ivermektine generique colchicine generique colchicine hydroxychloroquine stromectol cipralex ciprine cipro med cipro clamycin clarinex clarithrocine claritin claritine claromycine claropram clavamox clavu basan cleocin climara clobex clocim clomid clopin clot basan clozaril co acepril co atenolol co diovan co enalapril co enatec co epril co lisinopril coaprovel colcrys colofac combivir compazine competact concor plus concor confortid conjugen convulex copegus corangine
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

48 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (3): (1) 2 3 Devam >
Ekleyen Mesaj
Konu: BİRİLERİNİN EŞ BAŞKANI OLDUĞU :((((Geçmişten Günümüze Büyük Orta Doğu Projesi..
vaha1972 su an offline vaha1972  
69 Mesaj -
diyecek bir sey bulamiyorum sana. serefsizligine devamet, senki Sahabeye bile iftira eden hainin tekisin. Sahabe (r.a)'a iftra eden bizemi etmeyecek. Hakaretten hoslanan sefil ruh, iblisin talebesi istedigin kadar yirtin senin ne pislik oldugunu herkes biliyor. Tebrik yazdigin cevaplara bile karsilik almiyorsun. Zira insan olan insanlara cevap verilir. Senin gibi iblis talebelerine kimse cevap vermiyor. Benim sana yazdiklarimi cevap olarak algilama bunlar hakarettir sana, senin hayasiz, edepsiz suratina vurulan tokatlardir.
Ekleme Tarihi: 10.07.2010 - 14:19
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: BİRİLERİNİN EŞ BAŞKANI OLDUĞU :((((Geçmişten Günümüze Büyük Orta Doğu Projesi..
vaha1972 su an offline vaha1972  
RE:
69 Mesaj -
Alıntı
Orijınalı kolye7

Anlat Dai/Vaha anlat çooook heyecanlı oluyor. Affedersin ama külahımda yokk i ona anlat diyeyim sana.

Dai adını artık benim karşımda bu şekilde mücadele edemeyeceğini anladığın ve hakaret ve küfürle mücadele için kullandığın Vaha adını kullanmaya karar vermiş olduğun için kullanmadın.

Ama artık Daiden sonra Vaha adınında hesabı görülmüş olduğundan sana kendini hiç boşa yorma demekten başka bir yapacak şeyim kalmıyor.

Şüphesiz Allah yalan söyleyenide biliyor, gerçek söyleyenide. Ondan hiç bir şeyi saklamak mümkünmü ?

Tüm hükümlerimin ve iddialarımın arkasındayım ve kefiliyim.

Böylece tüm kardeşlerime esen kalın diyorum...







Basinda küllah olup olmadigini bilmiyorum ama kafatasinin icinde akil olmadigina kesinlikle eminim.
Behey divane bas, bozuk kalp satilmis ruh, merkep beden sen ne aymazin birisinki, ne laftan anliyor ve nede sözden. Kendince dogru gördügün sacmaliklara herkesin uymasini istiyorsun. 55 yasindaki saskin ne kimsin, nesinki kendini odak noktasi gösteriyorsun. Iftiraci iki yüzlü sahtekarin tekisin. hic söylemedigim sözleri yazip bana mal ediyorsun ahlaksiz.
Yalanlarinin icinde biride beni Dai olarak taktim etmen. Divane akil, bozuk kalp, satilmis ruh ve merkep beden kolye, benim dai'le alakam olmadigini ben ve Dai yazdigimiz halde durmadan ayni aptalligi yazip duruyorsun. Bütün konularda yanilip yalan yanlis yüz karsi yazilarin gibi bu (Dai ve Vaha1972) ayni sahislardir diye durmadan yalan söylüyorsun. sen ne asalarin asagisi bir ucubei hilkatsin.
55 yasindaki ucube bana zerre kadar zararin dokunmaz. Allah etrafindakiler eger daha varsa sabir versin.
Ekleme Tarihi: 09.07.2010 - 14:53
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: BİRİLERİNİN EŞ BAŞKANI OLDUĞU :((((Geçmişten Günümüze Büyük Orta Doğu Projesi..
vaha1972 su an offline vaha1972  
69 Mesaj -
Bak, Bak su zincirini koparan merkebin yazdigi seylere. BAK Su kendini alim diye ortada konusan cehennem oduncusuna, bak bi söylediklerine. Söylenmesi degil bir alime, cahile bile yakismayacak yazilmasi yüz kizartan yazilarina. Bak su 55 yasindaki Cehenneme odun tasiyan merkebe, bu kelimeleri yazmaktan 15 yasindaki genc bile utanir.
Senin gibi mason kemalin merkepleri yazacak seyleri bitince küfür etmekten baska careleri kalmiyor. Ondan dolayi yadirgamiyorum senin gibi bir merkebin su yazdiklarini.
Ne oldu mason kemalin alim merkebi, durmadan kop yaptigin sacma sapan seyler bittide, yazdiklarimin altinda ezildin büzüldün, basina basilan itler gibi kuyrugunumu salliyorsun.
Er meydanina Er olu Erler cikar. Senin ne isin var bu meydanda, senin yerin ahir oraya aitsin. Cek git ahirina sana benzeyen ve hizmet ettiginiz o malum mülevves ruhda orada, seninde baglanacak ipini hazirladim gel basina gecir.

Su sözleri yazarken aynayami bakiyordun merkep, 55 yasindaki küfürbaz cakal. Aslanlar sofrasinda kemikmi calacaksin, calmana gerekyok Aslanlardan geriye kalan kemikleri ahira atiyorlar, taki senin gibi itler onlari yalayip oynassin.
Bakiyorum o kemiklerin kilciklari bogazinda kalmis acidan uluyup duruyorsun, yaninda merkebi oldugun mason kemalin serbeti (icki) varsa biraz ondan ic, en azindan acisini unutur kuyruguna basilan merkepler gibi anirmazsin.

Kilincin keskin darbesini basina yiyince ne yazacagini ne yapacagini sasirdin. Basina vurulmus merkepler gibi kendi etrafinda dönmeye basladin.
Be hey vuralan darbelerden basi dönen merkep, yazacak bir seyi kalmamis sersem Cehennem oduncusu senin kohmus köhne kopyalarini kabul etmeyen herkese birseyler yakistirmaktan bikmadinmi? Her kese birseyler yakistirmayi meziyet haline getiren mason kemalin uluyan iti, kendinde olan seyleri baskalarinami yakistiriyorsun hey hat eyne sera minel sureyya....
Bakiyorum yazacak bir seyin kalmayinca insanlarin ar yerleriyle oynmaya basliyorsun. Dikkat et o oynadigin seylerin zarari dokunmasin. Kazurat yemeyek, pis sulari icmeyi sofrandan eksik etmiyorsun, cok tatlimi geliyor durmadan ayni seyleri yemek, burnunla pislik toplamak hosunami gidiyor ki, durmadan ayni seylerle mesgul oluyorsun.

Apo ve mason kemal bir birinden ne gibi bir farki, ikiside vatan haini, ikiside masumlarin katili, ikiside din düsmani, ikiside namus ve irz dümani. Sende onlarin uluyan iti olma serefine erdin tebrik ederim.
Benim namusumun bekcisi ne senin mason atan nede ona benziyen apo, ben kendi namusumu koruyacak gücteyim Allah'a sükür.
Sen kendine bak koruyamadigin yada önem vermedigin namusunun bekciligini baskalara havale etmissin tuh sana, serefsiz yüzüne tükürsem tükürügüme yazik olur.

Sonunda ne mal oldugun anlasildi! yedigin darbelerden yüzündeki masken düstü! Seni o mikrap yuvandan cikardim, gercek mide bulandirici yüzünü gösterdim. Sözde alimim diye otrtada dolasiyor, ilminin meziyetlerini anlatiyordun, senin nasil bir merkep oldugunu bundan sonra Ravda da ki herkes bilecek, herkeslerden saygi bekliordun. Bundan sonra saygi yerine tükürülecek merkep olacaksin.
Sözde toplum bilimcisiymis bu 55 yasindaki merkep, herkeslere akil verirmis bu sarlatan seytan.
Be hey müleves ruhunu seytana satmis, mikrop yuvasi bedenini mason kemale merkep yapmis sahtekar. Sen önce bi kendini yönet, kendini yönetmekten mahrum fukara senkim toplum bilimciligi kim.

55 yasindaki merkep kolye! eger haysiyet ve sereften bir seyler anliyorsan buradan def olup gidersin. Zira bundan sora bura pis ve mide bulandirici yazilari yazmaya devam edecek yer yüzünde birisi olacagini ben tahmin etmiyorum. Ama sen süprizlerle dolusun belkide yazmaya devam edersin.
Ama bunu yaparsan sani kale alip adam yerine sokacak bir insanin olacagini sanmiyorum. Artik Cennetten kovulmus hocan seytan gibi sende manen buradan kovuldun. Ruhunu seytana, bedenini mason kemale merkep yapanlara kimse saygi duymuyor. Herkeslerden nefret göreceksin, kimse sani kale bile almayacak vah vah ahmak fukara.
Ekleme Tarihi: 04.07.2010 - 15:38
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: BİRİLERİNİN EŞ BAŞKANI OLDUĞU :((((Geçmişten Günümüze Büyük Orta Doğu Projesi..
vaha1972 su an offline vaha1972  
69 Mesaj -
kuyruguna bastim yinekahkaha bas bas bagiriyor layik olmadigin halde baskalarindan yardim bekliyorsun.
Be hey mason kemalin 55 yasindaki merkebi senin hakkinda verdigim misal cuk diye tormus agzindan salyalar aka aka iftira, yalan, hile ve en asagilik seylerle beni itham ediyorsun. Sana aciyorum cünki acinacak halde zavallinin birisin. Kimse tarafindan benimsenmiyen nefretle anilan, herkesten tokat yiyen ve yasina ragmen kimseden saygi görmeyen acubei hilkatin birisin.
Ben pkk'liymissim kahkaha kahkaha bunu seytana bile yutturamazsin Pkk'dan en az senin atan mason kemal kadar nefret ediyorum.
Yalandan dolandan yazdigin kopyalarin bitince ne b.... yiyecegini sasirdin senin gibilerin zihniyettinde bi okadar senin kadar asagilik olan pkk ile mi beni itham ediyosun. Heyhat eyne sera minel sureyya. Kuyu dibinden yildizlara tas atan ahmagin birisin sen.
Azimli olduguna hic süphem yok. Zira senin gibi akilsiz bir merkep azm edip asla hendekten atmayacaktir. Icinde bulundugu pislik icinde eglenip duracaksin.
Senin icin ben insan degilmisim. Gülüm bari, Senin gibi burnuyla pislik toplayan sarlatan seytanlarin nazaraninda insan olsam ne yazar, olmasam ne yazar. Birak bunu insan olan insanlar karar versin, senin gibi saskin merkepler degil.

mason kemalin merkebi hersey icin yemin etmeyi huy haline getirmissin. Bundan dolayi cin carpmis seytanlara benzemissin neyin dogru neyin yanlis oldugunu farkinda olmayan seytan oyuncakalarina benziyorsun.

Vatan hainligi ile ithamina gelince. Be hey zakkum meyvesi. Bu vatan bölünmez ve bölünmeyecekte. Buna senin atan mason kemal muvafak olamadi, onun merkebi sen muvafak olamayacaksin, senin gibilere benzeyem ve mason atanin yadigi olan pkk'da muvafak olamayacak.
Küfür meselesine gelince. Benim küfür ettigimi isbatlasana sarlatan. saskin esek küfür ile hakaret ayri seyler. Ben sana ve atan olacak mason kemale en asagilik hakaretleri ediyorum. ama küfür etmiyor. Küfür senin gibi merkeplerin meziyeti.
senin alimlik meselesine gelince. Kackere bunu isbat ettim sen alim degil cahil merkebin tekisin. Sen kim alimlik kim be hey budala.

Atan olan mason kemalden özür dileme meselesi ise. Binlerce masum müslümanin kanina giren. bi önceki yazimdaki o güzel bahceyi pisletmek icin elinden geleni yapan, müslümanlarin icine nifak, fitne, ayrimcilik ve milliyetcilik gibi asagilik fikirleri asilayan bir Cehennem oduncusundan... bunlari yaptigindan dolayi özür bekliyorsan cok beklersin sakarin oduncusu.
münafiklik meselesine gelince. Sen ne azili bir seytansin ki, isine gelmeyince sende olan rezil sifatlarla tesmiye ediyosun. Eee insan kendinde olanlari baskasinda da görmek istermis.
Bakiyorum herkesin arkasinda duruyor ne cikarttigini merak ediyor ve cok lezzetli bir seymis gibi durmadan yiyorsun afiyet olsun....

Bana insan diyen Allah katinda yanmistir meselesi ise. Be hey saskin merkep baska isin kalmadi da yahudi ve hiristiyan sapiklari gibi Allah adina konusmayadami basladin haysiyetsiz akil fukarasi.

Pislik atiyorum meselesine gelince. Merkep kolye pislige pislik atildigi nedere görülmüs.

Türkiyenin degerlerine hakaret etme meselesine gelince. Senin kadar asagilik, yalanci, iftiraci birisini görmedim. Bu Vatan icin gözümü kirpmadan canimi veririm, bunu isbat etmezsen serefsizsin hadi hodri meydan hadi isbatla bakalim. Ama deger dedigin mason kemal ise o bu vatanin degerleriyle uzaktan yakindan alakasi yok. Zira o bu ülkenin degil masonlarin degerlerinden. Din düsmani hainler, bölücüler nezamandan beri deger olmus onuda anlamakta zorluk cekiyorum.

Ravda yönetiminin bana musahama edip atmamasi meselesine gelince. Ravda yönetimi beni atsa da atmasada saygi duyarim kimseyede kirilmam. Eger beni senin asagilik yalanlarindan dolayi atacaklarsa hic durmasinlar atsinlar.
Simdik sen bunu söyledinya bi de tehtit ettin hemen atarlar beni nede olsa bekduan mesur hemen tutar büyük bir alimsin ya her kes seni adam yerine koyuyor ya, senin yazilarini okuyan parmaklarini isiryor ya, seninle ugrasan hayret ve korkusundan ne yapacagini sasiriyor ya, sana karsi saygida kusur etmiyorlar ya, bi dedigini iki etmiyorlar ya.... ya ya ya ya senin hakkinda ya lar bitmez. Bu kacinci kez sikayetin ne dir bu korkun telasin benden korkma o mülleves ruhuna dokunmam. Biliyorum sana ve mason atana karsi cok hakaret ediyor aci gercekleri göz önüne seriyorum. Herkesin gizledigi gercekleri ben acik konusuyorum. ve konusacamda.
Sana bir keresinde söyle yazmistim! Yolda gelirken kamcimi düsürdüm seni kilincimla ada edecem diye.
Ama bakiyorum sen hala seytanligi insanliga, mason kemalin merkepligini medeni bir insan olmaya tercih ediyorsun. Simdiye kadar kilincin keskin olmayan tarafiyla vuruyordum kafana, bundan sonra keskin tarafini kullanacam.

Atatürk içki içerdi malum sebeplerle diye hamakatta bulunmussun. Aca o malum sebeler nelerdir bi zahmet yazi versen. Yoksa susuz bi cölde kaldida su bulamdigindan dolayi icki icmek kendisine helal oldu. Yoksa sendemi susuz bir cölde atan gibi dolasiyorsun ondan dolayi ickiyi mubah görüyorsun?
Ekleme Tarihi: 03.07.2010 - 19:39
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: BİRİLERİNİN EŞ BAŞKANI OLDUĞU :((((Geçmişten Günümüze Büyük Orta Doğu Projesi..
vaha1972 su an offline vaha1972  
69 Mesaj -
Allah insaf versin, bir esege senin gibi bir insan olacagi teklif edilse inan bin kere esekligi senin gibi bir acubei hilkat olmaya tercik edecektir. Sen nasil bir seysin, insan olan laftan anlar malesef anlama fukarasisin.
Cevablarim sana degil zira cevap anlayana verilir. Senin gibi anlama mahrumu merkeplere cevap verilmez.

Cevabim sena cevap yetisterenlere olacak taki senin nasil bir murdar lase oldugunu anlasinlar. Zaten o kardesler coktan anlamislardir ama yinede bir kere hatirlatmakta fayda var.

Dünyada esi ve benzeri olmayan bir bahce ki; icerisinde güllerin en güzeli, yemisli agaclarin her cesidi, tatli meyvelerin her türlüsü... icinde saraylar tatli su irmaklariyla dolu bir bahce. Doslari gibta ile, düsmanliri gayz ve nefret ile bakarmis. Günün birinde bu bahceye vahsi ahmak birisi ugrar. O bahceyi koruyan bahcivanlar baska islerle mesgul oldugu bir sirada bunu firsat bilip bahceye girer. Güzelliklere yabani, zehirlemekten lezzet alan yilanlar misüllü oda kendi yedigi ve karin sancisi yapan zakkum agacinin yemislerini o bahcenin icine serper ve icmis oldugu pis suyu o temiz irmaklara karistirip defolup gider.

Hikayenin kakikati su kardeslerim.
O bahce islam dini. Icindeki cesit cesit güller ise, Seriat-i Muhammediye (A.S.M) ve Sünnet-i Ahmediye O meyveler ve yemisler ise,ayri milletlere mensup olan müslümanlar. O saraylar ise Islam büyükleri irmaklar ise onlarin berak tertermiz fikirleri. O bahceyi koruyan bahcivanlar ise, her asir basinda gelen müctehitler.
O düsmanlar ise baska dinlere mensup milletler. O bahceye firsat bulup giren vahsi ahmak ise mason kemal. Bahcenin icine diktigi zakkum agaclari ise, kolye ve ona benzeyenler. Yiyerken karin agritan o zakkum agacinin meyveleri ise, mason kemalden miras kalan zehirli fikirleri kolye gibilerine miras kalmis. O pis su ise, icki karin sancisini unuturmak icin mason kemalin sofrasindan eksik etmedigi ickisi.
Ekleme Tarihi: 02.07.2010 - 20:52
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: BİRİLERİNİN EŞ BAŞKANI OLDUĞU :((((Geçmişten Günümüze Büyük Orta Doğu Projesi..
vaha1972 su an offline vaha1972  
RE:
69 Mesaj -
Alıntı
Orijınalı kolye7

Fakat şu benim APO, PKK, BDP ilgili yazılarımla ilgili hiç bir tepkini neden göremiyoruz ?
Bunlar hakkında düşüncelerin nedir ? Anlatda şu senin sason, mason, fason masallarından, martavallarından kurtulup şu gerçek yüzünü artık bir görüverelim. Ne dersin ?

Mesela Emine Ayna için neler düşünüyorsun onuda bir yazıverde öğrenelim.[/h3]



kolye senin icin fesat, zannediyorsun senin mason kemali yalan dolanlarla hakliligini göstermeye calistigin gibi; güya benim kürt olmam dan dolayi milliyetcilikle beni suclayacaksin. Su vaha'nin zaif bir tarafini bulsamda oradan saldirsam diye ac canavarlar gibi tuzagin basinda beklerken dislerini tirnaklarini temizliyorsun...

Madem merak ettin, madem zaif bir nokta ariyorsun, madem bu konu hakkinda fikirlerimi merak ediyorsun, iste bende sana ve senin gibi merak edenlere yukarda saydigin serodaklar hakkindaki düsüncelerimi beyan ediyorum.
Islam dinine bin sene bayraktarlik eden türk milletine saldiran kim olursa olsun kardesim dahi olsa nefretle bakarim. Zira Kur'anda övülen, Hadis ile tarif edilen bir millete silah cekilmez, yüz bin tane opo, yüz binlerce pkk, yüz binlerce bdp'yi namaz kilan bir türke degismem. Bin selik sanli bir gecmisi olan bir milleti bu hanlerle ayni kefeye koymam. Türk milletin düsmani benimde düsmanim, onun dostu benimde dostum.
emine aynaya gelince en az mason kemalden nefret ettigim kadar, nefret ediyorum.

Yüz yillardir mutlugu ve aciyi beraber bir arada yasayan iki milleti senin gibileri bir birine düsürmeye calisiyor.
mason kemal olan atan bu iki milleti bir birine düsürdü (sahbeyi bir birine düseren ibni sebe gibi) müslümanlarin arasina milleyetcilik fikrini asiladi ve bunuda malasef basardi. Yahudilerden aldigi emri fazlasiyla yerine getirdi. Islamin ciktigi günden bu yana, islamlar icerisinde mason kemal kadar zalimi tarihler göstermiyor. Bu yolda ebu cehil bile atanin yaninda cok kücük kalir.

Simdik ögrendin düsüncelerimi.
BUNLARI AL FESAT BEYNINE KOY


Bu mesaj 1 kez ve en son vaha1972 tarafından 02.07.2010 - 00:00 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 01.07.2010 - 22:45
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: BİRİLERİNİN EŞ BAŞKANI OLDUĞU :((((Geçmişten Günümüze Büyük Orta Doğu Projesi..
vaha1972 su an offline vaha1972  
69 Mesaj -
al birisini vur ötekisene. Düsünce ayni, akil ayni, görüs ayni, kalip ayni, maksat ayni. Tek düsünceniz türkiyeye hizmet eden hükümeti her vesile ile kötülemek ve mason kemalin cürümüs, kokmus fikirlerini zorla kabul ettirmek.
80 yil geriden gelen dalalet batakliginda bogulmus, dostlari düsman, düsmanlari dost gören zavallilara ne denilir.
Firsat bulduklarinda deliklerinden cikan hasaratlar, zehirlemekten zevk alan beht mayeler. Aslanlarin sofrasindan kemik calan cakallar gibisiniz. Cok övündügünüz icki mübtelasi mason atanizin yapamadiginizi siz yapacaginizimi zann ediyorsunz.
Ekleme Tarihi: 01.07.2010 - 16:33
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Atatürk 1948 de yaşıyor olsaydı bugün Ortadoğuda bir İsrail devleti olmayacaktı.
vaha1972 su an offline vaha1972  
RE:
69 Mesaj -
[quote]Orijınalı kolye7

[B]Merhaba Dai, pardon Vaha.

Nerelerdeydin vatandaşım. Arada bir kendini gösteriver.

Şu verdiğin linklerin içeriğinden çok çok daha içi pislik, iftira v.s dolu video v.s izledim okudum. Fakat yinede bu linkleri açmaya çalıştığımda açılmadılar, yani hata verdiler. Farkeden bir şey olmayacaktı ama ben yine sana söylenmesi gerekenleri söyleyeceğim tabi. Tahmin ediyorum söylediklerim senin buraya yazdıklarının dışında bu videoalarla anlatmaya çalıştıklarınada cevap olacaktır.

Önüne koyduğum bunca ispatlı belgeye ve gerçeklere rağmen hala hepsi birer İngiliz pisliği, dindar geçinen
Ve öyle zannediyorum ki yazdığım muazzam onca yazının içindekileride bir hafıza mucizesi olarak çok kısa bir zamanda unutabilmektesin. Yoksa böyle durup durup aynı rezil tekerlemelerle burada tekrar tekrar arzı endam etmezdin.

Aslında şu son yazını okuduğumda dahi beni epeyce güldürdüğünüde ifade etmeliyim. Atatürkün mezarındandamı rahatsızlık duyuyorsun ? Sence nerede yatmalıydı ? Bodrumda bir turistik otelin bahçesindemi ?

Öbür taraftan mesaj gönderip kendisi belirleyemez yani.

] Demek linklere bakamadin cok üzüldüm. Ama suc senin moson kemalin arkasinda gidenlerde. korkularindan tr'de yutobe'yi kapatmislar taki senin gibi akli gözüne inen ahmaklar hakikatlardan haberdar olmasinlar. vah vah vah....
Görmeyeli beni arar olmussun. Be kolye kiymetli vakitlerimi senin sacma sapan yazilarina cevap vererek geciremem.
Arada sirada canim sikiliyor o sikintiyida senin gibilerle m. kemalin oyuncaklariyla oynayarak geciriyorum. Benim icin sitres topu gibisin.
önüme bi sürü muazam isbatli belge koymussun kolye. Ben senin önüme koydugun atan mason kemal hakkindaki sence dogru dedigin sacmaliklari ayaklarimin altina aldigimdan unutmussum kusura bakma kolye.
Bilemedim yazdiklarinin arsivlik belgeler mahiyetinde oldugunu. Ama sende kopisi vardir mutlaka bi zahmet gönderi ver bana.
Yazdiklarimi seni güldürüyormus. Cok sevindim gülmene. Zira bende senin sacma yazilarina bakip gülüyorum. Mason kemal ikimizide güldürüyor.
mason atinin mezarinda rahatmi yoksa degilmi bilemem zaten ilgilenmiyorumda.
Ama nerede yatirsalardi diye soru sormussun. Bana sorsalardi güzel bi yer biliyorum orasi ona cok uygun, hem yalnizda kalmazdi.
mesaj konusuna gelince. Be kolye mason kemal atanin mesaj atacak halimi var. Gerci biraksalar mülevves ruhu hemen kacip bura gelecek yaptigi bütün pisliklerin telafisine calisacak, malesef gidenleri geri göndermiyorlar. Ama sen yanina gide bilirsin bu mümkün zaten giddigin yol seni oraya dogru götürüyor. Ha vasiyet et belki senide anit kabir denen tas yiginin altina gömerler



Bu mesaj 2 kez ve en son vaha1972 tarafından 28.06.2010 - 23:27 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 28.06.2010 - 12:35
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Atatürk 1948 de yaşıyor olsaydı bugün Ortadoğuda bir İsrail devleti olmayacaktı.
vaha1972 su an offline vaha1972  
69 Mesaj -
mason kemdal yahudi düsmaniymis! yokya. Bir numarali mason kemal yahudi düsmani olmusmus kahkaha
altaki linklere bakarsan anit kabir denen yerde yatan atanin nasil bi mason oldugunu anlarsin...
Not: Simdik seni daha iyi anliyorum Tayip Erdogan'dan neden bu kadar nefret ettigini.
Yahudileri sevmemek mason kemal atana düsmanlik oldugundan dolayi nefret ediyorsun.
http://www.youtube.com/watch?v=wLCwAY2RE8A&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=gitLeKqkWYw&feature=related
http://www.youtube.com/watch?v=tv0HvvXAqBs&feature=related

Gözünü kapayan yanliiz kendine gündüzü gece yapar.
Ekleme Tarihi: 28.06.2010 - 02:15
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: ISLAM TARIHI ICINDE SIA NASIL GELISTI VE SIILIK NASIL TÜREDI?
vaha1972 su an offline vaha1972  
69 Mesaj -
Hz. Muaviyeden bu kadar nefretin Ehli beyten dolayi zannederim. kolye simdik söyle Hz. Muaviye Ehlibeytten kimi katl etmistir.
Ikincisi: Biz burada hikaye yada menkibe yazmiyoruz. Ciddi konularda Hadis veya tarihten söz ederken kaynaklarinida bi zahmet ver. Kaynaksiz verdigin cevaplarin hic bir ehemiyeti olmayacagini senin gibi okumus birisinin anlamasi gerek...
ücüncüsü: Az ve öz yaz. Sen laf kalabaligindan baska bir sey yaptigin yok. Saniyormusun ki, senin sayfalarca yazdigin cevaplar okunuyor. Onun icin az ve öz yaz ki, okunsun.
dördüncüsü: Kendinden birsey üretemiyecek yada arastiramiyacak kadar acizmisin ki, durmadan bilgisayarindaki yazilardan kopyalayip yapistiriyorsun. Bu sekilde arastirmadan aciz ve üretimden fakir oldugunu gösteriyorsun....
Bu yukarida saydiklarimi al akil cöbüne koy öyle cevap ver lütfennnnnnnnnnnn

Ekleme Tarihi: 06.05.2010 - 23:27
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: ISLAM TARIHI ICINDE SIA NASIL GELISTI VE SIILIK NASIL TÜREDI?
vaha1972 su an offline vaha1972  
Themenicon   
69 Mesaj -
kolye, Herzaman oldugu gibi Hz Muaviye konuyu getirip baglamissin.
Bari bi iki kelimede inbn-i sebe hakkinda yazsaydin. En azindan konuyla alakasi olurdu.
Ekleme Tarihi: 06.05.2010 - 14:34
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: Emeviler abbasiler ve endülüs emevileri
vaha1972 su an offline vaha1972  
69 Mesaj -
Elinize Saglik
Ekleme Tarihi: 06.05.2010 - 01:58
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: NAMAZ KILMAYANDAN ŞEYTAN BİLE KAÇAR
vaha1972 su an offline vaha1972  
Themenicon   
69 Mesaj -
Elinize Saglik Kainatta en büyük hakikat imandir. Imandan sonra Namazdir. Namaz kilmyan haindir. Hainin hükmü merduddur.


Bu mesaj 1 kez ve en son vaha1972 tarafından 06.05.2010 - 01:32 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 06.05.2010 - 01:31
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: *** MUSTAFA KEMAL iLE iLGiLi MESAJLAR HAKKINDA ***
vaha1972 su an offline vaha1972  
69 Mesaj -
Ve Aleykum Selam
Cok yerinde bir karar ve anlayisla karsiliyoruz....

Allah'in selami Allah'in Emrine tabi olanlar üstüne olsun. Aminnnnn
Ekleme Tarihi: 06.05.2010 - 01:21
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: ISLAM TARIHI ICINDE SIA NASIL GELISTI VE SIILIK NASIL TÜREDI?
vaha1972 su an offline vaha1972  
Şiîler yirmi iki fırkaya ayrılmıştır. Bunlar:
69 Mesaj -
Sebeiyye Fırkası:
Kurucusu, Abdullah İbn-i Sebe’dir. Temel inançları; Hz. Ali’ye ve evlâtlarına ulûhiyet isnat etmektir. Onun ölmediğini, aslında ölenin, onun kılığına giren bir şeytan olduğunu iddia ederler. Hz. Ali ise, göğe çıkmıştır. Gök gürlemesi onun sesi; şimşek çakması ise, onun kamçısının şakırtısıdır.

2-Kâmiliye Fırkası:
Bu fırkaya göre, imamet (imamlık) bir nurdur. İmam, aynı zamanda nebidir. Bunlar sahabeyi tekfir ederler.

3-Ulyaniyye Fırkası:
Hz. Ali ve oğullarına ulûhiyet isnat eden bu fırka mensupları, Hz. Peygamber’in (asm.) Hz. Ali tarafından gönderildiğine inanırlar.

4-Muğapriyye Fırkası:
Bunlar, Cenâbı Hak için “Nûrdan bir recul (erkek) sûretindedir ve başında nûrdan bir tâc vardır.” derler ve daha böyle sayısız köhne hurâfe ve efsanelere inanırlar ki, şeytanları bile hayrette bırakır.

5-Mensuriyye Fırkası:
“İmamlar masumdur, peygamberler hatadan hâli değildirler, imamlar mertebece peygamberlerden daha üstündürler; “ gibi sayısız hurâfe ve efsanelere dayanır.

6-Hatabiyye Fırkası:
Bunlara göre: Dünya ebedîdir. Cehennem diye bir şey yoktur. Bunlar, haram, helâl tanımazlar.

7-Haşimîyye Fırkası:
Cenâbı Hakk’ı insan sûretiyle yâd eder,

8-Numaniyye Fırkası:
Şeytaniye ismi de verilen bu fırka, Haşimîyye fırkası gibi, Cenâbı Hakk’a insan sûreti izafe ederler.

9-Yunusiyye Fırkası:
Cenâbı Hakk’ın, arş üzerinde oturduğunu ve melâikelerin daima Onu gördüklerini iddia ederler.

10-Nasriyye Fırkası:
Cenâbı Hakk’ın, Hz. Ali ve oğullarına hulûl ettiğini, yani, onlarla bütünleştiğini iddia ederler.

11-Cenahiyye Fırkası:
Bunlar, “Allah’ın ruhu Hz. Âdem’de (as) idi. Ondan sonra diğer peygamberlere intikal ederek geldi. En sonra da 12 İmam’a intikal ederek geliyor..” şeklinde hezeyanlarda bulunurlar.

12-Gurabiyye Fırkası:
Bu fırka mensupları, “Peygamber Efendimiz’in Hz. Ali’ye olan benzerliğini savunarak, Cebrâil’in (as.) yanlışlıkla vahyi Hz. Peygamber Efendimize götürdüğünü iddia ederler.

13-Zerrariyye Fırkası:
Allah’ın, hayat sıfatının dışındaki diğer sıfatlarının sonradan olduğuna inanırlar.

14-Zerramiyye Fırkası:
Bunlar da “İmamet Hz. Ali’den (ra.) oğlu Muhammed Hanifiye’ye, o’ndan da diğerine intikal etti...” derler.

15-Mufavvize Fırkası:
Bunlar, “Cenâbı Allah, sadece Peygamber Efendimizi yarattı. Peygamberimiz de, yeri göğü, kâinatın tamamını yarattı.” şeklinde bir cehalete saplanmışlardır.

16-Bedaiyye Fırkası:
Bunların durumu çok daha acayiptir. Zira, Cenâbı Hakk’ın, yarattıklarının evvel ve âhirlerini düşünmeden yarattığını söylerler.

17-Benaniyye Fırkası:
Nasriyye fırkası gibi, hulûl akidesini kabul ederler.

18-Salihiyye Fırkası:
İtikatta Mûtezile, amelde Hanefîdirler.

19-Süleymaniye Fırkası:
Bunlar, Hz. Ebubekir ve Ömer’in (ra.) imametlerini kabul etmekle beraber, Hz. Ali (ra.) yerine bunların imam olmalarını hatalı kabul ederler.

20-Cârudiyye Fırkası:
Peygamberimizin imamet hakkındaki sözlerinin gerçekte Hz. Ali’ye (ra.) dair olduğunu, onu imam kabul etmeyen Sahabe-i Kirâm’ın (hâşâ) kâfir olduğunu iddia ederler.

21-İmamiyye Fırkası:
Onlara göre, Hz. Peygamber (asm.), Hz. Ali’yi (ra.) bizzat imam tayin etmiştir. Müteâkip imamları da, Resulüllah’ın vasiyeti gereği hep o seçer. Bunlar, imamet mertebesiyle nübüvvet mertebesini birbirine denk tutarlar. Şu farkla ki, imama vahiy gelmez, derler.

22-İsmailiyye Fırkası – Batınîler- :
Bu mezhep sahiplerince din perdesi altında saltanat yolu açılmaya çalışılmış ve sonunda İbn-i Meymun’un torunlarından Ubeydullah isimli birinin başkanlığında bir devlet kurulmuş ve bu devlet bilâhare Şam’dan Fas’a kadar genişleyerek İmparatorluk haline gelmiştir. 270 sene hüküm sürdükten sonra, hicri 567 senesinde yıkılmıştır. Bunlara, Bâtınîler de denir.



Kendi mezheplerinin imamlarını başkalarından ayrı olarak ilâhi feyze mazhar kabul ederler. Onlara göre, imamları masumdur, hata yapmaz, günah işlemez, yaptıklarından sorumlu tutulamaz. Zira, imamlar, başkalarının bilmediği şeyleri bilirler.
Ehl-i Sünnete ve Şiîlere göre on iki imam meselesinin aslı nedir?
Şiîler; Gâliye, Zeydiye ve İmamiye gibi birkaç sınıfa ayrılsalar da, günümüzde Şiî denince, umumiyetle İmâmiye anlaşılmaktadır.

Bunlar, Peygamberimizin (a.s.m.) dâr-ı bekaya irtihalinden sonra Hz. Ali (r.a.) ve sırasıyla iki oğlu ile torunlarını Allah’ın emri, Resulullahın tayini ve vasiyeti ile meşru imam (halife) kabul eder ve böylece on iki İmama inanmayı imânî bir rükün olarak görürler. İşte bu fırka, imam olarak sadece on iki İmamı kabul ettiklerinden dolayı “İsnâ Aşeriyye (onikiciler)”, imamlara inanmayı îmânın şartlarından birisi olarak kabul ettiklerinden dolayı “İmâmiye”, hem itikat, hem de ibadet ve muamelâtta İmam Cafer Sâdık’ın görüşlerine dayandıkları için “Caferiyye” adı verilmektedir.

Şiîler, imametin, yani halifeliğin, Ehl-i Sünnetin kabul ettiği gibi, Müslümanların istek ve seçimine bırakılabilecek “küçük” işlerden olmadığı görüşündedirler. Onlara göre imamet, dinin aslında bulunan bir rükündür ve îman esasları arasında yer alır. Bundan dolayı Şiiler nasıl Allah’a, peygamberlere ve âhiret gününe îman ediyorlarsa, aynı şekilde imamın mevcudiyetine de inanmak zorundadırlar.Bu inanca göre, imamlar aynen peygamberler gibi mâsumdurlar; ne küçük, ne büyük hiçbir günah işlemezler, zulmetmezler; onları tanımayan kimse küfre girer. Hattâ, “Onların emirleri Allah’ın emirleridir; nehiyleri de O’nun nehyidir. Onlara itaat, Allah’a itaattir, onlara isyan Allah’a isyandır.”

Bugün İmamiyeliği resmî bir mezhep olarak kabul eden İran, dinî selâhiyetleri haiz imamlık vazifesini de “Âyetullahi’l-Uzmâ”ya vermiştir. Bunun için bu “imam”a mutlak sûrette itaat gerekmektedir. Ona karşı gelmek Allah’a ve Peygambere karşı gelmek gibidir. “İran’ın resmî dini İslâm ve İsnâ Aşerî Câferî mezhebidir. Ve bu madde ebediyyen değiştirilmez” şeklinde yer alan İran Anayasasında “On iki İmama” inanma mühim bir esas olarak kabul edilmektedir.(1)

Şiiler tarafından bu şekilde görülen imamet meselesi, Ehl-i Sünnete göre, kesinlikle dinin usulü arasında yer almaz. İmam, yani halife, Müslümanların meşvereti ve seçimi ile işbaşına gelir. Din ve dünya işlerinde belli vasıfları taşıyan herhangi bir şahıs Müslümanların idaresini üstlenebilir. Hiçbir şekilde mâsum ve günahsız olamaz.

Ehl-i Sünnetin On iki İmama bakışına gelince; Peygamberimizin mübarek neslinden gelen on bir imam (Hz. Ali efendimizle birlikte on iki) olur fazilet, takva ve mânevî mertebe olarak büyük veli ve kutupturlar.
Bediüzzaman, “Ümmetimin âlimleri Beni İsrâil peygamberleri gibidir.” hadisinin sırrına mazhar olan zatları sayarken, on iki imamı da zikreder. (2) Başka bir ifâdesinde, “Ehl-i hakikat başta Eimme-i Erbaa [dört mezhep imamı> ve Ehl-i Beytin Eimme-i İsnâ Aşer [On iki İmam> olarak Ehl-i Sünnet” (3) diyerek on iki İmamı ehl-i sünnetin büyükleri olarak takdim eder.

On iki İmam şu zatlardır: Hz. Ali, Hz. Hasan, Hz. Hüseyin, Ali bin Hüseyin, Muhammed Bâkır, Câfer-i Sâdık, Musâ Kâzım, Ali Rıza, Muhammed Takî, Ali Nakî, Hasan Askerî ve Muhammed Mehdî (Allah hepsinden razı olsun.)

Kaynaklar
1. Çağımızda İtîkâdî İslâm mezhepleri, s. 118-139; Muvazzah îlm-i Kelam,s. 24-25.
2. Şualar, s. 527.
3. Emirdağ Lahikası, 1:201
İmam Gazalinin Şialar hakkındaki görüşü nedir?
İslam kaynaklarında Şialar hakkındaki ehl-i sünnetin görüşü kimsenin meçhulü değildir. İmam gazali de bunlardan biridir.

İmam Gazalî, İhya’da –Şialar değil- Rafiziler hakkında konuşmuş ve onların sahabeye dil uzattıklarına işaret etmiş, masum imam düşüncelerinin yanlış olduğunu söylemiştir. Ayrıca, Kadı Ebu Tayyıb’in yazdığı “Keşfu’l-esrar ve hetku’l-estar” adlı kitabından istifade ederek kaleme aldığı “el-Mustazherî” adında bir eser yazdığını ve batini fırkalardan rafizilerin durumunu belirttiğini ifade etmiştir. (bk. İhya, 1/489-Şamile).

Bütün ehl-i sünnet gibi Gazali de şiaların yanlış düşüncelerini reddetmiştir. Ancak yukarıda vurgulandığı gibi, asıl hedefte olanlar Şianın en aşırı olanlarından olan rafiziler vardır.

Bu gün, bize düşen -İslam aleminin maslahatının gereği olarak- şialarla ehl-i sünnet arasında ihtilaflı olan meseleleri mevzu münakaşa etmeden, İman’ın ortak paydasındaki kardeşliği ön plana çıkarmaktır.



Şia'nın Hz. Alinin ilk halife olması gerektiği iddiasına getirdikleri deliller nelerdir, bu iddialara nasıl cevap verilebilir?
Bu iddialara çeşitli başlıklar altında cevap vermek mümkündür.

1-"Ey Peygamber! Rabbinden sana indirileni tebliğ et! Şayet yapmazsan O'nun risaletini yerine getirmemiş olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır."

Ayetin ifadesinde Hz. Alinin hilafetiyle ilgili hiç bir şey yoktur. Şevkaninin de belirttiği gibi, ayet umum ifade etmektedir. Yani, "rabbinden sana ne indirilmişse, hepsini tebliğ et" demektir. Nitekim Hz. Aişe, "her kim 'Muhammed kendisine indirilenlerden bir şey gizledi' derse, yalan söylemiş olur" demiş ve üstteki ayeti okumuştur.

Durum böyle iken, şia bazı zayıf ve uydurma rivayetlere dayanarak, mezkur ayetin Hz. Alinin hilafetini bildirdiğini söyler. Halbuki bu iddialarıyla Hz. Peygamberi görevini tam yapmamakla itham etmektedirler. Zira ayet eğer onların anladığı gibiyse, Hz. Peygamber bunu tebliğ etmeden gitmiş demektir.

2-Hz. Peygamber bir sefere (Süyutinin rivayetinde Tebük seferine) giderken yerine Hz. Aliyi bırakır. Hz. Ali, "Beni kadın ve çocuklarla mı bırakıyorsun?" deyince Hz. Peygamber şu cevabı verir: "Benimle Hz. Musa ve Harun misali olmak istemez misin? Ancak şu var ki, benden sonra peygamber yoktur."

Hz. Peygamberin cevabında Hz. Musanın Tura gidiş olayına işaret vardır. Hz. Musa, yerine kardeşi Harunu bırakarak Tura gitmiştir. Hz. Harun da kardeşi Musa gibi bir peygamberdir.

Üstteki rivayetten Hz. Alinin faziletine istidlalde bulunmak son derece makuldür ve buna kimsenin bir itirazı da yoktur. Fakat bu rivayetten "ilk halife Hz. Ali olmalıydı" neticesine varmak zoraki bir yorumdur. Zira Hz. Peygamber sefere giderken Hz. Aliden başkalarını da yerine bırakmıştır. Abdullah b. Ümmi Mektum bunlardan biridir.

3-"Bera b. Azib anlatıyor: "Bir seferde Ğadir-i Hum'da konakladık. Namaza nida olundu... Namazdan sonra Hz. Peygamber Hz. Alinin elini tuttu. "Ben kimin efendisiysem Ali de onun efendisidir. Allahım, ona dost olana dost, düşman olana düşman ol" dedi."

Bu rivayet sahih olarak kabul edilse bile, buradan Hz. Alinin ilk halife olması lüzumunu anlamak mümkün değildir. Çünkü Hz. Ali gerçekten müslümanlar içinde en seçkin kimselerden biridir. Cesaretiyle, Allahın aslanı ünvanını taşır. Şah-ı velayet makamına sahiptir. Bunlar gibi seçkin özellikleri sebebiyle tarih boyunca bütün müslümanların efendisi olmuştur. Alusinin dediği gibi, şayet Hz. Peygamber yerine halife olarak Hz. Aliyi bırakmak istese, "Ey insanlar! Bu, benden sonra idareciniz, emirinizdir. Dinleyin itaat edin" derdi. Böyle bir emir ise, mutlaka yerine getirilirdi. "Anam babam sana feda olsun" diyen sahabelerin, böyle ciddi bir konuda Paygamberin sözünü dinlememeleri elbette düşünülemez. Nitekim, "Benden sonra size Ömeri tavsiye ederim" diyen Hz. Ebubekirin isteği yerine getirilmiş, Müslümanlar Hz. Ömere biat etmişlerdir.

4-Şianın haklılıklarına delil olarak ileri sürdükleri rivayetlerden biri de şudur: "Hz. Peygamber, vefatı öncesi hastalığı ilerlediğinde, "Bana kalem kağıt getirin, size benden sonra sapmamanız için vasiyet yazdırayım" der. Hz. Ömer, "Peygamberin rahatsızlığı şiddetlendi. Allahın Kitabı bize kafidir" deyince ileri geri konuşmalar olur. Hz. Peygamber, "Kalkın yanımdan, der. Benim yanımda niza (çekişmek) yakışmaz."

Şianın iddiasına göre Hz. Peygamber, yerine Hz. Alinin geçmesini yazdırmak istemiş, Hz. Ömer ise buna engel olmuştur. Halbuki, mezkur rivayette asla buna bir delalet yoktur. Rivayeti o tarzda değerlendirmek sadece bir zorlamadır.

5-"De ki: Yaptığım tebliğe karşı ben sizden yakınlık sevgisi dışında bir ücret istemiyorum."

Bir rivayette, ayet nazil olunca Hz. Peygambere "Ya Rasulallah, sevmemiz vacip olan yakınların kimlerdir?" diye sorulmuş, Hz. Peygamber, "Ali, Fatıma ve oğulları" cevabını vermiş.

Bu ayet şia tarafından Al-i Beyt sevgisine bir delil olarak zikredilir. Bunu işari bir mana olarak kabul etmek mümkün olmakla beraber, ayetin sarih manasında buna bir delalet yoktur.

İbn-i Abbasa bu ayetten sorulur. Daha cevap vermeden, orada bulunanlardan Said b. Cübeyr, "Al-i Muhammed" deyince, İbn-i Abbas "Acele ettin, der. Çünkü Kureyşin hiçbir ailesi yoktur ki Hz. Peygamberin onlara akrabalık bağı olmasın. Ayetin manası "hiç olmazsa yakınlık hakkını gözetin" demektir."

İbnu Kesir, ayetin yorumunda şu manaya dikkat çeker: "Bana yardım etmiyorsanız, hiç olmazsa aramızda olan akrabalık sebebiyle eziyet etmeyin."

Kendisinin şu yorumu da gerçekten zikre şayan bir incelik arzeder: "Ayetten muradın "Hz. Ali, Fatıma ve oğullarıdır" şeklindeki rivayet senet olarak zayıftır. Ayrıca, sure Mekki surelerdendir. Mekede ise Hz. Fatımanın çocukları yoktu. Hz. Ali ile evlilikleri hicretin ikinci yılında Bedir Savaşı sonrası olmuştur. Ancak bu rivayeti kabul etmemek, Al-i Muhammede sevgi beslememek anlamında değildir. Çünkü onlar temiz bir zürriyetten, fahr, hasep ve nesep noktasında yeryüzündeki en şerefli evden gelmişlerdir."

Fahreddin Razi, "Ehl-i Beytim Nuhun gemisine benzer; binen kurtulur" ve "Ashabım yıldızlar gibidir. Hangisine uysanız hidayete erersiniz" riayetlerini nazara verip şu yorumu yapar: "Şimdi biz mükellefiyet denizindeyiz. Şüphe ve şehvet dalgaları bize çarpmaktadır. Denizde yol alan iki şeye muhtaçtır:
1-Sağlam bir gemi.
2-Işık saçan yıldızlar.

İşte, böyle bir gemiye binen ve yıldızlara bakarak yol alanların kurtulma ümidi fazla olur. Ehl-i Sünnet, Ehl-i Beyte muhabbet gemisine binmiş, sahabe yıldızlarına bakarak yol almaktadır."

Ehl-i Sünnetin Ehl-i Beyti sevmeme diye bir problemi yoktur. Her namazın teşehhüdünde onlara dua ederiz ve onları ciddi severiz.(20) Ehl-i Sünnet arasında "Ali, Hasan, Hüseyin, Fatıma..." gibi isimler son derece yaygındır.

Kaynaklar:
1- Maide, 67
2- Şevkani, Muhammed, Fethu'l- Kadir, Daru İhyai't- Türasi'l- Arabi, Beyrut, ts. II, 59. Ayrıca bkz. Kurtubi, VI, 157
3- Buhari, Tefsir, 5/7; Şevkani, II, 59
4- Bkz. Şevkani, II, 59-60
5- Tirmizi, Menakıb, 20; Süyuti, Celaleddin, Tarihu'l Hulefa, Daru'l- Kütübi'l- İlmiyye, Beyrut, 1988, s. 133
6- Bkz. Hamidullah, Muhammed, İslamın Hukuk İlmine Yardımları, İst. 1962, s. 142-143
7-İbnu Hanbel, IV, 281; Süyuti, Tarihu'l- Hulefa, s. 134; Alûsî, VI, 192-193
8-Bkz. Onat, Hasan, Emeviler Devri Şii Hareketleri ve Günümüz Şiiliği, TDV. Yay. Ankara, 1993, s. 24
9-Alûsî, Ebu'l-Fadl, Ruhu'l-Meani, Daru İhyai't-Türasi'l-Arabi, Beyrut, 1985, VI, 195
10-Süyuti, Tarihu'l - Hulefa, s. 62-64
11-Buhari, Merda, 17; Müslim, Vesaya, 22; İbnu Hanbel, I, 325
12-Naim, Ahmet, Tecrid-i Sarih Tercemesi ve Şerhi, Diyanet Yay. Ankara, 1982, I, 108. Ahmet Naim, ilgili rivayetleri burada ve devamında çok güzel bir şekilde tahlil etmektedir. Geniş bilgi için oraya bakılabilir.
13-Şura, 23
14-Beydavî, Kadı, Envaru't-Tenzil ve Esraru't-Te'vil, Daru'l-Kütübi'l-İlmiyye, Beyrut, 1988, II, 362
15-Kurtubi, XVI, 15-16; İbnu Kesir, VII, 187; Süyuti, Dürrü'l- Mensur, Daru'l - Mektebi'l- İlmiyye, Beyrut, 1990, V, 699
16-İbnu Kesir, VII, 187
17-Age. VII, 189
18-Aclûnî, I, 132
19-Razî, XXVII, 167
20-Razî, XXVII, 166



Bu mesaj 1 kez ve en son vaha1972 tarafından 06.05.2010 - 02:30 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 06.05.2010 - 00:09
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: ISLAM TARIHI ICINDE SIA NASIL GELISTI VE SIILIK NASIL TÜREDI?
vaha1972 su an offline vaha1972  
ISLAM TARIHI ICINDE SIA NASIL GELISTI VE SIILIK NASIL TÜREDI?
69 Mesaj -
Şiîliğin doğuşu nasıl olmuştur?
En büyük hidayet meşalesi olan Kur’ân-ı Azimüşşân’ın nâzil olmasıyla bütün insanlık âleminde yepyeni bir devir başlamıştı. İnsanlar kalp ve ruhlarının tabiî ihtiyacı olan “Hak Din”e kavuşma sevinci içinde idiler. Şirkten tevhide, zulmetten nura, hurafelerden hakikate, cehaletten bilgiye kavuşmuşlardı. Kur’an’ın hayattar prensipleri, onları her an maddî ve mânevî yüceliğe doğru götürüyordu.

Resul-i Ekrem Efendimizin döneminde İslâmiyet’ Mekke, Medine, Hicaz ve civar bölgelerde mutlak hakimiyetini kurdu. Artık cehalet ve zulmet devri, yerini saadet ve nûr devrine bırakmıştı.

Hz. Ebubekir ve Ömer (ra.) devirlerinde kısa zaman içerisinde yapılan eşsiz fetihlerle Suriye, Mısır, Irak ve İran’ın fethine başarılı olundu.

Bu harikulâde gelişme, İslâm düşmanlarının, bilhassa Yahudilerin haset ve kinlerini kabarttı. Yahudiler, İslâmiyet’in kısa zamanda gösterdiği büyük gelişme karşısında dehşete kapılıyor ve beyinleri çatlayacak gibi oluyordu. Üstelik birçok Yahudi cemaatlerinin İslâm’a girişi de onları büsbütün çıldırtıyordu. İslâmiyet’in bu hızlı ve parlak yayılışı mutlaka durdurulmalıydı.

Vaktiyle, Hıristiyanlara karşı tezgâhlanan oyunun, şimdi Müslümanlara karşı oynanması lâzımdı. Uzun müzakerelerde bulundular ve sonunda Medine’de İbn-i Sebe’yi sahneye çıkardılar. Abdullah İbn-i Sebe hahambaşıydı ve büyük bir komiteciydi.

İbn-i Sebe, tahribat programını başlıca iki esas üzerine kurdu. İlk olarak, Müslümanlar arasında ayrılık çıkarmakla, İslâm’ın gelişmesine engel olacak; ikinci safhada İslâmî inanç ve itikada hurâfeler katarak, onlar arasına, kıyâmete kadar sürecek bir fikir ayrılığı sokacaktı. Bu iki hedefin gerçekleşmesi için komiteler kuracak ve onlar aracılığı ile Müslümanlar arasındaki birlik ruhunu, muhabbet, uhuvvet gibi mânevî bağları zayıflatarak ortadan kaldırmak üzere yoğun faaliyet gösterecekti. Her bir ifsat merhalesinin arkasından hemen durum değerlendirmesi yapılacak, plânlanan hedeflerle alınan neticeler kontrol edilecek, değişen ve gelişen şartlar altında yeni hedeflerin gerçekleşmesi için yeni plânlar yapılacak ve uygulama sahasına sokulacaktı.

İbn-i Sebe, Müslümanlar arasında çıkardığı ihtilaflarla ve iç harplerle birinci maksadına tam muvaffak olmuştu.

İbn-i Sebe, bu iç savaşlarla esas amacına yaklaşmış oluyordu. Çünkü onun asıl amacı, İslâm inancına hurâfeler sokarak onu öz saflığından çıkarmaktı.

Bugün kavga eden müminler yarın barışabilir ve tekrar bir araya gelerek İslâm birliğini yeniden tesis edebilirlerdi. Müslümanlar arasında tâ kıyâmete kadar devam edebilecek bir ayrılık çıkararak onları inanç yönünden parçalamak, hiziplere ayırmak icap ediyordu. Şimdi yapılacak en önemli iş, inançları asıl çizgisinden saptırmak için dine hurâfeler sokmaktı. İbn-i Sebe bu işe, “Ehl-i Beyt” muhabbetini istismar etmekle başladı. Ehl-i Beyt’in en ateşli bir taraftarı olarak sahneye çıktı. Hilâfetin baştan beri Hz. Ali’nin hakkı olduğunu ve ondan haksız olarak gasp edildiğini etrafa yaydı. Hz. Ali ve evlâtlarını, “İlâhlar Hanedanı” haline getirerek İslâm Dinini Hıristiyanlıkta olduğu gibi tevhit esasından saptırmaya tevessül etti. Sonunda, İbn-i Sebe başkanlığındaki bir grup, Hz. Ali’nin (ra.) huzuruna çıkarak ona: “Sen Rabbimizsin, İlâhımızsın,” dediler. Hz. Ali, bu müşriklerin bir kısmını yaktırdı. İbn-i Sebe’yi ise, ordu içinde taraftarlarının çokluğu sebebiyle, fitne ve zaafa yol açacağı endişesinden, yaktırmaktan vazgeçti. İran’ın eski hükümet merkezi olan Medayin’e sürdürdü.

Ne yazık ki, Medayin, İbn-i Sebe’nin sapık fikirlerinin üretilmesine çok müsait bir zemin idi. İbn-i Sebe burada, vaktiyle Hz. Ali’den kaçan Haricilerle görüştü ve reisleri Evfa oğlunu buldu. Evfa oğlunun Hz. Ali’ye karşı bir harekette bulunmak istediğini anlayınca, ona: “Böyle bir hareketle Ali’yi mağlup edemezsiniz, ancak siz mağlup olursunuz.” dedi. Evfa oğlu, İbn-i Sebe’ye fikrini sorunca, o da: “Üç fedai ile bu işi hallederiz.” dedi.



Bu konuşmadan sonra, Hz. Ali, Hz. Muâviye ve Hz. Amr İbnü’l-Âs’ın öldürülmesinde mutabık kaldılar. Bu maksatla üç suikastçıyı yola çıkardılar. Üç sahabe, Ramazan’ın 17. günü sabah namazını kıldıracakları sırada öldürüleceklerdi. Takdir-i İlâhi ile Hz. Muâviye ve Amr İbnü’l-Âs bu suikasttan kurtuldular. Fakat İbn-i Mülcem isimli suikastçı Hz. Ali’yi, şahadetine sebep olan zehirli bir kılıç ile yaralamaya muvaffak oldu.

İbn-i Sebe, İbn-i Mülcem’i Hz. Ali’yi öldürtmek üzere yola çıkardıktan sonra, Meymun oğlunu birkaç adamıyla Küfe’ye göndermişti. Meymun oğlu orada: “Ali ölmedi, uruç etti, semâya çıktı. Şimdi o, bulutların üzerindedir. Çok geçmeden geri dönecek ve kılıcıyla bütün dünyaya adalet dağıtacaktır...” gibi hurâfeler yayacaktı.

İbn-i Sebe, yakın mesai arkadaşları ile beraber İran’da yapacakları ihanet faaliyetlerinin plânlarını hazırladılar ve çalışmaya koyuldular. O günkü sosyal durum da onların bu plânlarını uygulamaya son derece elverişli idi. Şöyle ki:

İslâmiyet çok kısa bir zamanda geniş bir sahaya yayılmıştı. Bu derece geniş ve yaygın bir coğrafya üzerinde İslâm’ın bütün anlam ve inceliklerini, hikmet ve hakikatlerini, yeni Müslümanlığı kabul etmiş milletlere, intikal ettirmek, mizaçları farklı kavimleri İslâmî potada eritmek ve yoğurmak, henüz yeni kurulmuş bir İslâm Devleti için fevkalâde zor bir işti. İslâm’ın ulaştığı her yerde, İslâm’a kitleler halinde katılmalar oluyordu. Gerçi bu durum, Müslümanları sevindiriyordu. Fakat, mânevî hamur gerekli şekilde yoğrulamıyor, ideal mânâda Müslümanlar pek yetişemiyor, dolayısıyla da ideal duyuş ve yaşayış açısından Müslümanlar arzu edilen kıvamda bütünleşemiyordu. Halk tabakaları, işlenmemiş ham toprak gibiydiler. Bu durum, bilhassa kendini İran’da açık bir şekilde gösteriyordu.

Yeni Müslüman olmuş kimseler, eski yanlış inançlarından bütün bütün kurtulmuş değillerdi. Asırlardan beri süre gelmiş hurâfe ve bâtıl inançların etkisinde kalarak ruhları, akılları, kalpleri boyanmış bu insanlara İslâm’ın vehim ve hayâlâttan, düzmece ve hurâfattan uzak olan berrak, net, safi hakikatlerini olduğu gibi kabul etmek hayli zor geliyordu. İslâmiyet bu mutaassıp insanlarca hakkıyla hazmedilemiyor ve hak din kalplere ve hislere tam mânâsıyla yerleştirilemiyordu. Psikolojik olarak istiyorlardı ki eski inançlarını, örf ve an’anelerini de İslâmiyet’le birlikte devam ettirsinler. Diğer taraftan, hilâfet makamı da, bu ülkede ikaz ve irşat hizmetini gereken seviyede yapamıyordu. O beldelerdeki insanlara, İslâm’ı bütün kurumlarıyla yerleştirme ve onların şüphe ve tereddütlerini izale etme hizmeti, büyük ölçüde aksıyordu. Zira, İslâmiyet gayet geniş bir sahaya yayılmış, sahabelerin büyük bir kısmı iç fitnelerde vefat etmiş, diğer bir kısmı uzlet hayatını tercih etmiş, bir kısmı da sosyal hayata müdahale edemeyecek kadar yaşlanmıştı.

Bu önemli görevin ihmal edilmesi neticesinde, bu yeni beldeler uzun süre sahipsiz kaldı. Fetih zamanında aldıkları ilk feyiz ve ilimle Kur’an’a ve imana ait hakikatleri tamamıyla anlayamamışlardı. Bu sebeple henüz hak ve bâtılı, hurâfe ve hakikati temyiz edecek duruma gelmemişlerdi.

İşte, Yahudi gibi fitneci bir kavim, bu sosyal durumdan faydalanmayı başardı.

İbn-i Sebe’nin, İran’da olumsuz fikirlerini yerleştirmesinde önemli bir faktör de halkın psikolojik yapısıydı. Onların iç dünyasında, akıldan ziyade his hükmediyordu. Gönülleri hakikatten ziyade efsane ve hurâfelere açıktı. Hâdiseleri mantık ve muhakeme uyumu içinde tahlil edemiyor, fikir süzgecinden hakkıyla geçiremiyorlardı.

Diğer taraftan asırlarca süren saltanatlarının ve milli gururlarının, vaktiyle köle addettikleri Araplar tarafından söndürülmesini de bir türlü hazmedemiyor, akıl plânında olmasa bile, his plânında İslâmiyet’e karşı bir hazımsızlık gösteriyorlardı.

İbn-i Sebe, bütün bu faktörleri değerlendirmesini bildi. Arkadaşlarını toplayarak onlara, “Biz asıl harbe yeni başladık. Bilmiş olun ki, bu, Müslümanlar arasında kıyâmete kadar devam edecek bir savaşın başlangıcıdır. Şimdi, biz Ali’yi takdis edeceğiz ve ettireceğiz. Ona, yerine göre ‘ilâhlık’ yakıştıracağız, yerine göre ‘peygamberdir’ diyeceğiz, yerine göre de ‘hilâfetin, Ali’nin hakkı olduğunu, fakat Ebubekir, Ömer ve Osman’ın onun bu hakkını gasbettiklerini’ anlatacağız.”




İbn-i Sebe ve arkadaşları, bu kararı aldıktan sonra etrafındaki adamlarını, bu fikirleri yaymak üzere görevlendirdiler. Bunlar, “Hilâfet Ali’nin hakkı idi. Hilâfete lâyık Ali ve evlâtlarıdır. Bu hak, onlardan gasp edildi. Üç halife, bilhassa Ömer, bu hakkı gasbetmekle Allah’ın iradesine karşı geldiler... Allah’ın iradesine itaat için Ali’den yana çıkmak lâzımdır...” diye telkinlere başladılar. Bu telkinler, halk tarafından kabul görünce, daha da ileri giderek insanlara ilâhlık isnat eden “Hulûl Akidesini” İslâm inancına sokmak için gayret gösterdiler. İslâm inancını asıl çizgisinden saptırarak, tevhit akidesine taban tabana zıt bir inanışı yaymaya başladılar. “Hulûl Akidesi’ İranlıların eski dinlerinde de vardı. Bu bakımdan, bu bâtıl itikat onlarda kolaylıkla taraftar buldu.

Önce, Hz. Ali’ye (ra.) ilâhlık izafe ettiler. Daha sonra, bu ilâhlığın, onun evlâtlarına da intikal ettiği davasında bulundular ve neticede İran’da bir ilâhlar hanedanı ortaya çıktı.

Hz. Ali’nin (ra.) vefatında İbn-i Sebe, “Ölen Ali değil, onun sûretine giren bir şeytandır. Ali şimdi göklere çıkmış ve bulutlar üzerinde taht kurmuştur.” diyerek onun ölümüne hulûl akidesi paralelinde bir yorum getirdi.

Böylece, Mısır’da “Sebeiyye Mezhebi”nin kurulmasıyla tohumu atılan Şiîlik, İran’da yeşermeye, gelişmeye başladı. Ve bundan yirmiden fazla fırka (kol) türedi.
Şiî akımı kaç bölüme ayrılır ve inanç olarak farklı yönleri nelerdir?



Bu mesaj 1 kez ve en son vaha1972 tarafından 06.05.2010 - 00:10 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 06.05.2010 - 00:07
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: KAPATIVERELIM GITSIN
vaha1972 su an offline vaha1972  
RE: RE: RE: MEĞER NAPOLYON'DA AZILI BİR MASONMUŞ..
69 Mesaj -
Alıntı
Orijınalı kolye7

Atatürk'ün hizmetkara söylediği sözün yani "KAPATIVERELİM GİTSİN " sözünün kendisine söylendiğini zannedip, bu bir emirdir diye telakki edip sonraki gün sabah "ATATÜRK'ÜN EMRİDİR, MASON LOCALARINI KAPATIN" diye gerekli emri verir. Ve artık mason locaları kapatılmıştır.

Atatürk hiç istemediği halde gerçekleşen bu MASON LOCALARINI KAPATMA OLAYINDAN sonra bu yanlışı düzeltmek için geri adım atmanın doğru olmayacağını hesaplar ve "NASILSA BENDEN SONRA İSMET BU İŞİ TERSİNE ÇEVİRİR" düşüncesiyle zamanın akışına bırakır meseleyi.

Tabi tam Paşanın düşündüğü, öngördüğü gibi olur bu işin sonu. İsmet İnönü Atatürkten sonra hemen bu kararı kaldırır ve MASON LOCALARINI TEKRAR AÇAR.

Yani arkadaşlar lütfen gerçekleri araştırmadan böyle iftira mahiyetinde haberler aktarmayalım lütfen.

[B]VAHA + DAİ aslında beraber aynı şeye tavafuk falan ettiğiniz yok, zaten teksiniz ama aynı kapkara cehalete ve safdilliliğe sahip olduğunuza dikkat celp ettiğiniz konusunda hiç bir şüphem yok.

Ecinnilerin 03.53 te dürtüşüyle Dai ve Şeytanın 04.02 de dürtüşüyle Vaha olan bu iki ruhlu vatandaşımıza sanırım bu MASON LOCALARI ibreti ile hayatının dersini vermiş olacağım. Ben o kadar ikaz ettim bu varlıkların sabah dürtüşleriyle dolmuşa gelme/gelmeyin çok zor durumlarda kalırsınız diye, ama anlaşılan anlatamamışım.



ALLAH'A AND OLSUN Kİ, ÖNCEKİ YAZIMDA ANLATTIĞIM "MASON LOCALARI YANLIŞLIKLA KAPATILDI" MESELESİNİN GERÇEKLE UZAKTAN YAKINDAN EN UFAK BİR ALAKASI BİLE YOKTUR.

Yani anlattığım olay tamamen bir uydurmadır ve benim o sırada aklıma gelip kendim oluşturduğum bir fıkradır.
Bu uydurma olay içinde bir tek gerçek ifade vardır. O da
"ATATÜRK'ÜN KAPATTIĞI MASON LOCALARINI İSMET İNÖNÜNÜ'NÜN TEKRAR AÇTIĞIDIR"

Bunun dışında, olay ve olayda Atatürkün konuşmaları, düşünceleri v.b tüm anlattıklarım, yani yazının içinde var olan tüm ifadeler tamamen uydurmadır.




atan mkemal o talihsiz sözü söylerken mutlaka sarhostu, ayildiginda ne halt isledigini anladi ama is isten coktan gecmis, Islam dinini yikmada kendisine yardim eden yahudileri küstürmekten ve kendiside mason kulübünün önemli bir mensubu olan mkemal cok üzülmüs..
kolye sende atan mkemal gibi sarhokenmi cevap veriyorsun. atana mubah gördügün ickiyi kendin icindemi mubah görüyorsun...
ice ice su tulumbasina dönen ve su sisesi su yolunda kirilir misali ickiyle ölen icki mübtelasina ayetleri pes pese siralarken insanin sarhos olmasi gerek.

alinti kolye:Yada sizin dediğiniz gibi olsun. Yani sabahın köründe kablel vuku peş peşe kalkıp yazı yazan iki ayrı insan olun. Yani her anlamda aynı kalıptan çıkmış iki insan olun.

Küfrü nimet kabul etmenin sonucudur bu sizin düştüğünüz ibret hal.


Sen anlamazsin bilmezsin neden o saatlerde kalkildigini, cünki namaz vakitlerini bilmezsin. Senin ve senin gibilerin öyle bir özelligi olmadigi icin, o saatlerde neden mü'min uyanir bir türlü anlamazsiniz.
ataniz mkemal gibi hep sarhosmu yatarsiniz?
Ekleme Tarihi: 05.05.2010 - 20:52
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: KAPATIVERELIM GITSIN
vaha1972 su an offline vaha1972  
69 Mesaj -
Selamun Aleykum..
Ne garip bir tevafuk ikimizde ayni anda ayni seye dikkat celb ediyoruz...

Allah'a emanet ol insaallah
selam ve selametle
Ekleme Tarihi: 05.05.2010 - 03:02
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: KAPATIVERELIM GITSIN
vaha1972 su an offline vaha1972  
69 Mesaj -
URL=http://www.youtube.com/watch?v=dMaPKTgeiXo

Burada can dostlari ve mkemal ve o isareti yapan deger masonlar
Ekleme Tarihi: 03.05.2010 - 22:20
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Konu: KEMALISTLER NUTUK'U NASIL SANSÜRLEDI?
vaha1972 su an offline vaha1972  
Themenicon   
69 Mesaj -



Bu mesaj 1 kez ve en son vaha1972 tarafından 03.05.2010 - 15:16 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 03.05.2010 - 15:12
vaha1972 üyenin diğer mesajları vaha1972`in Profili vaha1972 Özel Mesaj Kapalı Sayfanın başına dön
Sayfa (3): (1) 2 3 Devam >
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 2184 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
kaykaan (57), safak-50 (60), nazlinazende (45), sena_55 (49), NEWYORKER (50), hazan44 (39), RaMaZaN050 (34), KONVEYÖR (47), arefenur (52), mehmet4467 (42), hasret44 (39), turancihan (48), sevgikusu (37), kul_bahri (58), ser_kan (47), ssessiss (36), Seyyidmehmet (47), Ata01 (52), sempatik_cd (43), ebubekir1989 (35), M.EFE (50), sam@ (42), ozgurozakinci (47), garibcahil (46), muhacir-i muham.. (40), Osman50 (70), kanka_konya (36), hkurt (60), haliime (45), mrasitalas (40), hayýrsev.. (58), zekitatari (67), y_turan (39), doctor (41), koylu (63)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.25645 saniyede açıldı