colchicine generique plaquenil budesonide kaletra generique plaquenil cordarone coreg coridil corpamil corprilin corpriretic corticotherapique cosaar plus cotrim coumadin cozaar crestor crixivan cyclogyl cycrin cyklokapron cymbalta cytotec cytoxan dalacin c dalacin t dalacin v danatrol danocrine daonil deflamat deltasone demadex demolaxin dentomycine depakine chrono depakine depakote depo provera dermestril dermovate deroxat desogen desoren desyrel detrol la
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

128 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (7): (1) 2 3 Devam >
Ekleyen Mesaj
Konu: ASRIMIZIN MÜCEDDİDİ KİMMİŞ, DUYDUNUZ MU?
kübraaaa su an offline kübraaaa  
144 Mesaj -
ASIRLARA GÖRE MÜCEDDİDLER :
İmam Suyuti müceddidleri şöyle sıralamıştır :
1- Ömer b. Abdül-aziz
2- İmam şafii
3- İmam Eş’ari, ibnü süreyc
4- Bakıllani veya Ebu hamid isferayini
5- İmam Gazali
6- Fahreddin Razi, veya Rafii
7- İbni dakik
8- Bulkini veya İmam Zeynüddin
9- Suyuti (İmam suyuti yazdığı şiirin sonlarında “ümid ederim ki bu asrın müceddidi benimdir” mealinde kendisinin 9. Asr müceddidi olduğunu ifade etmiş.
(Avnulmabud Şerhi Ebu Davud : C: 11. S: 385 Vd.- Keşfül Hafa : S: 243 –Makasidül Hasene : 203)
10- İmam Rabbani
11- Şah Veliyyullah Dehlevi.
12- Mevlana Halid
13- Bediüzzaman Said Nursi
Bediüzzaman said nursi 13. asrın müceddididir ve ondan başka müceddid gelmeyecektir bilgilerime göre.
Ayrıca müceddidler isteğe göre yada bikaç kişiyle belirlenmez bir takım şartları var. mesela iman kurtarma hizmeti yaparlar. ve islama gelen itirazlara tam cevap verirler. herkese hitap ederler. üstün ilim ve zekaya sahip olurlar. diğerlerini hatrlamıyorum aklıma gelirse yazarım. bildiğim kadarıyla bu özelliklere sahip bediüzzaman said nursi den başka insan gelmemiş son asırlarda son müceddid o.
Ekleme Tarihi: 05.12.2010 - 23:35
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: TASVİR...(dilim döndüğünce)
kübraaaa su an offline kübraaaa  
RE: TASVİR...(dilim döndüğünce)
144 Mesaj -
Alıntı
Orijınalı seyyahekim


hayat durdu bir an ve hapşu,


Seyyahekim 06.08.2010



çok güldüm buraya (hapşu)
çok manidar olmuş aslında ama komik geldi ilk okuyuşta kusura bakmayınız göz kırpma
ellerinize aklınıza kalbinize sağlık seyyahhekim

Ölüm, kabir aklımızdan hiçbir zaman çıkmaması gereken hakikatler...
Ekleme Tarihi: 16.09.2010 - 20:58
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: nerdesiniz..........kardeşlerim
kübraaaa su an offline kübraaaa  
144 Mesaj -
çok güzel ya herkes ne kadar samimi birbiriyle burada...

Bende işte öyle arada bir gözüküyorum kursta kalıyorum ben o yüzden giremiyorum pek ayda bir gelip yokluyorum çok güzel paylaşımlar sağolun.

bizde buradayız sevinçli diyeceğim ama yine gidiyorum kursa bir ay sonra görüşürüz inşallah.
Allaha emanet olun...Güle Güle
Ekleme Tarihi: 16.09.2010 - 20:50
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon Flört haram mı?
kübraaaa su an offline kübraaaa  
Themenicon    Flört haram mı?
144 Mesaj -
Ciddi bir birliktelik düşünüyorum onun öncesinde tanımak amaçlı görüşmemde bir sakınca var mı? Flörtün haram oluşu niyetlere göre değişir mi?

Flört eden kişiler çoğunlukla, işlemekte oldukları bu haramı ileride yapacakları evliliklerin ilk adımı olarak görmektedirler. Zira ömür boyu birlikte yaşayacağı kişiyi tanımak, bir insanın en doğal hakkıdır. Bir hayatı paylaşacak kişilerin elbette birbirlerini yakından tanımaları gerekmektedir. Böylece çiftler, karakterlerinin uyumlu olup olmadığını anlayacak, ileride olması muhtemel uyumsuzlukları, geçimsizlikleri önceden tespit ederek ve geç olmadan ilişkilerine son vereceklerdir. Bu şekilde mutsuz bir evlilik yapma oranları düşecek ve olası boşanmalar engellenmiş olacaktır.

Evet bir kısım gençler işledikleri fiilin (flörtün) haram olduğunu dahi bilmezken, diğer bir kısım ise bu haramiyyetin niyetlere göre değiştiğini iddia etmektedirler. Onların düşünceleri şu yöndedir:

“Eğlence, vakit geçirme vb. düşüncelerle flört etmek haramdır ancak; flört evlilik öncesi tanışma devresi olan flörtte bu haram durum ortadan kalkmaktadır.”

Şeytan insanları harama sevk ederken genellikle sağ taraftan yaklaşır. Hususen dinini yaşamak noktasında hassasiyeti olan kişiler şeytanın fısıldamakta olduğu bu telkinleri vicdanlarının sesini dindirmekte kullanırken malesef kandırıldıklarının farkına bile varmazlar.

İslam dini bu tarz bir birlikteliğe hangi niyetle ve hangi muhatapla olursa olsun asla izin vermez. Bu ayeti kerimelerle açık ve net bir şekilde ifade edilmiştir:

Rabbimiz, “Sakın zinaya yaklaşmayın. Çünkü o, çirkinliği meydanda olan bir hayasızlıktır, çok kötü bir yoldur” (İsra, 32) diyor. Ve “Allah, fuhşiyatı (hayâsızlığın her çeşidini) yasaklar” (Nahl, 90) emrini gayet açık bir şekilde tebliğ ederek fuhşa giden yolları kesiyor.

Zaten iddia edilen hüsn-ü niyetin! gerçekleşmesi de mümkün değildir. Zira flört eden kişiler kendilerini partnerlerine sevdirme ve beğendirme telaşındadırlar. Bunun için de daima bakımlı, kibar ve anlayışlıdırlar. Birbirlerinin asıl kişilikleriyle ise ancak evlendikleri zaman tanışırlar. Çünkü artık birbirlerine kendilerini kabul ettirme devri sona ermiş ve matluba ulaşılmıştır. Hızla artan boşanma oranları ve bu oranları yükselten ekser kesimin flört ile tanışarak evlenen çiftlerden oluşması bu durumun en büyük ispatı olsa gerek…

Gençlerin kendilerini kandırdıkları bir diğer husus da flört etmekte oldukları kişilerin özellikleridir. “Ama benim arkadaşım. Çok dindar ayrıca dürüst ve güvenilir bir kişi.” diyerek kendilerini kandıran kesim de azımsanmayacak çoğunlukta. Şöyle bir soru soralım isterseniz:

Bir kişi temiz, dürüst ve dindar olunca, dini emir ve yasakların muhatabı olmaktan çıkıyor mu? Ve yahut da Allah’ın haram kıldığı bir fiili işleyen, hatta mübah gören bir kişi ne derce dindar olabilir?

Hiç kimse Peygamberimiz (asm) ve ashabı kadar temiz, dürüst ve dindar olamaz. Oysa Rabbimizin cinsellik, iffet ve edep konusundaki emir ve yasaklarının ilk muhatabı onlardı. Allah’ın Resulüne (asm) ve mübarek ashabına yasak olan bir davranış, kime serbest olabilir ki..

Evet, kulları için en faydalı en iyi olanı bilen (ve emreden) şüphesiz Rabbimizdir.

Peygamber Efendimiz (asm) bir hadisi şeriflerinde şöyle buyurmuşlardır:

“Müminleri Allah Teala’dan daha çok fenalıklardan koruyan kimse yoktur. Bunun için Allah, açık kapalı fuhşiyatı haram kılmıştır.” (Buhari)

İslam dini her zaman hadd-i vasatı emreder

Bu konuda İslam dini eleştirilmekte “Nasıl olur da evlenecek olan gençlerin birbirini tanımaları yasak olur? İnsanların bu doğal hakları ellerinden alınabilir mi? Hangi devirde yaşıyoruz? İnsanlar tanımadıkları ve görmedikleri bir insanla ömür geçirebilir mi?” Eleştiriler böyle uzar gider…

Oysa güzel dinimiz her zaman istikamet yolu belirtmiş, ifrat-tefridi uygun görmemiştir. Bu cihetle flört yasaklanırken evlenecek kişilerin birbirlerini görmeleri, birbirlerinin düşüncelerini öğrenmeleri bizzat teşvik edilmiştir.

Hatta hayat boyunca bir arada yaşayacak, her türlü tehlikelere birlikte göğüs gerecek, müştereken yuva ve yavrulara sahip olacak iki eşin (karı-kocanın), nikahtan önce mutlaka birbirlerini görüp haklarında bilgi sahibi olmaları; kuracakları müşterek hayatın sağlamlığı bakımından oldukça önemli görülmüş, buna önem vermemek ise, daha sonra zuhur edecek olan geçimsizliklerin en önemli sebeplerinden biri sayılmıştır.

Resulullah (asm) Muğire Bin Şube’ye (ra):

“Evlenmek istediğin kadına bak. Çünkü (evlenmeden önceki) onu görmen, aranızdaki izdivacın başarılı olmasını daha iyi sağlar.” (Tirmizi) buyururken bu konuyu işaret etmek istememiştir.

Bunlardan anlaşılıyor ki:

Bir kimsenin , evlenmek istediği kadının ellerine ve yüzüne hatta gözlerinin içine varıncaya kadar bakması dinen caiz, edeben de normal bir harekettir. Değil mi ki Resulullah (asm):

“Herhangi biriniz, bir kadını nikahlamak isterse elinden geldiğince o kadına baksın buyurmuştur.”

Yalnız , evlenecek adayların birbirlerini görmeleri, konuşmaları, halvet halinde olmamalıdır. Yanlarında kızın mahremlerinden ve ya kadınlarından bir üçüncü şahsın da olması gerekir. (Abdullah Ulvan, Terbiyet’ül- Evlad) Çünkü İslam’da nikahtan önce halvet hali asla caiz değildir.

Bu meselenin dört mezhebe göre hüküm ve şartları şu şekildedir:

Hanefi mezhebine göre;

Nikah akdinden önce, erkeğin, evleneceği kadına bakması mendubtur. Ancak, kadının kendisine verilebileceğini bilmesi şarttır. İstediği takdirde, isteğinin reddedileceğini bilen erkeğin o kadına bakması helâl değildir. Bunun hikmeti şudur:

Evlenme niyeti ve tarafların birbirine razı olmasının gerçekleşmesi amacıyla erkeğin kadına bakması girişimi doğru ve sıhhatli bir girişim olur. Evlenme kastı olmaksızın sırf kadınlara bak-mak gayesi ile girişilen bakmak işi haramdır.

Şafii mezhebine göre;

Bir kadınla evlenmek isteyen adamın, onun yüzüne ve bileklerine kadar ellerine bakması caizdir.

Kadına gelince o da erkeğin avret sayılan diz kapağı ile göbek arası hariç, bedenin başka yerlerine bakmak fırsatını bulursa bakması sünnettir. Çünkü bakmak veya baktırmaktan gaye, eşler arasında ülfet ve sevgi ile uyuşmanın sağlanması ve devam ettirilmesidir. Bu gaye hangi yolla temin edilebilirse bu meşru yol normaldir.

Malikiler'e göre;

İstenecek kadının bileklerine ka¬dar ellerine ve yüzüne bakmak onunla evlenmek isteyen erkek için mendubtur (müstehab). Ta ki kadının güzelliğinin talebine uygun olup olmadığını erkek anlasın. Bu bakmanın meşruluğu birtakım şartlara bağlıdır. Bu şartlardan;

Birisi:

Erkeğin lezzet ve şehvet kasdı ile bakmamasıdır.

İkincisi:

Kadın erginlik çağına varmış ise kendisinin, varmamış ise velisinin, bu erkeğin evlenme talebine razı olduklarının erkek tarafından muhakkak bilinmesi şarttır. Bilinmez ise bakmak, bir fitneye sebebiyet verdiği takdirde, haram, sebebiyet vermediği takdirde mekruhtur.

Üçüncüsü:

Erkeğin bakacağının kadın tarafından bilinmesi şartıdır. Kadın habersiz ise erkeğin ona bakması helâl değildir.

Hanbeli mezhebine göre;

İstenilecek kadının yüzüne, boynuna ve eline bakmak istekli erkek için mübahtır. Ancak, isteğin kadın tarafından reddedilmemesinin erkek tarafından kuvvetle sanılması ve bakılırken erkek ile kadının halvette olmamaları şarttır. Çünkü bir erkekle yabancı bir kadının yalnız iken bir yerde bulunmaları sakıncalıdır. (Sünen-i İbni Mace)

Kaynak: http://www.sorusorcevapbul.com
Ekleme Tarihi: 16.09.2010 - 20:43
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: ATATÜRKÜN CEVAP VEREMEDiGi TEK SORU ve son mesaj...
kübraaaa su an offline kübraaaa  
144 Mesaj -
düşündürücü bir paylaşım
Allah razı olsun.
Ekleme Tarihi: 16.09.2010 - 20:38
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: yardım!!!! mesajlar siliniyor
kübraaaa su an offline kübraaaa  
144 Mesaj -
Hayır .Hep kendi bilgisayarımdan giriyorum.
Ekleme Tarihi: 28.02.2010 - 19:07
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: yardım!!!! mesajlar siliniyor
kübraaaa su an offline kübraaaa  
yardım!!!! mesajlar siliniyor
144 Mesaj -
Siteye bir müddet girmediğim zaman mesajlarım siliniyor okunmamış mesaj yok diyor.

Bu siteden kaynaklanan bir hata mı? Yoksa moderatörler mi siliyor?
Ekleme Tarihi: 27.02.2010 - 17:23
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Şehadetin Böylesi = Abdullah Bin Cahş
kübraaaa su an offline kübraaaa  
Şehadetin Böylesi = Abdullah Bin Cahş
144 Mesaj -
Bütün devirlerde Allah’a iman eden her mü’min, hayatının son durağı hep şehâdet olsun istemiştir. Ölümün kapısından şehâdet şerbeti içerek girmek istemiştir. Ama o mertebeye ancak nasibi olanlar ulaşmışlardır. Tıpkı Allah ve Resûlünün aşkıyla yanan Abdullah bin Cahş (ra) gibi…

Günlerden Cuma. Yarenleriyle birlikte yola koyulan Kâinatın Efendisi Uhud yolunda. Uhud toprakları birazdan, tarihinin en kahraman ordusunu üzerinde taşıyacak. Çünkü Peygamber ordusu Bedir’de kazandığı zaferi Uhud’a da taşımak istiyor. Peygamber ordusu kararlı adımlarla yürüyor Uhud’a. Bu öyle bir ordu ki içlerinden hangi yiğide baksak hep nur akıyor yüzlerinden, gönüllerinden iman akıyor. Ve bir yiğit yürüyor ön saflarda “El Mücâhidü fillâh” (Allah yolunun fedaisi) namıyla anılan. Bu yiğit sahâbe, karanlıkların dağılıp Mekke’nin aydınlığa büründüğü ilk davet günlerinde, kudsî mücadelenin saflarına 25-26 yaşlarında gencecik bir delikanlı olarak girmişti. İslâm’a giren ilk otuz kişiden biriydi. Mü’minlerin annesi ve Peygamberin pak zevcesi olan Zeyneb binti Cahş’ın erkek kardeşiydi. İşte bu yiğit kahraman sahâbe, Peygamberine âşık Abdullah ibni Cahş’dı.

Abdullah bin Cahş, Uhud günü büyük bir cengâverlikle Allah düşmanlarını öldürürken kırk yaşlarındaydı. Savaşırken kılıcını düşmanın üzerine sallıyor, şehit olmaktan başka bir şey düşünmüyordu. Zaten İslâmiyet’e ilk girdiği yıllardan beri yanıp tutuşmaktaydı şehâdet için. Daima savaşın en ön saflarında yer alırdı. Peygamberimizin “Açlığa ve susuzluğa en çok dayanan ve katlanan” diye övdüğü bu mübarek sahâbenin, cihat esnasında aldığı yaralara ve acılara da dayanma tahammülü büyüktü. Âdeta canını hiçe sayıyordu.

Savaşın en ateşli ve en kritik anlarıydı. Çarpışmalar alabildiğince kızıştığı bir sırada Abdullah, halasının oğlu Sa’ad bin Ebi Vakkas (ra)’ın yanına sokuldu. Elini tutarak bir kayanın dibine çekti ve şöyle dedi:

- Şimdi burada sen duâ et, ben “âmin” diyeyim. Sonra ben duâ edeyim, sen de “âmin” de.

Saad bin Ebi Vakkas “Olur” dedi ve Rabbine şöyle duâ etti:

- Allah’ım senden bana çok kuvvetli bir kâfiri göndermeni istiyorum. Onunla kıyasıya vuruşayım. Sonra onu mağlup edip sevabını alayım ve Resûlullah’ın karşısına gazi olarak geri döneyim.

Abdullah bin Cahş, Sa’ad bin Ebi Vakkas’ın ettiği bu duâya bütün kalbiyle “âmin” dedi. Ancak onun ruh hali sanki daha farklıydı. Sonra kendisi şöyle duâ etti:

- Allah’ım benim karşıma da güçlü bir kâfir çıkar. Onunla kıyasıya savaşayım ve önce gazilik unvanını alayım. Ardından o, beni şehit etsin. Ağzımı burnumu kulağımı kessin. Senin huzuruna öyle geleyim. Sen bana sor:

“Abdullah, ağzını burnunu kulağını ne yaptın?” ben de sana cevap vereyim:

“Allah’ım ben onlarla dünyada iken çok günah işledim. Huzuruna öyle günahkâr azalarla gelmek istemedim. Onları dünyada bırakıp öyle geldim.”

Sa’ad bin Ebi Vakkas da bu duâya “âmin” dedi. Ama o, bu duâ karşısında biraz şaşırmıştı. Abdullah bin Cahş’ın duâsını kendi duâsından daha hayırlı buldu. Belki de “Neden ben de böyle bir duâ düşünemedim.” diye hayıflanmıştı.


Bu iki kahraman, birbirlerinin duâlarına ‘âmin’ dedikten sonra yıldırım hızıyla düşman saflarına atıldılar. İkisi de son derece bahadırâne harbediyor, düşman saflarını tarumar ediyordu. Fakat Abdullah bin Cahş savaşırken de bir başkaydı. Duâsı sürekli zihninden geçiyordu. Düşmanın üzerine yürürken, ölümün üzerine yürüyordu sanki. Savaşın en kızıştığı bir ara Abdullah bin Cahş’ın kılıcı kırıldı. O anda Allah Resûlü ona bir hurma dalı uzatarak devam etmesini buyurdu. Sahâbeler arasında Allah Resûlü'ne olan aşkı ve bağlılığıyla meşhur olan Abdullah bin Cahş, Peygamberinin bu emrini hiç düşünmeden yerine getirdi. Eline aldığı hurma dalıyla kâfirlerin üzerine yürüdü. O anda bir mucize gerçekleşti. Abdullah bin Cahş’ın elindeki dal çok keskin bir kılıç oldu. Abdullah bu kılıçla önüne geleni kesmeye başladı. Birçok düşmanı öldürdü.

Kahramancasına savaşan Abdullah bin Cahş savaş bittiğinde arzusuna kavuşmuştu. Bir müşrik onu önce şehit etmiş sonra da ağzını kulaklarını ve burnunu kesip bir ipe dizerek ağaç dalına asmıştı. İhlâsla kalkan elleri boş çevirmeyen Allah, Abdullah bin Cahş’ın duâsını aynı niyetiyle kabul etmiş, hayatını muhteşem bir şehâdetle noktalamıştı.

Abdullah bin Cahş bir numune. Daha pek çok Allah dostları Allah ve Resûlünün uğrunda kendini feda etmiştir. O güzide ashab, kâinat güneşinin yörüngesinde dönen birer yıldız gibidir. Asr-ı Saadet'e dönüp hayatlarına baktığımızda gözlerimiz kamaşır, onlar ışıl ışıl pırıltılarla dünyamızı aydınlatır.

Bütün devirlerde Allah’a iman eden her mü’min, hayatının son durağı hep şehâdet olsun istemiştir. Ölümün kapısından şehâdet şerbeti içerek girmek istemiştir. Ama o mertebeye ancak nasibi olanlar ulaşmışlardır. Tıpkı Allah ve Resûlünün aşkıyla yanan Abdullah bin Cahş gibi…

Allah onlardan razı olsun. Amin.

http://www.irfanmektebi.com/YaziDetay.php?YaziId=1034
Ekleme Tarihi: 16.02.2010 - 16:49
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: İslam Alim ve bilginlerinin Veciz Sözleri….
kübraaaa su an offline kübraaaa  
144 Mesaj -
Allah razı olsun Muhtazaf abi inşallah okuduklarımız aklımızda kalır
Unuttuklarımızı hatırlatan çok güzel bir paylaşım olmuş Te$ekkürler
Ekleme Tarihi: 16.02.2010 - 14:52
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Bakin Karpuzlari ne hale getirmisler
kübraaaa su an offline kübraaaa  
144 Mesaj -
çok ilginç gerçekten güzel paylaşım
tebessüm ettirdiniz teşekkürler
Ekleme Tarihi: 02.02.2010 - 00:28
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Mevlanadan
kübraaaa su an offline kübraaaa  
144 Mesaj -
Yapacağın işte nefsinle meşveret etmek ve o ne derse aksini yapmak, kemâldir.
Ekleme Tarihi: 30.01.2010 - 23:30
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Dünya!
kübraaaa su an offline kübraaaa  
144 Mesaj -
Dünyadaki bir dirhem hazır lezzeti ilerideki bir batman lezzetlere tercih eden (BSN) insanlarız hepimiz...

Cenab-ı hak gözümüzü açsın Dünyanın sûri güzelliğinin geçici olduğunu farkedebilelim inşallah...
Ekleme Tarihi: 30.01.2010 - 14:45
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Yumurta Kabuğu
kübraaaa su an offline kübraaaa  
Yumurta Kabuğu
144 Mesaj -

"İnsan yediklerine bir baksın". ABESE SURESİ, 24

Bir yumurta hiçbir zaman elimize paketlenmeden ulaşmaz. Yirmi dört saatlik bir üretim faaliyetinin neticesi olan bu aziz ve leziz nimet, mutfağımıza kadar güvenle ulaşabilmesi için, sonderece dikkatle plânlanmış bir ambalaj içinde bize sunulur.

Yumurta kabuğu deyip geçmeyin. Bir çırpıda kırıp çöp sepetine atıverdiğimiz bu mükemmel ambalaj, aslında mimarisiyleakılları hayrette bırakan bir sağlamlık, pratiklik ve geometri şaheseridir.

Yumurtanın sarısı ve akı, tavuk vücudunda ayrı ayrıyerlerde imal edilir. Sonra da bu mamul, 16 saat süren bir işlemle ambalajlanır.

Önce yumurtanın şekline bir bakın: Parmaklarınızla iki ucundan ne kadar kuvvetle bastırsanız, onu kıramazsınız. Ambalaj sağlamdır ve şekli de pürüzsüz ve kusursuzdur. Böyle bir kabuğu bir üretim tezgâhında dökmek için kalıp gerekir. Oysa tavuğun vücudunda yumurta kabuğunu dökecek herhangi bir maddî bir kalıp bulunmaz.

Yumurtayı paketlemekle görevli olan bez, tavuğun vücudundaki bütün kalsiyum ve karbonat iyonlarını çekecek şekilde düzenlenmiştir. Öyle ki, tavuğun besininde kalsiyum eksildiği zaman, kabuğun hammaddesi olarak, tavuk kendi kemiklerini kullanır. Bir tavuk, tek bir yumurtanın ambalajlanması için, bir günde kemiklerinin yüzde onunu harcayabilmektedir.

Öyle bir fabrika düşünün ki, tavuk kanı gibi, pekde iştah açıcı olmayan basit bir maddeden hem yumurta sarısını, hemyumurta akını, hem de kabuğunu ayrı ayrı çıkarsın. Ve, beş on santimlik bir üretim şeridi içinde bütün bu işleri ayrı ayrı gerçekleştirdikten sonra, kan ve dışkı gibi iki pisliğin içinden, yumurta gibi ter temizbir nimeti ortaya çıkarsın. Birşeyden herşeyi yapan bir ilim ve kudretin Sahibinden başka bu fiile mührünü basabilecek kim var?

Teknoloji, tavuğun besininden yahut kanından yumurta yapabilecek bir fabrikayı kuramadı. Muhalfarz, eğer kurmuş olsaydı bile, bugün bir yumurtayı bin liraya değil milyonlarca liraya yiyemezdik.

Onun için, tavuğun bir yumurta için gıdaklamasınısakın çok görmeyin. Âlemlerin Rabbi tarafından hizmetimize sunulmuş bumübarek hayvancığın sesini eğer dikkatle dinleyecek olursanız, bu İlâhî rahmet hediyesindeki harikuladelikleri size işittirmek için çırpındığını görür gibi olursunuz.

Bir dahaki yumurta kırışınızda, kabuğu atmadan önce ona uzun uzun bakın.
Sîze bu aziz nimeti bu mükemmel ambalaj içinde göndereni düşünün.
Onun adını anın.
Afiyetle yiyin.
Ve Ona şükredin.

Ümit Şimşek - Bakıp da Göremediklerimiz


Ekleme Tarihi: 26.01.2010 - 22:47
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: DUA ÇİÇEĞİ (calathea,maranta)
kübraaaa su an offline kübraaaa  
144 Mesaj -
Rabbim neler yaratmış... Tam tefekkürlük
Ekleme Tarihi: 26.01.2010 - 22:34
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: AKiL... NEDiR AKIL ???
kübraaaa su an offline kübraaaa  
144 Mesaj -
AKIL, BiZE SUNULANLARIN DISINDA CÖZÜM BULMAKTIR...!

Çok hoş ya gerçekten güzeldi teşekkür ederiz.

Bir an için düşündüm acaba ben ne yapardım?

Tıpa mı?
Kova mı?
Ekleme Tarihi: 21.01.2010 - 22:28
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Bir şakaya varmısın?
kübraaaa su an offline kübraaaa  
144 Mesaj -
güzeldi.
ama sabredemedim inanki insanı bıktırıyo
yine de teşekkürler muhtazaf abi sabredebilirsem devamına da bakarım
sevinçli
Ekleme Tarihi: 06.01.2010 - 17:47
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Beyaz Renk Kir götürmez...
kübraaaa su an offline kübraaaa  
RE:
144 Mesaj -
Alıntı
Orijınalı Dai

beyazida kirlettiler be



gül
Ekleme Tarihi: 04.12.2009 - 22:26
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: DUA LÜTFEN(ÇOK MUHTACIM)
kübraaaa su an offline kübraaaa  
144 Mesaj -
Rabbim yar ve yardımcınız olsun. Hem ruhunuza hem bedeninize Rabbim acil şifalar ihsan etsin inşallah. Hayırlı matlublarınızı kabul etsin.
Ekleme Tarihi: 29.11.2009 - 23:56
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: ERKEKLERiN KADINLARDAN RiCASIDIR
kübraaaa su an offline kübraaaa  
144 Mesaj -
Tamamen katılıyorum çok doğru...

Sanırım erkek ruhlu bir insanım. Çok ilgiden nefret ederim. Biraz erkekleri de anlamaya çalışmak lazım canım.sevinçli


Ama kadınlar da çok ilgi bekliyor işte azıcık yüz vereceksiniz mutlu olmak için napalım...
Ekleme Tarihi: 09.07.2009 - 18:25
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon Hafızlık töreni ile ilgili____Yardımlarınızı bekliyorum!!!
kübraaaa su an offline kübraaaa  
144 Mesaj -
çok teşekkür ederim ((ReYYan)) abla Allah razı olsun.
Ekleme Tarihi: 01.07.2009 - 16:57
kübraaaa üyenin diğer mesajları kübraaaa`in Profili kübraaaa Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Sayfa (7): (1) 2 3 Devam >
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 556 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ayhan demirhan (42), milli (55), Faruk85 (39), buyukdere (50), akgulhassan (56), resulkol (42), aldirma_reis (45), cengiz__11 (45), musabbinumeyr (46), _rAbia_ (35), HACIBUBA (38), ergunoynamaz (67), emisya (43), cavittacir (47), arslanmurat1 (46), Ben_Neyim (45), hatipoglu (45), PinarKecik (46), Ugur_K (44), hami_74 (37), ust_mimar (41), Muhlise (43), lifos (49), osmanli (41), @tuba@ (39), oguzada (47), tolga67 (49), zoris (45), aydinhasan (45), ilkay turan (53), Muhammedbilal (35), burhann1 (41), esmafeyzaunal (43), havzanur (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.60737 saniyede açıldı