generique stromectol hydroxychloroquine budesonide generique stromectol generique plaquenil prograf propecia proscar protonix protopic provas comp provas maxx provas provera pyridium ranimed ranisifar rebetol red viagra regepar reglan remeron reminyl renagel renova requip resochine retin a retrovir revatio revia rheumatrex rhinocort rhinovent risperdal rivodarone robaxin rocaltrol rogaine rudopram rulid rulide salazopyrin saroten selecim septicol
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

24 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (2): (1) 2 Devam >
Ekleyen Mesaj
Konu: Kacinci Deneme?
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
27 Mesaj -
[img]http://[URL=http://imageshack.us][img]http://img160.imageshack.us/img160/9969/zelibeyza6zs.jpg[/img[/URL][/img]
Ekleme Tarihi: 12.07.2006 - 16:29
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Kacinci Deneme?
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
27 Mesaj -
[IMG][img]http://img160.imageshack.us/img160/9969/zelibeyza6zs.jpg[img][/IMG]
Ekleme Tarihi: 12.07.2006 - 16:28
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Kacinci Deneme?
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
27 Mesaj -
denedik bişeyler ama olmadı sanırım
Ekleme Tarihi: 12.07.2006 - 16:26
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Kacinci Deneme?
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
..
27 Mesaj -
http://img160.imageshack.us/img160/9969/zelibeyza6zs.jpg" />[/img]
Ekleme Tarihi: 12.07.2006 - 16:16
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Kacinci Deneme?
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
.
27 Mesaj -
http://img160.imageshack.us/img160/9969/zelibeyza6zs.jpg" />[/img]


Bu mesaj 1 kez ve en son sonsuzdiyar tarafından 12.07.2006 - 16:17 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 12.07.2006 - 16:11
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Kacinci Deneme?
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
.
27 Mesaj -
[img]http://img160.imageshack.us/my.php?image=zelibeyza6zs.jpg[/img]


Bu mesaj 1 kez ve en son sonsuzdiyar tarafından 12.07.2006 - 16:23 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 12.07.2006 - 16:09
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: CESARETİN VARMI ?
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
???
27 Mesaj -
BİZLER PARMAĞIMIZ YANDIĞINDA BİLE ÇOK ACI ÇEKİYORUZ O ATEŞE NASIL DAYANIRIZ YARAB KURTAR BİZ MÜMİNLERİ BU ATEŞTEN:(ağlarağlarağlarağlarağlarağlarağlarağlarağlarağlarağlarağlarağlarağlarağlarağlarağlarağlar
Ekleme Tarihi: 17.06.2006 - 17:45
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: ___CENNETTEN GELİYORUM_____
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
___CENNETTEN GELİYORUM_____
27 Mesaj -
^#Geç olmuş yatıyordum
Fakat uyku tutmadı
Ve kalkıp
Yakıverdim şamdanı
Gecenin zülüfleri
Seccademin püskülleri
Yatıverdim pusuya
Vakit gelmiş tavına
Tecelliyet avına
Kur’an dinliyordum Davut A.S.’dan
Canım nasılda istiyordu zaten
Zerrelerimin ihtiyacı kulaklarımı deliyordu
İşte sesler geliyor
Hani birde ağlamasam
Ağlama canım ağlama
Ne kaldı o bayrama dedim de durdum
Kur’ an sesi gel diyordu peşinden
Ben de gittim
Seyyah oldum o alemi gezerim
Ve peşpeşe neler neler sezerim
Ufkum gitti yücelerin katına
Ne güzelmiş binmek hayal atına
Sanki canım kuş idi
Seyahatin başlangıcı birazcık yokuş idi
Öyle bir yol ,yeşillikler rahiyalar peşpeşe
Mızrak boyu yakıncaydı selam verdim güneşe
Çayır çimen kilim sermiş geçiyorken piyade
Ilık rüzgar,bülbül sesi, Kur’an daha ziyade
Duygularım şahlanıyor kalben inlemek gibi
“olmaya cihanda devlet” Kur’an dinlemek gibi


Şimdi ise nideyim
Düşündüm ki cennetlere gideyim
Gittim de gittim
Yaklaşınca nihayet
Kulağımda şu ayet
“have mevla küm”
Bekçilerle karşılaştık “essalamü aleyküm “
“Ebedi kalıcılar olarak girin cennete” dediler
Tevhid çekip ilerledim bakınıp şaşkın şaşkın
Dünyanın hiç tadı yokmuş ,ne leyla’nın ne aşkın
Anlatması mümkün değil,cennete ayak izim
Tarifinden acizim
Her taraf ışıl ışıl
Cam göbeği ve yeşil
Saf,şeffaf
Aman ya Rab ne tuhaf
Aklımdan Belkıs geçti
Gezdiği saray hiçti
Binler kere yüzbinleri misli misli kar
Her bireri ayrı renkte yıldız var
Bu ne güzel bir koku
Her şey var yoktur “yok”u
Geziniyor müminler
Selamı yayıyor
Göğüslerde yetmiş kokulu güller
Sinelerde zahir olmuş,görünmeyen gönüller
Kullar mesrur,her taraf nur her köşe şehr-i ayin
Hurilerin terennümü köpüklerden mulayim


İşte gelen bir dilber
Üstünde tüller
Yaklaştı durdu
Hatırımı sordu
Elinde kadeh var –sunuyor
Hem içirdi hem içti
Ne kadar gençti
Ceylan gözlü derler ya
Evet öyle
Hem iri iri
Hem kuzgunu
Hem meftun
Yürüdükçe ince mercan döküyor
İliği gözüküyor
Endam akıyor
Boyun büküyor
Yürek söküyor
Yürüdükçe etrafına inci mercan döküyor
Sanki düşmüş gökkuşağı kipriğine takılmış
Yanağında gamzeleri şu’le şu’le yakılmış
Hele ki tebessümü
Unutturur ölümü
Azel takmış zeberceden ışıldar
Çevresinde pırlanta var ,zümrütte var,elmas var,
Gönül ya bu,sevdalandı
Aklım dolandı
Arzum sevgim koşuştu
Müşterekte buluştu
Arzu ev se sevgi ona tavandır
Sevgi yoksa arzu zaten yavandır
Dedim ona:Tutalım mı elele?
Dedi bana:cenneti bir gez hele
Dedi ve gitti
Oradan seyretti
Yürüyordum ileri
Görecektim neleri
Ayağım çıplak
Kadife toprak
İşte irem bağları
İşte güller bülbüller
Lal kesiliyor diller
Ağaçlar meyva yüklü
Tarü taze her yemiş


Kat’iyyen beklememiş
Tanışıklık veriyordu dünyadan
Fakat çok farklı
Tatlı mı tatlı
Mayhoş mu mayhoş
Anlatamam boş
Güneş vardı,gölge vardı,birbirinden hoş
Ağaçların sesi
Kuşların sesi
Ve yolun cazibesi yürütüyordu beni
Ayak izleri çoktu
Ne güzel tozda yoktu





Selsebilden su içtim
Sonra bir yere geçtim
Üç baş arşın aralıklı nehirler
Kenarında sedirler
Şarap akar,su akar
Süt akar
Biri bal
İstediğin kadar al
Ne bıktırır ne yakar
Hep akar
Birisine NİL dediler
Birisi Seyhun
Bir diğeri Fırat imiş öbürü ceyhun
Etrafında müminler
Hüdhüdleri dinler
Uzanınca eller
Çekirdeksiz meyveler iner
Bir meltem üfül üfül
Rengarenk gül
Süslü süslü koltuklar var iskeleti altun
Bir güzel ki yaşayışı cennetteki halkın
Kimi şarkı okuyor kimi gergef dokuyor
Kimi çelenk takıyor
Kına kokuyor
Biri dalmış bakıyor o da ben,


Soğuk ta yok sıcak ta
Uçar gibi ayakta yürüyordum
Ve köşkler görüyordum çevrede,
Hem ne kadar muazzam
Dedim şimdi nideyim?
Tefe’ül en birisine gideyim
Bahçesinde ilerledim
Haşmetinden terledim
Yaklaşınca merak ettim acep kimedir nasip?
Kapısında yazıyordu” Ya Hz. Culeybib”
Altın kapı açılınca geriye
Destur geldi “giriniz içeriye”
Merdivenler kırmızı tüylü halı
Kimbilir ne pahalı
Duvarların yüzeyleri pür ışık
Gözlerim kamaşık
Ayaklarım dolaşık
Yeşil ışık kırmızı ışık lamiane birbirine karışık
Pencereler gümüş camlı sırça
Bir ayet yazılı her yere bakınca

- - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - - -- - -- - - - - - - - - - -


Yükselmiş döşekler var ,çevresi
İncilerle müzeyyendi perdesi
Süslü süslü koltuklar
İhtişamlı tahtı var
Hemen gittim Cüleybinin yanına
Huriler var ta girecek canına
Gözlerini yalnız ona hasretmiş
Sayılar,iki fazlası yetmiş
Bir elinde kitap
Hurilere hitap
Hikmet söz ediyordu

Allah diyordu
O yüzümün ziyasını güneş görse kıskanır
Kamer görse kendini üvey evlatmış sanır
Bir elinde yetmiş kokulu güldü
Bana da güldü
Dedim ona:Ya Cüleybib ne kadar güzel
Dedi bana:İhlas varsa cennetlerden de güzeldir
Dedim ona: Ya Cüleybib bu köşk ne kadar güzel
Dedi bana:Sohbet varsa köşkten daha da güzeldir
Dedim ona:Ya Cüleybib sen ne kadar güzelsin
Dedi bana:Hamza var ya benden daha güzeldir
Dedim ona:Hamza nerde? Hangi köşkte yaşıyor?
Dedi bana:Burda değil.Afgan’da savaşıyor
Ne zaman gelir?
Allah bilir
Canım ister ki görsün
Dedim ona:Ammar nerde?Çok isterim göreyim
Dedi ki:Söyleyeyim,
Annesi ve babasıyla nasıl karşılaştılar
Geldiği gün sarıldılar hala ayrılmadılar
Ne yüzünü gören oldu ne duyuldu sesi
Cennetlerden tatlıcaymış ebeveynin sinesi
öyleyse söyler misin İbn-i Erkam nerde?
Sohbet varmış”gidiyorum” demişti şakirtlerde
Nerelerde bulunur
Her sohbette bulunur,çayın şekeri olur
Ne zaman gelir?
Allah bilir
Ya Ebuzer?
Ha o mu:O hala yalnız gezer
Görmem nasıl olacak ?
Meydan da bulunacak
Peki dedim;Üstad nerde? hani o piri fani,
Gördüğünde şaşırırsın niye öyledir hani
Yaa niye?
Rabbi onu öyle seviyor diye
Dedim:Görmek istiyorum nerde Ebu Kureyre
O da gitti bir yere
Oaralarda işi ne
Kedilerden biri kayıp gitti onun peşine
Acep şimdi ne yanda
Görüşürsün meydanda

Meydan dediğin nedir?
Şu yoldan ötededir
Bir meydan ki yemyeşil
Nasıl anlatasın dik
Ortasında Ruhullahtan bir ağaç;
Çevresinde ağaçları nur sırraç;
Hafif ak yamaç
Bir agaç ki namelerin ahengi;
En güzel ağaç ne ki
Bam teline geliyor sine deliyor;
Etrafını dolanmaya ne zaman ki başlanır;
Devenin yavrusu olsa bitiremez yaşlanır.
Etrafında sahabeler
Musiki dinler
Mest olur başlar
Gezinir kuşlar
Kim olsa yavaşlar
Sende yavaşla
Huriler dolaşır elinde bade

Aklından geçene geçmiyor vade
Sen şimdi yürürsün
Gidince görürsün
Kimler vardı.Lütfen yine der misin ya Cüleybib?
Herkes orda hatta Rabbi ona demişti “Habib”
Ne diyorsun?
Daha mı duruyorsun
Selamün Aleyküm
Aleyküm selam.Görüşürüz orda
Huşu içinde seyrederek her yeri
İlerledim ileri
Bir şehra ki kenarları çiçeklerle müzeyyen
Geçene selam diyen
Ayağım çıplak
Kadife toprak
İnciden çakıl taşları
Ne tümsek var ne yokuşlar
Ağaçlardan birisiydi eğildi
Yedim de ilerledim
Hafifi güneşti
Bir meltem esti
Sarığım düştü
Kuşlar gülüştü
Kokuyordu buram buram zencefil
Yürüdükçe gelincikler laleler
Bana yüzünü döner
Aynısıyla nilüfer


Sağ cenahtan bir güvercin “gu” dedi
Yaklaşınca “su” dedi
Verdim içti “hu” dedi
İsteseydim su gelirdi.istediğim bu dedi

O sırada bir zat gördüm nurani
Sanki tanıdım hani
Yolun sağında
Ağacın yanında
Fakat özgün ve süzgün
Ağaca yaslanmış
Kirpikleri ıslanmış
Dedim:Nedir kaygınız?
Fakat o durgun
Dedim:ey dost burada ağlamak var mı?
O yine suskun
Hemi de yorgun
Anladım ki bu nurani gönülden vurgun
Ben sustum o sustu
Sonra kendi konuştu
Dedi: Neyana?
Gidiyorum meydana
İlk defa mı?
Evet
Ne mutlu sana
Sen de gel
Yine sustu sonra konuştu
Bu kaçıncı buraya dek gelişim
Fakat gidemeyişim
Sayısını unuttum
Hevesimi hep yuttum
Cesaretim olmadı geldiğim yolu tuttum

İçimden çok şeyler duyarım
Çok heyecanlanırım
Fakat içimdeki bu heyecanları dile getirmeye muktedir değilim
Ben o nağmeden mütebeyyicim ki
Yoktur ihtimali terennümüm
Ağlarım ağlatamam
Söylerim dinleyemem
Dili bağlı kalbimin bundan pek bizarım
Şehidim yok gömleğini hediyelik sarayım
Hizmetim hangi yüzle huzuruna varayım
Ben bir bahtı karayım
Sine hanem şerha şerha ezfirak
Ta be güyem şerhi derdi iştiyak
Parça parça olmuş sine isterim
(isterim ki) esas derdimi anlasın
Esas derdi dertli olan anlar
Serha serha sine isterim.
İsterim ki anlasın
Ah Rabbim
Üç asırdan beri köşede bucakta
Hür yol ayrımında san küfürler savruldu
Seni temsil eden maarif çoktan hak ile
Yeksan oldu yerle bir edildi
Ah rabbim biz sana zahiren sahip çıkıyor gibi
Olduk ama sövüldüğün yerde ürpermedik
Hakaret edildiğin yerde kükremedik ayaklanmadık
Verdiğimiz şeyleri sadece zekat ölçüsü içerisinde
Verdik,şahlanamadık,küheylanlar gibi şahlanamadık


Rabbim dedi ağladı
Sözü böyle bağladı
Çömeldi yere yine ağladı
Çok bekledim bitmedi
Eliyle “sen git”dedi


Söz dinlemem gerekti
Bu yolculuk benim için erek’ti
Başladım yürümeye
Muradımı görmeye
Kadife toprak
Ayağım çıplak
Bu yol ne kadar güzel
Bir kamçı kadar yeri dünyaya bedel
Sümbül açmış iki cenah ,hu çekiyor goncalar
Ritm tutmuş sallanıyor hep yapraklı yoncalar
Uhuvveti var güneşle meltemin
Huzur veriyor,(g)surur veriyor
Misk-i amber kokuyor her yan
Acaba çok mu uzaktı meydan
İlerlerken ileri
Neler sezdim neleri
Bütün sahabeleri
Zübeyr’i görecektim,Huzeyfe’yi,Bilal’i
Asım bin Hilal’i
Hanzala’yı,Talha’yı,Ebu Derda’yı
Sad bin Ebi Vakkas’ı,İbn-i Abbas’ı
Muaz bin Cebel’i
Enes’i,Cendel’i


Abdurrahman bin Avf’ı görecektim
Ve Kaab’ı,Musab’ı
Selamn-ı Farisin’i,ve cümlesini (R.anhüm)
Terenümle anmak bile yadigar adlarını
Çok merak ediyorum Cafer’in kanatlarını


Bir tahayyül geçiyor ki gözlerimin önünden
Göz kapalı seyretmesi gönülden
Aynı birlik,aynı dirlik
Mübarek beşibirlik
Ebubekir,ÖmerOsman ve Ali’nin
Aman Allah’ım aman,aralarında ki kim
O’na denmiş”habibim”
Ne güzelmiş “nasibim”
Ki onu göreceğim
Ve şöyle diyeceğim
Elfu elfu salatin ve elfu elfu selamin aleyka ya Resulallah


Anam babam sana feda olsun
Seni
Gördüğün şu cennetten
Boşa koşan devletten
Yığın yığın servetten
Kesrat ile hürmetten,
İzzetten lezzetten
Ve en güzel suretten
Ve en güzel siretten,daha daha güzelsin ya Resulallah


Canım sana feda olsun
Sen
Size püryan sevkatten
İnsan üstü kuvvetten
Müjdeli son nefesten
Borcumu ödemekten
Arzı tutan melekten
Yanındaki yemekten
Yemekten,içmekten
“oğlum oldu”demekten daha güzelsin


Ciğerparem sana feda olsun
Sen
Kerdeşiniz Yusuf’tan
Kucak dolu yakuttan
Memleketim Bayburt’tan
Nağriften makripten
içi dolu beşikten
Ağladığı geceden
Daha daha niceden,daha daha güzelsin ya Resulallah



Gelecek zürriyetim sana feda olsun
Diyeceğim
Evet öyle diyeceğim
Ne kaldı ki işte şurada görüşeceğim
O sırada önüm gözüm biraz daha aklaştı
Anladım ki yaklaştım


Anladım ki gelecekti o meydan
Ne müthiş bir heyecan
Zemin henüz gözükmemişti ama
Üzerindeki sema
Tasviri gayri Cabil
Fakat yine bu cahil
Birkaç soru ediversin
Atmosfer tamamen nur
Büyük mü büyük
Nur dolu büyük sanki
Oralar da solunum nur mu olsa gerektir?akıl göremiyecektir



Ne talihli bir kulum
Var mıyım,yok muyum düşünüyorum
Melekler sema da sema ediyor
Halka halka dönüyor
Ne kallavi halkalar
Yan yana,dizi dizi ve saf saf
Sevgilileri tavaf
Pırıl pırıl parlıyorlar,sevinç yıldızı gibi
Demek ki şimdi onlar görüyorlar Habibi
Üstlerinde bir taç var
Meleklerin üstünde
Ve semanın üstünde
Nur üstünde nur
Direksiz bir sur sanki
Bu gördüğüm bir ayet
Okuyordum nihayet


Geçtiğim yerleri unuttum
Ceylan gözlü hurileri unuttum
Cennetleri unuttum,
Fakat;
Unutmadığım bir şey var
Nedir içimdeki bu nükte
Sevincim büyüklükte
Neden baştan beri bu yarı sevinç
Aklımdan çıkmadı ki hiç
Niçin üzülüyordum?
Sorumun cevabını ben biliyordum
Her sözünü hatırladım heyhat!
ne demişti o nurani zat?
Parça parça olmuş sine isterim
İsterim ki esas derdimi anlasın
Ah Rabbim!ayaklanamadık
Küheylanlar gibi şahlanamadık
Hizmetim hangi yüzle o huzura varayım
Demişti
Evet öyle demişti
Peki ya ben?ya ben ne yapmıştım ki?
Ve şimdi ne yapıyordum
Birden durdum
Vuruldum sanki
Ne kadar akılsızmışım
Parmaklarım ağzımda
Çoktandır böyle ağlamamıştım
Ne yapayım şimdi
Karşımda cennetin en güzel yeri


Nasıl döneyim geri
Nasıl döneyim
Bırakıp Peygamberi,sahabeleri
“ama yol bu,erkan bu”
Eli boş gidilmez ki
Yakıştıramam kendime
O kadar yüzsüz değilim Kani
Ah beni gidi beni
Ne yapsınlar seni
Boyunduruk yerde
Düşmanlar içerde
Yiğitler seferde
Sen şimdi nerde
“aç gözümü Allah’ım”
Aç gözlerimizi Allah’ım
Görelim hakikati
Şeytan çarptığı zaman hemen aklımızı başımıza alalım
Yooo diyelim
Olmaz bu iş böyle
Bizim yerimiz cephedir ve mevzidir.

Anladım dönmelidir
Daha durmakta nedir
Ve döndüm
Başladım seyirtmeye
Attan hızlı gitmeye
Hızlı hızlı büyük büyük adımlar atıyordum
Yetişeyim diyordum
Gitmemişse o zaten


Geldim ki ağaç yalnız
Ve dönmüş kırık dökük gariban
Arkasından seyrettim
Yani boşuna gittim
Eteğini tuttum
Gittiği yolu tuttum^#
Ekleme Tarihi: 17.06.2006 - 17:29
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: [B]___DAVA ŞUURU____[/B]
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
Themenicon    [B]___DAVA ŞUURU____[/B]
27 Mesaj -
______________GURBET SEMALARI__________

^^Masasının başındaydı. Yapılması gereken resmî işler vardı. Okulun
mezuniyet töreni için bürokratlara ve diğer çevrelere davetiye
gönderilecekti. Hem bu tören ihtişamlı olmalı ve insanların
teveccühünü kazanmalıydılar. Birkaç ay evvel öğrencileri,
milletlerararası fizik olimpiyatlarında altın madalya almıştı. Bu
büyük başarıya lâyık muhteşem bir tören yapılmalıydı.
Yorgunluğunu gidermek için çay istedi; ilâç kokulu bir çay,
dakikaların anlamını pekiştiren... Bu sırada hayal âleminde, geçmişin
taptaze görüntüleri çiçeklenmeye başladı.

Okulunu iyi bir dereceyle bitirmiş, kendisini seven herkesi de memnun
etmişti. Annesinin sevinci ise herkesin sevincinden daha fazlaydı.
Her anne gibi, beşikten öte gurbet yudumlayan oğluna hasretti annesi.

Babasının ölümü iyice yıpratmıştı annesini. Bir de ağabeyinin hanımı,
hayatı zehir etmişti zavallıya. Kimseye bir şey söyleyemiyor,
acısını, horlanışını içine atıyordu. Hayatın zehir zemberek yanını,
okulunu bitirip gelecek oğlunun hayaliyle tatlandırıyordu. "Küçük
oğlum vefalıdır, kırmaz anacığını" diyor, "iyi de bir gelin alsam,
onların işlerini de ben görürüm; yeter ki kendileri mutlu olsunlar."
diyerek hayaller kuruyordu. Hayat arkadaşı yaşarken yaptığı
tereyağlı, nane kokulu o güzelim tarhana çorbasının, oğlunun ve
inşâllah yeni gelininin sevecen yüreklerini ısıtacağını düşünüyordu.

Oğlu geldiğinde bir başka kokacak tandırın üstündeki bazlamalar. Her
şey, ama her şey bir başka bakacak onlara, hayatın dolu yanına. Ve
nar çiçekleri erkenden dökülmeyecek artık. Olgunlaşan narlar,
susuzluktan çatlamayacak. Kendisi, oğlunun hasretine ağlamayacak. Her
gece baktığı gökyüzünden gurbet yıldızları kaymayacak. Hem gelininden
gizli gizli dinlediği radyoda, gurbet türküleri çalmayacak.
Güvercinlerin bile ürkeklik dileneceği anne yüreği, limanını bulmuş
bir gemi olacaktı.

Müdür Bey, kapının tıklatılmasıyla kendine geldi. Çayı getirilmişti.
Bir yudum aldı; zihninin yorgunluğuna iyi geldi. Yeniden geçmişin
çağrısına kulak verdi, onu okudu hayal mektebinde.

Diplomasını alıp da döndüğünde, annesi nasıl da sevinmişti. Öpüyor,
kokluyor, bağrına basıyor; sevincinden ağlıyor, ağlıyordu. Artık oğlu
gelmişti. Katı kalpli gelinine mahkûm olmayacaktı. Küçük oğluyla
beraber kalırdı. Annesi böyle düşünüyordu. Gel gör ki bilmiyordu
oğlunun Orta Asya'ya gideceğini. Ama bir yolunu bulup söylemeliydi.
İkna etmeliydi annesini. Burada kendisini bekleyen bir çift göz
vardı; ama oralarda yüzlerce göz kendisini bekliyordu. Yıllardır
esaretin paletleri altında ezilen soydaşlarına, dindaşlarına yardıma
gitmeliydi. Tıpkı ecdadının yaptığı gibi... Ama bir fark vardı; artık
top, mermi, tüfek taşınmayacaktı kağnılarla. Yüreklerde sevgi
taşınacaktı, çölleştirilmiş vicdanlara. Kalem taşınacaktı; masa, sıra
taşınacaktı. Ve bir de ızdırap insanının, hocasının, vefa
gözyaşları... Onlar için ağlamamış mıydı, onlar için bayılmamış mıydı
kürsülerde? Mutlaka gitmeliydi. Eğer birileri asırlar evvelinden bu
fedakârlığı yapıp buralara kadar gelmeseydi, hiç yeşerir miydi çöle
dönmüş yüreklerimiz?

Annesinin yanına gideli iki üç gün olmuştu. Artık söylemeliydi
annesine, Orta asya' ya gideceğini. Lokmalar boğazından geçmiyor,
düğümlenip kalıyordu. Birkaç kez niyetlendi, söyleyemedi. Annesinin o
güzel mutluluğunu gölgelemek istemiyordu. Ama gitmeliydi. Son gün,
İstanbul'a gideceği, oradan da Orta asya'ya geçeceği günün bir gün
öncesi; yüzünde çileleşen kırışıklarıyla, sıkıntıyla ve ağlaya ağlaya
annesinin dizine başını koymuştu. Hıçkırıkları bitmek
bilmiyordu. "Güzel annem, canım annem, gönlümün sultanı!" diyor, yine
hıçkırıklara gömülüyordu. Sonunda, "gitmem gerekiyor" sözünü
söyleyebildi. "Gitmeliyim anne, Orta Asya'ya gitmeliyim." Gerisinde
neler söylediğini hatırlamadı. Hatırladığı sadece; annesiyle sarmaş
dolaş oluşu, hıçkırıklar ve gözyaşları...

Tevekkül sahibiydi Güldane Hanım. "Kaderde bu da varmış, gelinimin
eziyetleriyle olgunlaşmak da varmış" deyip, Allah'a sığınıyordu.
Oğlunu İstanbul'a yolcu ettiği gün hiç ağlamamıştı. Kendi elleriyle
hazırlamıştı oğlunun bavulunu. Börekler, sarmalar yapmıştı.
Birbirlerini Allah'a emanet ederek ayrılmışlardı. Annesini, yengesine
değil, Allah'a emanet etmişti.

Uçağa binmeden evvel son kez telefon etmişti annesine. Fakat o güzel
annesi sevincinden ağlıyordu. "Oğlum, sen gönül huzuruyla git."
diyordu. "Bilsen neler oldu. Yengen elime, ayağıma kapanıyor. 'Anne,
ben ettim sen etme' diyor, etrafımda pervane gibi dönüyor. Oğlum,
senin gittiğin günün akşamı rüyasında Peygamber Efendimiz (sas)'i
görmüş. Efendimiz; 'Kayınvalideni üzme', demiş. Sabahleyin ağlaya
ağlaya yanıma geldi. Elime, ayağıma kapandı. Oğlum, sen güle güle
git. Rabbim neylediyse hep güzel eyledi."

Türkiye'ye ilk dönüşünde de annesi kendisini münasip biriyle
evlendirmişti. "Senin mürüvvetini gördüm ya, gayrı hiçbir şey
istemem" demişti. Sadece "torunum olunca onun hasretine dayanamam,
fırsat bulursanız yanıma gelin", diyordu. İlk çocuklarının olmasından
iki ay sonra da annesinin yanına gitmişlerdi.

Çayından bir yudum daha aldı. Nasıl da geçmişti senelik paya düşen
dakikalar? Yıllar, acı-tatlı hatıraları sırtlayıp gitmişti hayat
bulvarından. Ülkesinden kilometrelerce uzak bir yerde insanlığa
hizmet etmenin mutluluğu; Allah'ın rızasını yakalama gayreti ve her
günün bir önceki günden kazançlı geçmesi, elde edilen başarılar,
bütün sıkıntıların üstüne bir sünger çekiyordu.

Dışarıdan öğrencilerin cıvıl cıvıl, hayat dolu sesleri geliyordu.
Seslerin birden bağrışmalara dönüştüğünü duydu. Daha düzensiz,
haykırışa benzeyen sesler kulaklarını tırmaladı. O sırada kapısı
hızla vuruldu, içeriye soluk soluğa bir öğrenci girdi. "Öğretmenim,
bir çocuk ikinci kattan düşmüş", dedi. Gözü karardı, tansiyonu düştü.
Başı döndü. Düşecek gibi oldu.

Aman Allah'ım! Nasıl olur? Ya çocuğa bir şey olduysa... Düşünmek bile
istemedi. İnsanlar güvenerek göndermişlerdi çocuklarını. Sahip
çıkamayınca ne derlerdi? Ülkenin ileri gelenlerinin çocukları da
vardı. Ya bir şey olduysa? Ya bunu bahane ederek okulları
Kapatırlarsa. Ne zorluklarla açılan okulları...

Sendelemesine aldırmadan, sağa-sola çarparak dışarı çıktı. Çocukların
kümelendiği yere gitti. Müdürlerinin geldiğini gören çocuklar kenara
çekildiler. Yerde yatan çocuğun yanına gitti. Yüzüstü yatıyordu.
Yattığı yer kanla kızıllaşmıştı. Çocuğun başını çevirdi; kanlanmış,
tanınamayacak vaziyetteki yüzü görünce donup kaldı... Kendi
çocuğuydu...

Ciğerparesinin kanlı başını bağrına bastı. Nabzını tuttu, atmıyordu.
Hıçkırıklara gömülmüştü baba şefkatiyle. Ama içinden, "Allah'ım! Ölen
ya bir başkasının çocuğu olsaydı? O zaman ne yapardık?" diyordu.

Etrafında pervane gibi dönüp kendisine hizmet eden gelini için oya
işliyordu, Güldane Hanım. Gurbet semalarından kayan melek yüzlü
yıldızından habersizdi. Dalgındı, sol gözü seğirmişti. Farkında
olmadan iğneyi eline batırdı. Bir "ah" sesi yükseldi.^^

FAZLA SÖZE NE HACET


Bu mesaj 1 kez ve en son sonsuzdiyar tarafından 17.06.2006 - 15:15 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 17.06.2006 - 15:12
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: kubra_1989 Kardesime..
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
_KUBRAYA_
27 Mesaj -
NİCE SENELERE.İNŞALLAH UZUN YILLAR BOYUNCA İSLAM YOLUNDA HİZMETTE BULUNURSUN.

ALLAH UZUN ÖMÜRLER VERSİN KARDEŞİM

Ekleme Tarihi: 17.06.2006 - 14:30
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: eger bir gün Peygamber Efendimiz ziyarete gelse...!
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
27 Mesaj -
agla bu çok güzel bir yazı ALLAH RAzI OLSUN
her ne kadar o na layık biri olamasakta....agla
Ekleme Tarihi: 14.05.2006 - 13:24
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon NERELİYİZ ARKADAŞLAR
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
NURA CEVAP
27 Mesaj -
SELAM
MEMLEKET DÜZCE 81 ARANIZDA HİÇ YOKMU TANIDIĞI??


NUR KARDEŞİM HALAMLAR 10 YILDIR KIRŞEHİRDE KALIYODU BU SENE YE KADAR.KIRŞEHİRE GİTTİM ÇOK GÜZEL BİR YER .YERALTI ÇARŞISI HAYVANAT BAHÇESİ VE PARKLARIYLA ÇOK HARİKA BİR YER.
Ekleme Tarihi: 14.04.2006 - 18:39
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: PAPA-FETHULLAH GÖRÜŞMESİNİN MİMARLARINDAN KAYA, STAR'IN YENİ SAHİBİ
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
27 Mesaj -
HEPSİ TÜRK DEĞİLDİ AMA MÜSLÜMANDI. BAZILARIDA MÜSLÜMAN OLMASA BİLE VATAN İÇİN SAVAŞTI.AMA ŞİDİKİ TÜRKİYE YAHUDİLERİN BİR TEK BUNU BİLİYORUM. BUDA KANITLANMIŞ BİŞEY.BUNU KANITLADIM DİYE ENGELLENMİŞTİM.
Ekleme Tarihi: 12.04.2006 - 20:29
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: PAPA-FETHULLAH GÖRÜŞMESİNİN MİMARLARINDAN KAYA, STAR'IN YENİ SAHİBİ
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
27 Mesaj -
BEN SADECE BU YAZIYI GÖRDÜM VE YAZDIM DİYEBİLİRDİN.BAŞKA KONULARA DEĞİNDİĞİN İÇİN BENDE SANA CEVAP YAZMAK ZORUNDA KALDIM.AMA
'''yoksa bundan habersizmisin
turkiyeyi turklermi kurdu?
Arap olmayanin da Araap üzerine üstünlügü olmadigi gibi
yoksa islam dini araplarin mI'''
BU DÜŞÜNCENİZE YİNEDE KATILMIYORUM...ZAFER KARDEŞİM.HAKKINI HELAL ET
Ekleme Tarihi: 12.04.2006 - 20:22
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: PAPA-FETHULLAH GÖRÜŞMESİNİN MİMARLARINDAN KAYA, STAR'IN YENİ SAHİBİ
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
___ZAFER KARDEŞİME__
27 Mesaj -
SAYIN ZAFER ABİ;;
FETULLAH GÜLENLE İLGİLİ YAZILARIN ÇOK OLDUĞUNU BİLİYORUM.
DEMEKKİ YAZMAM GEREKMİŞ YAZDIM.
FETULLAH GÜLEN HOCA EFENDİYİ ELEŞTİRECEK DÜZEYDE BİLGİLİ,ONUN HAYATINI OKUYUP EZBERLEDİYSENİZ VE YAPTIĞI HER HİZMETTEN HABERİNİZ VARSA SİZ HAKLISIN.AMA ONU ELEŞTİRMEK,HELEKİ İYİ TANIMADIĞINIZ BİRİ İSE?? ONUN GIYBETİNİ YAPMAK ASIL SİZİN BİLMENİZ GEREKEN ŞEYLERDİR.
BİRİSİ HAKKINDA YORUM YAPABİLMENİZ İÇİN ONU EN AZ KENDİNİZ KADAR İYİ TANIMANIZ VE EN AZDA ONUN KA
DAR BİLGİLİ OLMANIZ GEREK BUNU BİLİYOR OLMANIZ GEREK BİR MÜSLÜMAN OLARAK
.HELEKİ YAZDIKLARINIZ YALNIZCA FETULLAH GÜLEN HOCA EFENDİ İLE İLGİLİ DEĞİL ONUN CEMATİNİ KAPSIYOR.

BU VESİLEYLE HEPSİNİN GIYBETİNİ YAPMIŞ BULUNUYORSUNUZ.FETULLAH GÜLEN CEMAATİNİ KENDİNİZ KADAR İYİ TANIYOR VE HOCA EFENDİNİN BİLGİ DÜZEYİYLE AYNI SEVİYEDE İSENİZ DİYCEĞİM BİŞEY YOK HAKLISINIZ VEDE BEN SUSARIM.

AMA BİR ÜST SATIRDA YAZDIĞIM ÖZELLİKLER SİZDE YOKSA KİMSEYİ ELEŞTİRMEYE HAKKINIZ YOK VE BENCE DE YANLIŞ BİR DÜŞÜNCE İÇİNDESİNİZ.
LÜTFEN BU ÖZELLİKLERE SAHİP İSENİZ FETULLAH GÜLEN H.E. VE CEMAATİYLE İLGİLİ YORUMLAR YAPINIZ.

UMARIM SİZİ KIRACAK BİŞEY SÖYLEMEMİŞİMDİR,SÖYLEDİYSEMDE HAKKINI HELAL ET ABİ.
İ

İSLAM DİNİ ARAPLARIN DEĞİLDİR BÜTÜN MÜSLÜMAN OLAN HERKESİNDİR,TÜRKİYEYİ DE ÇANAKKALEDE 200 BİN ŞEHİT VEREREK TÜRK LER KURMUŞTUR.
YUKARIDAKİ YAZINIZDA TÜRKİYEYİ TÜRKLERMİ KURDU BUNDAN HABERSİZMİSİNİZ DEMİŞTİNİZ BU BENCE EN BÜYÜK KANIT.

IRK AYRIMCILIĞI İLE İLGİLİ HİÇ BİŞEY SÖYLEMEDİM VE İMA ETMEYEDE ÇALIŞMADIM YANLIŞ ANLADINIZ HERALDE.AMA DOĞRU AMA YANLIŞ KENDİMCE DOĞRULARIMI AÇIKLAMAYA ÇALIŞTIM..UMARIM BAŞARMIŞIMDIR ALLAHA EMANET OLUN..

DÜŞÜNCELERİN YANLIŞ DİYEN VARSADA BENİMLE PAYLAŞSIN BEN DE KANITLAYABİLDİĞİNİZ ÖLÇÜDE SİZİN DÜŞÜNCELERİNİZE KATILIRIM..
Ekleme Tarihi: 12.04.2006 - 20:16
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon Türban bütün kötülüklerin anasıdır!
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
27 Mesaj -
SİZİN GİBİ İSLAM MÜCAHİDELERİ BULUNDUĞU SÜRECE ALLAH KİMSEYİ KİMSENİN ELİNE DÜŞÜRMEZ
ELBET BİR GÜN İSLAMLA KÖTÜ NİYETLİ OLARAK UĞRAŞANLARI ALLAH(C.C) HELAK EDER.
BİZLER KENDİMİZİ YAHUDİLERE KARŞI EZDİRMEYELİM YETER HANGİ KONU OLURSA OLSUN.
ALLAH BİZLERİ BİR GÜN SELAMETE ERDİRECEKTİR İNŞALLAH...

BİZLER BU DAVAYA BAŞ KOYMUŞUZ GEREKİRSE CANIMIZI VERİRİZ AMA DİNİMİZİ KİMSELERE OYUN ETMEYİZ???
ALLAHA EMANET OLUN KARDEŞLERİM
Ekleme Tarihi: 12.04.2006 - 19:14
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: PAPA-FETHULLAH GÖRÜŞMESİNİN MİMARLARINDAN KAYA, STAR'IN YENİ SAHİBİ
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
___LÜTFEN OKUMADAN GEÇMEYİN___
27 Mesaj -
ZAFER KARDEŞİMİZİN VERDİĞİ LİNKTE BİR ANKET DİKKATİMİ ÇEKTİ.SİZİNLE PAYLAŞMAK İSTİYORUM.
%42 ORANINDA ''ABD DE İLE İŞ BİRLİĞİ YAPARAK TÜRKİYEYE ZARAR VERİYOR''
BELKİ AZ AMA %8 ORANINDADA KENDİNİ PEYGAMBER ZANNEDİYOR YAZILARI.
KARDEŞLERİM FETULLAH GÜLEN HOCA EFENDİ BENCE UZUN YILLARDAN BU YANA TÜRKİYEYİ DÜNYADA EN İYİ TEMSİL EDEN ŞAHSİYETTİR.YAPTIRDIĞI ÜNİVERSİTE VE KOLEJLERLE TÜRKİYENİN TANITIMINI EN İYİ ŞEKİLDE YAPMAKTA.GERÇİ YAŞIM O KADAR BÜYÜK DEĞİL AMA BİRAZ ARAŞTIRMA YAPTIM VE SON 10 YILDA TÜRKİYENİN TANITIMINI EN İYİ ŞEKİLDE BAŞKA YAPAN YOK.HANGİ TÜRK İSTEMEZKİ YURT DIŞINDA BİR TÜRK OKULU OLSUN VE ORADA YABANCI İNSANLAR OKUSUN.BİR RUS KIZI,BİR BİR TAYVANLI BİZİM İSTİKLAL MARŞIMIZI BİÇOĞUMUZDAN İYİ OKUYORLAR BUNA İNANIN.VATAN VE MİLLET SEVGİSİ OLACAK İNSANIN İÇİNDE. ORALARA KADAR GİDİP BİZİ, TÜRKİYEYİ TEMSİL EDİYORLAR.TABİ BUNLARDA BAZI SİYONİST BAZI VATANINI SEVMEYENLERİN İŞLERİNE GELMİYOR VE ELLERİNDEN GELDİĞİNCE BU GİBİ ŞEYLERİ YIPRATMAYA ÇALIŞIYORLAR.BİZLER MÜSLÜMANIZ ELHAMDÜLİLLAH.BU GİBİ YIPRATMALARA SESSİZ KALMAMALIYIZ.

HER MÜSLÜMANIN TEBLİĞ VE İRŞAD GÖREVİ VARDIR.AKSİNE DESTEK ÇIKILMALIDIR BU OKULLARA BENCE.


SORUYORUM BU YAZIYI OKUYANLARA TEBLİĞ VE İRŞAD GÖREVİNİ NASIL YERİNE GETİRİYORUZ.NE İLE,BUNUN İÇİN NE GİBİ ŞEYLER YAPIYORUZ,KAÇ KİŞİYİ İSLAMA DAVET EDEREK MÜSLÜMAN YAPIYORUZ???BUNLAR BİZİM GÖREVİMİZ??????????______


BİRDE ŞU GÖRÜŞLER VAR:
FETULLAH GÜLEN AMERİKAYA GİDEREK TÜRKİYEYİ YIKMAK İSTİYOR ZARAR VERMEK İSTİYOR.BU GÖRÜŞTE ZATEN ANKETTE kanıtlanmıstır.
nurettinveren.net

TÜRKİYEYE ZARAR VERECEK OLSA DÜNYANIN 90 ÜLKESİNDE NİYE TÜRK OKULLARI YAPTIRSIN??BUNLAR SİZİN MANTIĞINIZA YATIYORMU ALLAH AŞKINA KARDEŞLERİM...

FETULLAH GÜLEN HOCA EFEBDİNİN KİM OLDUĞUNU BİLMEYENLER AKLINA ESEN ŞEYLERİ YAZIP SÖYLÜYORLAR.HALBUKİ ONLAR NEYİN NE OLDUĞUNU BLMİYORLAR

fetullah gülen hoca efendi amerikaya türkiyeye zarar vermeK İÇİN DEĞİL BAZILARNIZIN BİLDİĞİ GİBİ BAZI RAHATSIZLIKLARI NEDENİYLE GİTMİŞTİR.GENELDE BUNU BİLMİYOR YADA DÜŞÜNMÜYORLAR.BİLENLERDEN BAZI KESİMDE BUNLAR DÜZMECE DİYOR YALANDIR DİYORLAR.İŞTE BU İNSANLARI BEN SİZE BIRAKIYORUM.

BURADA SEDECE KONUYU HOCA EFENDİNİN YAPTIKLARIYLA KISITLAMAK İSTEMİYORUM.BİZLER TÜRK ÜZ VE MÜSLÜMANIZ.BİZLER MÜSLÜMAN KARDEŞİMİZ İÇİN İSTEMEDİĞİMİZİ KENDİMİZ İÇİN İSTERSEK BUNLAR MÜZLÜMANA YARAŞIRMI.TEBLİĞ VE İR$AD HERKEZİN GÖREVİDİR

BENDE BİR TÜRK GENCİYİM.AMA TÜRKİYEDE BU SON YILLARDA YAŞANANLAR GERÇEKTEN BİZİM GİBİ GENÇLERİ YIPRATMAYA YÖNELİK.BENCE BURADA EN BÜYÜK GÖREV ANNE VE BABALARA DÜŞÜYOR.ONLAR NE KADAR ÇOCUKLARINA ÖNEM VERİP ÇOCUKLARINI İYİ YETİŞTİREBİLİRLERSE BU VATAN İÇİN O KDAR HAYIRLI OLUR.

BİZİM GİBİ BİLİNÇLİ MÜSLÜMANLAR NE KADAR ÇOK YETİŞİRSE BU ÜLKEDE O KADAR İYİ OLACAKTIR.

HERŞEY VATAN İÇİN


BİR YORUMU OLAN VARSA LÜTFEN YAZSIN.ALLAHA EMANET OLUN KARDEŞLERİM........................
Ekleme Tarihi: 12.04.2006 - 17:59
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: ()()()()
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
()()()()
27 Mesaj -
öncelikle bu bölümü açtığı için admin kardeşimize teşekkür etmeliyiz.lise 4 öğrencisiyim.boş zamnlarımda genelde öss hazırlık yapıyorum ama RABBİMİZİN yolunda hizmet yapmayıda ihmal etmemeye çalışıyorum GÜNLER BU ŞEKİLDE GELİP GEÇİYOR.ÖNEMLİ OLAN İSLAM ADINA BİŞEYLER YAPMAK VE TEBLİĞ -İRŞAD GÖREVİNİ YERİNE GETİREREK ÖLMEKTİR.ALLAH HERKESE BUNU NASİP EYLESİN.ALLAHA EMANET OLUN
Ekleme Tarihi: 01.04.2006 - 16:30
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: ____????bu devlet kimlerinmiş????__
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
____????bu devlet kimlerinmiş????__
27 Mesaj -
Devlet Onlarınmış!
Mehmet Şevki Eygi
KİTAPLARININ büyük reklamı yapılan, romanları yabancı dillere çevrilen ve kısa zamanda hayli şöhret-i kâzibeye sahip olan bir yazarımızın Sabataycı olduğunu ilk defa Yalçın Küçük Aydınlık'ta yazdı. Küçük bu istihbaratı nereden elden ediyor, doğrusu merakımı mucib oluyor.
Her neyse işte bu ünlü Sabataycı romancı New York'ta biriyle konuşurken, Sabatay Sevi'nin dinine inanan Yahudilerin niçin Müslüman olduklarını şöyle anlatmış: Bizim bir devlete ihtiyacımız vardı. Önce Müslüman olduk ve uzun maceralardan sonra Türkiye'yi elimize geçirdik.
Yahudi Türk veya Sabataycı şunu demek istiyor: Yahudiler yirminci asırda iki devlet kurmuştur, biri Türkiye, öteki İsrail...
Cür'etin böylesine pes...
Bu devlet, Türkiye'de yaşayan ve Türkiye'yi vatan olarak benimseyip seven herkesin devletidir. Sabataycıların tekelciliği gülünçtür.
Türkiye devleti yeni kurulmuş bir devlet değildir, mâzisi Anadolu'da bin yıl ötesine dayanmaktadır. 1923'te kurulan, rejimdir, cumhuriyettir. Bu cumhuriyet de Sabataycıların değil, hepimizindir.
Türkiye'de birtakım egemen azınlıklar cumhuriyete sahip çıkmak perdesi altında onu kendi tekellerine almak, kendi emellerine hizmet ettirmek istiyorlar.
Sabataycılar (Tabiî ki, militan olanları) bu kafadadır. Farmasonlar da böyle tekelci bir zihniyet sergiliyorlar.
Peki bu ülkenin ezici çoğunluğunu teşkil eden Müslüman Türkiyeliler ne oluyor? Efendim, onlar ikinci sınıf vatandaş, sömürge yerlisi, gerici, mürteci, parya, zencidir.
Tekelci egemen azınlıkların gözünde en büyük tehlike, çoğunluğun tam mânasıyla siyasî haklara kavuşması ve onların millî iradesinin ülke idaresinde son sözü söylemesidir.
Sabataycılar devleti kendi dinleri, ideolojileri; siyasî, sosyal, kültürel, iktisadî ilkeleri ve emelleri ışığında idare etmek hak ve hürriyetine sahiptirler ama Müslümanların böyle bir hakkı yoktur. Niçin yoktur? Çünkü onlara göre İslâm dini bir Ortaçağ kurumudur, karanlıktır. Peki Sabataycıların kabbalistik felsefeleri, sahte Mesih İzmirli Sabatay Sevi ile ilgili mitolojik inançları, İstanbul'daki gizli sinagoglarda İbranî ve Ladino diliyle yaptıkları âyin ve ibadetler nedir? Bunlar tabu konulardır... "Biz bunları sizden öğreniyoruz..." gibi tiyatrolar ve daha ne numaralar.
Farmasonlar, Türk devletinin temel nizamlarını kendi inançları, itikadları, felsefeleri üzerine oturtmak için çalışırlarsa bu bir suç teşkil etmez, bir tehlike olmaz ama Müslümanlar çalışırsa en büyük suç olur.
Farmasonlara sorarsanız, kendileri en birinci ve âlâ Atatürkçüdür. Atatürk Mason localarını kapattırmıştı. Kemalist devrimlerin biri de budur. Masonluğu yasaklayan, yasadışı ilan eden bir inkılapçıyı nasıl sevebilir, benimseyebilir Masonlar? Mümkün müdür bu? Türkiye'de ne tiyatrolar oynanıyor...
Bazı militan, fanatik Sabataycıların Türkiye'yi ne kadar sevdiklerini görüyoruz. Adam bir bankanın dibini deliyor ve katrilyonluk bir serveti zimmetine geçiriyor. ABD'nin Boston şehrinde, Boğaz'da, dışta ve içte milyonlarca dolarlık kıymetli mülkler, villâlar, kâşaneler... Denizleri köpürte köpürte seyr eden şâhâne bir yat (İngiliz bandıralı imiş)... Milyonlarca dolar... Bu adama sorarsanız en büyük tehlike irticadır, dindar Müslümanlardır. Hani şu, Mason bir bakanı protesto ettiği için kırk küsur gün hapiste yatan onbeş yaşındaki başörtülü kız yok mu, işte o zavallı kızcağız ülkenin en tehlikeli mahlukudur.
Şimdi bütün militan Sabataycılar gece gündüz kulis yaparak varlığıyla iftihar ettikleri o sevgili dindaşlarını ve ırkdaşlarını kurtarmak için çırpınıyorlar.
Müslüman çoğunluk vergi ödesin, askerlik hizmetini yapsın, PKK kurşunlarıyla kimi evlatlarını şehid versin; tarlalarda tahıl ve sebze yetiştirsin, madenlerde çalışsın, bazen grizu patlaması sonunda ölsün; militan Sabataycılar, Farmasonlar, egemen azınlıklar da zevk ü sefa sürsün, yesin içsin...
Bir gazetede kurt bir Sabataycı İslâm'a, Müslümanlara verip veriştiriyor. Sakın ha, diyor, Müslümanlara tam bir hürriyet verilmez.

Çünkü onlara İngiltere'de, İsviçre'de olduğu gibi hürriyet verilir, demokratik haklar sağlanırsa ülkeye hâkim olurlar ve bizim egemen azınlık saltanatımızı yıkarlar... Vay canına! Ne felsefe, ne felsefe...
Adamlar dolaylı olarak şunu söylemek istiyor: Türkiye sizin değil, bizimdir. Egemenlik bizimdir, devlet bizimdir, Cumhuriyet bizimdir. Size bu topraklarda lütf edip yaşama hakkı tanıyoruz; çalışıp karnınızı doyurmanıza da bir şey dediğimiz yok. Lakin fazla ileri gidip de ülkeyi çoğunluğun millî iradesiyle yönetmeye kalkmayınız, size böyle bir şey için asla izin vermeyiz...
Yine şöyle diyorlar: Size din ve inanç hürriyeti de tanıyoruz. Ama onun da bir sınırı vardır. Din hürriyetiniz vardır ama başörtüsü hususunda ileri gitmeyiniz. Din hürriyeti vardır ama yaz tatillerinde on iki yaşından küçük çocuklarınıza din ve Kur'ân dersleri verdiremezsiniz. Biz size ne kadar din ve inanç hürriyeti veriyorsak, o kadarıyla yetinin ve fazla zırlamayın.
Ve ilâve ediyorlar: Derin devlet bizimdir ve en son sözü o söyler. Size kim dedi ki, çocuklarınızı okutup memur kadrolarına yerleştiriniz. Fazla ileri gittiniz. Kırk bin dindar memuru işten atacağız. Karısı başı örtülü olan valileri, kaymakamları işten çıkartacağız. İçki içmeyen, kadınların ellerini sıkmayan, namaz kılan herkes bize karşıdır...
Adamların tuzları kuru... İçlerinde bir tek fakir yok. Dünyanın en ünlü ve güçlü üniversitelerinde okumuş binlerce Sabataycı ve Farmason var. Şehir kültürüne sahipler, kimisi üç beş yabancı dil biliyor. Çevreleri var, tekelleri var... Zavallı çoğunluk... Terazinin bir kefesine bin militan Sabataycı ve Farmason konulsa, öbür kefesine ise bir milyon Müslüman halk konulsa, birinci kefe ağır basıyor.
Biz bu devleti, bu rejimi, bu tekeli sokakta bulmadık, ne zahmetlerle kurduk diyorlar, yıktırtmayız size diyorlar.
Yahu devleti yıkmak isteyen var mı? Biz Müslümanlar kendi ülkemizde tam bir hürriyet ve güven içinde yaşamak istiyoruz. Din, inanç, fikir ve inandığı gibi yaşamak hakkı ve hürriyeti istiyoruz. Kendi öz yurdumuzda en az Sabataycılar ve Farmasonlar kadar hür olmak istiyoruz. Onlar kendi din ve ideolojilerini devlete ne kadar hâkim kılabiliyorsa biz de kendi kimliğimizi o derecede hâkim kılmak istiyoruz. Velhasıl tam bir demokrasi, tam bir hukuk, temel hak ve hürriyetlere tam hürmet ve riayet istiyoruz.
Hayır!.. Büyük yanılgı içindesiniz. Bu ülke, bu devlet, Türkiye sadece sizin değil, hepimizindir ve öncelikle Müslüman halkındır. Tekelciliği bırakın, boş hayalleri bırakın. Bugünkü imtiyazlı ve egemen durumunuzu ilelebed sürdüremezsiniz.BUNLARDAN BAZILARI
• Mahir Tokay (Guzel Sanatlar Akademisi'nin kurucusu)
• Fevziye Hanim (Isik Lisesi'nin kurucusu)
• Karakoy Borekcisi Hasan bey (Meshur yagma Hasan Boregi)
• Feriha Sanerk (Ilk Kadin emniyet muduru)
• Halide Edip Adivar (Yazar)
• Ziya Gokalp (Turkculugu ilk telaffuz edenlerden)
• Dr. Sefik Husnu (Cumhuriyet tarihinin ilk sosyalistlerinden)
• Fatin Rustu Zorlu(Menderes Hukumeti'nde Bakan)
• Fazli Necip Bey (Yeni Asir'in kurucusu)
• Dinc Bilgin (Sabah gazetesinin sahibi)
• Erol ve Sedat Simavi (Hurriyet gazetesi'nin sahipleri)
• Ahmet Emin Yalman (Vatan gazetesinin kurucusu)
• Abdi Ipekci (Milliyet Gazetesi'nin eski Genel Yayin Yonetmeni)
• Rahsan Ecevit (Bulent Ecevit'in karisi)
• Tansu Ciller (Eski Basbakan, DYP Genel Baskani)
• Ismail Cem (Disisleri Bakani)
• Cevik Bir (Emekli General)
• Leyla Gencer (Dunyaca unlu soprano)
• Engin Noyan(Sarkici)
• Cemil Ipekci (Unlu Modaci)
• Dede Cemil Ipekci (Turkiye'de Ilk sinemanin kurucusu)
• Izak Ben Zwi (Israil'in ikinci cumhurbaskani)
SABETAYCILIK VE SİYASET
Türkiye'de Sabetaycılık giderek daha fazla tartışılmaya devam ediyor. Bunun en önemli sebeplerinden biri Sabetaycılığın gizli karakteri sebebiyle merak uyandırması, diğeri ise Sabetaycılar arasındaki mücadeleler ve bu mücadeleler esnasında bazı gizli bilgilerin açıklanmasıdır.
Son olarak, Şişli Terakki Lisesi çerçevesinde meydana gelen mücadeleler sebebiyle ortaya atılan bazı isimler ve CHP ile Sabetaycılar arasında kurulan ilişkiler kamuoyunda ilgi çekti. Konunun ayrıntılarına geçmeden Sabetaycılığın ne olduğuna kısaca bakalım.
Sabetaycılık Nedir?
İspanya'daki Engizisyon zulmünden kaçan Yahudiler 1492 yılında Osmanlı tarafından kabul edildiler ve başta Selanik ve İzmir olmak üzere çeşitli şehirlere yerleştirildiler. İşte Sabetaycılar bu Yahudiler içinden çıkan bir guruba verilen isimdir.
Sabetaycılığa ismini veren Sabetay Sevi, 1626 Yılında İzmir'de Yahudi bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Haham olarak yetişen ve Yahudi mistisizmi olan Kabbalizme ilgi duyan Sevi, 1665 yılında kendisinin Tevrat'ta beyan edilen ve dünyaya gelip "vadedilen topraklar" da Yahudiliği tekrar hakim kılacak olan Mesih olduğunu iddia etti.
İzmir'li hahamlar Sabetay Sevi'nin Dinlerini bozduğu gerekçesiyle öldürülmesine karar verdiler, ama bu kararı uygulayamadılar ve onu Osmanlı sarayına şikayet ettiler. Osmanlı, artan şikayetler karşısında İzmir'li hahamlar gibi onu öldürmedi, ama tutuklayarak Çanakkale'de bir kaleye hapsetti. Faaliyetleri burada da devam eden Sevi'yi yine Yahudi hahamlar Saray'a şikayet edince, Osmanlı bu talepler karşısında kayıtsız kalamadı. Sevi'yi Saraya çağıran Sadrazam hayatı ile iddiaları arasında bir seçim yapmasını istedi. Sevi hayatı yönünde seçim yapmakla kalmadı, Müslüman oldu ve Aziz Mehmet adıyla maaşa bağlandı.
Sabetay Sevi Mesihlik iddialarını terk etmedi. Adamlarına haberler göndererek, kendisinin sadece görünüşte Müslüman olduğunu, gerçekte ise kendi kurduğu Mesihi inancı yaşamaya devam ettiğini duyurdu. Yine faaliyetlerine devam ettiği anlaşılınca, Arnavutluk taraflarına sürgüne gönderildi ve orada öldü. Ama kendisini takip eden 200 aile Selanik'e yerleşerek dış görünüşte Müslüman, gerçekte ise Sabetaycı-Yahudi olarak yaşamaya devam etti.
Sabetaycı yahut dönme olarak adlandırılan bu grup, Selanik'in Yunanistan'da kalması ile, 1924 yılında yapılan nüfus mübadelesi sonucu Türkiye'ye göç etti ve başta İstanbul'un Şişli ve Nişantaşı semtleri olmak üzere çeşitli bölgelere yerleşti.
Karakaşlar, Kapancılar ve Yakubiler adlı kollara ayrılan Sabetaycılar, şu anda Feyziye Mektepleri, Şişli Terakki Lisesi, Işık Liseleri ve Işık Üniversitesi gibi eğitim kurumlarına, Sabah Gazetesi gibi bir medya grubuna, çok sayıda öğretim elemanı, yazar ve işadamına sahipler. Nüfuslarına oranla etkileri çok fazla olan bu kesim, Sabetaycı kökenlerini gizleyerek hareket ediyor.
Basında Çok Güçlüler
Sabetaycılar, uzun yıllar Türk basınında en büyük gazeteleri ellerinde bulundurdular. Selanik'ten İzmir'e taşınan Yeni Asır'dan sonra, Ahmet Emin Yalman'ın Vatan Gazetesi ile basın sektöründeki ağırlıkları devam etti. Daha sonra Sabetaycı medya grubu olarak Hürriyet Gazetesini uzun süre ellerinde bulundurdular. Erol Simavi'nin bu gazeteyi Aydın Doğan'a satarak yurt dışına (sanırım Belçika'ya) çıkmasıyla, basın sektöründe Sabetaycı olarak Yeni Asır ve Sabah grubu kaldı.
Diğer basın organlarında da çok sayıda Sabetaycı kökenli gazeteci ve köşe yazarının olduğu söylenmekte ve yazılmaktadır. Zaman zaman kendi arasında da mücadelelere girişen Sabetaycı kökenli yazarların önemli bir bölümü halen kendilerini gizlemeyi başarıyorlar. Sabetaycıların gerek medyada gerekse toplumun diğer alanlarında önemli yerler işgal etmelerinin sebebi, onların üstün bir eğiti,m almaları ve bir-kaç dil bilecek şekilde yetişmeleri ile mümkün olmaktadır.
Masonluk Rağbette
Masonluğun kuruluşundan itibaren Yahudiliğin etkisinde olduğu ve masonluğu Yahudilerin yönettiği artık sır olmaktan çıkmıştır. Yahudilerin Tanrı tarafından seçilmiş ırk oldukları ve diğer bütün insanları yönetmekle görevlendirildikleri şeklindeki inançlarını iyi bilmek gerekir. Bu inanç sebebiyle Yahudiler kendilerinden olmayanlara karşı her zaman çeşitli kurnazlıklar yaparlar ve böyle bir kültür geliştirmişlerdir. İşte Masonluk, Yahudilerin dünyayı yönetme ideallerine hizmet eden ve Yahudiliğin kontrolünde olan gizli bir teşkilattır.
Osmanlı Devleti'nin son dönemine damgasını vuran İttihat ve Terakki ile Selanikteki mason locaları ve Sabetaycıların ilişkileri incelendiğinde, Sabetaycıların diğer ikisi üzerinde önemli bir etkiye sahip oldukları görülecektir.
Kendisi de bir sabetaycı olan Ilgaz Zorlu'dan nakledelim: "...Dikkatle incelendiğinde de görülecektir ki Selanik'te o dönemde mason locaları ve tarikatlerde etkili olan Türk ve Müslüman kimlikli aydınların pek çoğu sabetaycıdır, aslında bunu da normal karşılamak gerekiyor, çünkü sabetaycılar 20.yy'ın başlarına gelindiğinde dini kurumlarını giderek ortadan kaldırmışlardı ve o dönemlerde de Yahudilik dinine geri dönme arzularının da kabul edilmemesi neticesinde neredeyse ateist bir hayat yaşamaktaydılar. Hiçbir manevi dayanakları kalmayan bu insanların bu yıllarda ve köken olarak ta onların soylarından gelen diğer kuşakların üyelerinin de sabetaycı kökenli olmaları bir rastlantı değildir.
Nitekim bugün bile Hür ve Kabul Edilmiş Mason Locası'nın Grand Comandör (ya da Türkçe karşılığı ile Hakim Büyük Amir) leri'nin de yine Kapancılar koluna mensup bir aileden gelmesi de şaşırtıcı olmamalıdır."
Sabetaycıların ekonomik güçleri, yüksek kültür seviyeleri ve masonluğun gücü de dikkate alındığında bu grubun çok önemli bir güç haline geldiği ortaya çıkar.
Siyasette Sol ve Özellikle CHP Tercih Edilmiş
Sabetaycıların siyasette İttihat Terakki ile etkili olmaya başladıklarını söylemek sanırım yanlış olmaz. Nitekim İttihat Terakki'nin ilk kabinesinde Maliye Nazırı olan Cavid Bey Sabetaycı bir siyasetçiydi. Cumhuriyet döneminde de ilk kabinede yine Maliye Vekili olarak bulunan Cavid Bey, Atatürk'e karşı düzenlenen İzmir suikastine katıldığı gerekçesiyle idam edilmiş...
1924 yılında Karakaş Rüştü adlı şahsın cemaatin içyüzünü Atatürk'e ve TBMM'ye mektup yazarak açıklaması ile siyasi baskı altında kalan Sabetaycılar, 1942 yılında uygulanan Varlık Vergisi uygulamasında "D" grubu adı altında vergiye tabi tutuldular. Bezmenler, Atabekler, Dilberler gibi aileler bu vergiyi ödemek zorunda bırakılmışlardır. 6-7 Eylül olayları da Sabetaycıları olumsuz etkiledi.
Sabetaycıları olumsuz etkileyen bu olayların ilk ikisi CHP döneminde meydana geldiği halde Sabetaycılar CHP'de siyaset yapmayı tercih ettiler. Yine Sabetaycı Cavid Bey Atatürk tarafından idam ettirildiği halde ve Karakaş Rüştü olayında Atatürk döneminde baskı gördükleri halde aşırı Atatürkçü görünmeye özen gösterirler.
Ilgaz Zorlu tarafından kaleme alınan "Gülçin Telci'nin Yazamadıkları, Şişli Terakki Yolsuzluğu" adlı broşürde bazı Sabetaycılarla CHP arasındaki esrarengiz ilişkiler şöyle anlatılıyor:
"Sabetaycı cemaatin "Kapancılar" koluna mensup olan Sayın Can Paker Türk Henkel isimli bir Alman firmasının yönetim kurulu başkanıdır. Sayın Paker uzun yıllar politika ile ilgilenmiş, bir dönem Deniz Baykal'ın danışmanlık görevini üslenmiştir. 1970 li yıllarda Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi içinde Turan Güneş ve Deniz Baykal'ın bir arada oluşturdukları bir grup vardır. Bu grubun içinde şu an Şişli Terakki'nin Yönetim Kurulu üyesi olan Prof. Ahmet Yücekök'te görev almıştır ( Sayın Yücekök'ün eşi de sabetaycı kökenli bir aileden gelmektedir). ( Aynı grupta yer alanlar arasında Şişli Terakki'nin yönetiminde uzun yıllar yer alan Bülent Tanla'da bulunmaktadır)
Bu kişilerin (şu an elimizde belge olmadığı için tam olarak bilinemeyen bir şekilde) bir siyasi partiye ait bazı taşınmazlara sahip olduklarına dair bir iddia vardır. Sabetaycı cemaat içinde yer alan bazı söylentilere göre bu kişilerin arasında varolan bazı ilişkilerden dolayı menfaat teminleri olduğu da iddia edilmektedir. Ancak bunlar şu an elde belgeler olmadığından ispat olunamamaktadır. Tabii bu, iddiaların araştırılmayacağı anlamına gelmez!"
Zorlu'nun yanısıra, Akit Gazetesi yazarı Abdurrahman Dilipak da konu ile ilgili bir makale yazdı ve şu görüşlere yer verdi:
"CHP ile bu parti arasındaki ilişkinin araştırılması gerek. İddialar son derece mide bulandırıcı. Bilgin ailesi gerçekten Terakki Vakfı'na ait mal varlığının denetimini ele geçirerek, cemaati kendi siyasi ve iktisadi çıkarları için kullanmak mı istiyor? Can Paker bu işin neresinde. Bülent Tanla ve Haluk Arı'nın ortak reklam şirketi CHP'nin seçim kampanyasını alarak, bu cemaatle parti arasında iktisadi manüplasyonlarda mı kullanılıyor? Tanla, Arı ve İlhan Selçuk ortak şirketi Medya C malum sermaye ile Cumhuriyet ve bazı gazeteler arasında haber politikalarına endeksli reklam dağıtımı mı yapılıyor? Bu soruları soruyorum, çünkü bu tür söylentiler artık kulak tırmalamaya başladı. Hatta CHP İstanbul il yönetiminden bazı isimler, laik CHP'nin bir tarikatın arka bahçesi gibi kullanıldığı iddialarının yaygınlaşmasından son derece rahatsız. CHP mi Sabatayları kullanıyor, Sabataylar mı CHP'yi, o da belli değil."
Dilipak şu anda aktif siyasette bulunan Sabetaycıları da şu şekilde açıklıyor:
"Sabatayların bir diğer adı "Dönme" ya da "Selanikli". İsmail Cem, Rahşan Ecevit, Tansu ve Özer Çiller, Coşkun Kırca, Altan Öymen, Ercan Karakaş bu ekipten olarak bilinir. Bunlar kendilerini zahiren Müslüman olarak takdim etseler de, gizli olarak Yahudi dini, ritüelleri ve geleneklerine bağlıdırlar. Yani takiyye yaparlar."
Dilipak'ın söyledikleri doğruysa, CHP lideri Altan Öymen, Ercan Karakaş ve Bülent Tanla'nın yanında, DYP lideri Tansu Çiller ve DSP'li Rahşan Ecevit de sabetaycı kökenden geliyorlar.
Okullar ve Şişli Terakki Yolsuzluğu
Sabetaycıların eğitim sahasında çok büyük yatırımları olduğu ve 1885'te kurulduğu söylenen Feyziye Mekteplerinin 100 yıldan fazla bir tarihe sahip oldukları bilinmektedir. Son zamanlarda Işık Liseleri ve Işık Üniversitesini kuran Feyziye Mektepleri Vakfı eğitim faaliyetlerine devam ediyor.
Lise seviyesindeki sabetaycı okulların en eskilerinden biri ise Şişli Terakki Lisesidir. Bu okulda son zamanlarda çeşitli yolsuzluklar yapıldığı yine bir sabetaycı olan Ilgaz Zorlu tarafından ortaya atılmaktadır. Zorlu, Sabetaycıların kökleri ile bağlarını güçlendirmeleri ve asıllarına dönmelerini savunuyor.
Cumhuriyet Gazetesi'nin de iddialarda adı geçmekte ve Şişli Terakki Lisesi'nin yönetiminde çeşitli yolsuzluklar yapıldığı öne sürülmektedir.
Zorlu ile Şişli Terakki Lisesi yöneticilerinin bu vesile ile mahkemelik olacakları Zorlu'nun broşüründe zikredilmektedir. Eğer bu gerçekleşirse, gizli cemaatin daha pek çok kirli çamaşırı ortaya çıkabilir ve bazı isimler daha verilebilir diye düşünüyoruz
Ekleme Tarihi: 01.04.2006 - 15:29
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: ___soruyorum sizlere___ bir müslüman ülke buna layıkmı___
sonsuzdiyar su an offline sonsuzdiyar  
___soruyorum sizlere___ bir müslüman ülke buna layıkmı___
27 Mesaj -
bilin bunları kardeşlerim

Büyükanıt Paşa'nın Yahudi Dönmesi (Sabetay) Olduğu Belgelendi !
bir kardeşimiz. Paşamızın soy kütüğünü merak etmiş ve araştırmış. Uzun sürdüğünü ifade ettiği araştırması sonunda ulaştığı çok ilginç bilgileri bizimle paylaşmak için sitemize maille göndermiş. Bizler de Büyükanıt Paşa ile ilgili bu çarpıcı bilgileri sizlerle paylaşmayı bir sorumluluk olarak gördük.

Bize bu bilgileri gönderen ve ismini dahi bilmediğimiz bu kardeşimize en derin teşekkürlerimizi sunuyoruz.
"Tanrı senin gibi yürekli ve gayretli yiğitleri davamızdan eksik etmesin ve korusun!"

…

Sabetaylar, halkımızın bildiği üzere aslen Yahudi asıllı oldukları halde, içinde bulundukları toplumda menfaatlerini korumak ve devletin etkili makamlarına yükselmek için, inançlarını, soylarını, ibadetlerini ve birlikteliklerini gizli olarak sürdüren 300 yıllık bir Yahudi tarikatının mensuplarıdır.

Sabetay kökenden gelen ve bu inançlarını koruyan aileler, çocuklarına iki ayrı isim koyarlar. Bu isimler seçilirken, verilen ismin birisiyle çocuğun toplum içinde gizlenebilmesine, verilen diğer isimle de Musevi inanca bağlılığın çocuğa hatırlatılmasına dikkat edilir. Birinci isim Türk- Müslüman isimlerinden seçilir. İkinci isim ise, Musevi inancına uygun, ancak dikkat çekmeyecek şekilde Türkçeleştirilmiş isimler arasından konulur.
Sabetay tarikatının kurucusu olan Sabetay Sevi, bundan yaklaşık 300 yıl önce Osmanlı sarayınca öldürülme korkusu sebebiyle göstermelik olarak Müslümanlığı tercih etmiş ve 'Mehmet' ismini almıştır. Daha sonra bu davranışı, tarikat mensupları tarafından uyulması gereken bir kural olarak kabul edilmiştir. Bu yüzden Sabetaylar arasında, birinci isim olarak, Sabetay Sevi’ye izafeten Mehmet isminin konulması çok yaygındır.

Orgeneral Mehmet Yaşar Büyükanıt’ın babası olan Mehmet Sırrı Büyükanıt, Sabetay geleneklerine uygun olarak oğluna, ilk isim olarak Mehmet ismini koymuştur. Üstelik Orgeneral Mehmet Yaşar Büyükanıt’ın dedesinin ismi de Mehmet Kamil Büyükanıt’tır. Baba Mehmet Sırrı Büyükanıt, diğer oğluna da ilk isim olarak Mehmet ismini koymuştur: Mehmet Erkan Büyükanıt!. Büyükanıt Ailesi'nde Üç nesilde ve her iki kardeşte ‘Mehmet’ ilk isimdir. Büyükanıtlar, Sabetaylığa bağlı ve inanç kimliğini yitirmemiş aileler arasındadır.

Sabetay tarikatının isim koyma usullerinden birisi de, ‘anne veya babasının soyadı’nın, çocuğa ikinci isim olarak verilmesidir.' Yani, anne veya babanın soyadı çocuğun ikinci ismi olur. Büyükanıt Ailesi’nde de bu usule uyulmuştur: Anne Fikriye Eryaşar’ın soyadı, oğul Mehmet Yaşar Büyükanıt’a, ikinci isim olarak verilmiştir. Bu geleneği Büyükanıt Paşa, kendi kızına isim koyarken de ihmal etmemiştir. Eşinin soyadı olan ‘Bengü’yü kızına ikinci isim olarak vermiştir: Fikriye Bengü Büyükanıt.
Sabetayların birbiri ile evlenmelerine dair tarikat kurallarına uygun şekilde, Mehmet Yaşar Büyükanıt Paşa, kızını rastgele birisiyle değil, tescilli bir yahudi dönmesiyle evlendirmiştir: Ercan Caymaz.

Ercan Caymaz’ın annesi Sevim Caymaz’ın (Sabetaylar tarafından kızlara isim konarken, yine Sabetay Sevi’nin anısına, ‘Sevi, Sevgi, Sevim, Sevin’ isimleri tercih edilir.) Dedesi Yahudi MERKADO, Nenesi Yahudi bir kız olan ESTER’dir.
Mehmet Yaşar Büyükanıt’ın dünürünün annesi SARA ÖZCANDAN’ın Yahudi olduğu açık bir şekilde İstanbul Beşiktaş Ortaköy mah. nüfusunda 27304954150 TC kimlik nosu ile kayıtlıdır. Ancak yahudi olduğunun izini kaybettirmek için nüfusunu İstanbul Üsküdar Tabaklar Mahallesine 31504865642 TC nosu ile aldırmıştır. Nüfus kütüğü değişikliği ile izini kaybettirmeye çalışırken Sara olan ismini Melahat; Yahudi olan dinini de İslama çevirtmiştir. Nüfus kütüğünü değiştirmek ile kalmamış İstanbul Üsküdar Tabaklar nüfusundaki 1.cilt 34. sayfayı yırttırarak geride aklınca delil bırakmamaya çalışmıştır.


Damat Ercan Caymaz’ın ağabeyi Erhan Caymaz da, Sabetayların okulu olan Şişli Feyziye Mektepleri Vakfı Özel Işık Lisesi 1985 mezunudur.

Yahudi dönmesi Sabetay Mehmet Yaşar Büyükanıt’ın yakın akrabalarına bir göz atalım:

Annesinin Babası: Mehmet Yaşar
Babasının Babası: Mehmet Kamil
Babası: Mehmet Sırrı
Amcası: Mehmet Sadık
Kardeşi: Mehmet Erkan
Dayısı: Mehmet Bahaettin
Dünürü: Mehmet Selim (aslen Yunanistan’a yerleşen İspanya Yahudilerinden Salamon-Süleyman’ın oğlu)

Sabetay Mehmet Yaşar Büyükanıt’ın annesi Fikriye Hanım, Ürdün’ün güneyinde, İsrail sınırında bulunan MAAN şehrinde doğmuştur. İsrailliler, Maan’ın kendi toprakları olduğunu iddia etmektedirler.

Bir de Büyükanıt Paşa’nın akrabalarına ait ve Sabetayların sıkça kullandığı soyadlara bakalım:
Büyükanıt
Sütemen
Ercimen
Hürman
Talaman
Yanç
Bengü
Eryaşar

Yukarıda ismi geçen kişilerin TC kimlik numaraları:

Kendisi:
Mehmet Yaşar Büyükanıt
TC kimlik numarası: 26021184734

Babası:
Mehmet Sırrı Büyükanıt
TC kimlik numarası: 35353699878 ve TC kimlik numarası: 26027184516
Soy ağacının izini kaybettirmek için kütük değiştirmiş. Kütük, Kocaeli’nden yanı başındaki İstanbul’a aldırılmış.

Annesi:
Fikriye Büyükanıt (Eryaşar)
TC kimlik numarası: 35338700346 ve TC kimlik numarası: 34099741254

Annesinin Babası:
Mehmet Yaşar
TC kimlik numarası: 34105741094

Babasının Babası:
Mehmet Kamil Büyükanıt
TC kimlik numarası: 35341700272

Kardeşi:
Mehmet Erkan Büyükanıt
TC kimlik numarası: 45955331588 ve TC kimlik numarası: 35323700856

Eşi:
Bilge Filiz Büyükanıt
Kızlık soyadı: Bengü, TC kimlik numarası: 35314701138

Kızı:
Fikriye Bengü Büyükanıt
TC kimlik numarası: 39466547712

Amcası:
Mehmet Sadık …..
TC kimlik numarası: 25621645270

Dayısı:
Mehmet Bahaettin Eryaşar
TC kimlik numarası: 34090741536

Dünürleri:
Mehmet Selim Caymaz
TC kimlik numarası: 39481547292
Sevim Caymaz
TC kimlik numarası: 39478547366

Damadı:
Ercan Caymaz
TC kimlik numarası: 39472547584

Dünürün Annesi:
Melahat Özcandan (Asıl ismi: Sara Özcandan)
TC kimlik numarası: 31504865642, Asıl TC kimlik numarası ise: 27304954150
Merkado-Ester kızı 1321 (Rumi) yılı İstanbul doğumlu.

Büyükanıt Paşa'nın Yahudi Dönmesi (Sabetay) Olduğu Belgelendi !
sizce müslüman türkiye böyle birine mi kaldı soruyorum sizlere inanmayan tc kimlik numaralarını araştırır.allah yardımcımız olsun.temmuz ayında paşa olacak büyük anıt


Bu mesaj 1 kez ve en son sonsuzdiyar tarafından 01.04.2006 - 15:27 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 01.04.2006 - 15:17
sonsuzdiyar üyenin diğer mesajları sonsuzdiyar`in Profili sonsuzdiyar Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Sayfa (2): (1) 2 Devam >
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 553 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
mrvtt (34), incim (55), kalbiselim (53), asimm (43), hisam (48), aciz önder (38), caramed (51), sevim (59), hasan kemal (54), aygo (43), akdemir (49), zeynep63 (18), adem dikici (58), semasalman (37), yusuf2023 (43), hallo42 (33), aymet (46), irfan55 (49), bayercana (35), Sabri-81 (43), selam2000 (51), Dadas69 (55), celebirisin (40), Musab49 (50), genciz (56), erkamartuk (38), yalniz gul (58), dertli007_46 (36), kafka001 (52), egemen07 (44), Tekin (51), milasi (68), porselen43 (55), semasalman87 (37), dtkyusuf (49), sertel (51)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.52142 saniyede açıldı