generique rhinocortgenerique kaletra generique stromectol ivermectine generique plaquenil cardura carsol cartia xt cartia casodex caverta ceclor cd ceclor ceftin cefurim celebrex celestoderm v celestone celexa cellcept cellidrine cephoral ceporex cerina cerzine cet eco cetallerg cetrine chibroxol chlorazin chlorochin chloromycetin cialis black cialis daily cialis oral jelly cialis professional cialis soft cialis strips cialis sublingual cialis super active cialis super force cialis cibacen ciloxan cimexillin cip eco
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

56 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (3): (1) 2 3 Devam >
Ekleyen Mesaj
Konu: Haşr ve Mahşer
mamur su an offline mamur  
Haşr ve Mahşer
59 Mesaj -
HAŞR VE MAHŞER

‘’O gün arz başka arza,
Gökler de başka göklere
Çevrilecektir! ’’ İbrahim, 48

Allahın harikası, kalbin yakıtı.
Bu kerim ayetler,
Müminlerin kalbine ve ruhuna,
Mahşer inançını yükler.

Toplanma gününde,
Yer yüzü dümdüz,
Hiç bir nişan kalmamış,
Tam anlamıyla,
Kıyamet kopmuş olacak.

Cenab-ı Hakk’ın c.c.
Emriyle dört büyük melek,
Yer yüzüne inerler.
Bu şerefli gözeticeler,
Fahri Kâinat efendimizin,
Kabri şerifini,
Aramaya koyulurlar.
Fakat bulamazlar.
Arza seslenirler,
Arz cevabında:
Bilmiyorum diyecek.
Bunlar böyle hayrette iken,
Efendimizin kabri üzerinde.
Bir nur,
‘’Kabri Resulûllah budur’’
Diyecek.
Melekler Ravda’ya yaklaşıp
Allah Resûlune s.a.v.
Selam verecekler:
Esselâmü aleyke
Ya Muhammed!
Ey! Temiz ruh kalk.
Ey!
Ruh-u tayyibe-i nebebviyye.
Temiz cesedine dön.
Bu gün,
Hesap ve rahmet günüdür.

Peygamberimizin s.a.v.
Mübarek kabri,
Bir miktar kıpırdar,
Toprak yarılacak.
Efendimiz kalkıp oturacak.
Seyyid-il Enam,
İki tarafına bakarak,
Cihanı harap olmuş görünce,
Ağlayacak.
Ey Cebrail!
Bu gün,
Buluşma,pişmanlık,
Hasret Günüdür.
Ey Cebrail!
Beni müjdele.
Cebrail a.s.
Ey Allahın Resûlü!
Senin için,
Liva ûl’Hamd, Tac, Hulle,
Getirdim.
Ey iki cihanın nuru!
Senin için cennetler donatıldı.
Cehennem kapıları kapandı.

Seyyid-il Kâinat:
Ben bunları sormuyorum.
Ben ümmetimi arzu ediyorum.
Ümmetim nerede?

Cebrail a.s.:
Ya Resûlullah!
Rabbimiz, c.c.
Senden başka arzdan,
Hiç bir kimseyi kaldırmadı.

İnsanları yerlerinden,
Kabirlerinden kaldıran sûr,
Vaad olundukları,
Bir âleme kalkış çağrısı,
âlemin dirilişi,
Kıyam sûru’nun anı,
Yaklaşınca,

Rabbül alemin c.c.
Bütün ruhları,
Sûr içine doldurduktan sonra,
İsrafil a.s. üfürmesini,
Şöyle emir buyuracak:

‘’İzzet ve celâlim hakkı için
Her bir ruh kendi cesedine dönsün’’
İsrafil a.s. Sûr’u üfürünce,
Ervah, arı kovanından çıkar gibi,
Çıkıp yayılacaktır.

“Tek bir çığlık kopar, hepsi, hemen
huzurumuza getirilmiş olur’’.Yasin: 53

'Gözleri dönmüş olarak,
dağılmış çekirgeler gibi,
kabirlerinden çıkarlar
ve çağırana doğru koşarlar.'
Kamer: 7-8

Bunu takiben,
Arz yarılıp,
Herkes kabri üzerinde,
Yerini alacak.
Kafirler:
‘’Vay bize, bizi kabirlerimizden
Kaldıran kimdir.’’ Yasin:51
Onlar gerçekle yüz yüze gelince,
Hayret ve dehşetden böyle diyecekler.
Nereye gidiyoruz?
Başımıza neler gelecek?

Mü’minler:
‘’Bu Allah’u azimuşanın,
Vaad buyurduğu ve
Peygamberlerinin doğrulukla
Duyurdukları kıyamettir’’ Yasin:52
Diyecekler.

Kabirlerinde,
İnsanlar kalktıkları vakit,
Vucudları çıplak...
Mahşer karanlık olacak.
Güneş ve ay ışıksız kalır.
Orada ne bir çukur ne de
Bir tümsek görürsün.
Mahşer yerinde,
Yüksek bir yer yoktur ki,
İnsan onun arkasında gizlensin.

Mahşer ehli,
Saf saf ayrılacak.
Mü’minler üç saf.
Kafirler, yüz yirmi saf olacak.
Aralarında büyük mesaferler
Vardır.
“Allah c.c. şöyle buyurur:
“Ey suçlular!
Bugün mü’minlerden ayrılın’’. Yasin:59

Bu ilâhi kelam,
Her Zalimde her azgında
Şaşkınlık dehşet uyandıracak.

İnsanlar,
Bu şekilde uzunca,
Bekleyecek,
İşte o vakit,
Her bir kabahat,
Her bir ayıp,
Gözler önüne serilecek.

İnatçı kafirlerin,
En sert yapılı olanları
İslama en fazla,
Nefret kin besleyenler,
Vahye peygambere,
Hakaret yapanlar,
’’ Hadi gücün varsa
Gökleri parça parça üzerimize indir
Ya sen ya biz yok olup gidinceye kadar
Senin yakanı bırakmıyacağız ‘
Diyenler,
Hesap verecekler..
Onlar,
Zalimlerin en şerlisiydi,
Sırt çevirip büyüklük tasladılar,
Akıllarına,
Sığmayan bir inkarla.
Bakın kafirlerin sonlarına,
Hüsran, dayanılmaz bir ateş,
Hiçbir, Fâcir ondan kurtulamaz.

Kudreti ilâhi,
Açılmış olarak kitabı,
Önlerine koyacak.
Yan çizmek nasıl?
Zalimlerin hasmı olan Allah’a.
İşte orada tutulacaklar,
Gazap’ı ilâhi fırtınasına.
Putlara mahkum,
Kör ve sağır inkarçılar.

Allah’tan,
Ne gizliyebilirsin ki?
Çünkü Allah haberdardır.

O gün,
Arz şahitlik edecek,
Semâ şahitlik edecek,
Melekler,
Nebîler şahitlik edecekler.
Kur’an şahitlik edecek,
Hacer-ül esved şahitlik edecek.
Hepsi doğruyu, söyleyecekler.

İnsan,
Sonunda O’na döner.
Bu yolculuk orada biter.
Vakit geldiğinde,
Göcüp gidiyormusun?
Gitmiyormusun?
Bu hayatta,
Gülenin de ağlıyanın da,
Dirilip hesap vereceği yer bir.

“O gün kimi yüzler ağaracak,
kimileri de kararacaktır’’. Ali Imran âyet 106.

Sahifeler uçuşacak,
Sağına mı? soluna mı?
Düşecek,bilemezsin.
«Eyvah bize, derler. Bu kitaba ne olmuş,
küçük, büyük hiçbir şey bırakmayıp
onları saymış! » el-Kehf: 49

Mizanda, tartın ağır mı?
Hafif mi? gelecek., nerden bilesin.
Nasıl olsa bu dünyada,
Günah tartan bir terazi yok.
Ama Ahirette,
Toz zerreleri bile tartılacak.
Bu duruş,
Uzayacak ta uzayacak,
Nutuklar tutulacak.
Korkular artacak.
Renkler değişecek.
Herkes,
Mahşerin hararetinden,
Günahına göre, tere boğulur.
‘’Ter, onları gemlemiştir.’’
Kafiler,
O karanlıklarda şaşırıp kalırlar.
‘’Allahın azabı çok şiddetlidir.’’

'Sizi toplanma gününde
bir araya getirdiği gün, işte o,
kimin aldandığının
ortaya çıkacağı gündür.'
Tegabün: 9

Allah c.c.
Kıyamet gününde kullarına,
Yaptıklarını vasıtasız
Olarak soracak. kullar da,
Cenab-ı Hakk'a
Anında cevap verecektir.
O gün
Herkese sorulacak:
Ömrünü nerede tükettin?
Gençliğini nasıl geçirdin?
İlmini hangi yolda kullandın?
ve onunla nasıl amel ettin?
Malını nerede kazanıp nerede harcadın?
Bedenini nerelerde kullanıp yıprattın?

'O gün suçlular,
Söyleyecek söz bulamazlar'

Her şeyi konuşturan,
Allah bizi orada konuşturacak.
Kur’an bu inceliğe,
ve hikmete değinmekte,
Gerçeği iyice düşünemeyen
İnkarcılara ışık tutulmaktadır.
Cenâb-ı Hakk, c.c.
“Suçlular yüzlerinden tanınacaklar.
O halde alınlarından ve ayaklarından
yakalanacaklar.”
Rahman suresi âyet 41:

“Rabblerinin huzurunda,
başlarını öne eğmiş olarak, “
Secde suresi âyet 12:

“İşte o gün, ağızlarının üstüne mühür basarız.
Buna karşın bizimle elleri konuşur,
ve ayakları da yaptıklarına tanıklık edecek.”
Ya Sin suresi âyet 65:

Mahşer günü, kafirler,
İnkâra kalksalar da, suçlarını kapatmaya
İmkân bulamazlar. Ağızları kapanacak.

Cenab-ı Hakk,
Azap çeken şâkilerin,
Hâllerini mü’minlere gösterecek.

Şefaatiyle,
Ümmetinin yardımına koşan
Resul-i Ekrem Efendimizin s.a.v.
Dudaklarından şu sözler dökülür:

‘’... Ah ne kadar isterdim,
Kardeşlerimi görmeyi.
Biz kardeşlerin değil miyiz
Yâ Rasûlallâh? ..
“Siz benim arkadaşlarımsınız,
Benim kardeşlerim,
Henüz gelmediler,
onlar sonra gelecekler”
“Henüz gelmemiş kimseleri
Tanıyabilecek misin?
Allah Rasulü şöyle buyurdu:

“Bir adam düşünün…
Öyle bir adam ki,
Alınları parıl parıl atları var,
Ayaklarının sekileri,
Bembeyaz olan atları var.
Siyah ve dor atların içinde,
Kendi atlarını tanır mı tanımaz mı? ”
“Evet tanır” dediler.
“Benim ümmetim de
Gurran muhaccelin olarak gelecekler.
Allah’ın huzuruna,
Gelirken karşıdan bakacağım,
Alınlarında secde emaresi,
Nur gamzeler göreceğim.
Abdest uzuvları nurlu,
Etrafa nur saçıyor göreceğim.
At sahibinin,
Atlarını tanıyacağı gibi
Ümmetimi tanıyacağım.
Nicelerini,havzımın başından
Kovdukları zaman,
Ümmetimin imdadına
Koşup şefaat edeceğim... ‘’

Mahşerde herkesin,
“Nefsî nefsiî” dediği yerde.
Bizi,
Görmek mi arzu ediyorsun,
Ya Resulullah!
Allahumme Salli
ve Sellim ve Barik ala,

Seyyidüna Muhammed
Gönüllerde surursun sen,

Seyyidüna Mahmud
Sana taş atan eller kurusun.

Seyyidüna Ahyed.
Habibi Kibriyasın,

Seyyidüna Akıb.
Kalbimizde yaşıyor sevgin.

Seyyidüna Hamid.
Rabbimin lütfu keremisin.

Seyyiduna Vahid.
Varlık semasının güneşisin.

Seyyiduna Tayyip.
Söz,
Verdiğin yerden ayrılmazsın.

Seyyiduna Mah.
Göz ve kalblerin,
Karşısında güzelsin.

Seyyiduna Beşir.
Gözlerinde,
Yaşlar süzülmesin.

Seyyiduna Haşir.
Ezel sırlarının şahidisin.

Allahu Ekber,Allahu Ekber

Îmânları ve amelleri,
Güzel olanların,
Binekleri, bir nur olur ki,
Önünden ve sağ yanından
Karanlıkları aydınlatır.

Müttekilere,
Allahtan korkanlara,
Allah deyip,
Gözlerinden yaş akıtanlara,
Salihelere, velilere, cömertlere.
Allah için birbirini sevenlere,
Namazı ve cemâati gözetenlere,
Adâletle hükmedenlere,
Şehitlere,
İbâdet eden gençlere.

Mahşer şiddeti ve güneşin,
Harareti zarar vermez.
Onlar:
Arşı âla’nın gölgesinde,
zevk ve safâ edecekler:
Onlara,
'amelleri gölge yapar'

“Doğrusu bugün, cennetlikler
eğlenceyle meşguldürler.
Onlar ve eşleri gölgeliklerde,
tahtlar üzerine yaslanmışlardır.”
Yasin 55, 56.

Allahu Ekber,Allahu Ekber

İki cihan güneşi efendimizin,
Öve öve bitiremediği,
Sütten daha beyaz olan,
İçenleri ebediyen susatmayan,
Mercan, inci kayaları üzerinde akan
Gafur ve Rahim, Rabbimin,
İkramı olan
Abû Kevser suyunu,
Anlatmaya devam ediyor.
‘’ Resulû Ekrem s.a.v buyurdular ki:

'Her peygamberin bir havzı vardır.
Ümmeti oraya su almaya gelir.
Peygamberlerin her biri,
Hangisinin suya geleni
Çok diye övünürler.
Su almaya gelen ümmeti,
En çok olan peygamberin,
Ben olacağımı ümid ediyorum.'

Yüreği yüksek şerefle donatılmış
Fahr-i âlem Efendimize
Kutlu sahabi sormuştu:
'Ey Allah'ın Resulü!
Kıyamet günü bana şefaat edin! '
dedim.
'İnşaallah yapacağım! ' buyurdular.
Ben tekrar:
'Sizi nerede arayıp bulayım? '
dedim. 'Beni ilk aradığın zaman,
sırat üzerinde ara! ' buyurdular.
'Size orada rastlayamazsam? ' dedim.
'Mizan'ın yanında beni ara! ' buyurdular.
'Orada da size rastlayamazsam? ' dedim.
'Öyeyse beni havzın yanında ara!
Zira ben üç mevkinin dışına çıkmam! '
buyurdular. Tirmizi,

Allahu Ekber,Allahu Ekber

Sahabeler dediler ki;
Ya Rasulallah!
Nişanlar nedir?
Peygamberimizs.a.v.
Elleriniz ve ayaklarınız
Abdest suyundan ak olur,
Ondan belli olursunuz,dedi.
Benim minberimde
O havuzun üzerinde olur.
Havuz ise,Arasat yerindedir.
Kevser cennettedir.
Oradan çıkıp akar ve
Arasat yerinde havuza dökülür.
“Havuzda öncünüzüm.”

Allahu Ekber,Allahu Ekber

Niceleri var ki,
Mahşere çıkacak ama,
Rahmet ve sevgi,
Peygamberini göremeyecekler.

Mahşerde bütün hayvanlar,
Diriltilip hesap yerine getirilir.
Sonra aralarında,
İlâhî,
Takdir gereği adalet uygulanır.
boynuzsuz,
Hayvan,
Boynuzludan hakkını alır.
Ardından
Allah hepsine,
Toprak olun! ' emrini verir,
onlar da toprak oluverir.
İşte bu an, kâfirlerin,
'Keşke biz de toprak olsaydık'
Diyecekler...

Mahşer yerinde,
Güneş bir mil yaklaşacak.
Beyinler kaynayacak.
Şu dünyada
Kaldığın hayatın hesabı
Orada sorulacak.
‘’Mahşerde herkes
Dünyada tabi olduğu,
Sevip peşinden gittiği
Önder ve imamları ile birlikte
İlahi huzura çağırılacaklardır. isra, 71

Mahşerde hesap günü
insanlara sorulacak
İlk sual, Namaz olacak.
İnsan hesap verirken,
En çok sıkıntı çekeceği,
‘’ Vaktini nerede harcadın’’
Sorusuna,
Vereceği cevapta çekecektir.

Kıldığı namazların sevabı,
Mizanın sağ kefesine ve
kılmadığı namazların günahı da,
Mizanın sol kefesine konacak.
Beş vakit namazı kılmayanların işi,
Gerçekten çok ama, çok zor olacak.

Peygamberimiz s.a.v.
Senin bu dar anında yetişip,
Abdest suyunun nurundan,
Seni tanıyacak.
‘’ Sen benim ümmetimdesin
Gel Kevser Havzumdan iç.
Benim,
Liva-ül hamd sancağımın
altına gir gölgelen diyecek.’’

Ey Güzel Rabbim!
Bizleri O'nun şefaatine,
Erişen sâlih kullarından eyle.

Kuran ve sünnet ehli değilsen,
Orada nasıl tanınacaksın?
Gel parlayan bu nuru,
Buradan götürelim.
Mü’minin yardımcısı Allah’tır.
O’nun lutfûyla,
İhsana boğduğu keremiyle,
Bu kulluk çilesini sürdürürelim.
O günün dehşetinden,
ve sıkıntısından ibret alarak,
Tefekküre yönelelim.
O gün,
Okuyacağımız,
Kitaba iyi hallerimiz geçsin.
Hiç uyumayan şeytana karşı,
Tavır koymalıyız.
Allahın,
Kahrı gazabını düşünmeliyiz.
Onun,
Sonsuz rahmetinin kucağına,
Kavuşma arzun varsa,
Hakkıyla ve Kemaliyle
Resulüne s.a.v.Ümmet olalım.
Resûller serveri s.a.v. anılmalı.
Hatırası dipdiri yaşanmalı.

Yakarışımız, Rahmana.
“Ey Rabbimiz!
Bizi zâlimlerle,
Berâber bulundurma! ”
Ey Ayıpları örten Allahım!
Bizlere göz,
Gönül uyanıklığı lütfet.
Bizleri,
salihlerden, saidlerden yaz.
Rûz-ı mahşerde,
Resülünle, cem olunmayı
Cümlemize nasip eyle.
Ey Güzel Rabbimiz!
Nazarımızı,
Ebedileştir, ulvileştir.

1403 H. Medine-i Münevvere


Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 29.04.2011 - 09:58
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Alemlere Rahmetsin Efendim
mamur su an offline mamur  
Alemlere Rahmetsin Efendim
59 Mesaj -
Risaletin özünü kavrayan,
Ey şuurlu insan!
Sürdürdüğün bu kullukla,
Peygamberin sevgisini
Doldur kalbine.
Yükseklerden inmiş, bu Kur’an-ı
Allahın kelamı, bir mucizesi bil.
İşte bu büyük sevgiyle kucaklaş.
Rahmet ve hikmet yüklü melekler,
Sana selam versin.

Ey mamur güzel insan!
Hakk olan bu dinle şeref duy.
İyi sonuç sakınanların değil mi?
Bu sevgi damarlarını açsın.
Gaflette olan kalbinin kilidini kırsın.
İslamın saf pınarlarından iç serinlen.

Nübüvvetin altın asrına,
Gül devrine selam olsun.
İnfakta en önde,yarışan
Sevdalı kutlu sahabelere,
Selam olsun.
Kainat çapında hepsi birer yıldız.
Tamamlannlanmış vahiyle,
Yönenmişlerdi Yüce Allaha.

Onlar değilmiydi ki?
Gönül olgunluğuna,
Dolgunluğuna erişmiş,
Cennetle müjdelenmiş,
Rasûlün dava arkaşları.

Onlar değilmiydi ki?
İnsanlığın yüz akı,
Rahmet müjdesi,
Bereket müjdesi.

Onlar değilmiydi ki?
Seher yelleri gibi çoşan.

Onlar değilmiydi ki?
Kureyişin en sert başeğmeyen,
Kızgınlıkta güçlü yapıları sarsılan.
Resulün cesur pehlivanları.
Allahın aslanları,
Hz Hamza r.a. Hz Ali r.a.

Onlar değilmiydi ki?
Güzel Rabbimin inayetiyle,
Bedirde, Uhudda, Hendekte,
Küfrün sesini susturan.
Allahın davasını yükselten.

Onlar değilmiydi ki?
Hayber kalerini sallayan.

Onlar değilmiydi ki?
Alınlarının akıyla,
Zalimlerden, inatçılardan,
Hesap sorabilecek kahramanlar.

Ey güzel insan!
Bu fetihler, bu zaferler,
Görülmeğe değer.
Hayatlarının baharlarında,
Rablerine kavuşup,
Şan şeref yüceliğine erdiler.

Ey sorumlu insan!
Sevdiğine,
Senin naz yapman yok mu,
Allahın en sağlam kulpu,
O’nu sevmek, sana zor mu?
Vicdanları uyarmış,
Duygulara letafet katmış.
Tatlı sözlü, Sultanım,
Güzel yüzlü Rasülüm,

Ey gül kokusu!
Ey varlık nuru efendim,
Bizlere bir selam eyle.
Hakkın peygamberi sensin.
Tevhid rehberi sensin.
Bizlere veda ederek gittin.
Senin mutluluk çağını,
Büyüten güzelleştiren hikmet,
Gönüllerimize sırrını açıyor.
Yolun doğrudur senin,
Sözün doğrudur senin.
Sen parlayan güneşsin aysın,
Sen alemlere rahmetsin,
Seni tasdik eden felah bulsun.
Selam sana Peygamberim,

Sen varsın,
Kutsal ışığın doğduğu indiği yerde.
Sen varsın,
Havzu kevserin başında, mizanda.

Ahh! Ah!
Dosta açılan kapıların gıcırtıları yok mu,
Dayanılmaz kalbimizi tir tir titretir.
Heyecanlar saçar yüreğimize parıltatır.

Ey kalbi hürmetle taşan insan!
Bu kutsal miras önünde,
Saygıyla eğil dur.
Dev ahlâk ufuklarına,
Gönül gözünle bak.
İlâhi rahmet seni çoştursun.
Çaba göster,
Ümidin hep o güne olsun.
Bu Hakk nuru,
Gerçek rehberimiz yapalım.

Ey! Mamur insan.
Başka kandilleri,
Aramana ne hacet var,
İncelt kendini, yücelt kendini.
Özlem duymuyacak mısın?
Gönlünde yaşatıp göremediğine.
Yetimlik beşiğinde iken,
Merhametle vurgundu, ümmetine.
Şimdi söyle,
Özlem duymuyacak mısın?
Gönlünde yaşatıp göremediğine.
Bu sevgiyi paylaşanların,
Çoşkusu ne yaman olur.

Ey dört başı mamur insan!
Gel fikir pencereni,
O asra doğru aç.
Bu başsız yorgun nesiller,
Hasretle gül devrine muhtaç.


Medine-i Münevvere 1403 H.


Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 08.11.2010 - 12:17
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Kur'an-ı Kerim Çok Yücedir
mamur su an offline mamur  
Kur'an-ı Kerim Çok Yücedir
59 Mesaj -
Vahiy, Kelam sıfatının tecelli ve tezahürüdür. Manevi tesiri kalbi yerinden oynatacak, ruhu sarsacak kudrettedir. Bunun için Peygamberlerin ruhî yapısı, diğer insanların kine nisbette daha güçlü ve daha faal yaratılmıştır.bununla beraber Peygamberimizin kalbinin ona hazır duruma getirilmesi söz konusudur.
Sıradan bir insanın ruhunun melek Cerail’in inip seslenmesine tehammül etmesi mümkün değildir. O bakımdan Peygamberimize s.a.v. ilk vahiy rüya ile başlamış ve bu bir ön hazırlık dönemi olarak altı ay devam etmiştir.
Vahiy indiğinde, Cibrili Eminin lâhuti havasından ve Levhi Mahfuz’dan indirilen ilâhi kelamın, kutsal nurundan Etkilenen, Fahri kainat efendimizin s.a.v. mübarek ruhu, kendine has bir vecd hali geçirir ve bu O’nun bedeninde bir sarsıntı meydana getirirdi.
O yüzden mübarek çehresinde bir hafif sararma ve terleme hissettirirdi.

Hz. Aişe´ r.anha’dan, O demiştir ki:
Haris bin Hişâm Peygamber Efendimiz´e: 'Sana vahiy nasıl geliyor? ' diye sordu. Peygamberimiz de buyurdu ki: 'Bâzan çıngırak sesi gibi gelir, bana en ağır geleni de budur. Sonra vahiy benden kesilir, ben de bana söyleneni aynen alıp ezberlemiş olurum... Bâzan da melek bana bir insan suretine temessül etmiş olarak gelir ve bana söyler, ben de onun söylediğini aynen bellemiş olurum.' Buharı ve Müslim.

Hz. Aişe validemizden:
Peygamber Efendimiz´in kendisine gelen vahiy hakkındaki bu sözlerini böylece naklettikten sonra demiştir ki: 'Ben, gerçekten Peygamberimiz´e soğuğu şiddetli bir günde vahy geldiğine şahit olmuştum. Vahiy kesildiği zaman şakakları şapır şapır terliyordu...' Buharı.

Ubâde bin Sâmit´r. a. nakli de şöyledir:
'Peygamber s.a.v. Efendimiz´e vahiy geldiği zaman, bu kendisine çok ağır gelirdi, hattâ mübarek yüzünün rengi iyice solardı.' Müslim.

İbn-i Amr´den şöyle rivayet ederler.
'Ben: Ey Allah´ın Resulü, vahyin gelişini siz hisseder misiniz? ' diye sordum. Resûlüllah´ın bana cevabı da şöyle oldu:
'Evet, vahiy bana gelir, ben de onu çıngırak sesi gibi işitirim ve şiddetle sarsılırım. Sonra sarsıntı geçer ve ben sâbitleşir karar kılarım. Bana söyleneni de aynen alır zaptederim. Bu şekilde (çıngırak sesi şeklinde) gelen vahiy bana o kadar ağır gelir ki, her defasında ben, 'muhakkak bu sefer canım çıkacak' zannederim! ' Ahmed, Taberanî.

Yâlâ bin Ümeyye´den rivayet ediyorlar. O şöyle demiştir:
'Peygamber Efendimîz´e vahiy geldiği sırada iyice kendisine baktım. O´nun şiddetli bir ses çıkardığını, gözlerinin ve şakaklarının iyice kızarmış olduğunu gördüm.' Buhari, Müslim.

Zeyd bin Sabit r.a. şöyle demiştir:
'Ben, Resûlüllah Efendimiz´in huzurunda vahiy yazıyordum, vahiy geldiği zaman Resûlüllah´ı şiddetli bir sarsıntı kaplar ve şakakları inci daneleri gibi ter dökerdi. Sonra vahiy kesilir, Resûlüllah da açılırdı. Resûlüllah söyler, ben de yazardım. Nazil olan ilâhi vahiy benim üzerimde dahî öylesine bir ağırlık yapardı ki, nazil olan Kur´ân âyetleri sebebiyle ben ayağımın kırıldığını ve bir daha yürüyemeyecek hâle geldiğini sanırdım...' Taberâni.

Yine Hz. Aişe validemizin bir rivayetinde de:
'Peygamberimiz´e vahiy geldiği zaman, bu kendisine çok ağır gelirdi' denilmiştir. Nitekim âyet-i celîlede: 'Ey Muhammed, doğrusu biz senin üzerine ağır bir söz bırakacağız' buyurulmuştur.

Hz.Aişe´ Validemizin diğer bir rivayeti şöyledir:

'Resûlullah Efendimiz´e vahiy geldiği zaman, üzerine bindikleri devesi vahyin ağırlığı sebebiyle yere çökerdi. Peygamberimiz de şakaklarından şapır şapır ter dökerdi. İsterse soğuk bir günde olsun.' Ahmed, Beyhaki.

Esma binti Yezid´den:

O demiştir ki: 'Mâide Sûresi Resûlullah´a nazil olduğu zaman, kendileri devesi üzerinde bulunuyorlardı ve devenin yularından ben tutuyordum. Nazil olan sûrenin ağırlığından neredeyse devenin ön ayakları kırılacak idi.' Ahmed, Taberâni, Beyhaki.

İnatçı müşrikler, kudsî alemden inen vahyin ve onu getiren meleğin ne olduğunu, ruh üzerinde nasıl bir tesir meydana getirdiğini bilmedikleri için, Vahyin ağır yükünü taşıyan Allah’ın Resulüne karşı aşırı kin ve düşmanlık besledikleri için, bunu delilik alameti sayarak Peygamberimize, mecnun damgası vurmaya çalışırlardı. Peygamber ve Tamamlanmış vahye karşı, İnsanı parcalayan bu anlayış, Çağdaş inkarcıların, kuyruk acılarıyla eş değer. Nasıl bir inkilaba uğruyacaklarını ah bir bilseler!

Hicir suresi ayet:6, Beyan buyrulduğu gibi:
‘’Dediler ki: ‘’Ey o kendisine zikir, kitap indirildiğini iddia edip duran kişi, doğrusu sen,delisin’’.
Aman Allahım! Bu ne kin? Bu ne nefret? Nerde haya? Nerde ar? Şiddetli şüphe taşıyanların dilleri kökünden kurusun. Yüzlerini ateş bürüsün, elbiseleri katrandan olsun. Nasıl olsa dünyada günah tartan bir terazi yok. Ama Ahirette toz zerreleri bile tartılacak.
Kur’an-ın bu inişi, Her Zalimde, her azgında, Şaşkınlık, dehşet uyandırmıştı, Küfrün kiri dökülmüş yürekler, göğüslerde ki kör gözler, akılsız kafalar, kafasız kalpler. Nankürlüğün cürmünü, Atalarının inaçlarına yüklediler. Geri adım atmamaları, Hüsranlarını artırdı.
Yüce kitabımız Kur’an, Rabbimizden indirilmiş, büyük mucize., Hay olan ve yaşayan bir hikmet, Kuran, bütün gizlilikleri açan bir rahmet, Mahlukatın zikrini özetler, ‘’Sen arzı boynu bükük, Huşu halinde görürsün’’ O şefaatçi, şifa verici, sırra sahip, akıl ve kalbleri, hayran bırakan, bütün mülhidlerin, eli ve dili yetişemiyecek kadar yüce. Beşer kudretini aşan ilâhi beyan. Rahman ve Rahim olan Allahın, ruh yapımıza hitabı, kendi azametinin ilanı.
Allahın harikası, kalbin yakıtı. Bu kerim ayetler, Habibi Kibriya’ya tebliğ olunmuş ilâhi vahiy’dir. Bu Kur’an, her kelime ve cümlesiyle, her ayet ve suresiyle, mutlak anlamda ilâhidir. Her yönüyle, beşer kudretini aşmakta, emsal kabul etmez bir yüceliktedir.
Bu kitap, iki hayatı birbiriyle açıklayıp bütünleştiren eşsiz bir kudrettir. Kur’an yalnız dünya hayatının yönleriyle yetinmez. Fizik ötesinden de haber verir, ilhamların kaynağı Kur’an,bizleri Semaları temaşaya etmeye çağırıyor. göklere bak baka bildiğin kadar. arkası var gördüklerinin diyor.
İbretle bakanlar için sır ve hikmetlerle doludur. Direksiz desteksiz yaratan O’dur. nefis çöplüğünde, Şehvet otlağında bir ömür tüketenler, dünya hayatının karanlığında boğanlar, Ahirette aynı karanlıkla yüz yüze geleceklerini unutmamalıdırlar.
Şanı Yüce ve büyük Rabbimiz, Hicir Suresinde şöyle buyurmaktadır:
‘’Kafirler çok defa Müslüman olmayı arzu edeceklerdir’’. Ayet:2
Yoksa ahirette uyanmanın iç çekmenin veya temennide bulunmanın hiç mi hiç yararı olmaz. İnsan şöyle bir düşünmeli ve demeli ki, Üzerinde şerefli gözeticiler olmayan hiç bir nesne yoktur.
Zâtı Kibriya, bu dünyanın sonuna bir hesap koymuştur. Herkes nur ve karanlığıyla dirilecek.
Yaradanın hesabı hem çetin hemde çabuk. Allahtan nur alan Peygamber ne söylüyorsa hak.
Risâlet nurunu gören gözler O’nun ışığıyla meseleri çözdüler. İnsanoğlunun arayıp koştuğu, büyük sorulara, Allah’ın kitabı açık, Resülünün sünneti açık ve cevap vermeye hazır. Rabbimiz, vicdanları uyarmış. En sağlam kulp O’nun kulluğu. Bu erdemli yolumuzu aydınlatan, Hakkı batıldan ayıran, bu Hak nuru, gerçek rehberimiz yapalım.Yönelelim yüce Allaha, O’nun şanı yüce ve büyüktür.

Kaynaklar...........................
Kuran-ı kerim...................
Muteber Hadis Kitapları...
Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 05.09.2010 - 15:55
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: O Mübarek Eller Kalkarsa
mamur su an offline mamur  
Mübarek Eller Kalkarsa
59 Mesaj -
Ey Rabbimiz!
Bize rahmet buyur.
Habibin ne söylemişse hâk.
O’nun sevgisini doldur kalbimize.

Ey! Taze duygularla sevilen,
Ey Şerefli Nebi!

Rahmet çöllerinde,
Aydınlık şehirde,
Vahy’in,
Talim edildiği Kutsal Beldede,
Rabbimin nadide gülüsün.
Nübüvvet semasında
Parıldayan güneşsin.
Gönüllerimizde ferah ve sûrursun.
Sen nur üzerine nursun.

Aşikar mucizeler gösteren,
Ey Sevgi güneşimiz!
Sana Sâlât ve selam olsun.
Canım Peygamberim.

Seni. dağlar taşlar selamladı.
Körpe kuzuların memesi,
İnci tanesi gibi süt verdi.
Hurma kütüğü acı acı inledi.
Mübarek parmakların arasında sular aktı.
Ay senin için ikiye bölündü.

Evet,
Allah Resulü’nün mucizelerinde
Doğruluklar ve güzellikler vardır.
Okuyan ve dinleyenlere,
Hakikat arayanların gönüllerine,
Genişlik verir inşaallah.

ALLAHU EKBER

Mekke eşrafının sürülerini otlatan,
Namı diyar pehlivan, bir çoban vardı.
Adı Rukkana.
Ehli siyre kaynakları,
Onun cüsseli bir pehlivan olduğunu bahsederler.
Bir deve postuna yatırsalar 10 kişi zor kaldırırmış.
Sözü edilen Rukkana.
Efendimizle güreş tutmuştu.
Ne zaman ki,
Resulün eli omuzuna değer değmez,
Kendini yerde buldu, Sırtı yere geldi.
Yenilgiyi kabul etti.
O öpülecek,
Mübarek el,Resulün elleriydi,

ALLAHU EKBER

Mescidi Nebevi’ye,
Annesiyle bir çocuk geldi.
Kadın:
Ey! Allahın Resulü, bu oğlum,
Size biat edecek bu nedenle huzurundayız.
Fahri kâinat Efendimiz buyurdular ki:
Bu çocuğun daha çok küçük,
Peygamberimiz,
Sonra mübarek eliyle çocuğun başını sıvazladı.
Kadın:
O gün, bu gün, evimizde bereket aktı, taştı.

ALLAHU EKBER

Peygamberimiz s.a.v.Avucuna aldığı,
Kumlar, avucunda arı uğultusu gibi,
Sesler çıkararak Allah’ı zikrediyordu.
Resulullah kum tanelerini Ebû Bekir’in r.a.
Avcuna koydu, aynı sesler orada da duyuldu.
Sonra Ömer r.a. avcuna koydu, durum aynı idi.
Ebû Zer r.a. dedi ki:
Benim elimede koydu, o hal kayboldu.
Bu sır ve hikmet,
Ebû Bekir ve Ömer’in,
Yüksek derecelerini gösteriyordu.

ALLAHU EKBER

Bedir’deki muharebede,
Resullah’ın mübarek avcuna aldığı,
Kum tanelerini,veya çakıl taşları,
Düşmana atılan bir el bombası oldu.
Şüphe yok yine aynı mübarek el.

ALLAHU EKBER

Efendimiz s.a.v Hicret için,
Sevr mağarasına evinden çıkmadan önce,
Evini kuşatan katillerin başlarına,
Kum tanelerini serpti,
Ondan sonra yoluna koyuldu.
Resullahı öldürmeyi göze alan,
Canilere kum taneleri değerdeğmez,
Sersemleştiler ve onları ağır bir uyku tuttu.
Bakınız aynı Mübarek el.

ALLAHU EKBER

Mekke’de Efendimiz Mübarek parmağıyla,
Aya işaret etti. Ay ikiye yarıldı.
Hira Nur dağı ayın iki parçası arasında görünüyordu.
Evet aynı mübarek el.

ALLAHU EKBER

Tebük seferi dönüşü,
Bir konaklama yerinde. 40 000 askerin bulunduğu,
O vadide, susuzluk baş göstermişti.
Ufak su dolu kaba Efendimiz parmaklarını değdirdiler,
Sonra çıkardılar, mübarek parmaklarının arasında,
Sular fışkırdı.
Sayıca çok olan ordu, Bu mucizevi sudan,
İçerek susuzluğunu gidermişti.
Askerler suya kandı.
Aynı mübarek el,
Pınar oldu aktı değil mi?

ALLAHU EKBER

Medine-i Münevvere’de
Gönüller Sultanının Mescidinde,
Hutbe okurken dayandığı hurma kütüğü,
Resulü Ekremden ayrılacağını anlayınca,
Acı acı ağlaması durmuyordu...
Allahın Elçisi Mübarek eliyle sıvazladı.
Kütük sesini kesti. 400 Sahabe şahit.
İki Cihan Serverinin,
Aynı mübarek eli değil mi?

ALLAHU EKBER

Mekke’de Cinler geldi.
Senin Peygamber olduğuna delilin nedir dediler,
Gönüllerin Tabibi Efendimiz s.a.v.
Karşıda ki sakız ağacına mübarek eliyle işaret etti,
Buraya gel dedi, Ağaç kökleriyle geldi.
İns ve Cinse gönderilen Efendimiz buyurdular ki:
Ey ağaç ben kimim?
Ağaç:
Sen Allahın Elçisi Hz Muhammed’sin diye konuştu.
Enbiyalar Sultanı ona,
Yerine geri git, dedi. Ağaçda yerine gitti.
Cinler iman ettiler...
Değil mi? Aynı mübarek el...

ALLAHU EKBER

Hendek savaşının dehşet sacan günleri,
Hiç unutulur mu?
Abdullah bin Cabir r.a. anlatıyor:
Fırtınalı bir gündü. Sıkıntı baş göstermişti.
Açlıktan dolayı,Peygamberimiz, s.a.v.
Ve O'nun dava arkadaşları,
Karınlarına taş bağlamıştı.
Bu kutlu sahabi,
Evine gidip, evde ne var ne yok diye sorar.
Hanımı:
Bir parça arpa unu,
Ve bir oğlak olduğunu söyler.
Meğerse Cabir r.a.
Efendimizi, bir kaç arkadaşıyla,
Yemeğe getirmeyi düşünmüş.
Hanımınada elini acele tutmasını,
Yemek yapmasını önermiş.
Bu kutlu sahabi,
Harp meydanına geri döndüğünde.
Peygamber efendimizin yanına geldi.
Allah Resulüne, selam verdiler gizlice,
Yavaşça bir şey söylediler:
Ey Allahın Resulü!
Sizi ve bir kaç arkadaşınızı bu gün,
Yemeğe davet ediyorum buyururmusunuz? dedi.
Gel görki,
Resulullah efendilerimiz ne buyurdular:

Ey Ashabım!
Cabir kardeşiniz bizi yemeğe davet ediyor.
Haydi gidelim dedi.
Allah Resulü Cabiri önce göndererek,
Bazı şeyleri hanımına hatırlatmasını önermişti.
Hanımına söyle,
Ben gelinceye kadar kazanın ağzını açmasın.
Ekmeğin üstündeki örtüyü kaldırmasın.
İki Cihan güneşi ashabıyla geldiler.
O gün Cabirin evi oldukça kalabalıktı.
Cabirin Hanımını bir düşünce, bir kaygı aldı,
Bu yemek kime yetecekti?
Resullah efendimiz s.a.v.
Mübarek elleriyle kazanı açtı ve kapattı.
Sonra güzel ashabına,
Yemeği dağıtmaya başladı.
Cabir r.a. şöyle dedi:
Vallahi bilmiyorum...
Yemek öncesinde mi çoktu,
Sonrasında mı çoktu?
Bütün Sahaberler doydu.
Allaha yemin olsun ki,
O yemek artı.
Aynı mübarek el değil mi?
Resuller Serverini, arpa unu anladı.
Habibi Kibriyayı, yemek kazanı anladı.
Ama biz O’nu anlayamıyoruz.

ALLAHU EKBER

Mekke’de,
Bir gün, Ebû Cehil yandaşlarıyla,
Peygamberimizin gececeği yol üzerine durdu.
Elinede bir kaç çakıl taşı aldı, beklemeye koyuldu.
Efendimiz gelince, taşları avcunda saklayarak,
Dedi ki:
Ey Muhammed!
Elimde ki nedir?
Otmudur? Taşmıdır? Yaprakmıdır?
Bilirsen senin gaybına inanırım dedi.
Resullah s.a.v. buyurdular ki:
Ey Ebû Cehil!
Ben mi, yoksa onlar mı söylesin?
Ebû Cehil:
Tabi onlar söylerse daha iyi olur dedi.
Ebû Cehlin elindeki taşlar,
Allahı zikre başlar,
Sen ALLAH’ın Resulüsün diyerek,
Sesler çıkarırlar.
Ebû Cehil sinirlenerek,
Taşları elinden yere atar ve
Der ki:
Muhammed taşlarıda büyülemiş.

ALLAHU EKBER

Hiranın kardeşi Sevr dağığından ayrılıp
Medine'ye hicret eden efendimiz,
Hayli yolyürüdükten sonra,
Yol arkadaşlarıyla bir çadıra uğradılar.
Susuzluklarını gidermek için.
Çadır sakindi,
Yaşlı bir kadınla, hasta bir kısır koyun vardı.
Allah Resulü içecek birşey istedi.
Ama Ümmü Mabed’in, hiç bir şeyi yoktu.
Efendimiz s.a.v.
Koyunu sağmayı talep ettiler.
Koyun getirildi.
Mücizeler ihsan eden mübarek eliyle,
Koyunun memesine dokununca süt kabı,
Doldu taştı. Kana kana içtiler.
Yine o mübarek nurlu el... Değil mi?

ALLAHU EKBER


Rabbimin lütfû Keremi Şefaatcimiz,
Medine kabristanlıklarından bir kabristanlığa,
Ashabıyla uğradılar.
Resulü Ekrem s.a.v
Mezarlıkta bulunan iki kabirden azab seslerini işitti,
Ashabına buyurdular ki:
Şu iki kabirde yatanlara,
Küçük günahları sebebiyle azab olunuyor.
Bana yaş bir hurma dalı getirin ey ashabım!
Getirilen yaş hurma dalını,
Efendimiz, ikiye kırdı,o iki kabir üzerine,
Mübarek elleriyle koydu.
Şöyle buyurdular:
Bu yaş dallar kuruyuncaya kadar,
Onlara yapılan azap durdurulacak.
Ümmetim, ümmetim diyerek,
Göz yaşlarını akıtan,
Fahri Kainat Efendimiz ve
O'nun mübarek ellleri...

ALLAHU EKBER

O Resulün ahı semalar üstüne yükselirse,
Yerdeki müşriklerin Halleri nice olur?
Tam Kâbe’nin önünde,
Allah Resulü secdede iken,
İki mübarek omuzu üzerine,
Deve karın pisliğini koymuşlardı.
İnatçı kafirler,
Bu manzara karşısında,
Yıkıla yıkıla gülüyorlardı.
Kızı Fatıma ağlıyarak geldi, o pisliği kaldırdı.
Allahın Habibi.
Mübarek ellerini semaya kaldırdı,
Müşriklerden onbir kişinin ismini saydı.
O zalimleri Rabbine havale etti.
EyAllahım!
Bunları sana havale ediyorum dedi.
Bedir de, onlardan hiç biri kurtulmadı.
Bedirin, kör kuyularında helak oldular.

Deyilmi ya?
O mübarek eller kalkarsa.....

ALLAHU EKBER

Uhud savaşının dehşetli anında,
Babasının şehit olduğunu,
Gözleriyle gören o küçük sahabi,
Ağlayarak Peygamberimize geldi.

Efendimiz:
Evladım ağlama, bak ben senin baban olayım,
Âişe’de anan olsun! Sen buna razı olmaz mısın?
Dedi.
Mübarek eliyle de başımı okşadı.

Gül devrini gören, sözü edilen sahabi,
Ömrünün sonlarına doğru bir konuşmasıda,
Şöyle demişti:
İşte sizlerde gördüğünüz gibi, başımın her tarafı ağardı,
Fakat Peygamberimizin,
Mübarek elinin dokunduğu yer,
Hiç beyazlaşmadı, simsiyah duruyor.

ALLAHU EKBER

Ey Rabbim!
Bizleri rızandan ve rahmetinden ayırma,
Muhammed gülüne dal eyle bizleri.


Kaynaklar.......................
Muteber hadis kaynakları, İbni Hişam,
Peygamberimizin Mucizeleri. C. Suyûti.


Ali Kılıç Kakiz


Bu mesaj 1 kez ve en son mamur tarafından 23.08.2010 - 12:30 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 22.08.2010 - 01:32
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Peygamberim
mamur su an offline mamur  
Peygamberim
59 Mesaj -
Ey göklerin, yerin Rabbinin övdüğü!
Tamamlanmış vahiyle sevinc duyduğu,
Gül kokusu, varlık nuru Peygamberim.

Ey gönüllere yakın, kalblere sevgili!
Ey enbiyalar serveri, alemler sevdi seni.
Ey kalplerin sururu, güzel Peygamberim.

Sensin mutluluk çağının şahidi!
Sensin gönülleri çoşturan Allahın Habibi.
Varlık nuru, gül goncası Peygamberim.

Ah görebilsem Medine’nin aydınlığını,
Ey ilham kaynağı, ey hayır menbağı.
Dilimde tek hecesin güzel Peygamberim.

Ey gönül saygıyla dur bu miras önünde.
Nur ikliminin güzel ve geniş gölgesinde.
Ey güzel yüzlü tatlı sözlü, Peygamberim.

Medinende açılır gonca gonca güller.
İmanla dolar kalpler dua ile kıpırdar diller.
Gönüllerin gülü, gönüllerin incisi Peygamberim.

Aydınlık şehirde çoşkulara doyum olmaz.
Selam ver Fahri âleme, karşılıksız kalmaz.
Dilimde senadır adın, canım Peygamberim.

Hasret duygularıyla yürekler çığlık atar,
Hüzünlü yüzler gülümser heyecanlar sacar.
Ey ebedi nura bürünmüş Peygamberim.

Kucaklar tenini, kutlu cennet bahçesi.
Ne güzel seni gölgeleyen, bulutların gölgesi.
Nurlar sacar gül yüzün canım Peygamberim.

İnsanlık sevgisini, sen alevlendirdin.
Yüksek ruhun, kalbin temiz senin.
Alemler sana hayran, Peygamberim.

Sen bize Haktan sultanı enbiyasın.
Karanlıkları aydınlatan nursun, ışıksın.
Ne yücesin ne güzelsin Peygamberim.

Ya Rabbi Rasülünün şerefini artır.
O’na özlem duyan kalbin sevgisi haktır.
Rabbimin lütfu keremi canım Peygamberim.

Güzel Rabbim, saygı dolu kalple, yürekle,
Salat ve selam olsun sadık Rasülüne.
Seni tastik eden felah bulsun Peygamberim.


İstanbul 2002


Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 05.07.2010 - 19:02
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Cennet Ödülü Büyüktür
mamur su an offline mamur  
Cennet Ödülü Büyüktür
59 Mesaj -
Mübarek bir geceydi,
İlham kaynağı, hayır menbağı,
Efendimizin s.a.v.
Zihni ve ruhu karşısında,
Zaman, mekan, ezel ve ebed perdesi,
Kalkmıştı.
Hayalin ve ruhun ölçülemiyen hızıyla,
Huzuru ilâhiye çıkan,
Sevgi güneşimiz Peygamberimiz.
Şanı yüce ve büyük,
Rabbimizin,
Kelamına, sohbetine, muhatap olmuştu.
Baştan sona hak olan, bu yolculuğun,
Azamet ve esrarına, inananlara,
Sütten daha beyaz olan,
İçenleri ebediyen susatmayan,
Mercan, inci kayaları üzerinde akan
Abû Kevser suyu,
Gafur ve Rahim Rabbimin
İkramı olsun.

Arşı âlânın altında,
İlâhi nurlarla aydınlanmış,
Hiç bilinmiyen renklerle örtülmüş,
O’nun izzet ve rahmetiyle parlayan,
Semaları ve cennetleri kuşatan,
Ulu varlık ağaçı, Sidretül Münteha,
Akılları durduran sınır.
Onun yanında Cennetül Me’va.
Bu esrar,
Var olan Allahın sırrıdır elbette.
O’nun izzetinin sınırına yaklaşılamaz.

Ey!
Kûdsiyet aleminin şahidi.
Ey!
Allahtan nur alan peygamberim.
Ey sevgi dalı!
Ey şevkat balı!
Durmayan bir haşmetle,
Direksiz desteksiz,
Gökler ötesine yükseldin.
Ebedi nimetlerle dolu cennetleri,
Bizlere müjdeledin.
Sözlerin, gözlerin ne güzel senin.
Gönüllerde şefkat, merhametsin.
Yüksek ruhun, kalbin temiz senin.
Ümit bahşeden tebessümle
Ne merhametli rehbersin.
Canım Peygamberim.
Bizi bitmeyen alemlere çağırdın.


Göklerin ve yerin genişliğine denk,
Dünyadan milyonlarca büyük mülk.
Kainatı kucaklayan, hayel ötesi büyüklük.
Zaman ötesi hazla, sırla yaratılılmış.
İdrakleri durduran bir ihtişam.
Tâ uzaklardan gelir onun güzel kokusu.
Gönüller onu görünce teslim olur.
Hiç bitmez güzel kokan reyhası.
Ebedi yurdun turabı, Allahın harikası.

Cennetler geçildikçe,
Güzellikleri artar.
Bunların en yücesi,
Nâim bahçeleriyle Firdevs.
Cennetin dört nehri buradan kaynar.
Koyu yeşilliklerin içinden çıkar.
‘’ Takva sahiplerinin yurdu gerçekten ne güzeldir’’.
Gözler neden zevk alırsa,
Gönüllerin hoşlanacağı ne varsa,
Hayel edilebileceğinden de fazlası,
Diledikleri her şey onların.

Allah katında daha fazlası var,
Tadı değişmeyen sütten ırmaklar,
Durmaksızın akan pınarlar,
İnciden kurulmuş çadırlar,
Pırıl pırıl parlayan nurlar,
Lezzet veren şaraptan,
Süzme baldan akan ırmaklar.
Bitip tükenmeside yok.

Cennetlerin derinlikleri,
Çağlayan nehirleri,
Beşer idrakinin üstünde.
İnsanın,
Tahammül edemiyeceği ebedi yaşam.
Rabbimin kerim ayetlerinde:
‘’Her nereye baksan bir nimet ve
Büyük bir mülk görürsün’’.

Evet.
Sonsuz mutluluk, sonsuz bir yaşam.
Büyük lütfa erenlere, Allahtan müjdedir.
‘’Bu Allahın gerçek va’di’dir,
Allah’tan daha doğru sözlü kim vardır’’.

Cennetler eşsiz nimetlerle donanmış.
Ne bir göz görmüş, ne bir kulak işitmiş.
Saadet ve yüz parlıklığı içinde,
Yüksek, sağlam saraylarda,
Daimi hayatın yurdu orada.
Üst üste konmuş konaklar,
Birbirinden güzel mi güzel,
Billur saraylar, köşkler,
Ebedî saadet yurdu orada.
Ruhları rahatlatan,
Bozulmuyan sularıyla,
Susatmayan tatda.
İşte bu,
Ne büyük ikram, ne büyük şeref.

Harikalar ve sevgi diyarı,
Adn cennetleri,
Altında ırmaklar akar.
Yemişleri, gölgeleri süreklidir.
Salkım salkım sararmış hurmalar,
Meyvesi,
Kolayca toplanan ağaçtan narlar.
Canlarının çektiğini,
Kolayca yerler.
Hiç bulamadığı tadı,
Lezzeti bulurlar.
Gözlerin lezzet aldığı,
her şey var orada.

Gönülleri ferahlatacak,
Gözleri aydın edecek,
Özenle işlenmiş mücevher saraylar.
Her taht üzerinde,
İncilerle süslenmiş
Kokularla bezenmiş döşekler.
Onlar, tahtlar üzerinde karşıkarşıyadır.
‘’Kocalarına karşı sevimlidirler,
Bir birlerinin akranıdırlar’’.
Onlara:
‘’Misk olan karışımı tesnimden
Mühürlü katıksız bir şarap sunarlar’’
Ellerinde altın tepsilerle,
Etrafında dönüp dolaşıp,
Bu ikramı yapanlar,
Pırıl pırıl güzel civanlar.
‘’Etrafında sedeflerinde saklı,
İnciler gibi tertemiz gılmanlar dolaşır’’.
Gözlerin lezzet aldığı her şey var orada.

Tahtlar,
Üzerinde nurdan minberler.
Orada boş söz işitmezler.
Sürekli Allahı zikrederler.

Eşlerine sevgiyle tutkun:
‘’Kadınlar vardır ki, bunlardan önce
Ne bir insan, ne bir cin dokunmuştur’’.

Beyaz tenli, sürmeli,
İnciler gibi iri gözlü, hüriler var orada.
Onların güzelliği, gözleri kamaştırır.
‘’ Sanki o kadınlar birer yakut ve mercandır’’.
Gülümsemeleri cenneti aydılatır.
Güzel mi güzel, siyah gözlü,
Güzel huylu, zevceler var orada.

Sonsuz mutluluk yurdunda,
Güzellikler, saklı nimetler, tükenmez.
İpekten ve işlenmiş atlastan elbiseler,
İnce kalın rengarenk giysiler,
Birinin rengi diğerinde yok.
Cennetin konukları,
Altın bileziklerle, incilerle bezenecekler.
Tarakları altındadır.
Gümüşten altından, tabaklar kadehler,
Var orada.
Sevgi ve rahmetle donanmış,
Müminler yurdunda,
Tükenmez güzellikler,
Eskimez elbiseler, var orada.

Allahtan sakınanlar,
Bölük bölük Cennete sevkedilirler.
Melekler:
Selam size tertemiz geldiniz.
‘’Artık ebedi kalmak üzere girin buraya derler’’.

İşte budur,
Büyük mutluluk ve kurtuluş.
‘’ Cennete en son giren kimse,
Bazen yürür, bazen ağlar.
Ateşte,
Arada sırada onu yalar.
Cehennemi tamamen geçince,
Ona döner bir nazar eder’’:
‘’Bizleri ateşten koruyan,
Rabbime hamd olsun’’.
‘’Gerçekten O,
İyiliği bol, esirgemesi çok olanın
Ta kendisidir’’

Rabbimizin elçileri Hak ile geldiler.
Dünya yurdunun sonu ne güzel.
Dayanılmaz nurun parıltıları,
Kalblere oradan yansır.
Engin nurun parıltıları görülünce,
Kalblerin çoşkusu ne yaman olur.
Gönülleri çoştururda çoşturur.
Derken, nurdan perde kalkar.
İlâhi zevk,
Cennet denizini çoşturur.
Bu aydığın tecellisi ve heybeti,
Cennet zevklerini unutturur.
Müminler,
Yüzleri ışıl ışıl parlar,
Rablerine bakıp dururlar,
‘’Onlara yüce Rablerine bakmaktan,
Daha sevimli bir şey verilmemiştir’’.
Müminler,
Rablerini cennette görecek.
Bu ilâhi va’d dir gerçekleşecek.

Sevgili bir gönülle, güler yüzle.
‘’Sabah akşam O’nun cemalini diliyerek’’
Dua edenlerle beraber, umudum hep o güne.
Ey güzel Rabbim!
Bizlere cennet libası giymeyi nasip eyle.
Ey Esirgeyen Rabbim!
Bizleri cemâlini görenlerden eyle,
‘’ İyi sonuç sakınanlarındır’’.

İstanbul / 2004


Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 10.06.2010 - 00:32
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Gül Goncası Cennet Parçası
mamur su an offline mamur  
Gül Goncası Cennet Parçası
59 Mesaj -
Uhad’dan görünen, o ne güzel şirin medine.
Şerefli melekler var, yedi kapısının önünde.

Kutlu şehrin bağrında saçılır alemlere rahmet.
Orası darûl karar, darûl hicre, darûl İslâm elbet.

Nur ikliminde sözün nutku tutulur sana feda canlar.
Heyacanlar köpürür bütün gönülleri sararda sarar.

Yine hatırladım şühedayı, yaş doldu bu gözlerim.
Hayranlıkla Uhud sevdi seni canım peygamberim.

Sensin İbrahimin, İsmailin, mübarek temiz soyu.
Sensin sevinç, sensin ümit, her sinede ömür boyu.

Yeşil Ravzan kutlu cennet bahçesi, gül goncası.
Kalbim onun sevdalısı, o cennetin bir parçası.

Sidre’yi bürüyen bürümüş artık, nurlar saçılmış.
Firdevs cennetleri, yüce Sultanı Rasûle açılmış.

Gönlümdeki derin arzular, sığmıyor kaleme.
Çorak toprak yeşerdi hayat buldu senin gelişinle.

Beni bu hasretler yaktı, varsın yaksın bu sevdalık.
Yürekler kanadı, göz çeşmesi aktı akarsa aksın artık.

Ya ilâhi! Duamı, niyazımı, yeterki sen kabul eyle.
Ya ilâhi! Sonsuz salât ve selâm olsun Hz. Rasûle.


Uhud dağı / Medine-i Münevvere 1403H.


Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 22.04.2010 - 23:08
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Mekkenin Fethi
mamur su an offline mamur  
Mekkenin Fethi
59 Mesaj -
Elbette onlar azın azı.
Dinlemiyorlardı ilâhi ikazı.
Küfrün başı, en insafsızı,
Rasüle en fazla nefret göstereni.
Yerlere batsın asılsız boş dava.

Sınanmadan,
Kurtulacaklarını sandılar.
O azgın şeytan önünde,
İnkarı ölçü ediniyorlar,
Şirkin bataklığında,
Böbürlenen babalar.
Biri,
Ûtbete bin Şeybe,
Diğeri,Velid bin Mûğıre.
Kibirlenerek,
Yanlarını eğip bükerler,
Lât ve Menâtın önünde,
Eğilenler bunlar değil mi?

Ölürcesine yalvardıkları,
Putların yanında,
Kurulmuş panayırlar,
Köle olarak satılan insanlar
Fuhuş yapılan bayraklı çadırlar.
Nankörlüğün cürmü bu.
Göğüslerdeki gözler kör.
En derin sapıklık bu,
Apacık hüsran.

Cebab-ı Hak c.c.
Zaman üzerine yemin ediyor.
Yerde ve göklerde,
Hiç bir şey O’na gizli kalmaz.

‘’Allah gerçeği hak olmasa,
Bu şüphe sizin içinizde dolaşır durur mu?
Müşriklerden daha sapık kim vardır’’.

Allah sözün doğrusunu söyler.
‘’Allahın kudretinden,
Ancak kafirler şüphe eder’’.
Ey gören gözleri olanlar!
Allah, bu burunları, yere sürter.

Yüreklerinde,
Küfre muhabbet besleyenler.
Gizlediklerine pişman olacaklar.
Allahı öğrenmemiş bir yürek.
Cenneti tasavvur edemiyecek.
Gönlünü, neye kaptırmışsa şaşarım.

Sevgi güllerini,Yolan eller kurusun.
O yüzler harap olsun, Allahım.

Her ne zaman,
Azgınlık ve gurur çarpıştıysa,
Hakkın önünde diz çökmüştür.
Kiralık kafalar,ne söylerse söylesin,
Ürken ve kaçan müşrikler,
Yaşamakta haklı değildi.

Cahiliyye şirki yere gömülürken.
Şirk ve küfrün rengine boyanmış,
İnatçı zülmün suratı,
Boyun eğmişti artık.
Ne kadar da şaşırtıcı.
Kaderin sinyalleri...

Fethin azameti karşısında,
Müşrikler evlere kapandılar.
Siyahlara bürünerek ağladılar.
Bu zafer,onların yüreğine indi.
Ebu Süfyan,
Savaş açanların başı öncüsü iken.
O gün, durumu garipti gerçekten.
Cihan peygamberini,
Yenilmiş, durumda karşılıyorlardı.

İki cihan güneşi efendimiz.
Mekke ehline,
Teselli dolu bakışlarla baktı.
Semavi risalet ve nübüvvetiyle,
Sevgi dolu nutkuyla, seslendi.
Bu, kalblere ışık tutan,
Sevgisinin ümmetine tezahürüydü.
Ne mutlu o kimseye ki,
O Rasüle uyar.

Hz. Bilâl,
Gür sesiyle,
Haykırıyordu,
Mekke de,
Kâbe’nin damında.
Bu ezan sesleri,
Tekbir sedalarıyla gürlerdi,
Beytullah’ın üzerinde.
Yüce göklere yükseliyor,
Arza yayılıyordu.

İslam nurunu parlatan,
Küfrün sesini susturan,
Kahraman Mücahitler,
Ubudiyet zirvesinde durup,
Vahdet potasında eridiler.


Bu sevdalı gönüllerde,
Cihan büyüklüğünde,
Alevlendi zafer ruhu.
Bu Sevdalı yüreklerde,
Yaşlar boşandı. O gün,

Putpereslerin,
Yürekleri acı çeksede,
Çirkin cahiliyye artıkları,
Toplanıp çöp sepetine atılıyordu.

Hak nurun sinyalleri,
Hiradan,
Halk kitlelerine
Dalga dalga iniyordu.

Allahın dini,
Kuşluk gibi apaydın.
Şükür dolu,
Gönüllerde dalgalanıyor.
İşte bu,
Nübüvvet güneşidir ki,
İnsanlık ondan haz alıyor.
Yeniden doğacak, mutlu umutlar.
İslam rahmete çağırıyor.
Samimi çağrı yetecek.
Sözlerin gönüle en hoş olanıyla,
Allahın kelamıyla.
Usanma bilmeyen gayretle,
Kalplere kafalara yerleşecek.
Onu Fırtınalar sarsmaz, saptırmaz.

Bu kul için huzur ve neşedir.
Yüce hedefe varmak için.
‘’O halde doğrularla beraber bulun’’

İslam,
Rasûl ve nebîlerin diliyle,
Tekrarlanan apaydın din.
Cenab-ı Hakk bunu Rasûlüne,
Rahmet buyurmuş.
İşte dürülüp saklanmış,
Sır ve hikmet bu.

Rabbimin lütfu olan,
Gül kokusu, varlık nuru,
Canım Peygamberim.
Daima ışığımız olsun parıldasın.
Risaletle imanımız şahlansın.

Güzel Rabbimiz,
Nurunu tamamlayacak.
Elbette rahmetiyle buyuracak.

Ey kudretinin enginliğini
Teyid eden Allahım!
Dünyanın mağrurları,
O izzet ve şerefe boyun eğdiler.
Ey günahları silen Allahım!
İslamı şereflendir.
Ey ayıpları örten Allahım!
İslamı heybetlendir, bereketlendir.
Ey Allahım ! Bu dini öksüz bırakma.


Mekke / 1400H.

Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 28.03.2010 - 14:49
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Elem Verici Ayrılık
mamur su an offline mamur  
Elem Verici Ayrılık
59 Mesaj -
Yerde ve gökte ne varsa,
Kulluğa mahkum.
Yeri göğü kahreden,
Kuvvetin önünde.

Hadi gelsin ilim dellâlları,
Bu göklerin çatısı altında,
Nere kaçacaklar?
Battı, gitti nice mağrurlar.

Kendi saplantılarının,
Körlüğünde kalan insan.
Her nimete isyan eder.
Başı havada mağrur.
Kıpırdasa gayret sarfetse,
Gerçeği bulmakta çekinir.
Gurur giysileri içinde, başı dik.
Hırsından çıldırır,
Hareketi kendisini bile şaşırtır.
Bu korkular şaşkınlıklar niye?
Ey dünya sevgisine sarılmış ruhlar.

Ey hüsrana yuvarlananlar!
Gözleri yerinden kayddıran,
Büyük sıkıntı,
Elem verici bir ayrılık,
Sonsuz bir hicran,
Sizleri bir gün yakalar ve çarpar.
Can boğaza dayandığı zaman,
Ölüm korkusundan,
Ayaklar birbirine dolaştığında,
Tam ayrılıktır,
Sevgi dünyasından.

Ey insan!
Kalbini ısıtsaydın,
Rabbini severdin.

Ey nefesi tıkanan!
Ey ölmek üzere olan insan!
Bir gün kavuşacaksın Mevlana.
Cennette Rahmeti,
Cehennemde azabı olan Allah’a.
Şimdi sana fayda mı verecek,
Dikilmiş putlara koşman.
Bu acı ama gerçek.

Yazıklar olsun!
Böğründe çörekleşmiş kiniyle,
Yenik düşenlere.
Yazıklar olsun!
Halkına zülmeden insana.
Yazıklar olsun!
Gaflet vadisinde,
Heder olup gidenlere.
Yazıklar olsun!
Toprak üstünde,
Ölü olarak yürüyenlere.

Edirne / 2008


Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 17.03.2010 - 21:34
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Ey Gönüller Sultanı
mamur su an offline mamur  
Ey Gönüller Sultanı
59 Mesaj -
Dağlar taşlar konuşmuştu kendi dilince.
Bir ses duydu, Cebrâili orada görünce.
Sevgin doldu gönüllere, Ey Sultanı ezel!

Nurun kucaklar semayı Hira nur dağından.
Şerefi üstün Kuran inmemişmiydi oradan.
Göster görelim yüzünü, gül peygamberim.

Boyun kırmış Sevr titrer, Hira inler .
Başın eğmiş yüce gökler, Kuran diye gürler.
Rabbimin lütfu keremi, Ey gönüller sultanı!

Bu sevda ağrılarına yürekler dayanmaz.
Habibine olan sevgiler gönüllere sığmaz.
Sen ciğeri yanana su, canım peygamberim.

Elbette kalb hüzünlenir, göz yaşarır.
Bu yanmış yüreklerin, acı feryadıdır.
Ey sevgi güneşimiz! Bize bir selâm eyle.

Tutamadım gözlerimi, akıyor yağmur misali.
Rabbim metetmiş seni, sen dilsizlerin dili.
Ey yüce Rasûl! Bize gül gülümse dur.

Allahım ilâhi rahmetini üzerimize indir.
Efendimizi bize fazla yaklaştır, sevdir.
Ey enbiyalar sultanı! Ey ezel sırlarının şahidi!

Ey şanlı peygamber! Nesiller boyu anılacaksın.
Müminlerin engin gönlünde yaşıyacaksın.
Sen alemlere şifa nursun, Sen gözlere ışıksın.


Mekke / 14003 H.


Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 12.03.2010 - 10:26
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Mekke de Yüreker Kaynar
mamur su an offline mamur  
Mekke de Yüreker Kaynar
59 Mesaj -
Mekke, ekinsiz vadi dualarımızın menbağı.
Allahın alemlere parlak lütfu, gönüller bağı.
Rahmetini serp ruhumuza, ey yüce Rabbimiz!

Kâbe kapılarından girerken yürekler kaynar,
Bu güzelliği görseydi, dona kalırdı duygular.
Rahmet kapılarını aç bize, ey yüce Rabbimiz!

Kalbe kök salmış, çoşturan şol cennetin dalları,
Kâbeye saçılmış rahmet, açılmış sema kapıları.
Rahmetini serp taşlaşan ruhumuza ey Rabbimiz!

Seyredenler ağlar durur, akar göz çeşmesi,
Kutsal şehrin bağrındadır nübüvvet bahçesi.
Armağanımızı Cennet eyle, ey yüce Rabbimiz!

Bak,mahşeri canlandıran milyonlarca beşer,
İhramlar giyilince, rütbeler, statüler düşer.
Gönüllerimizi aç seni görsün ey yüce Rabbimiz!

Arafat’da, hüzünle gülümseyen ak yüzler var.
Heyecenlar köpürür, bedenleri sararda sarar.
Bağışla, affeyle, lütfu bol, ey yüce Rabbimiz!

Lebbey lebbeyk sedalarıyla Arşı âlâ titriyor.
Mekke de gönüllerimiz birbirine kenetleşiyor.
Ayıpları örten, dermanımızsın ey yüce Rabbimiz!

Ey Ümmül Kûrâ! Yüzler dolunay, kapler doyar.
Kuran da yeminle öğülmüş, on gecemiz var.
Nurunla Sana koşmayı, nasib eyle ey Rabbimiz!

Dayanırmı vicdanlar cennet hazlarını tattırır,
Gönüllere vuslat sarar, derin izler bırakır.
Bizi itâât eden kullarından kıl, ey Rabbimiz!

Rahman’ın ûlûhiyeti önünde eğil, diz çök,
Sıcak beşeriyetinle, yakıcı göz yaşlarını dök.
Sana inananların şanını yücelt ey Rabbimiz!

Akıl kendine yetmez cenneti gördüğünde ölür.
Yürekler kilitlenir, dona kalır, nûr üstüne nûr.
Bizi ebedi cennetinle selamla, ey yüce Rabbimiz!

Surur ve sevinçsin susamış yaşıyan her sinede.
Seni görünce sözün nutku tutulur yüreklerde.
Bizleri sevginle sevdalandır ey yüce Rabbimiz!


Mekke/ Babus-selâm /1403 H

Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 27.11.2009 - 21:48
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Ey Yüce Rabbimiz
mamur su an offline mamur  
Ey Yüce Rabbimiz
59 Mesaj -
Ey Rabbimiz! Şüphesiz güçlü olan Sensin.
Bilinmiyenleri bilen, hikmet sahibi Sensin.
Gönüllerimizi aç seni görsün ey Rabbimiz!

Hoşnut ve razı olduklarından olmayı nasip et.
Sen bizim Mevlâmızsın Sen bizleri affet.
Huzurlu kalple tefekkür edelim ey Rabbimiz!

Ey göklerin yerin yaratıcısı bizleri saptırma
Yüreğimizde müminlere karşı kin bırakma.
Sana inananların şanını yücelt ey Rabbimiz!

Bütün varlığımızla yöneldik, sığınırız Sana.
Sarılacağız hikmet dolu Kitabın Kur’ana.
Bizi itâât eden kullarından kıl ey Rabbimiz!

Halis mümin kullarını inkarcılarla deneme.
Zulümlerine uğratıp kafirlere boyun eğdirme.
Rahmet kapılarını aç bize ey Yüce Rabbimiz!

Ya Râb! Yüreklerimiz ezik yüzümüz yerde.
Ölümün şiddetine karşı yardım et bizlere,
Bağışla, affeyle, lütfu bol olan Ey Rabbimiz!

Salih amellerimizi hayırla sonuçlandır.
Bütün övgüler sanadır, bizlere sabır yağdır.
Rahmetini serp taşlaşan ruhumuza Rabbimiz!

Ey Rabbimiz canımızı müslüman olarak al.
Muhammed gülüne eyle bizleri yeşeren dal.
Bizi ebedi cennetinle selamla ey Rabbimiz!

Rahmetinle tut bizleri ateşe düşmemek için,
Semaları ve arzı örten nurunun hakkı için.
Kalbleri dilediği yöne çeviren ey Rabbimiz!

Ya Rabbi! Sensin göklerin yerlerin nuru.
Sensin Mevlâmız, azabından bizleri koru.
Korkusuz kalpten sana sığınırız ey Rabbimiz!

Dönüş Senin huzurunadır, Sana yöneldik.
Bize katında rahmet ver, Sana güvendik.
Bizleri sevginle sevdalandır ey Rabbimiz!

Tevbeleri yalnız sen kabul eden, acıyansın.
Bizlere acı, Sen acıyanların en hayırlısısın.
Azabından sevgine sığınırız güzel Rabbimiz!

Yâ Rab! Bu kulların buyruğuna boyun eğer.
Salih dostlarına, dünyada, ahirette güzellik ver.
Kalpleri nurunla sarıp okşayan ey Rabbimiz!

Ya Rahman duamızı kabul et, bizden razı ol!
Ya Rahim hiç şüphesiz, rahmetin ihsanın bol!
Armağanımızı Cennet eyle, ey Yüce Rabbimiz!

Güçlü olan Sensin, çok veren yine Sensin.
Sensin Rahman, Sensin Rahim, Sen Teksin.
Ey ayıpları örten, dermanımızsın ey Rabbimiz!

Nura götüren Peygamberimizin şanını artır,
Cenneti âlânın en yüksek makamına ulaştır.
Rasulümüze salât ve selâm olsun ey Rabbimiz!

Senden önce olan bir şey yoktur, Sen ebedisin.
Senden sonra kalacak varlık yoktur Sen ezelsin.
Nurunla Sana koşmayı bize nasib eyle Rabbimiz!

Medine-i Münevvere 1403H.


Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 28.10.2009 - 21:56
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Bedir
mamur su an offline mamur  
Bedir
59 Mesaj -
Ey rüzgar bu yere hürmetle eğil gönlüm tutuşur tüter.
Bedir cihan sahnesinde ilâhi sesin parıldadığı yer.
Sensin Tevhid rehberi, Sensin Hâkkın peygamberi.

Her biri kâinat gülüne, verdiği sözde candan bağlı.
Kanlarından başka yoktu, onların akıtacak yaşları.
Sensin iki cihan serveri, Sensin Allahın habibi.

Cibril-i emin teselli dolu bir bakışla baktı Rasüle.
Hasret vadisi Bedrin, pırıl pırıl kum tepelerinde.
Sensin Tevhid rehberi, Sensin Hâkkın peygamberi.

Gökten inen meleklerle, saf tutmuş iman ordusu.
Dön bak Bedre, ne güzel geliyor cennet kokusu.
Sensin iki cihan serveri, Sensin Allahın habibi.

Allahım bu nasıl cenk düşündükce ağardı saçlarım.
Bedir desem ağlasam, kâfi gelmez göz yaşlarım.
Sensin Tevhid rehberi, Sensin Hâkkın peygamberi.

Allah Allah sedalarıyla susturdular küfrün sesini.
Azimle dikip sağlamlaştırdılar dinin direklerini.
Sensin iki cihan serveri, Sensin Allahın habibi.

Takvada, infakta en önde, hepsi birer yüce yıldız.
Cihan çapında sarsılmayan yâkine sahiptiler yalnız.
Sensin Tevhid rehberi, Sensin Hâkkın peygamberi.

Ey gönül! Gel fikir pencereni o asra doğru aç.
Bu başsız yorgun nesiller, hasretle Bedre muhtaç.
Sensin iki cihan serveri, Sensin Allahın habibi.

Bedir/ 1401H.


Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 30.04.2009 - 23:07
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Filistinim
mamur su an offline mamur  
Filistinim
59 Mesaj -
Vahamet hep aynı, kanlı ifrit yakıp yıkıyor.
Hainlere arz yetmiyor, fezalar parselleniyor.

Sataşıyorlar mazlumlara bu ne küstahlık.
Bu dönüşü olmayan kalbe yerleşmiş sapıklık.

Zulüm ve inkarları kulaklarına söz geçirmez.
Kalplerinde kilitler var ilâhi mühür silinmez.

Devamlı yutkunur dururlar yüzleri kapkara,
Bak hele ağızlarında kan, kin, öfke taşmakta.

Dünya malum meydanda sağır, duymaz oldular.
İncire zeytine yemin olsun şahittir kutsal topraklar.

Yetmez mi, neden bunca masum ağlayıp dursun.
Hâk tutanların elinde bu canavarın nesli kurusun.

Masumların katili, kirli el, kanlı el baş belası.
Vah vah! Duyulmuyor milyonların ağlaması.

Ey Rabbim! Onlar katillerin torunları sabıkalı
Bu yola gidenlerin akibeti Senin kitabında saklı.

Bu zulmü boğmalı, konuşan yok mu? Neden?
Kutsal toprakları işkal eder, kudurur, dünkü kölen.

Ey kanlı saltanat, kuşatamazsın Kutsal toprağımı
Bu gecelerin sabahı var, karartamasın dünyamı.

Hücreler donuyor, değil bu vahşet gördüğün kadar.
Kol kesik ayak kopuk, feryatlar Arşa yükselip kalkar.

Yüreğimde kin kan var, çatlamış damar damar.
Rabbime yemin olsun Gazze olacak sana mezar.

Yarınlara kalmasın intikam olmasın ölüm nefesi.
Ya Rabbi! Şaşırsın kainat duysun bu gür sesi.

Hür yaşamak hakkın gelip geçiyor bunca zaman.
Bu kavgada susmak ar, kan ağlar bunca insan.

Sana hucum eden kanlı düşman, üç başlı yılan.
Çırpınıp çırpınıp kendi dünyalarında boğulsun.

Allahım zalimlerin altını üstüne çevir yurtlarında.
Filistin direniyor Gazze, Beytül lahm topraklarında.

Kucaklayın o kutsal toprakları, yürüyün el ele.
Cihan dar olsun, fırsat vermeyin kudurgan zalime.

Dava ulvi, intikamımız damarlarımızdan dolaşıyor.
Şanlı şerefli gözeticiler, size kucak açmış geliyor.

Melekler sırdaşın, gökleri titretir feryadın, ürperirim.
Ellerimiz göz yaşınızı silecek ayağa kalk Filistinim.

Cenneti müjdeleyen elçilerin yüzlerine gül bari.
Ey! Enbiyalar diyarı hasretimi özlemi mi bil bari.

Sarsın kardeşlerimizi gözü yaşlı dualarımız.
Rabbimiz bizi rahmetine sar bu sana ilticamız.

Yüreğimize sığmayan merhametin var Allahım.
Nuruna sığınırım, Filistine kurtuluş ver Allahım.

Ey Rabbimiz! Nusretin göklerden mi gelecek.
Bu çileli masun milletin yüzü ne zaman gülecek.


İstanbul / 2008


Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 12.01.2009 - 20:16
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Muhammed Mustafa s.a.v.
mamur su an offline mamur  
Muhammed Mustafa s.a.v.
59 Mesaj -
Dosta giden bütün yollar, emin beldeye,
Kalbler meylediyor, Allahın evi Kâbeye.
Muhammed Mustafaya orada verdiler selam.

İlâhi aydınlığın ihtişamı parlıyor Hiradan,
Şerefi üstün Kuran inmemişmiydi oradan.
Muhammed Mustafaya orada verdiler selam.

Bu engin nurun parıltıları ufku kaplıyor,
Görsen şaşar kalırsın, gözler kamaşıyor.
Muhammed Mustafaya orada verdiler selam.

Mekke, sende yürekler yanmış tutuşmuş,
Susatmayan, zemzem suyun ne hoşmuş.
Muhammed Mustafaya orada verdiler selam.

Rabbimiz yüreklerimiz seninle çimlensin,
Bu muhteşem güzelliğin doyası seyredilsin.
Muhammed Mustafaya orada verdiler selam.

Allahım bize gören göz, uyanık kalb lütfet.
Kutsal Kaben nur saçıyor bu ne heybet!
Muhammed Mustafaya orada verdiler selam.

Gönül coğrafyamız birbirine kenetleşiyor,
Lebbeyk sedaları orada Arşı âlayı titretiyor.
Muhammed Mustafaya orada verdiler selam.

Bu İlahi nidalar yok mu? ne güzel ne hoştur,
Sen varsın orada gönüllerimizi yanıp tutuştur.
Muhammed Mustafaya orada verdiler selam.

Bak mahşeri canlandırıyor milyonlarca beşer,
Onlar beyaz ihramlar içinde Arafatda, af diler.
Muhammed Mustafaya orada verdiler selam.

Bu lütuf karşısında meşakatlerin ne önemi var,
Allahtan korkan kalpler Rasülüne itaatle uyar.
Muhammed Mustafaya orada verdiler selam.

Gönüllerimizi süslüyor hicri İsmail seygisiyle,
Yüreği yüksek şerefle donatılmış Hz Rasûle.
Muhammed Mustafaya orada verdiler selam.

Gözlerin kalplerin karşısında mucize bu ya,
Risalet nurunu gören gözler doyasıya gördü ya.
Muhammed Mustafaya orada verdiler selam.

Habibini mahsun etmedi sahibi Beytül Haram.
Ravzayı şerif cennet bahçesi, lütuf ve ikram,
Muhammed Mustafaya orada verdiler selam.


Mekke / Kâbe 1403H.


Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 26.11.2008 - 10:48
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Gözler Açık Gider
mamur su an offline mamur  
Gözler Açık Gider
59 Mesaj -
Yaklaşınca ecel, insan garipliğini hisseder.
Çıktı mı son nefes, yan tarafa düşer eller.
Göz bebeğin şişer, gözler açık gider.

Bir şey işitmezsin, işitme duygularından
Çekerler ruhunu, parmak uçlarından.
Dikilmiş gözler, ruhun çıkışını seyreyler.

Ruh azar azar çekilir, dermanın kalmaz.
Ruh çıkıncaya kadar işitmen kaybolmaz
Bakışlar iki tarafa kayar, gözler açık gider.

Bu eskiyen elbiseyi bir gün ruhumuz atar.
İman ve amelinle kendini ateşten kurtar.
Son bağ koptuğu zaman, gözler açık gider.

Bilmiş ol,her nefis ölümü tadacak.
Kuran da, tekrarlandı tekrarlanacak.
Beden terler, ruh çıkar, gözler açık gider.

Bunlar hep gerçek, sen beyhude san.
Ruhun çekilip, son bağın kopacağı zaman.
Dilin tutulur, çenen düşer,gözler açık gider.

Brüksel / 2001


Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 19.11.2008 - 22:37
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Gönül Gülü Peygamberim
mamur su an offline mamur  
Gönül Gülü Peygamberim
59 Mesaj -
Ne güzelsin güzel şehir, kudretsin, ümitsin.
Gönüllerimizin tacı, Cihanın incisisin.
Nur saçan toprağında yatıyor peygamberim.

Resûller serveri seni methü senâ eyledi.
Baktıkça dayanamam, akar gözümün seli.
Rahmet yüzünü göster canım peygamberim.

Bu emsalsiz diyar, ibretlerle sırlarla dolu.
İlâhi nurun ışıkları, oradan yükselip durdu.
Ebedi nura bürünmüş canım peygamberim.

Ey yaren şehir! Konuklarnı bekleyip durdun,
Rasülün hayalini ta öncelerde mi kurdun?
Alemlere ambersin canım peygamberim.

Melekler seni öper, huzurunda diz çökerdi.
Dağ taş feryat eder sevgilerini önüne dökerdi.
Gözlerimizin önündesin canım peygamberim.

Tüm sevgileri gölgede bırakan bir aşkla,
Gönüllerimizde iman, gözlerimizde yaşla,
Seviyoruz seni canım canım peygamberim.

Parmaklarından akan su, ne mübaerek su.
Sana inanan kalbler, felah bulur doğrusu.
İki cihan Serverisin canım peygamberim.

Nuru cemalinle iki cihan hâz duyuyor.
Milyonlarca dudak şerefli isminle tat alıyor.
Habibi Kibriyasın canım peygamberim.

Her nereye gitsen melekler giderdi seninle.
Cibril-i emin üzüntülerini silerdi vahiyle.
Görünmez ordularla korunan peygamberim.

Bu dava kutsal, nura götüren yoldur..
Budur Cennet sırrı, sevenler seni bulur.
Ezel sırlarının şahidi canım peygamberim.

Güzel Rabbimin habibi, Ey şefaatçimiz!
Taze duygularla sevilen sevgi güneşimiz!
Ey gönül pınarı canım peygamberim.

Ne söylemişsen hak, rahmetel aleminsin.
Gözlerin ve kalblerin karşısında güzelsin.
Yüzünü göster görelim canım peygamberim.

Gizlilikleri açan nurunun parıltıları rahmettir.
Bu hakikatler, hayretler içinde hayretttir.
Akıl ve kalbleri hayran bırakan peygamberim.

Secdelere kapanır ümmetim ümmetim derdin,
Seni unuturmuyuz kalbimizde yaşıyacak sevgin.
Sana selam olsun, gönül gülü peygamberim.

Perde perde gönülleri çoşturan bu sevdalar.
Cennet kokusu alır, filizlenir boy boy atar.
Varlık semasının güneşisin canım peygamberim.

Dualarımız sessiz, iniltisiz, gürültüsüz feryat.
O’nun huzurunda yalınızlığın tecellisi heyhât.
Alemlerin göz bebeği canım peygamberim.

Allahım güzelliğin birdir, etsekte farklı dualar.
Muhammed gülüne dal eyle bizi mahşere kadar.
Rabbimin lütfu keremi, canım peygamberim.

..............................

Medine-i Münevvere 1400H.
Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 04.04.2008 - 22:15
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Kurana Sarıl
mamur su an offline mamur  
Kurana Sarıl
59 Mesaj -
Mukaddes diyar gönlümde arzuladığım yer,
Rahmet çöllerine inen bu Kuran bize yeter.
İlmin her sayfasını,Yaratan Allah adıyla oku.

Kuranın sevabı lütufla bize müjdeleniyor.
Harf harf şerefli gözeticiler kaydediyor.
‘’Lütüf ve kerem sahibi Rabbin için oku.’’

Yüce Mevlamızın, ruh yapımıza nurlu hitabı.
Titreyen, kalbimizin buna tahammülü var mı?
Kuranı hüzünlü dokunaklı bir makamla oku.

Kuran okundukça gönüllere sekinet vakar iner,
Dayanılmaz güzellikteki melekler kanatlarını gerer,
Her şeyi açıklayan, Kitabın hakkı için oku.

İnsan sadece kuldur ilimsiz ışıksız,kabre varma,
Ayrılık sonrası pişman olup saçlarını yolma,
Yaratan ve merhameti çok olan Rabbin için Oku!

Her ceninin yaratılışı bir mûcize, her zerresi ibret.
Et kemiğe giydiriliyor, aslonan bir damla su, hayret
Rahmet ve Cennet kitabını Allahın adıyla oku!

Yapılan çağrıda hem uyarı hem müjde var.
Koşarak Allaha gelenin içi titreyerek korkar.
Kurana yönel, Kurana sarıl, daima oku!

Bütün cihan doyamıyor bu ilâhi hazza elbet,
Güzelliğin ötesinde ezelden beri sonsuz bereket,
Daima oku! tane tane tertil üzerine oku!

‘’Kaleme satır satır yazdıklarına and olsun’’
Rahmet saçılsın, gönüller onunla coşsun.
Şerefi üstün Kuranı hidâyete varmak için oku.

İbreti alem için bu kitap sır ve hikmele dolu,
Taşıyacağın bu emanet şerefli ve onurlu.
Sonsuz merhamet sahibi Rabbin için oku.

Kuranın yüceliğini anlatmaya diller aciz kalır,
Allahtan lütuf artıkça sevgi dalgalanır çoğalır.
Kuranın penceresinden saygı dolu kalple oku.

Arz-ı Mûhit olan Kûrsî nedir? Düşün biraz.
Elbette günahla sevap aynı kefede tartılmaz.
Lâtif ismi şerefiyle oku! Allahın kitabını oku!

Kalmadı mı hevesin? bir küçük hücredesin.
Varsın o günahkarlar bu nuru istemesin,
Duyduğun hissettiğin her yerde Kuranı oku.

Dua ve davamız çürük değil, buna inan.
Bak beş vakit çağırıyor huzuruna yaradan
Senin için indirdiğini bilerek, inanarak oku.

Gaflet perdesini mümin O’nunla yırtar,
Allah sırrını elçilerine onunla açıklar,
Kuran ile doldur özünü, O’nun emri oku!

Gökler üstünde gelen Kuran, ilâhi bir çağrıdır.
Ona batıl yaklaşamaz nihayi gerçek nur şifadır.
Lutfuyla ihsana boğduğu keremiyle oku.

Çekilin ey bütün alemler! Yanlışa yok itibar,
İyi bilinsin ki istenilecek tek bir makam var.
Rahman ve rahim olan Allahın fermanıyla oku.

Elbette son olan ilk olandan daha çok hayırlı,
Aciz kuldan Allahtan korkar gibi korkmamalı.
Cenab-ı Hak vadini lütfedecek, daima oku!

Kaldır başını bu rahmetle yüceleceksin,
Fıtratındaki iman ışığını yak yeşereceksin.
Yüceler yücesinin adıyla oku.! Daima Oku!

O’na âşina isen çevir gözlerini gökler ötesine,
Semalar direksiz duruyor bir isminin hürmetine,
Allahın ayetlerini oku! Hayat kitabını oku!

Boşalan rahmet sağnağı pırıl pırıl akan kaynak,
Bu muhtevada duracak, kalpleri aydınlatacak.
Gönül gülü Peygamberimize salat selam oku.

O varlık alemini pırıl pırıl aydınlatan bir güneş
Kainatı kucaklayan insanla yaşayan ikiz kardeş.
Yüceliğinde sınır olmayan Allahın ismiyle oku.

Kıyamete kadar tazeliğini esrarını koruyacak,
Kaldır gözündeki kalın perdeyi oldu olacak.
Yüce Mevlanın insanlığa son armağanı, oku.

Bu lütuf karşısında meşakkatlerin ne önemi var,
Allahtan korkan kalpler Rasûlüne itaatle uyar.
İki cihanda hayatını mutlu etmek için oku.

Yüce Rahmanın hasretiyle yanıp tutuşanlar,
Sarsılmaz kaynağa sarıldılar ecel gelene kadar.
Ey insan gafil olma, Rahmanın rahmetiyle oku.

Allah doğru söyler, Rasülü doğru söyler bize.
Kalplerin gözlerin karşında büyük bir mucize.
İncet kendini yücelt kendini Rabbin için oku.

Medine-i Münevvere / 1403H


Ali Kılıç Kakiz


Bu mesaj 1 kez ve en son mamur tarafından 16.03.2008 - 23:05 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 02.03.2008 - 23:56
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Kuran Şerefi Üstün Bir Kitap
mamur su an offline mamur  
Kuran Şerefi Üstün Bir Kitap
59 Mesaj -
Dosta giden bütün yollar,
Güvenli Mekkeye, Kâbeye doğru,
Gönüller, o yana meylediyor,
Kalbler yönelmiş misk kokulu şehre kıbleye,
Rahmet çöllerinde Kuranı dinlemeye.
Zemzem şerbeti içmeye.
Beyt-i Haramın yanında,
Zemzem suyu en kutsal nesne.
Gücünü Allahtan alır,
Ekinsiz mübarek bir vadide.

O kutsal evin bekçileri şerefçe üstün.
Orası Allahın evi, Cihanın incisi.
ilâhi sanatın yüceliğini yansıtıyor büsbütün.
Ey Mekke!
Göklerde seçildiğin için mukaddessin,
Sevdiğimi bil, temiz akan su hakkı için,
Gözlerin kalblerin karşısında güzelsin.
Elbette güzellikler Allahtandır.
Sevdalar hazlar O’nun sırrıdır.

Ey Beldetül Haram!
Gül kokuyorsun buram buram.
Rasülü Emine olan,
Övgün, herkesin dilinde.
Habibi Kibriyanın sevgisini,
Melekler yazmış,
Hızlı hızlı çarpan kalbine.
Dağın taşın toprağın anılmış kasemle.

Sevrin kardeşi Hiradan,
İlâhi aydınlığın ihtişamı parlıyordu.
Nur dolu kalbiyle nereye baksa,
Ben Cebrailm diyen meleği görüyordu.
Göz açıp kapasa bile, melek yine oradaydı,
Kanatlarını açmış tüm ufku kaplıyordu.
Şerefi üstün bir Kuran,
İnmeye başlıyordu ilahi yeminle.
Allahın ilk yarattığı kalem üzerine.
Hangi ayete eğilsek,
Bu engin nurun pırıltıları görülür.
Bir ucu yerin merkezine,
Diğer ucu Arşa varan bir doğru.
Kuran,
Hay olan ve yaşayan bir hikmet,
Kuran,
Bütün gizlilikleri açan bir rahmet,
Mahlukatın zikrini özetler,
İlâhi ihtişamı dile getirir:
‘’Sen arzı boynu bükük,
Huşu halinde görürsün’’
O şefaatçi, şifa verici, sırra sahip,
Akıl ve kalbleri, Hayran bırakan,
Çok yükseklerden,
Rabbimizden indirilmiş,büyük mucize.
Bütün mülhidlerin,
Eli ve dili yetişemiyecek kadar yüce.
Beşer kudretini aşan ilâhi beyan.
Kuran,
Rahman ve rahim olan Allahın,
Ruh yapımıza hitabı,
Kendi azametinin ilanı.

Kur’an-ın bu inişi,
Her Zalimde, her azgında,
Şaşkınlık, dehşet uyandırmıştı,
Daha dün gibi her şey yakın.
Bir gün Kureyş uluları,
Toplanmışlardı Hicir’de.
Peygamber o sırada girmişti Mescide.
Resülüllah taşı öptü tavafa başladı.
Kâbe’ye yakın olmayı o denli seviyordu,
Hicre bir hasır serip, Rabbine secde ediyordu.
Secdede ki anlıyla,
Avuç avuç göz yaşı döküyordu.
Eğer O’nun yaptığı dualar, göklere yükselirse,
Yerdekilerin hali nice olur.
Şirk ve kir ehli dil uzatıyorlardı inen vahye,
Söylediklerini yüksek sesle söylüyorlardı ki,
Peygamber duysun diye.
Onların hakarete varan sözlerini,
Rasulullah s.a.v. duydukça,
Üzüntüsü yüzünden belli oluyordu
Eziyetlerden dolayı,
Teselli aralıklarla tekrarlanıyordu:
‘’Onların sözü seni üzmesin, Biz onların
Gizlediklerinide, açığa vurduklarınıda biliyoruz’’
Bu ayetlerin azameti karşısında,
İnsan tirtir titrer,
Elbette Allah sözün doğrusunu söyler.
Nefis zebûn,insan nankör gırlağına kadar.
Kuranın ilk muhatapları inkara saptılar.
Ya güzelden yana,
Bir sonuç çıkacak,
Yada sonsuz azaba.

Müşrikşlerin en sert yapılı olanı
En fazla nefret besleyeni,
İslamın en kötü ve katı düşmanı.
Ebu Cehil, yandaşlarıyla,
Kabenin tam önünde,
Vahye, peygambere hakaret yapıyorlardı.
Daha da ileri giderek,’’ hadi gücün varsa,
Gökleri parça parça üzerimize indir,
Ya sen ya biz yok olup gidinceye kadar,
Senin yakanı bırakmıyacağız ‘’diyorlardı.

Bu Kuran, mezardakilere inseydi,
Onlar bile doğrulup dinlerlerdi.
Aman Allahım!
Bu ne kin? Bu ne nefret?
Nerde haya? Nerde ar?
Şiddetli şüphe taşıyanların dilleri kökünden kurusun.
Yüzlerini ateş bürüsün, elbiseleri katrandan olsun.
Nasıl olsa dünyada günah tartan bir terazi yok.
Ama Ahirette toz zerreleri bile tartılacak.
Putperesliğin kiriyle kirlenenler yok mu?
Yaktılar yıktılar gittiler.
Büyük azgınlıklarla baş kaldırdılar.
Kendi ölçülerine göre kanun koydular.
Onların kalbleri,
İster çürüsün ister kül olsun,
Taşıdıkları şey üzerine mühürlenecek.
Göklerin kalemi yazdı asla kaybolmuyacak.

Ezilen müşrikler,
Allah Rasulü hakkında tartışıp durdular,
Bakın acınacak hallerine,
Günaha batmış müşrükleri,
Şeytan kendine ne kadarda ümmet yapmış.
Gönül akıl yönünden kalbleri ölü.

Yüreği yüksek şerefle donatılmış,
Fahr-i âlem Efendimize,
Kibir içinde kafa tutmaları yok mu?
O ezelden ebede kadar,
İlâhi nuru taşıyan şanlı peygamber.
Sevgiden mahrum müşrikler,
O sıcak yüreğin,O gönülden süzülen,
Bir tek tebessümünü nereden bilecekler?
Bize kolay olan onlara neden zor?
Görmek istemeyip göz yummak neden?
Allahın nazarğahı Kâbe’yi, Rasulü Kibriyayı.
Zulümlerinde inadına direnenler,
Azgın şeytanların arkasına düştüler.
Küfrün karanlığıyla örtündüler.
Dün inkar, bugün maske,
Biribirinin davetcisi.
Bağırtğanlıkları onlara fayda vermedi.
Hiç bir azgın bu şerefe leke süremedi.
Ey! Ebedi lânete uğramış adam.
Allah onu dileyene vermeyi diler.
Nefsine uyarak cüret mi gösterdin?
Yükseklere çıkta yandaşlarının körlüğünü bak.
Nura götüren yolu seç.

Peygambere, dinine bağlı, olan bir kadın,
Bu olup bitenleri gözlüyor ve dinliyordu.
Safa tepesine yakın bir evden.
Fazla bir zaman geçmemişti ki,
Hz. Hamza karşısında göründü.
Yayı boynunda asılı, avdan dönüyordu.
O hanım evinden çıkıp onu durdurdu.
Ey Hamza!
Kardeşin oğlu Muhammede,
Ebu Cehlin,
Nasıl davrandığını bir görseydin?
Peygambere çirkince küfretti.
Onunla alay edip, şimdi Kâbeye gitti.

Hz. Hamza yumuşak huyluydu,
Anlaşılması kolay bir insandı.
Kureyişin en cesuru.
Kızdırıldığında,
En başeğmeyen en sert adamı olurdu.
Onun,
Güçlü yapısı kızgınlıktan sarsılıyordu.
Kâbe’ye giren Hz. Hamza,
Ebu Cehilin karşısına dikildi,
‘’O’na hakaret eden senmisin? ’’ dedi.
Yayını onun başına indirdi.
Başı yarılarak yere seriliverdi.
‘’Bende O’nun dinindeyim.’’
‘’Güçün varsa bana karşı çık’’ Dedi.

Ebu Cehil, kendine geldiğinde.
Yandaşlarına dedi ki:
‘’Ben bunu hak etmiştim.
And olsun ki onun kardeşinin oğluna,
Çirkin fena sözler söyledim.’’

Onlar ehli Hakka her cihetten yan giderler,
Nankörler, zalimler ve mücrimler,
Ölümlerinin ertelenmesini isterler.
Başınıza gelecekleri ben mi söyliyeyim?
Allah’a kafa tutan azgınların,
Vay başına geleceklere.

Bedirde,
Müşriklere yer yüzü dar gelice.
Meleklerin darbeleriyle geberdiler.
O ölülere hitap eden peygamber,
Ne diyordu biliyormusunuz?
‘’Rabbinizin Vadettiğini hak olarak buldunuz mu? ..
Beni hak olarak gönderene yemin ederim ki:
Duyuyorlar, sadece cevap veremiyorlar’’
İnkarda ısrar edilirse, ilahi uyarılar sıralanır.
Allahın hışmı iner, inincede,
Onu geri çevirecek hiç bir kuvvet bulunamaz.
Çünkü,tesir gücü ilahidir.
Böylece kafirler hüsrana uğradılar.
Allah ve Rasulünü, yalanlayanların sonu bu.
Arda kalan harabeleri görüyorsunuz.
Haktan güç ölçüsünü almayanlar,
Gayesine erişemez.
Allah,
İnsanı şerefle yaratıp ayağa kaldırmış.
Aklı çare bulmak için lütfetmiş.
Bizi karşısına alıp muhatap saymış.
İlahi kaynaktan ötesi tamamen boş.

Sır ve hikmet dolu Kur’anla,
Bu yeni lütfun verdiği şevkle,
Şimdi göklere bak baka bildiğin kadar.
İlhamların kaynağı Kur’an,
Semaları temaşaya etmeye çağırıyor.
Arkası var gördüklerinin diyor.
İbretle bakanlar için sır ve hikmetlerle doludur.
Direksiz desteksiz yaratan O’dur.
O zaman anlarsın zerre ile kürre arasındaki farkı..
Bir delik görebilirmisin?
Gözler yorgun sahibine döner.
Aklın yaya kaldığı fizik ötesini,
Kim kavrar? Kim anlar?
Rabbül Aleminin,
Evrende hakim olan sırrı şaşmaz.
Çürük ipliğe,
Bu fani hayatı sarmak doğru olmaz.
Cenab-ı Hâk.
İnsana sorumluluk yüklemiş.
Yükü taş olsun, kitap olsun,
Ne farkeder eşek için.
Kur’an-ı sırtında, gönlünde taşımayan,
Kulluk edecek fani kapılar bulur.
Üzerinde şerefli gözeticiler olmayan yoktur
Zâtı Kibriya,
Bu dünyanın sonuna bir hesap koymuştur.
Herkes nur ve karanlığıyla dirilecek.
Yaradanın hesabı hem çetin hemde çabuk.
Allahtan nur alan Peygamber ne söylüyorsa hak.
Allah katında ruh yüceliğinden.
Başka büyüklük yok.
O’nun nuruyla vahiy gölgesinde yetişenlere,
Kur’an sırrını verdiği, ihlas sahiplerine,
Sabırla gönül hazzına kavuşanlara,
Müjdeler olsun.

Ey! Ayıpları örten Allahım,
Bizlere göz gönül uyanıklığı lütfet.
Ey Allahım!
Senin Sevgin ve rahmetin,
Gönüllerimize genişlik versin.
Yükümüzü hafifletsin.
Fahr-i âlem efendimize s.a.v.
Salat ve selam olsun,
Sağnak sağnak yağsın nuru üzerimize.

Mekke / Safa/Merve /1403 H.


Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 15.02.2008 - 19:58
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Küfür Manevi Ateştir
mamur su an offline mamur  
Küfür Manevi Ateştir
59 Mesaj -
Canlı canlıdan doğar,
İnsanın yaratılışı,
Tamamen bir hesap üzerinedir.
Hayat halledilmesi güç bir düğümdür.
Dünyanın sahte yüzünün arkasında,
Ölüm ve ahiret vardır.
Önüne küfür ölçüsü konan, beden ve ruh,
Bakan körler, duyan sağırlar olur.
Yüce alem nakış nakış sırlarla dolu.
Akletmezmisin dut yaprağına bak.
O yaprağın,
Tadı, rengi, kokusu bir değil mi?
Gerçek düşünen insan,
Yan çizip bundan şüphelenir mi?
İpek böceği onur yer ondan ipek çıkar.
Bal arısı yer ondan bal meydana gelir.
Koyun yer gübre hasıl olur.
Ceylan yer göbeğinde misk teşekkül eder.
Mahiyeti bir tek şeyden,
Çeşitleri yaratan kim?
Gökleri ve yerleri yaratan Allahın varlığında,
Şüphen mi var?
Küfür manevi bir ateştir ki:
Fazilet fidelerini yakar.
Nefis, şehvet yakıtını tutuşturur.
Kainat,
Ne sağır,ne iradesiz, nede kördür.
İnkarcı,hayırdan sıyrılmış,
Tesadüfler bataklığında boğulur.
Korkular insanı sardığı vakit,
O zaman kafirleri görelim.
Azabı görünce,
Küfürlerine sadık kalacaklar mı?
Eminim ki, zalimler ölürken,
Allahtan yardım istemeden ölmezler.
Fakat,
İş işten geçtikten sonra...
İnkar azgınlaşınca,
Kalbde ilahi marifete yer bırakmaz.
O’nun mülkünde,O’na karşı gelmek?
Körlüğün, sağırlığın, nankörlüğün ta kendisidir.
İnsanlık şerefi bu kadar rezil edilemez.
Allah’a baş kaldırıp,
Yalanlıyanların bakın sonuna.
İlim ve hikmetle iç içe olan,
Kuran’ana yemin edilerek:
‘’Biz ona şah damarından daha yakınız
Her halinden haberdar, her an kudretimiz altındadır.’’
‘’Kafirlerin varacağı sonuç ise ateştir.’’
Mümin ise,
İmanla gaflet perdesini yırtar.
Hüküm ve hikmet sahibi,
Allah’a yönelir, onun için kurtulur.
Mümin ölürken,
Sarsılmaz bir ümit,
Güven üzere gözlerini yumar.
Rabbinin Rahmetini umar.
Yerin altmış vadi altında olsada.
Hayırlı bir sonla hayatımız kapansın.
Ahirette sahlihlerle birlikte olalım.

Kayseri / 1987


Ali Kılıç Kakiz
Ekleme Tarihi: 20.01.2008 - 23:29
mamur üyenin diğer mesajları mamur`in Profili mamur Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Sayfa (3): (1) 2 3 Devam >
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 412 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
mrvtt (34), incim (55), kalbiselim (53), asimm (43), hisam (48), aciz önder (38), caramed (51), sevim (59), hasan kemal (54), aygo (43), akdemir (49), zeynep63 (18), adem dikici (58), semasalman (37), yusuf2023 (43), hallo42 (33), aymet (46), irfan55 (49), bayercana (35), Sabri-81 (43), selam2000 (51), Dadas69 (55), celebirisin (40), Musab49 (50), genciz (56), erkamartuk (38), yalniz gul (58), dertli007_46 (36), kafka001 (52), egemen07 (44), Tekin (51), milasi (68), porselen43 (55), semasalman87 (37), dtkyusuf (49), sertel (51)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.57348 saniyede açıldı