmazsa üç İhlâs, bir Fâtiha okuyarak onların ruhlarını şad etmek... Sonra akraba ü taallûkat arasında ziyaretleri unutmamak, bırakmamak. Bana dargındır diyerekten gitmemezlik yapmamak. Hepsinin hatırını hoş etmek için, bazan hediyelerle, bazan da sohbetlerle onları taltif etmek, İslâm'ın vecibelerindendir.

Bugünkü bayram günü, afv ü mağfiret-i ilâhiyye günü olduğu için, bizim de birbirlerimizin kusurlarını affetmemiz lâzım gelir. Hep haklarımızı birbirlerimize helâl edelim. Bizden de helâl olsun!.. Bu helalliği daim edip, hep birbirlerimizi sevelim...

Kusursuz hiç mahluk yok! Allah'ın kullarının hepsi kusurludur; peygamberler müstesna, melekler müstesna... Onları Allah öyle yaratmış, biz de kusur ile yoğrulmuşuz, günah ile yoğrulmuşuz. Bunun böyle günahı var, bunun da böyle günahı var diyerekten, birbirimizden ayrılmağa lüzum yok!.. Onun günahı varsa bizimki ondan çoktur. Bizim kendi günahımızı görmeyip de, başkalarının günahını görmemiz edebe muhaliftir, yakışmaz. Onun için, kendi kusurlarımızı görelim de, başkalarının kusurlarıyla meşgul olmaya lüzum kalmasın!

Allah hepimizi affetsin... Bu bayram günü hepimize kardeşlik nasib etsin... Sevgi nasib etsin... Saygı nasib etsin... Hürmet nasib etsin...

El-fâtihah!..
Ekleme Tarihi: 22.07.2004 - 22:26
Bu mesajı bildir   qonialy üyenin diğer mesajları qonialy`in Profili qonialy Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
ZEYNEPRABIA su an offline ZEYNEPRABIA  
selamlar

34 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 25.06.2004
En Son On: 02.11.2005 - 06:31
Cinsiyeti: Bayan 
Selamunaleykum dostlarim ve gonialy arkadasim,Allah cumlemizi Efendimiz ve O'nun yolundaki kutup yildizlarindan mahrum birakmasin..Onlarin sefaatina mazhar eylesin..Evet,Mehmet ZAhid KOtku Hz.leri ve ESad CosaN Hocaefendi ile olan benim bildigim fakat annem ve babamin dahada yakinen yasadiklari olaylar var..iNsaallah,bunlari paylasmak isterim..Mehmed ZAhid kotku hz'nin cok farkli bir yeri var bende.Halen...ki suan Kanada'dan yaziyorum..Onunnmubarek kabrini ve sahsini tasavvur eder dururum..:( Suleymaniye camii'nin kabristanliginda,Gumushanevi Hz.olmak uzre,diger hocalariyla birlikte medfun bulunmaktadir.Allah onlardan RAZI olsun,sefaatlerine tum Islam alemi ,sevenleri ve nacizane bizleride nail eylesin..gonialy kardesiminde yazdigi,Bilhassa eserlerinden,EVRAD-I SERIF vE MEALI cok kiymetlidir.Hergun okunmasinda ve edilen gunluk dualarinda cok buyuk faziletleri vardir.Efendimiz'in isaretleriyle hazirlanmis,mubarek bir evradddir...Ins okuyalim kardeslerim.Allah a emanet olunuz..Selamatle ...
Ekleme Tarihi: 24.07.2004 - 23:33
Bu mesajı bildir   ZEYNEPRABIA üyenin diğer mesajları ZEYNEPRABIA`in Profili ZEYNEPRABIA Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
qonialy su an offline qonialy  
HOCANIN RIZASI--7 Eylül 1978 perşembe

62 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.04.2004
En Son On: 05.08.2006 - 00:22
Cinsiyeti: ----- 
Cenâb-ı Peygamber SAS buyuruyorlar ki:


(Ridallàh, fî ridal-vâlideyn) Bütün hayattaki sa'yü gayretimizden netice, Allah-u Tealâ'nın rızasını kazanabilmektir. "Bu rızâ-yı ilâhîyi kazanabilmek, ananızın-babanızın sizden razı olmasına bağlıdır." diyor Cenâb-ı Peygamber... "Ananız ve babanız sizden razı ise, Allah da sizden razı olur; eğer onlar sizden razı değillerse, Allah da sizden razı olmaz." neticesi çıkar.

Ana ve babamız, bizim dünyaya gelmemize sebeb olmuşlardır. Bizim yetişmemize ve büyümemize vesîle olmuşlardır. Bundan dolayı kendilerine şükretmek vazifemizdir. Fakat, dünya hayatı cîfeden ibarettir. Bütün meşakkatler, felâketler hep bu dünyanın içerisinde... Bizim bu dünyadan bir de ahirete geçişimiz var. Asıl selâmet bu âhirete geçiştedir. Binâen aleyh, bizi dünyaya getiren ana-babalarımızdan başka, bizi ahirete sevkedecek ikinci bir valideyne daha ihtiyacımız var. Buna hocalarımız, üstadlarımız, mürebbîlerimiz, mürşidlerimiz diyoruz.

Binâen aleyh, bunların rızası da valideynin rızasından daha a'lâ, daha üstün, daha mukaddemdir. Çünkü, birisi dünyaya gelmemize sebep, öbürü âhireti kazanmamıza vesile... Dünya fani; üç-beş gün yaşarız, o kadar. Ahiret ise bâkî, selâmet ve saadet de orda... Dünyada felâketler içinde kıvranır insan. Ahirette ise bunların hiçbirisi yok. Binâen aleyh, ahiret saadetini kazanabilmek, dünya saadetini kazanabilmekten daha a'lâ ve daha üstündür. Binâen aleyh, valideynin rızasını kazanmak nasıl borcumuzsa, üstadlarımızın da rızasını kazanmak öylece borcumuzdur.

Üstadların rızasını kazanabilmek için de, onların gösterdiği yolda yürümek lâzım! Nasıl ki, ananın babanın sözü dinlenilmeden rızası kazanılmıyorsa; üstadların da sözü dinlenilmeden, gösterdiği yolda yürünmeden, ahireti kazanmak mümkün değildir!..

Allah kusurlarımızı affetsin... Tevfîkàt-ı samedâniyyesine mazhar etsin... O ahiret saadetine cümlemizi eriştirsin...

El-fâtihah!..(Lütfen fatiha okumayı ihmal etmeyelim)
Ekleme Tarihi: 28.07.2004 - 17:00
Bu mesajı bildir   qonialy üyenin diğer mesajları qonialy`in Profili qonialy Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
nuruhuda su an offline nuruhuda  

83 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.02.2004
En Son On: 16.10.2013 - 22:18
Cinsiyeti: ----- 
Ben buyurdum ,buyrugumu tutmadin derse mevlam ben ne cevap verecegim ..

cennet yollari kitabindan .
Ekleme Tarihi: 28.07.2004 - 17:15
Bu mesajı bildir   nuruhuda üyenin diğer mesajları nuruhuda`in Profili nuruhuda Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
qonialy su an offline qonialy  
nuruhuda...

62 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 07.04.2004
En Son On: 05.08.2006 - 00:22
Cinsiyeti: ----- 
O cümleyi Cennet yolları kitabının arka kapağında okuyunca gerçekten çok etkilenmiştim.Cümlenin kime ait olduğunu bilmiyorum ama gerçekten sırların sırrını çözen birine ait olduğu belli...
Ekleme Tarihi: 29.07.2004 - 12:56
Bu mesajı bildir   qonialy üyenin diğer mesajları qonialy`in Profili qonialy Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
fatihalperen su an offline fatihalperen  

35 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 31.12.2004
En Son On: 31.07.2014 - 14:00
Cinsiyeti: Erkek 
s.a arkadaslar
bende hocamız rahmetullahı aleyh hazretleri vefat ettiginde bır takvım yapragının arkasında yazılı olan siirı aktarıyım:
Arkamdan Ağlama
Öldüğüm gün tabutum yürüyünce
Bende bu dünya derdi var sanma!
Bana ağlama,
"Yazık, yazık!" "Vah, vah!" deme!
Şeytanın tuzağına düşersen vah vahın sırası o zamandır.
Yazık yazık asıl o zaman denir.
Cenâzemi gördüğün zaman "Elfirak, elfirak!" deme!
Benim buluşmam asıl o zamandır.
Beni mezara koyunca elvedâ demeğe kalkışma!
Mezar cennet topluluğunun perdesidir.
Mezar hapis görünür amma,
Aslında canın hapisten kurtuluşudur.
Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret!
Güneşle aya batmadan ne ziyan gelir ki?
Sana batma görünür amma
Aslında o doğmadır, parlamadır.
Yere hangi tohum ekildi de yetişmedi?
Neden insan tohumu için
Bitmeyecek, yetişmeyecek zannına düşüyorsun?
Hangi kova suya salında da dolu olarak çekilmedi?
Can Yusuf'un kuyuya düşünce niye ağlarsın?
Bu tarafta ağzını yumdun mu, o tarafta aç!
Çünkü artık hay-huy'un, Mekânsızlık aleminin boşluğundadır..


http://www.alperenler.com


Bu mesaj 1 kez ve en son fatihalperen tarafından 03.01.2005 - 00:17 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 03.01.2005 - 00:16
Bu mesajı bildir   fatihalperen üyenin diğer mesajları fatihalperen`in Profili fatihalperen Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 796 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
hircin (32), ayazdabirciftyu.. (38), arif_unal (64), lyoonn (46), ergali595 (42), FatihCgdm (38), kirenli (56), *imam_hatipli* (33), Muhsin B. (36), sezer74 (50), recepguducu (50), kenan_kygn (68), tek_1 (44), ajanpenny (46), basketcikid (34), sigat37 (37), erzincani (45), yasemin_nl (36), yosun (40), toprak_67 (45), By_Digital (38), gur (36), MustafaGED&Yacu.. (60), ademyildiray (49), ibrahimdzn (37), muka2828 (44), hagere (39)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.60519 saniyede açıldı