stromectol lopinavir ritonavir ivermektine ivermectin kaletra bedranol bekunis dragees beloc cor beloc zok beloc benicar hct benicar benzoyl betagan betapace betaprol betnesol betnovate biaxin bilol comp bilol bimatoprost binaldan binordiol blocadren bocatriol bondronat bonidon boniva brand cialis brand levitra brand viagra brexidol buspar butohaler butovent bystolic cabaser calan sr calan calcijex calcium sandoz canasa canestene cardaxen plus cardaxen
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

38 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (2): (1) 2 Devam >
Ekleyen Mesaj
Konu: ALLAH (c.c.) dostu Mahmut Ustaosmanoğlu (k.s) hayatı
feride orhan su an offline feride orhan  
39 Mesaj -
Mahmut Ustaosmanoğlu nasıl bir insan?
Evinde ağırladığı misafirlerin sofrasını kendisi kuruyor, musafaha yaptığı kişiler ellerini çekinceye kadar o da elini çekmiyor. Şahsına karşı bir tavır söz konusu olduğunda kesinlikle karşılık vermiyor, sevenlerini de sükunetlerini muhafaza etmeleri için ikaz ediyor. Her yaştan insanın eğitim görmesini istiyor ve 60 yaşlarına gelen kişilere dahi okumayı tavsiye ediyor. Büyük alimlerden Abdulhalik Gücdüvani'nin şu vasiyyetine bağlı kalınmasını istiyor: "Fıkıh ve hadis ilmini öğren, cahil sûfilerden uzak dur, malın fıkıh kitapları olsun. Birisi medh ettiği zaman gururlanma, kınayınca da üzülme. İnsanlardan dünyevi bir şey isteme, affedici, lutfedici ehli ol. ALLAH Teala'nın sana verdiklerini sen de halka dağıt." Helal-haram konusunda Ali Haydar Efendi'nin şu sözünü sık sık tekrarlıyor: "İnsanoğlu helal ile haramı ağzıyla ayırt edemez. İnsan için helalinden pişirmiş olduğu tavuğun tadı ile çalınmış tavuğun tadı aynıdır. Haram ile helal arasını ancak fıkıh ayırır. Medya kuruluşlarını takip etmiyor, fakat öğrencileri düzenli olarak günlük haberleri kendisine aktarıyor. Dünya haberleri konusunda en çok Çeçenistan başta olmak üzere muzdarip Müslüman ülkelerle ilgili gelişmeleri soruyor.

efendi hz miz her yaşında ahlak abidesi ve gönlümüzün nadide ciceği kücük yaşlarda iken arkadaslarıyla bahcelerine girer onlara meyveler ikram ederdi.Bir gün valideciği efendi babamıza bahcedeki meyve ve salatalıklara bastıkları için kızar.( e haklıdırda on onbes tane cocuk....)aradan zaman gecer ve efendinin annesi ne görsün mahmud ve arkadasları bahcenin tam ortasında lakin kenarlarda hic bir fide hiçbir sebze ezilmemiş ..cağırır gönlümüzün sultanını -oğlum mahmud nasıl gecti arkadasların bahcenin orasına efendi babamız buyururki-BAHCENİN HİÇ BİR YERİNE BASMADIK ANNE,BEN ARKADASLARIMI SIRTIMDA GÖTÜRDÜM BAHCENİN ORTASINA.....işte incelik abidesi bir yandan annesinin ve bir yandan arkadaslarının kalbini kırmamak için kendi sırtında on dan fazla dostu taşıyan BİR DOST..........sefaatinden mahrum etme ya rab!!!!!

__________________
kişinin kulağı olursa sağır sen ona istediğin kadar bağır...
Ekleme Tarihi: 05.05.2008 - 10:51
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: BENİ SEN SEVDİN
feride orhan su an offline feride orhan  
BENİ SEN SEVDİN
39 Mesaj -
Rabbim gerçek manada beni sen sevdin... Niceleri ise sever gibi göründü... Ama daima, kendilerini sevdiler... Çünkü âcizdiler, fâniydiler... Kendilerine bile yetemediler ki, bana yetseler...

Hepsi Sana borçluydu varlığını. Hepsinin bir canı vardı... Ve onlar, kendi canları yanmadıkça, anlayamadılar acıyı... Anlayanlar da zaten, kendilerince bir mânâ çıkardı...

Sen varsın hakkıyla bilen beni... Her şeyimle bilen, her şeyimle seven, bir tek Sen... Sevdiğini biliyorum, zira sevmemiş olsaydın, o kadar kendinle meşgul etmezdin beni. Sevmemiş olsaydın, aratmazdın böylesi...

Sen sevmemiş olsaydın, sevebilir miydim ki Seni?
Sen canımın Cânânı... Sen'in sevginde vefâyı idrak ettim ben... O eşsiz vefâna, karşılık vermekten âciz oldum her zaman... Seni, Senin beni sevdiğin gibi sevmekten âcizim... Zira Sen yaratansın, ya ben? Ben, kul olmayı bile beceremeyen...

Yalnızca Sendeydi tatmin... Sadece Sende. Bir Sen yettin bana... Kimselerle yetinemedim...
Acı çekmeyi sever oldum Senin izninle. Dertlerin içinde gizlenmiş nice derman buldum...

Sevdirdiğince sevdim Seni... Buldurduğunca buldum... Bir Sen varsın Bâkî olan... Geride ne varsa fâni... Bütün varlıkların hepsi fâni... Kimi güzel, kimi çirkin, kimi vasat, ama işte her biri fâni... Dallardaki çiçekler, göklerdeki bulutlar, çöller, pınarlar hep fâni... Seraplar ve gölgeler fâni...

Çöllerde kalmayı sevdim Seninle... Yalnızdım, kalabalıklar içinde... Her şeyde Senin sanatını görmeyi sevdim ben... Herkeste Senden bir tecelli bulmayı sevdim... Yıldızlarda nûrunu, güneşte nârını, ateşte hârını bulmayı sevdim.
Ekleme Tarihi: 05.05.2008 - 10:39
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: HZ.FATIMANIN TARAFTARLARI OLMAYA VARMISINIZ?
feride orhan su an offline feride orhan  
HZ.FATIMANIN TARAFTARLARI OLMAYA VARMISINIZ?
39 Mesaj -
Düşünün ki elinizde öyle değerli bir kitap var ki, bu kitap yaşam rehberiniz olacak niteliktedir. Her okuyuşunuzda yeni ufuklara kavuşursunuz, yüreğiniz aşkla dolar. Bir ömür okusanız da bitiremeyeceğiniz, yaşamınıza, gönlünüze, ruhunuza hitap etmekle kalmayıp cennetin anahtarını sunar size. Ne yaparsınız? Bu kitabı mutlaka elde eder, gözünüz gibi korur, defalarca okursunuz değil mi? Evet doğrusu da budur zaten.
Bahsedilen kitap, beşerin yazdığı somut bir kitap değildir elbette. Yaşamının her ayrıntısı, gönüllere kazınılması gerekilen Hz. Fatıma-ı Zehra’dır. O alemlere nur olarak gönderilen Kur’an’ı kendi yaşamına geçirmiştir. Bir başka deyişle Fatıma, Kur’an’ın pratiğe geçirilmiş hali, yani yaşayan Kur’an’dır. Bu yüzden Allah’ın övgüsüne nail olmuştur. Resulullah (s.a.a) Hz. Fatıma’yı şöyle tanımlar: “Kızım Fatıma (s.a) geçmiş - gelecek bütün kadınlardan üstündür. O vücudumun bir parçasıdır, gözümün nuru ve kalbimin meyvesidir. O benim ruhumdur. O insanlardan olan bir huridir. Rabbinin huzurunda ibadete durduğunda yıldızların yer ehli için parladığı gibi, onun nuru da gökteki melekler için parlar ve Allah Teala meleklerine şöyle hitap eder. “Ey melekler, bakın benim cariyem (kulum) Fatıma’ya; o benim huzurumda durmuştur, korkudan titriyor; kalbiyle benim ibadetime yönelmiştir. Sizleri şahit kılıyorum ki, ben onun takipçilerini ateşten koruyacağım.” [1]
Öyleyse Allah’ın merhametine, sevgisine muhtaç olan bizler, Allah’a götüren rehber olarak Fatıma’yı izlememiz gerekir.
İlahi aydınlığa koşmak isteyen kadınların Fatıma’dan daha aydınlık bir nurları yoktur. Onun hayatına baktığımızda kısacık ömründe iman, takva, ilahi aşk ve ilimle; fedakarlık, iffet, mazlumiyet ve sabrın birleştiği mükemmel bir şahsiyetin, asırlara nasıl ders verdiğini görürüz.
Fatıma’yı örnek almak, rehber seçmek kolay değildir. Onun taraftarı, takipçisi olabilmek için,
ilk önce onu tanımak gerekir. Zira tanımadığımız bir Fatıma’yı sevmek kendimizi kandırmaktan başka bir şey değildir. Onu bir evlat, bir eş, bir ana ve bir mümine olarak tanıyıp idrak etmek ve yaşamımıza geçirmek gerekir.
Fatıma’yı anlamadan dinleyenler, onun ismini duyunca ağlayıp sızlarlar ama yaşamlarına da karıştırmazlar. Özlerinde Fatıma’dan bir şey yoktur aslında. Başörtüsünü en ufak bir zorlukta açan bir müslüman kadın, sizce” Kadının salahı, onun, yabancı bir erkeği görmemesi ve yabancı erkeğin de onu görmemesidir.”[2] diyen ve vefatından sonra bile mübarek vücudunun hatları belli olmasın diye kendisi için Umeys kızı Esma’ya özel tabut hazırlamasını vasiyet eden, Fatıma’nın iffet ve din anlayışını yeterince kavrayabilmiş midir?
Evini lüks eşyalarla döşeyip, marka düşkünü, bakışlarıyla bile fakirleri ezen bir kadın; yoksulluk içinde ömrünü geçiren, evde çalışmaktan elleri nasırlaşan, kendisi ve çoçukları aç iken, evindeki son yiyeceği bile fakirlere veren Fatıma’nın yaşam felsefesini idrak edebilmiş midir acaba?
Fatıma taraftarı olabilmek , onu rehber, şefaatçi edinebilmek için, Fatımalaşmak, yani Fatıma gibi düşünmek, Fatıma gibi yaşamak gerekir.
Kalbimizde Fatıma’nın imanından, ilahi aşkından, yaşamımızda Fatıma’nın mücadelesinden, ibadetinden, fedakarlığından, iffetinden, merhametinden eser yoksa; çocuklarımızda Fatıma’nın çocuklarından izler yoksa; başımızda başörtü ama gönlümüzde sefa arzusu, kibir ya da zulme duyarsızlık varsa biz Fatıma’nın taraftarları değiliz demektir.
Bu büyük kadına sarılıp onun değerlerine sahip çıktığımız müddetçe pusulamız hiç şaşmayacaktır. Allah bizleri gerçek Fatıma taraftarları olmayı ve onun şefaatine nail olmayı nasip etsin.
Ekleme Tarihi: 05.05.2008 - 10:35
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: 25 ÖNEMLİ TAVSİYE
feride orhan su an offline feride orhan  
BİR MÜSLÜMANIN 24 SAATİ
39 Mesaj -
(1) Güneşin doğmasından bir saat kadar önce uyanır, abdest alır, sabah namazını kılar. Hür ve mukim erkekler, yakındaki camiye giderek bu ibadeti cemaatle eda ederler.
(2) Sabah kahvaltısı...
(3) İşine, okuluna, nereye gidecekse oraya gider.
(4) Ne iş yapıyorsa, “en iyi, en güzel, en doğru” şekilde yapar. Asla ihmalkârlık, kaytarıcılık yapmaz, vazifesini savsaklamaz. Müslüman her ne yaparsa yapsın Allah’a yapar gibi yapar.
(5) Öğle tatili... Gerekenden fazla yememek şartıyla öğlen yemeğini yer. Bedeni ağır iş yapıyorsa, vücudunu ayakta tutacak kadar kalori alır, doyduktan sonra yemez. Oburluk, pisboğazlık, mide-perestlik haramdır.
(6) Öğle namazını kılar. Namaz, iş saatlerine denk geliyorsa, işçi veya memur, namazı bahane ederek vazifesini savsaklamaz.
(7) Öğleden sonra çalışmasına devam eder.
(8) İkindi namazını kılar.
(9) Evine döner.
(10) Akşam yemeği: Geceleyin hazmı (sindirimi) zor olacağından ve sağlığa zarar vereceğinden ağır yemekler yemez. Müslüman her hal ü kârda, yemek için yaşamaz, yaşamak için yer.
(11) Mevsimine göre, vaktinde akşam namazını eda eder.
(12) Yemekten sonra çayını içerken en az bir saat faydalı, kıymetli kitap okur. Kitap okumayan, kültürünü arttırmaya çalışmayan kimse medenî bir insan değildir. İsterse çok zengin olsun.
(13)Yatsı namazını camide eda eder.
(14) Yaz aylarında, geceler kısa olduğu için yatsıdan sonra yatağa girer ve uyur.
Günlük hayatında Müslüman nelere dikkat edecektir:
TELEVİZYON SEYRETMEK: Televizyon programları dine, Şeriata, ahlâka, fazilete, bilgeliğe uygunsa, aşırı kaçmamak şartıyla bir miktar seyredebilir. Bu dediğim, sıradan insanlar içindir... Müslüman, İslâm dininin kesin olarak yasakladığı, haram kıldığı açık saçık, şehvetli karıları, içki sofralarını, fuhşiyyat sahnelerini, kumar eğlencelerini, bin türlü azgınlığı asla seyredemez. “Bunları seyretmek caizdir, bunları seyretmek, bu seyirle eğlenmek, keyiflenmek sakıncalı değildir, caizdir” diyenlerin imanları tehlikeye girer.
İHTİYAÇLARIN GİDERİLMESİ: Müslüman asla israfa, lükse, aşırı tüketime, gösterişe kapılmaz. Bunları dinimiz haram kılmıştır. Din ve iman kardeşlerinin milyonlarcası sefalet, sıkıntı, açlık, perişanlık içindeyken kendisi Nemrud, Firavun, Neron, Şeddad gibi lüks yemekler yiyen, lüks bir hayat süren kimseler fâsık, fâcir, gafil, vicdansız insanlardır. Müslümana yakışan mütevâzı olmak, orta halli bir hayat sürmektir. Bu dediğim avam içindir, mânevî derecesi yüksek olan Müslümanların bu konuda daha sıkı olmaları gerekir...Müslüman hiçbir zaman meskenleri, mobilyaları, evdeki cihazları, otomobilleri; kendisine değer ve üstünlük kazandıran şeyler olarak görmez. Vicdanlı, akıllı, namuslu, şuurlu, insaflı bir Müslüman 20-30 bin dolarlık bir otomobilden daha pahalısını almaz. “Benim param var, canımın istediği pahalı otomobili alırım” mı diyorsun? Unutma ki, Allah’a hesap vereceksin.
LİSANINI KÖTÜLÜKLERDEN KORUMAK: Müslüman mutlak bir hürriyete sahip değildir. Müslüman, hürriyet var, canımın istediğini söylerim, yazarım diyemez. Lisan afetleri vardır, bunlar İmam-ı Birgivî Hazretlerinin “Tarikat-i Muhammediye” adlı çok önemli, çok mübarek, çok kurtarıcı kitabında yazılıdır. Okur öğrenirsiniz. Müslüman lüzumsuz, faydasız lâf etmez. Gevezelikten, zevzeklikten, mâlâyâni söz etmekten kaçınır. Söylerse hayır söyler, yoksa susar.
GÖZLERİNİ GAYR-İ MEŞRU BAKIŞLARDAN KORUMAK: Müslüman gözlerinden, baktığı şeylerden sorumludur. Kendi annesinin, karısının, kız kardeşinin iffetini, namusunu, şerefini, haysiyetini nasıl koruyorsa, başka kadınlarınkini de korumakla yükümlüdür.
KULAKLARIN KORUNMASI: Zamanımızda müzik, son derece bayağılaşmış ve yaygın hale gelmiştir. Siz çalmazsanız, başkalarının çaldığını dinlemek zorunda kalıyorsunuz. Müslüman, elinden geldiği derecede kötü müzikten uzak durur. Kötü müzik ne demektir? İnsanın kafasını şişiren, kişiyi azdıran, şehvete ve ahlâksızlığa teşvik eden, kalitesiz musikidir. Bir çiftlikte tavuklara rock müziği dinletmişler, hayvancağızlar önce yumurtayı azaltmış, sonra durgunlaşmış, hastalanmış, sonunda ölmüşler... Kötü müzik dinletilen ineklerin sütü azalıyormuş. Aklı olanlara bu örnekler yeter.
HİÇ HATIRDAN ÇIKARTILMAYACAK İSLÂMÎ BİR PRENSİP: Resulûllah Sallallahu Aleyhi ve Sellem Efendimiz “İki günü birbirine eşit olan ziyandadır” buyurmuştur. Müslüman her gününün, bir önceki günden daha hayırlı olması için çalışacaktır. Daha fazla ibadet edecek, daha fazla hayır hasenat yapacak, daha fazla sadaka verecek, ilmini, kültürünü arttıracak, nefsiyle yaptığı cihatta ileriye gidecektir.
MÜSLÜMAN, İSLÂM’A UYAN KİMSEDİR: Evinde, işinde, yeme ve içmesinde, kılık kıyafetinde, konuşmasında İslâm’ın emirlerini, yasaklarını, tavsiyelerini göz önünde bulundurmak gerekir. Yaptığın her iş için “Yüce Allah bundan razı olur mu?”, “Bundan dolayı bana gücenir ve gazap eder mi; Sevgili Peygamberimiz benim bu yaptığım işi beğenir mi, yoksa beğenmez mi?..” diye düşünmek gerekir.
MERHAMETLİ OLMAK: İslâm bilgeliğinin temel kurallarından biri, “Merhamet etmeyene merhamet edilmez”dir. O halde, Müslüman insanlara, hayvanlara, bitkilere, hatta topraklara, taşlara, sulara bile merhametli olacaktır.
DİNÎ KONULARDA TÂVİZ (ÖDÜN) VERMEMEK: İslâm dinini insanlar ortaya koymamıştır, din Allah’ındır. Binaenaleyh dinin kesin kurallarında, hükümlerinde, müesseselerinde bizim değişiklik yapmaya, bunlardan ödün vermeye hakkımız yoktur. Bunları elimizden geldiği, gücümüzün yettiği kadar hayatımıza ve hayata uygulamaya çalışırız. Yapamıyorsak, eksikliğimizi biliriz. Müslüman, asla dini kendisine, hayata uydurmaya çalışmaz. Asıl olan, kendisini ve hayatını dine uydurmaktır.
YASAKLARDAN, GÜNAHLARDAN, İSYANLARDAN, AZGINLIKLARDAN KESİNLİKLE UZAK DURMAK: İslâm dini ribayı mutlak surette yasak ve haram kılmıştır.Binaenaleyh ribadan ve ribaya benzeyen ticarî, iktisadî muamelelerden uzak durmak gerekir. Yine dinimiz bazı alışverişleri bâtıl saymıştır, bunlardan da uzak olmamız gerekir.
TARTIŞMAMAK: İmam-ı Gazalî Hazretleri, bir şık dışında tartışmayı uygun görmemektedir. Cahillerle, azgınlarla, aşırılarla, beyni yıkanmışlarla tartışmak boştur, faydasızdır.Müslüman tartışmak yerine, iyi bir örnek ve model olmayı tercih etmelidir. Ona bakan, onda İslâmiyet’in güzelliklerini ve üstünlüğünü görsün. Kal (dil) ile değil, hal ile propaganda yapmalıdır.
FİTNE VE FESADA SEBEBİYET VERECEK HER ŞEYDEN UZAK DURMAK: Peygamberimiz “Fitne uykudadır, uyandırana lanet olsun” buyurmuşlardır. Din konusunda aptalca çıkışlardan, geri zekâlıca nümayişlerden, lüzumsuz gösterilerden kaçınılmalıdır.
EN BÜYÜK DÜŞMAN: Müslüman, en büyük düşmanının kendi nefs-i emmaresi olduğunu, bir an bile hatırından çıkartmamalıdır. Düşmanını görmek isteyen aynaya baksın.
Âhir zamanda yaşıyoruz, Peygamberimiz âhir zamanda İslâm Şeriatını yaşamanın, Sünnet’e uymanın “avucunda kor tutmak” kadar zor olduğunu haber vermiştir. Müslüman, İslâm’a ve Şeriat’a uyarken, dinini yaşarken birtakım sıkıntılar çekecektir, bunlar Allah’ın bir imtihanıdır, sabrederse, doğru yoldan ayrılmazsa çok büyük mükâfatlara nail olacak, ebedî mutluluk kazanacaktır.
Çok dikkat edilmesi gereken bir husus: Vicdanlı, şuurlu, vasıflı, haysiyetli, namuslu, şerefli, hikmetli bir Müslüman, kendisi asla din sömürüsü yapmadığı gibi, din sömürüsü yapan alçak ve rezillerden uzak duracaktır ve onları asla desteklemeyecektir. Din sömürüsü yapanları desteklemek, dinin yıkılması için çalışmak demektir.Böyle bir gaflete ve felâkete düşmekten Allah’a sığınırız.(MEHMET ŞEVKET EYGİ)
Ekleme Tarihi: 04.05.2008 - 15:06
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: bir söz de siz yazın
feride orhan su an offline feride orhan  
39 Mesaj -
GÜLDE BİLE DİKEN VARDIR İNSANIN GÜLÜN KOKUSUNU DUYMAYIP DİKENİNE TAKILMASI BİRAZDA KENDİ RUHUNDAKİ DİKENLERDEN KAYNAKLANIR.
Ekleme Tarihi: 04.05.2008 - 14:27
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: BAYAN MEDİHA
feride orhan su an offline feride orhan  
BAYAN MEDİHA
39 Mesaj -
Okulun ilk gününde 5. nci sınıfın önünde dururken, öğretmen çocuklara bir yalan söyledi.
Çoğu öğretmen gibi, öğrencilerine baktı ve hepsini aynı derecede sevdiğini söyledi. Ancak bu imkansızdı, çünkü ön sırada oturduğu yerde bir yana kaykılmış ismi Mustafa Yılmaz olan bir erkek çocuk vardı.
Bayan Mediha bir yıl önce Mustafa'yı izlemişti ve diğer çocuklarla iyi oynamadığını, elbiselerinin kirli olduğunu ve sürekli olarak kirli dolaştığını gözlemişti. İlave olarak Mustafa tatsız olabiliyordu. Bu öyle bir noktaya geldi ki, bayan Mediha onun kağıtlarını büyük bir kırmızı kalemle işaretlemekten, kalın çarpılar (x ) yapmaktan ve kağıdın üstüne büyük ” 1 ” (en düşük derece) koymaktan zevk alır oldu.
Bayan Mediha'nın okulunda, her çocuğun geçmiş kayıtlarını incelemesi gerekiyordu ve Mustafa'nın kayıtlarını en sona bıraktı. Ancak, onun hayatını gözden geçirdiğinde, bir sürpriz ile karşılaştı.
Mustafa'nın birinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı: Mustafa gülmeye hazır parlak bir çocuk. Ödevlerini derli toplu ve temiz yapıyor ve çok terbiyeli. Onun etrafta olması çok eğlenceli”.
İkinci sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:”Mustafa mükemmel bir öğrenci, sınıf arkadaşları tarafından çok seviliyor, ama annesinin ölümcül bir hastalığı olduğu için sıkıntı içinde ve evde ki yaşamı mücadele içinde geçiyor.”
Üçüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:”Mustafa'nın annesinin ölümü onun için çok zor oldu. Mustafa elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyor, ama babası ona ilgi göstermiyor ve eğer bazı adımlar atılmazsa evde ki yaşamı yakında onu etkileyecek.
Mustafa'nın dördüncü sınıf öğretmeni şöyle yazmıştı:”Mustafa içine kapanık ve okulda derslere çok fazla ilgi göstermiyor. Çok fazla arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor. ”

Bunları okuyunca, Bayan Mediha problemi kavradı ve kendinden utandı. Öğrencileri ona güzel kurdelelerle ve parlak kağıtlara sarılmış hediyeleri getirdiğinde bile çok kötü hissediyordu. Mustafa'nın hediyesini alıncaya kadar bu böyle devam etti.
Mustafa'nın hediyesi bir marketten aldığı kalın, kahverengi ambalaj kağıdı ile beceriksizce sarılmıştı. Bayan Mediha onu diğer hediyelerin ortasında açmaktan acı duydu. Bayan Mediha pakette taşlarından bazıları düşmüş yapma elmas taşlı bir bilezik ve çeyreği dolu olan bir parfüm şişesini çıkarınca çocuklardan bazıları gülmeye başladı. Ama o bileziğin ne kadar güzel olduğunu haykırdığında çocukların gülmesi kesildi. Bileziği taktı ve parfümü bileklerine sürdü.
Mustafa, o gün okuldan sonra öğretmenine şunu söylemek için kaldı. ” Öğretmenim bugün aynı annem gibi kokuyordunuz.”
Çocuklar gittikten sonra, bayan Mediha en az bir saat ağladı. O günden sonra, okuma, yazma ve aritmetik öğretmeyi bıraktı.Bunun yerine, çocukları eğitmeye başladı. Bayan Mediha, Mustafa'ya özel ilgi gösterdi. Onunla çalışırken, zihni canlanmaya başlıyor görünüyordu. Onu daha fazla teşvik ettikçe, daha hızlı karşılık veriyordu. Yılın sonuna kadar Mustafa sınıfta ki en zeki çocuklardan biri oldu ve tüm çocukları aynı derecede sevdiğini söylemesine rağmen, Mustafa onun gözdelerinden biri idi.
Bir sene sonra, Bayan Mediha kapısının altında Mustafa'dan bir not buldu, ona hala tüm yaşamında sahip olduğu en iyi öğretmen olduğunu söylüyordu.
Altı yıl sonra Mustafa'dan bir not daha aldı. Liseyi bitirdiğini, sınıfında üçüncü olduğunu ve onun hala hayatındaki en iyi öğretmen olduğunu yazmıştı.Bundan dört yıl sonra, bazı zamanlar zor geçmesine rağmen okulda kaldığını, sebatla çalışmaya devam ettiğini ve yakında kolejden en yüksek derece ile mezun olacağını yazan başka bir mektup aldı. Yine Bayan Mediha‘nın tüm yaşamında ki en iyi ve ne favori öğretmen olduğunu yazmıştı.
Sonra dörtyıl daha geçti ve başka bir mektup geldi. Bu kez fakülte diplomasını aldıktan sonra, biraz daha ilerlemeye karar verdiğini açıklıyordu. Mektup onun hala karşılaştığı en iyi ve en favori öğretmen olduğunu açıklıyordu. Ama şimdi ismi biraz daha uzundu.Mektup şöyle imzalanmıştı; Prof. Dr. Mustafa Yılmaz ( Tıp Doktoru). Öykü burada bitmiyor. Görüyorsunuz, ortaya çıkan başka bir mektup var. Mustafa bir kızla tanıştığını ve onunla evleneceğini söylüyordu. Babasının birkaç hafta önce vefat ettiğini açıklıyordu ve evlenme töreninde Bayan Mediha'nın damadın annesine ayrılan yere oturup oturamayacağını soruyordu. Şüphesiz Bayan Mediha bunu kabul etti. Ve tahmin edin ne oldu ?
Taşları düşmüş olan o bileziği taktı. Dahası, Mustafa’nın annesinin süründüğü parfümden sürdü. Birbirlerini kucakladılar ve Dr. Mustafa, Bayan Mediha'nın kulağına şöyle fısıldadı,”Bana inandığınız için teşekkür ederim, öğretmenim. Bana önemli olduğumu hissettirdiğiniz ve bir fark meydana getirebileceğimi gösterdiğiniz için çok teşekkür ederim.
“Bayan Mediha, gözlerinde yaslarla fısıldadı, söyle dedi; Mustafa, yanlış şeylere sahiptim. Bir fark meydana getirebileceğimi bana öğreten sensin. Seninle tanışıncaya dek, nasıl öğreteceğimi bilmiyordum”.,


Birinin Hayatında Bir Fark Oluşturmaya çalışın. Bunu iletin, birinin yüreğini ısıtın, hayatında bir fark oluşturmaya çalışsın...
Ekleme Tarihi: 17.04.2008 - 07:57
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Sana Dogru...
feride orhan su an offline feride orhan  
39 Mesaj -
Sana salat,Sana selam EY NEBİ !
Sana selam verirken dahi öylesine acizim ki..
Damağım kupkuru bir rüzgar ,kilitlendim Efendim..
Bu şahralarda yalnız,bir başıma,ırmaklarım çekildi,dağıldı bir-bir şefkat izlerim...
Hayatın,hayatım olsaydı,yanmazdım bu şahte yankılarda biliyorum..
çopansız kalmazdı sürülerim,pusulam,yol rehberim kaybolmazdı...
Aldananlar arasında şimdi bende varım Efendim..
Göz yaşlarım Hazret Ömer gibi aksaydı,yaralarım kabuk bağlardı o zaman bilirim..
uykularım Sensiz kalmazdı o zaman,rüyalarım iftikakının sancısıyla kıvranmazdı..
EY Medine'nın Gülü ! EY ruh sümbülüm !
Çanakkale'ye koştuğun gibi yettişsen istilaya uğramış gönül toprağıma !
Düşman dört bir yana saldırıyor..
Toprağım,tüfeklerim,mermilerim ağlıyor...
İçimin yangınını nasıl tarif edeyım ?
EY medetkarım ! Ruhumun yarıklarını ,söküklerini acemi terzilerin ellerine bıraktım..
Kesip biçtiler beni..Bir bilsen ,bir duysan ,nasıl acıyor içim Efendim !
Ben nasıl yağmalandım !
Kendimi şikayet ediyorum Sana Efendim..Ben böyle olmamalıydım..
Sıddık-ı Ekber (r.a.)gibi azap Ayetleri duyunca haşmetinden yıkılıp kalmalıydım..
Hazret Osman gibi ,tibki Onun gibi Sana vefalı,Sana sadık kalmalıydım..
Sevmeyi bilemedim Sultanım..Göz yaşı dahi dökmeyi beceremedim..
Nemrut ateşlerinde dağlandım,Firavun saraylarında yılanlara yem oldum..
EY Ab-ı hayatım Efendim !
EY Ruy-i zeminimin misk-u amber kokusu !
Seni hakkıyla bilemeyen bendim,aşkına yalancı sevgiler ekleyen bendim..
Şimdi gözyaşlarım dahi hak etmiyor sevgini..
Ama dirilmek istiyorum Efendim ! Şu mahcup yakarışıma bir lebbeyk hitabınla teşrif buyurmazmısın,
şu yosun tutmuş yürek feryadıma EY NEBİ
Mahzun fakire bir gül...muşturlarla gel ne olur ötelerden..
Hicranıma merhem ol EY NEBİ ! umarsız bırakma şu garibi..
Gel !yeniden yanginlasın umut bestelerim..bende Cafer-i Tayyar gibi kolsuz,kanatlayıp diyarına uçayım...
EY çöleşmiş yüreğimde nergis,nergis kokan Gül !
EY kuraklamısmış yüreğime damla-damla düşen Rahmet !
EY parçalanmış evrenimde tomurcuk-tomurcuk açan bahar !
Sana salat,Sana selam EY NEBİ !
Bırakma ellerimi EY GÜL-İ vefa !
ESSELAMUN ALEYKUM ve RAHMETULLAH..
EL FU EL Fİ SALATIN ve EL FU EL Fİ SELAMIN ALEYKE YA HABİB ALLAHA..(sallallahu aleyhi ve sellem...
Ekleme Tarihi: 21.03.2008 - 23:13
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Özgür bıraktım artık Gözyaşlarımı...
feride orhan su an offline feride orhan  
39 Mesaj -
'Biz Allah'ı (cc) Cuma günleri mescide sığdırmaya çalışıyoruz.
Belki cuma gecesine, çok nadiren kalkılabilirse, yatağın sıcaklığından feragat edilebilirse de Sabah namazlarına....
Ama hastalıklarımız, zayıflıklarımızda, doğal afetlerde, kısaca zorda ve çaresiz kaldığımızda hemen etrafımızda olsun istiyoruz....
ve, hiç şüphesiz, en çok da ölümün hatırlandığı cenazelerde.
Maalesef, biz Allah'tan (cc) bunları beklerken, Allah (cc) için günlük hayatımızın neredeyse tamamında yerimiz ve zamanımız yok...
Çünkü...
Diğer zamanlar işlerimizi kendimiz halledebiliriz düşüncesi hayatımıza girmiş.
Ya da açıkça söylersek o zamanlar Allah'a (cc) ihtiyacımız yok.
Allah'ın (cc) emir ve yasaklarına itaat sebebiyle Karşılıksız alabileceğimiz en iyi hediye namazımızdır,
Hem masrafsız ve ödüller de muhteşemdir.
Her zaman O'nun bizim için yaptıklarını daima hatırlayacak zamanlarımız olmalı.
Ne gariptir, ALLAH'a (cc) inandığını söyleyip de şeytanın peşinden gitmek .
Allah'ın bizim için ne düşündüğünden çok insanların bizim için ne düşündüğüne önem
vermemiz bizim adalet terazimizde ne kadar adil görünüyor?
Herşeyden önemlisi ne kadar daha yaşayacağınızı sanıyoruz?
Ne zaman telafi etmek için harekete geçeceğiz?
Hakkını veremeden eda edilen namazlarımıza ağlayalım..
Hakkını veremeden eğilip kalkmalarımıza ve bunlara namaz deyişimize ağlayalım…
Aşıkla mâşuk misali ALLAH(c.c.) ile kulun buluşma noktası olan secdelerimizin ve seccadelerimizin hakkını veremeyişimize ağlayalım..
Günde en az beş defa sunulan af piyangosunu kaçırdığımıza ağlayalım..
Her bir namazda bütün günahlarımızdan arınma fırsatını kaçırdığımıza ağlayalım..
Uykunun kollarında gaflet içinde geçen zamanımıza ağlayalım..
Gaflet ile geçirilen ve boşa giden günlerimize ağlayalım..
Her gün onca hadise karşısında ürpermeyen kalplerimize ağlayalım..
Dünyaları yutsa da doymayan nefislerimize bende oluşumuza ağlayalım
Dua edin icabet edeyim diyen Rahman ve Rahim olan Rabbimize karşı dua etmeyişimize ağlayalım..
İsteyin vereyim diyen Rabbimize karşı sanki hakkında vaadinden dönmesi söz konusuymuş gibi,
Ona güvensizliği işmam eder tarzda Ondan kamil iman, tam ihlas ve takva istemeyişimize ağlayalım..
Hiç ölmeyecekmiş gibi, toprak altına girmeyecek ve hesap vermeyecekmiş gibi yaşayışımıza ağlayalım..
Kalbim temiz deyip her türlü fecaati işleyip kendimizi avutmamıza ağlayalım..
Evladımızın bizden, bizim de onlardan kaçacağımız günün gelip çattığı zaman
keşkelerin hiçbir faydası olmayacağını bu dünyada anlamadan göçüp gideceğimize ağlayalım..
Her gün gözümüzün önüne serip sergilenen onca ibretlik hadiseler karşısında başımızı devekuşu gibi kuma sokup değişmeyen hakikat olan ölümü kendimizden uzak görüşümüze ağlayalım..
Ölenle ölünmez canım deyip üç gün sonra şen-şakrak şarkılar türküler söyleyip gafletle geçen ömrümüze ağlayalım..
Günahı günah bilmeden ve ona tevbe edemeden günahlarımızı yüklenip huzur-u İlahiye gitme tehlikesinden bîhaber yaşadığımıza ağlayalım..
Dağlar cesametindeki günahlarımızı gördüğümüzde "ben bu günahları ne zaman işledim Ya Rab" diyeceğimiz o günden bîhaber yaşadığımıza ağlayalım..
Kuran bize yeter deyip sünnete sırtımızı döndüğümüz güne ağlayalım..
Peygamberlerin bile Efendimiz ( sallALLAHu aleyhi vesellem)'e ümmet olmayı isteyeceği o gün
bu ümmet-i merhûmeden olamama tehlikesi karşısında halimize ağlayalım..
ALLAH(c.c.) dostlarını tenkit edip, Peygamber Efendimiz ( sallALLAHu aleyhi vesellem )i üzdüğümüz için ağlayalım..
Ateşin odunu yiyip bitirmesi gibi bütün hayır ve hasenâtımızı bitiren hasedden ve gıybetten kurtulamayışımıza ağlayalım..
Azdıran zenginlik karşısında günümüzü gün edişimize ağlayalım..
Hayırlısı varken hakkımızda hayırsız olanı istemeye devam etme saygısızlığını gösterdiğimiz için ağlayalım..
Veren de alan da belli iken feryâd ü figân edişimize ağlayalım..
Gülün de dikenin de bağın da bahçevanın da sahibi belliyken onlara sahipmiş gibi davranma saygısızlığından dolayı ağlayalım..
Ekleme Tarihi: 21.03.2008 - 23:06
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: HAYATIN KİTAP OLSAYDI ADINI NE KOYARDIN?
feride orhan su an offline feride orhan  
HAYATIN KİTAP OLSAYDI ADINI NE KOYARDIN?
39 Mesaj -
Hayatın bir kitap olsaydı, sende onu yazan olarak en çok hangi bölümlerini severdin? Hangi sayfalarını yırtıp atmak, hangi satırları tekrar tekrar okuyup altını çizmek, hangi cümleleri bir daha yaşamak isterdin? Ve hayatın kitap olmaktan; kitap senin hayatını anlatmaktan memnun olur muydu?

İkinci, ardından üçüncü ve dördüncü baskı yapar mıydın? Yoksa kitaplıkların raflarında yıllarca gereksiz, sade bir eşya gibi bırakır mıydın?

Hayat kitabının dış baskısına önem verir miydin? Sayfaların en kaliteli kâğıttan olmasını ister miydin? Veya saman kâğıtları kendine lâyık görür müydün?

Kapağına nasıl bir resim koyardın? Bir resmi belge mi; gülen, düşünen, ağlayan veya sırtını çevirip giden bir portre mi olurdu kitabının dış yüzünde?

Kitabına ne isim verirdin: 'Yaşadıklarım', 'Hatıralarım', 'Doğrularım', 'Yanlışlarım', 'Hayat Ne Kadar Kısaymış' veya 'Aşk ve Nefretlerimin Antolojisi' mi olurdu adı eserinin?

Ve her şeyden önemlisi, başka kitaplardan ne farkı olurdu, fazladan ne anlatırdın, farklı olarak neyi vurgulardın, neyi söylemeyi gereksiz bulup geçerdin? Muhtevası daha fazla ne öğretirdi okuyana, ne ders çıkarırdı? En güzel yeri neresi olurdu? Başlangıcı mı, ortası mı, yolunun sonu mu, hepsi mi, yoksa hiçbir yeri mi?

Ne uslupla, hangi kelimelere ağırlık vererek yazılmış olurdu? Yoksa kalb diliyle mi yazılmış olurdu hemen bütün satırları?

Hayatın kitap olsaydı, o kitabı sever miydin? Senin başucu kitabın olur muydu? Konuşurken, yazarken, hayal ederken ona not alır mıydın? Yoksa, görmezden mi gelirdin, inkâr mı ederdin, utanır mıydın yaşadıklarından?

Hayatın kitap olsaydı, hayatı özetler miydi, yahut sayısı bilinmeyen seri kitaplardan biri mi olurdu ömür sayfaların?
Ekleme Tarihi: 10.03.2008 - 07:59
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: kuran baslangic duasini bilen varmi???
feride orhan su an offline feride orhan  
39 Mesaj -
KUR'ANI KERİM OKUMAYA BAŞLARKEN OKUNACAK DUA

ALLAHÜMME BİLHAKKI ENZELTEHU VEBİLHAKKI NEZEL.
ALLAHUMME AZZIM RAĞBETİ FİHİ VECALHU NURAN LİBASARİ VEŞİFAEN LİSADRİ.
ALLAHUMME ZEYYİN BİHİ LİSANİ VE CEMMİL BİHİ VECHİ VE KAVVİ BİHİ CESEDİ VERZUKNİ TİLAVETEHU ALA TAATİKE ANAAELLEYLİ VE ETRAFENNEHARİ VAHŞURNİ MEANNEBİYYİ SALLALLAHU ALEYHİ VESSELLEME VE ALİYİL AHYAR.

MANASI


Allah’ım, sen bu Kur’an-ı Kerim’i hak olarak indirdin; evet o hak olarak inmiştir.

Allah’ım ona karşı ilgimi artır; onu gözümün nuru, gönlümün ilacı kıl!

Allah’ım dilimi onunla süsle, yüzümü onunla güzelleştir ve bedenime onunla güç ver!

Sana ibadet için gece gündüz okumamı nasip et!

Beni Peygamberin (s.a.v) ile ve O’nun seçkin ev halkıyla birlikte haşret!

SEVABI

Her Kim Kur'an okumak istediğinde Kur'an'a Başlarken bu duayı okursa
ALLAHu Teala Okumuş Olduğu Kur'an-ı Azim'üşşanın Her Harfine ellibin (50.000) sevap verir buyurmaktadır. (Müslim)
Ekleme Tarihi: 10.03.2008 - 07:44
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: HANGİ AİLE YAPISINA SAHİBİZ?
feride orhan su an offline feride orhan  
HANGİ AİLE YAPISINA SAHİBİZ?
39 Mesaj -
KA D E R İ AİLE YAPISI....

KARI KOCA AYNI İNANÇLA UĞRAŞIR,HAYATTA MUVAFFAK OLMAK İÇİN
BUNA GÖRE BELLİ BİR AİLE ADETİ KURAMAYIP..ADETLERDEN KAYIPLARI
SEÇEMEMEK:BAŞARI ÜMİDİNE MANİDİR.
Erkek çalışır,kadında çalışır,ikiside kazançlarını bir yere koyarlar,bera
ber kazanır beraber harcarlar.Evin içi bir bekar odası,bekar evi gibidir.
Masraflar nasıl yerinde olurmu olmazmı...?O artık evde ihtiyar anne varsa,hizmetci tutulmuşsa...artık nasıl olursa..hizmetci ne kadar başara
cak,kim bilir.
Kaderi aile denilen bu yaşantı:Nasıl çocuk yetiştirir.Akşamdan akşama
ana baba yüzü gören yavrular ne dereceye kadar aile düzenini bilirler.
hangi tür terbiye alırlar..? Artık orası meçhuldür.....?

S E R S E R İ AİLE YAPISI.....

EVDE HER FERT AYRI KAFADA,KİMİN NE İSTEDİĞİ BELLİ DEĞİL,AİLE BAŞI HİÇE SAYILIYOR.
Erkek işinden kazandığı paranın çoğunu kendi harcar.Evine az bir
para verir "ne yaparsanız yapın"der.Kadın bu alakasızlık karşısında sütü
nün icabını yapar.
Birbirlerine karşı saygı ve sevgileri hergün bira daha azalır.Evde bereket,rabıta diye birşey kalmaz.Erkekte,kadında gayrimeşru hareket
lerden sakınma nedir bilmezler.
Evin geliri gideri deftere hesaba uyacak bir şey olmaz.Evveli sonu
düşünülmez.Aile şerefi filan akla gelmez.Çocuklarda terbiyenin yerini,
terbiyesizlik almıştır.
Şeref akla geirmeyen,itibarın o an hükümlü olduğu,ele ne geçerse
fırsatı ganimet bilindiği aile serseri ailedir.

S E R Ç E V İ AİLE YAPISI.....

AİLEDE HERKES KENDİ KEYFEDECEĞİ ŞEYİ DÜŞÜNÜR..KONACAĞI DALA
BAKAR....
Erkek sadece kandini düşünür..kadın kendini..çocuklar hakkında dü
şündükleri..Allah isteyenlere vermiyorda,bize veriyor.
Ana babaya suç yükler..baba anaya..Ananında gözü dışarda,baba
nın da..ev bir adet evi olmuş..eşlerin birbirlerine rabıtaları hiç yok gibi..
Ev halkının her biri kendi havasında..Böyle bir karı-kocanın çocukları kime
uyarsa,kimin terbiyesinden faydalanırlarsa öyle..kazanç ve gelirleri ne ol
ursa olsun.:Karı-kocanın birbirlerine saygıları sevgileri yok..Ama yinede
evli olarak görünüyorlar.Böyle bir ailenin adına ne denilir......

K E D E R İ AİLE YAPISI.....

HER ŞEYDEN HASTA OLMAK ZİHNİYETİ,HER OLAYDAN ÜMİT KATBETME
TELKİNİ,DEVAMLI SİTEM,HER ADETTEN TOPLAMA.....
Erkek sabah işine gider,akşam eve gelir.Kadın çarşıdan ne lazımsa
onu alır,evi idare eder.çocuklar babalarını bir yakın akraba gibi tanıyıp
öyle yaşarlar.
Aile reisi sadece para kazanma rolündedir.Evin her işini kadın yönetir
Bu tür aileye kederi aile denilir.

D E R B E D E R İ AİLE YAPISI....

EVDEKİ HAVA "KALENDERLİK"DİYE BAŞKA BİR HAVADIR.ÇARESİZLİK
DUYGUSU HEPSİNİN PAÇALARINDAN AKIYOR.
Erkekle kadın aynı kafada,ikiside gelişigüzel."nasıl olsa gün geçer"
diyorlar.Erkek erkekliğini,kadın kadınlığını bilmiyor.Düzen öylesine,kimin
adetlerini kabul etmişler,ne düzende yaşadıkları belli hiç ölçüye gelmiyor.
Çocuklara terbiye yerine...küfür öğreiyorlar.Derbederlik diye akla
ne gelirse orda mevcut....İşte bu derbederi ailedir.

S I R A V A R İ AİLE YAPISI.....

BU TİP AİLELER,ZENGİNDE OLSA BUNALIM ÇIKMAZINDADIR..
İÇ HUZURU BULAMADAN ÖMÜR TÜKETİR.....
Erkek evde yarı hakimiyetli-yarı hakimiyetsiz olur.O evde her adet
ten,adet bulunur.Evde kah kadının sözü geçer-kah kocanın.Çocukların sö
zü daha geçerlidir.Kimin ne harcadığı belli olmaz.Çokta kazanılsa,yine ye
ter-yetmez bir bereketsizlik....
Hangi dine bağlı olduğu pek bilinmez.Dini yaşantısı çeşitli adetler ara
sında kaybolmuştur.Burada namus tek cinsiyet hususunda kalmıştır.
Ana-baba yalanlarını çocuklarına öğretir.Dışardan bakıldığı zaman,
Müslimandır...müslimanlığın bağdaşmadığı adetler evde mevcuttur.Başıboş
bir düzen..bir alem...bu sıravari aile düzenidir.

H A Y R A N İ AİLE YAPISI.....

BU TİP AİLELER :GELENEKLER,KENDİ VİCDANLARININ EMİRLERİNE-DİNİ
KURALLARA UYGUNSA KABÜL EDERLER,DEĞİLSE ETMEZLER.DİNİ KURAL
LARDAN TAVİZ VERMEZLER..AİLE KURUMU ve DÜZEN ESASI BUDUR.
Erkek hem çalışır kazanır,hemde kendisi harcar.Evinin bütün ihtiyaç
larını kendisi karşılar.Çarşıya pazara hanımını çıkarmaz.Kendisi gider.
Çocuklarının değerli insan olmaları için gereken masraftan kaçınmaz.
Çocuklarının ev dışındaki adımlarını takip eder.Neye özenip,ne olmak iste
diklerini ciddiyele izler.Hanımına gereken bilgiyi verir,uyarılar yapar.Hanı
mının düşüncelerine saygı gösterir.Sözü saygı ile dinlenir.
Kocasının alakasından hoşnut olan hanım...hanımlığının üzerine bir
hanımlık daha katar.O da evinin işlerini gönül rahatlığı ile yapar.Yavruları
na ne lazımsa yerine getirir.Terbiye ve telkinatta bulunur.
Böyle bir yuva,sahiplerinin kimliklerini gösterir.Vijdan emirlerine uy
gulu olan eşler,evlerinin içine başka adertler sokmazlar.Kendi Din ve inançlarına uygun olmayan adetleri,böyle bir ailenin çocuklarıda kabul et
mezler.
İşte böyle bir aile,kendi hürriyetiyle şerefini devam ettirir.Çünkü
çocuklarıda kim olduklarını anlamışlardır.Gayri adet benimsemezler.

S U L T A N İ AİLE YAPISI......

VİCDANIN EMİRLERİNE ve İSLAMİ ESASLARA GÖRE KURULAN ve ÖYLECE
YAŞATILAN AİLELER,ÖLÜMSÜZLÜKLERİNE ULAŞIRLAR...BU ULAŞIMLARINA
GÖLGE DÜŞÜRECEK ADETLERİ KABÜL ETMEZLER...YAŞAYIŞLARI.,GERÇEK
ÖZGÜRLÜKLERİNİN İCAPLARINA GÖRE.....ÖZELDİR......
Sultani ailede..;öbür ailelerde olduğu gibi,zenginlik fakirlik düşünül
mez..burada sultanlık tabiri..kat-i irade ve karakter sultanlığıdır.Hakimiye
ti adetlerle kuran,muhabbet ve şefkatle yaşatan karı-kocanın,özdenlik ve
ciddiyet ile ad kazanmıştır.Bu tip ailelerin sultanlığı:Erginlik,olgunluk,iman
ve Muhammed-i nizamın karışıksız ve katıksız olarak kimliklerinde belirle
meleridir.
Muhabbetle....Muhammed'le kalınız.
Ekleme Tarihi: 11.02.2008 - 18:36
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: CENNET CAFE
feride orhan su an offline feride orhan  
CENNET CAFE
39 Mesaj -
Felanca Camii imamı Abdullah hoca, resmi işlerini yaptırmak için nüfus müdürlüğüne gider. Kendisinden TC kimlik numarası istenince, en yakın internet-cafenin yolunu tutmak zorunda kalır.

Cafenin kapısından girerken levhada yazılı isim “fesüphânALLAH’lar, estağfirullah’lar çektirir hoca efendiye, hem de ardı arkasınca:

CEN.NET CAFE…

Cafe işleten delikanlıya hacetini söyler:

- Evlâdım T.C. kimlik numarası istediler benden, yardımcı olabilir misin?

- Tabi amcacım, siz şuraya oturun, şu işimi hemen bitirip sizinle ilgilenirim.

Abdullah hoca başlar beklemeye. Böylelikle bulunduğu mekânı inceleme fırsatı da geçer eline.

Demek ki gençlerin girip bir türlü çıkmak bilmedikleri, internet-cafe denilen yer burasıdır. Gözüne takılan her detaydan rahatsız olarak, huzursuz bakışlarla etrafını süzer durur.

Evin bodrumunda kurduğu fare tuzakları gelir aklına. Küçücük bir peynire tutsak olan fareler nasıl kapandan çıkamıyorlarsa, ayrı telden oyunlara yakalanan gençlerin de buradan çıkamadıklarım düşünür. Bir “fesuphanALLAH” daha çeker ve:

- Âhir zaman fitneleri işte canım, der kendi kendine…

Hoca efendinin huzursuz olduğunu fark eden delikanlı hemen bir çay söyleyince, kendisine ikram edilmesinden memnun olur Abdullah amca. En azından bu da bir hürmet ifadesidir. “Aferin” derken içinden, hayıflanır istemeden:

- Yazık oluyor bu gençlere, hayatlarını heder ediyorlar.

Boşa hayıflanmanın, vah vah demenin, ne kendisine ne de acıdığı gençlere bir faydası olmayacağını bildiği için, delikanlıyla hasbihal etmeye karar verir:

- Delikanlı sana bir şey soracağım ama bilmem ne düşünürsün?

- Buyurun amcacığım, ne soracaktınız?

- Sen ALLAH’ı bilir misin?

Birbirine girmiş, hiçbir şekle benzetemediği jöleli saçları, her baktığında bir “fesuphanALLAH” daha çektiği sakal şekliyle bu delikanlıdan aldığı cevap, hoca efendiyi pek şaşırtır.

Cafeyi işleten delikanlı gülümseyen gözlerle bakarak:

- Kul, kendisini yoktan var edip hayat bahşeden, düşünecek akıl, görecek göz veren Rabbini nasıl bilmez amca?

Hayretle sormaktan alamaz kendisini:

- Biliyor musun? Peki neyle biliyorsun ALLAH’ı, bana bir anlatır mısın?

Delikanlı eliyle cafedeki bilgisayarları göstererek cevap verir:

- Bu bilgisayar ile biliyorum amcacığım.

- Bunlarla mı? Delikanlı pek anlayamadım.

- Bu bilgisayarların varlığı benim nazarımda ALLAH’ın varlığının en açık delillerinden biridir. Bilgisayar kullananlar gayet iyi bilirler amca, böyle bir makine, ancak bir mühendis ve üstün bir teknoloji ile var olabilir.

Ateistin en önde gidenine sorsan, bu zımbırtının tesadüf eseri oluşmayacağını, mutlaka birisi tarafından yapılmış olduğunu söyler sana. Meselâ Darwin denilen mendebur kalkıp dirilse, şu laptopu göstersen, desen ki:

“Bu âlet, şu hesap makinesinin tesadüfler zinciriyle evrimleşmiş hâlidir.”
Darwin bile “çüşş lan deve” der.

Abdullah Hoca delikanlının anlattıklarından hoşlanmıştır. Keyiflenir:

- Bilgisayarın kendiliğinden yapıldığını kabul etmeyen adam, onu yapan insanın yaratılmış olduğuna gelince kıvırıveriyor değil mi evlâdım?

- Bak amca, burada 20 tane bilgisayar var, bunlar bir sistemle birbirine bağlanmış, hepsi bir program tarafından idare ediliyor. Bu sistemi ben kurdum, burayı ben çekip çeviriyorum. Buradaki düzen benden sorulur; yani bir mânâda farzı muhal buranın tanrısı benim.

Bazen oyun oynayıp, interneti kullanıp para ödemeden sıvışmaya kalkanlar oluyor. Hemen yakalıyorum kerataları. “Gel bakalım! Nereye gidiyorsunuz böyle! Buranın nimetlerinden faydalanıp başıboş bırakılıvereceğinizi mi zannettiniz?” “Paramız yok abi!” derlerse; “Yok öyle yağma!” deyip cezalandırıyorum. İnternet-cafeyi temizletiyorum: paspas yapıyorlar, camlan silip tuvaleti temizlettiriyorum.

Bir saat oyunun, internetin bedeli olur, bunun hesabı sorulur da, sayısız nimetlerle dolu koca bir ömrün hesabını sormazlar mı insandan?

Bir cafenin bile işlerini düzenleyen, tertip eden biri varken, koca kâinatın, kusursuz işleyen bu sisteminin bir kurucusu olmaz mı? Olmaz diyenin ahmaklığını bütün noterler tasdik etmez mi?

- VALLAHi evlâdım pek takdir ettim seni. Peki ALLAH’ı nasıl bilirsin, neye benzetirsin?

-Ben ALLAH’ı hiçbir şeye benzetmeden bilirim amca.

- Bunun böyle olacağını nasıl bildin evlâdım? Delikanlı eliyle bilgisayarları işaret etti:

- Yine bunlar sağ olsun. Bu bilgisayarları yapan mühendisler başka, bilgisayarlar başkadır. Birbirlerine benzemezler. Programı yazan insan başkadır, ortaya konulan program ise bambaşka. Bilgisayarda yüklenmiş bilgiler vardır, fakat benim bilmem yine başkadır. Kamerası vardır, ses düzeni vardır, ama benim gözlerim ve duyup konuşmam farklıdır.

Abdullah amca çocuğun feraset ve anlayışını çok beğenmişti. Sorduğu sorulara aldığı cevaplar, gayet mantıklıydı ve berrak bir imana işaret ediyordu. Aslında buradaki işi bitmiş, kimlik numarasını çoktan almıştı; ama delikanlı ile muhabbete devam etmek istedi.

- Peki varlığına inandığın Rabbin için ne yapman gerektiğine dair ne biliyorsun?

- Ne yapmam gerektiğini biliyorum amca, fakat ne kadarını yapabildiğim hususunda kendimi yeterli görmüyorum.

- Ne bildiğini söylersen, neler yapabileceğine dair yardıma olabilirim belki evlâdım.

- Neler yapmam gerektiğine dair surdan biliyorum amca: Öncelikle, Rabbim bana bir gönül vermiş. Kendisini bilmeyi nasip edip muhabbetini gönlüme yerleştirmiş.

Ben de gönlümde sadece O’na ve sevdiklerine yer vermeliyim, onun istemeyeceği şeyleri gönlümden uzak tutmalıyım.

İkinci olarak bana verdiği dili razı olmayacağı sözlerden korumalıyım. Her zaman onu söylemeli, onu anlatmalıyım.

Son olarak bana verdiği bu bedeni onun nzası istikametinde kullanmalı, bir gün toprak olacak vücudumu onun yolunda eskitmeliyim. Benim bildiğim bundan ibaret…

- Ee evlâdım daha ne yapacaksın, başka bir şey kalmadı ki!

- Efendim yapmalıyım, etmeliyim diyorum ama, bal demekle ağız tatlanmıyor ki! Gidilecek yolu bilmek ayn, usulüyle yolda yürüyebilmek apayn bir şey…

Yine bilgisayar tabirleriyle söylemek gerekirse, Şeytan denilen melun HACKER, benim sistemimde ki NEFİS virüsünü aktif hale getiriyor. Üstesinden gelebilene aşk olsun. Etkili bir virüs programı bulmam lazım belki de..

- Ben biliyorum, dedi Abdullah Hoca ve ekledi: TASAVVUF anti-virüs programlarından birisim gönül Hard-diskine kuruyorsun ve her gece kalkıp güncelleyerek, virüs taraması yapıyorsun evlâdım.

Delikanlı aldığı cevaptan hem şaşırmış hem hoşlanmışû. Hoca efendiye tebessüm ederek:

- Amca bu programı nereden indirebiliriz acaba? Bildiğin bir site var mı? dedi.
Hoca efendi aynı tebessümle cevap verdi:

- Bunun korsan sürümlerine çok dikkat etmek lâzım evlat. Ehline müracaat ederek lisanslı bir program yüklemelisin bence.

- Sizde var mı öyle bir program?

- Var da, ben yüklemeyi bilmiyorum, ama istersen tanıdık bir programlama uzmanı tavsiye edebilirim.

- Çok sevinirim, diyen delikanlı, Abdullah Hoca ile tekrar buluşacaklan bir gün kararlaştırarak, hoca efendiyi dükkanından uğurladı. Ve ümit dolu tebessümlerle arkasından bir müddet seyretti.
Ekleme Tarihi: 29.01.2008 - 08:32
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: BİSMİLLAH
feride orhan su an offline feride orhan  
39 Mesaj -
RAHMAN ve RAHİM olan ALLAH'ın adıyla..
Ey insanlar, (size) bir örnek verildi; şimdi onu dinleyin. Sizin, Allah'ın dışında tapmakta olduklarınız -hepsi bunun için bir araya gelseler dahi- gerçekten bir sinek bile yaratamazlar. Eğer sinek onlardan bir şey kapacak olsa, bunu da ondan geri alamazlar. İsteyen de güçsüz, istenen de. Onlar, Allah'ın kadrini hakkıyla takdir edemediler. Şüphesiz Allah, güç sahibidir, azizdir. (Hac, 73-74)
"Allah bir sivrisineği örnek vermekten çekinmez" (Bakara, 26).
__________________________________________________
Ekleme Tarihi: 15.01.2008 - 19:07
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: 99ESMA 99DUA
feride orhan su an offline feride orhan  
99ESMA 99DUA
39 Mesaj -
99 ESMA 99 DUA

--------------------------------------------------------------------------------

Ya Rabbi! Seni tarif etmektedir bütün güzel isimler
Sen güzel isimlerini asikar etmezsen ruhum karanlikta kalir
Esmaül Hüsna’na sahit yaz beni

ALLAH(cc)!
Sensin Allah(cc) sanadir kullugum
Sendedir çarem seninledir varligim
Seni arar ruhum seni anar kalbim
Baskasina degil sana muhtacim
Baskasini degil seni çagiririm
Baskasi yaratilmistir sen yaradansin
Baskasi devamsizdir sen daimsin ve daim eyleyensin
Baskalari muhtaçtir sen ihtiyaçsizsin ihtiyaçlari görensin
Baska ilah yok sen Allah(cc)’sin
Sen ki esi benzeri olmayansin
Sen ki bütün eksiksiz sifatlarin sahibisin
Cemaline çevir yüzümü baskasina ragbet ettirme kalbimi



Ya Rahman!
Sen öyle rahmet edersin ki rahmetinin bir cilvesi cennetim olur
Rahmetinden bir parilti sonsuz mutlulugumdur
Rahmetinin bir damlasi herkesin rizkina kefil olur
Su çorak gönlüme merhametini indir
Su fani ömrümü sonsuzluga eristir.

Ya Rahim!
Öylesine rahimsin ki kulagini sözüme muhatap eylersin
Aklima vahyinle tenezzül edersin
Öylesine Rahimsin ki istendiginde zaten verirsin
Istenmediginde de lütfedersin
Öylesine Rahimsin ki hak edene hepten verirsin
Hak etmeyene bile çok bahsedersin
Öyle Rahimsin ki dünyayi bu kadar güzel eylersin
Ahireti ondan daha güzel eylersin
Ya Rabbi! Korkudan emin eyle beni
Yüzünden azad eyle kalbimi
Atesten uzak eyle beni
Hicrana düsürme kalbimi
__________________

.


Ya Vehhab!
Yokluga sirf yok oldugu için varlik bahsedersin
Nankörlerin bile rizkini kesmez inkar edenlere bile nefes verirsin
Varligin senin lütfundur senin ihsanindir
Aciz varligima lütfunu ihsanini daim eyle

Ya Rezzak!
Hazinende yok yoktur ol dersin her sey olur
Yarattigin her canlinin rizki senin katinda saklidir
Vahyin mümin kalplerin selin akillarin rizkidir
Ya Rabbi! Sana muhtaç olmak en büyük zenginligimdir
Senin fakirin eyle beni
Senin verdiginle doymak en büyük lezzetimdir
Sofranda agirla benine






Ya Melik!
Kimsenin kimseye fayda vermedigi gün hüküm senin
Gökler yarilirken sahibim sensin
Yildizlar dagilirken sahibim sensin
Varligim bana ait degil varim yogum senin
Elimde olanlar benim degil sahiplendiklerim de senin
Yokluga düsürme beni an senin
Darlik verme kalbime mekan senin

Ya Kuddüs!
Sensin kuddüs kutsiyet sendendir bundan öte laf olmaz
Sen dilemezsen hiçbir sey pak sayilmaz
Gönlüm sana yönelmedikçe saf olmaz
Kanimi her nefeste temizledigin gibi nefsimi arindir pak eyle
Temizlenenlere muhabbet edersin gönlümü muhabbetinle temizle

Ya Selam!
Sensin selam sendendir selam
Emrini dinler ates ki Ibrahim(as) için serin ve selametli olur
Ibrahim(as) gibi dostluguna kabul eyle beni
Ibrahim(as) gibi atesi gül eyle tenime
Gül gibi atesten çiçekler açtir ruhumda
Selamini sebnem gibi dokundur kalbime



Ya Mümin!
Sen hidayetini göndermezsen kalpler nasil mutmain olur
Sen kalplere itminan vermezsen kim inandigindan emin olur
Sen inandirmazsan kim mümin kalir
Revamin tuzagina düsürme beni nefsimin diline birakma beni
Öyle mümin eyle ki beni pismanliklarim beni sana döndürsün

Ya Müheymin!
Sensin gariplerin siginagi
Sensin kimsesizlerin dayanagi
Sensin hakki himaye eden
Sensin aklimi aldanislardan kollayan
Sensin ayagimi tuzaklardan kurtaran
Sen ki zayiflari kuvvetlilerin serrinden himaye edersin
Mazlumlarin hakkini zalimlerden almayi vaat edersin
Sen ki benim en küçük, en önemsiz,
En gizli arzularimi da bilir bana merhamet edersin
Nefsimin aldatmalarina kanmaktan koru beni
Asagilarin asagisina yuvarlanmaktan koru beni

__________________
.




Ya Aziz!
Izzet senindir sendendir izzet
Sen dilersen kimse zillete düsmez
Sen vermezsen kimsede izzet kalmaz
Kalbim yalniz sana kanar
Yakindiginla aziz eyle kalbimi
Ruhum yalniz seni arar
Huzurunla aziz eyle ruhumu
Halim yalniz sana asikar
Baskalarinin yaninda rezil etme beni



Ya Cebbar!
Sen ki magrurlari gururlarina esir eylersin
Sen ki kibirlenenlerin boynuna kibirlerini tasma eylersin
Sen ki zor kullanip zulmedenleri vicdanlarinin pençesine
hapsedersin
Bir sinegi vasita eyle de Nemrutlardan kurtar beni
Bir asayi vesile eyle de firavunlara galip getir beni
Ebabilleri gönderde Ebrehlerin fillerinden koru kalbimi
Nefsimin beni isyana zorlamasina izin verme
Aklimin beni saptirmasina geçit verme
Hep itaat üzre sabit kil beni

Ya Mütekebbir!
Ben acizim sen Kadir’sin
Ben fakirim sen Rahim’sin
Ben ölüyüm sen Hayy’sin
Ben çaresizim sen Ehad’sin
Ben muhtacim sen Samed’sin
Ben sagirim isiten sensin
Ben körüm gören sensin
Ben dilsizim konusan sensin
Ben yaratiliyorum yaradan sensin
Ben yokum var eden sensin
Ben hiçim ama emellerim büyüktür
Ben yoksulum ama isteklerim çoktur
Ben isterim çünkü sen büyüksün
Sahit yaz büyüklügüne bu küçük kalbimi

Ya Halik!
Sen ol deyince her sey oluverir
Ol de olayim yarattiklarinin arasinda kalayim
Halk ettigin gibi ahlaklanayim
Sen yarattin diye güzel olayim
Hep en güzel kivamda kalayim



Ya Musavvir!
Yokluga varlik suretini giydiren sensin
Hiçlige varlik boyasini çalan sen
Güzeli güzel kilan ancak senin tasvirindir
Sen ki yüzümü benim için biricik sevdiklerim için tanidik
eylersin
Katinda makbul olan güzellikle tasvir eyle suretimi

Ya Gaffar!
Gizli düsmanliklarimi bilen sensin
Gözyaslarima deger veren sensin
Bilirim rahmet denizini bulandiramaz cümle günahlar
Rahmetinle arindir bagisla beni

Ya Fettah!
Damla kadar da olsa sevabim lütfeylede cennetini aç bana
Saskinda olsa aklim kerem eyle de sana gelen yollari aç bana

Ya Alim!
Senin için bilmenin basi yoktur
Ben ancak sonradan bilirim
Senin bilmedigin bir an yoktur
Ben ancak bazen bilirim
Sen açik edip söyledigimi de bilirsin
Sen susup kendime sakladigimi da bilirsin
Unutup kendimden sakladigimi da bilirsin
Kendi kuyularima aklimin iplerini salarim
Kendime aklim ermez sen beni benden çok bilensin
Kalbimin kuytularinda el yordamiyla dolasirim
Kendime kendim yetmez sen bana benden çok sirdassin
Bildigimi bilenlerden eyle beni bilmedigimi bilenlerden eyle beni
Sana malum olan ayip ve kusurlarimla utandirma beni
__________________
.

Ya Kabid! Ya Basit!
Dara düsürüsün genislik verdiginde sükretmeyeni
Genisletirsin dara düstügünde de sükredeni taktir senindir
Ya Rabbi! Sen ki imkansizi mümkün kilarsin
Darda koyma beni dara düstügümde de sükredenlerden eyle beni
Sen ki asillari yaninda tutarsin gölgede birakma beni

Ya Hafid!
Öyle Hafid’sin ki yokluga yuvarlarsin varligiyla gurura
düseni
Öyle Hafid’sin ki zillete düsürüsün kendisini yücelteni
Gururdan azad eyle nefsimi zillete düsürme kalbimi

Ya Rafi!
Secdelerimle sultan eyle beni
Kullugumla sereflendir beni
Katinda rütbelendir beni
Iyiler arasinda an beni
Yükseklere al beni

Ya Muizz!
Izzetim varsa ancak senin verdigin kadardir
Yalniz sana itaat etmenin izzetini ver bana
Izzetine ayine et fakiri

Ya Müzill!
Sana boyun egisim en tatli sevincimdir
Senin kapina gelmeyen sonsuz çaresizlikler içindedir
Sana muhtaç olusum en büyük serefimdir
Cevapsiz birakma beni

Ya Semi!
Yare açik yare yare açmaya yare ne hacet
Feryadim duyulur asikare dile dökmeye ne hacet
Güllerim döndü hare hare küsmeye ne hacet
Dil avare dudak bi çare parelenmeye ne hacet





Ya Basir!
Körüm körlügüme bile
Körüm gördügüme bile
Körüm gösterdiklerine bile
Vaat ettigin cennetine bile körüm
Senin görmenle görür cümle gözler
Aç gözlerimi

Ya Hakem!
Sen ki varlik agacini yoklugun karanlik köklerinden çikarip
vücuda getirensin
Sen ki kalbimi bir nutfe gibi rahmetini rahminde besleyip büyütensin
Kalbime degen sizilari ince ince söz eyle
Yüzüme degen gözyasimi damla damla rahmet eyle
Dudagima degen heceleri deste deste dua eyle

Ya Adl!
Sensin zulme ugrayanlarin dayanagi
Sensin mahzun kalplerin siginagi
Senin adaletindir sigindigim senin nizamindir güvendigim
Nefsime zulmetmekten koru beni
Adaletine razi eyle nefsimi
Egrilmekten koru kalbimi
Rizana göre ölçülendir beni
Mizaninda güzel eyle akibetimi
Kolay eyle sorgu sualimi
Hesap verme inceligiyle yasat beni
Zulmetmekten uzak eyle beni
Zulme ugramaktan koru beni

Ya Latif!
Senin hükümlerin her seyin her haline inceden inceye nüfuz eder
Hükmüne razi olmayi lütfet bana
Lütfunu hakkimda hükmün eyle
Hükmünü hakkimda latif eyle



Ya Sükür!
Sen ki bana iman verdin dalalette birakmadin
Bense sana sükrümde hep eksik yetersiz kaldim
Sükrünün lezzetini her dem tattir kalbime dilime
Sükredebilmek bile senden gelen bir nimettir
Bu nimetin suuruna erdir fakiri

Ya Aliyy!
En güzel sifatlar bile seni nitelemeye yetmez
Senin lütfunun sulesidir bütün güzel sifatlar
En mükemmel vasiflar bile seni vasfetmeye yetmez
Senin cemalinin gölgesidir bütün mükemmel vasiflar
Sen her türlü tasavvurun ötesindesin
Sen her türlü hayalin üzerindesin
Sifatlarina hayaller erisemez yüceligine akil sir ermez
Senin lütfunla ulviyet kazanir alemler
Senin tenezzülünle mertebeler kazanir insan, cin ve melekler
Aczime yüce kudretinle medet eyle
Fakrima ulvi yakinliginla imdat eyle
Sen ki içimin içinde olup bitenleri bilirsin yakindigina al beni
Sen ki yüceler yücesisin senden baskasina boyun egdirme beni

Ya Kebir!
Cümle efkar dar kalir senin kibriyani anlamaya
Cümle sözler sig kalir senin büyüklügünü anlatmaya
Bir seni büyük bilenlerden eyle beni
Büyüklügünü bilmekle genislet fikrimi
Kibriyani anlayacak akilla donat beni
Celalini görmekle genislet kalbimi



Ya Hafiz!
Hifzinin hazinesinde alem bir noktadan ibarettir
Hifzinin ayinesinde ay ve günes sönük bir pariltidan ibarettir
Bahar kisa döner birgün gün aksama çikar
Sabahlar sendendir koru beni sabaha eristir
Yildizlar söner birgün daglar yerinden oynar
Gökler senindir koru beni kapina yetistir
Göklerde ölür birgün yer yerinden oynar
Her yer senindir koru beni menzile eristir
Kuslar dagilir birgün denizler kaynar ufuklar senindir
Koru beni ötelere eristir
Ismim unutulur birgün sesim boslukta çinlar
Yakinliklar sendendir
Koru beni yakinligina eristir
Defterim açilir birgün günahlarim çok tutar
Taktir senindir koru beni affini yetistir
Sözüm biter birgün sessizlik uzar kelam senindir
Koru beni müjdeni yetistir

Ya Mukit!
Sen ki herkesin her ihtiyacini her an görüp gözetirsin
Sana ayandir her türlü niyet ve hareketim
Sen ki sonsuzluk istedigini kalbime ilham edersin
Sana malumdur bütün dualarim ve isteklerim
Sen ki zayif ve acizleri yetim ve yoksullari kollayip gözetirsin
Senin asinadir acizligim ve yetimligim
Sen ki öncelikle yoksullara keremde bulunmayi seversin
Sana asikardir sevapça yoksullugum ve eksikligim
Niyetlerimi güzellestir ihlasa eristir beni
Ömrümü ebede bitistir cennetine yerlestir beni
Yoksullugumu rahmetine ayine eyle baskasina el açtirma
Günahlarimi gufranina bahane eyle yüzümü kara çikarma



Ya Hasib!
Emellerim hesaba gelmez arzularim sayiya dökülmez
Defterimden yanlislarimi çikar ki hesabim kolay olsun
Ihtiyaçlarimin en küçügüne hayallerimin hiçbirine elim
yetismez
Kalbimin sizilarini topla ki hesaba gelir bir duam olsun

Ya Kerim!
Ya Rabbi! Kereminle güzel eyle her halimi
Kereminle sevindir kalbimi
Sen ki en çok acizlere zayiflara ikram eylersin
Sen ki hiç sebepsiz hiç hesapsiz kerem eylersin
Sen ki bir avuç tohumda bir bahçenin agacini saklarsin
Cennetine al hiç bitmeyen ikramina eristir beni
Kerem et bu acize az sevabini çok eyle

Ya Rakib!
Ömrümün her aninda seni anmak dilerim
Lakin halim el vermez unuturum
Kalbime zikrini yerlestir uyandir beni
Ölüm animi sen anarak yasamak isterim
Lakin mecalim yetmez susarim
Dualarimi katina eristir yandir beni
Hesap günü seni razi etmeyi arzu ederim
Lakin sevabim yetmez korkarim
Yaptiklarimi hayra eristir iyilerle andir beni

Ya Mücib!
Arza hacet yok halim sana ayandir
Söze gerek yok sessizligim sana beyandir

Ya Vasi!
Varlik sensiz darlanir

Ya Vedud!
Sen sevdigin ve sevdirdigin için bakar yüzler yüzlere
Sen sevdigin ve sevdirdigin için günes dogar günlere
Sen sevdigin ve sevdirdigin için baharin gelir her yere
Sen sevdigin ve sevdirdigin için kelamin deger dillere
__________________


Ya Mecid!
Yakinligin ulviyetine engel degil ki
Bana akla hayale gelmez güzellikler bahsedersin
Ulviyetin yakinligina engel degil ki
Bana benden de yakin oldugunu her daim söylersin

Ya Bais!
Zerrelerimi topla bir bir dagildiklarinda
Hayat ver yeniden onlara ulastir en sevdiklerimin yanina

Ya Sehid!
Seni görür gibi yasamak en güzel haldir
Senin gören oldugunu görmek en güzel tecellidir

Ya Hakk!
Ancak sana yönelmek kuluna haktir
Kiblenden saptirma beni
Ancak sana edilen dualar kuluna haktir
Mahrum birakma beni
Ancak senden dilemek kuluna haktir
Sahipsiz birakma beni
Ancak sana dayanmak kuluna haktir
Çaresiz birakma beni
Ancak sana varan yollar kuluna haktir
Yoldan çikartma beni
Her seyden çok seni sevmek kuluna haktir
Yetim birakma beni
Bela hakkindaki hükmüne haktir
Ya Rabbi hak ettigimle degil lütfunla agirla beni

Ya Vekil!
Aczimi sana sefaatçi ederim
Kudretini dayanagim eylerim
Fakrimi sana elçi ederim
Rahmetini siginagim eylerim



Ya Kaviyy!
Aczimi bilip dergahina geldim
Iyyakanagbudü ve iyyakenestain
Fakrimi bilip senden istedim
Iyyakanagbudü ve iyyakenestain
Havl senindir kuvvet senin
Kavi olan ancak sensin

Ya Metin!
Demir emrinle parçalanirken nefsimin elinde birakma beni
Daglar sana boyun egmisken seytanin aldatmacalarina kandirma
beni
Denizler izninle yarilirken sebeplerin arasinda oyalama beni
Dilim sana içtenlikle yakarirken sözlerimden fazlasiyla anla beni

Ya Veliyy!
Sana tevekkül ettim vekilim sensin
Sana iman ettim sahibim sensin
Sana sigindim sirdasim sensin
Sana güvendim veliyyim sensin
Sana baglandim dostum sensin
Sana tutunuyorum bütün varligimla
Kimsenin yere yikmasina izin verme beni

Ya Hamid!
Hamid sensin hamd sanadir
Diller senin hamdinle tatlanir
Her nefes sana minnetle verilir ve alinir
Sana sonsuz övgümü biricik övüncüm eyle
Minnet altinda ezdirme kalbimi



Ya Muhsi!
Hadsiz acz ve zaaf içindeyim
Düsmanlarim pek yaman incitenim sayisizdir
Sana sükrüm yetersiz arzularim hesapsizdir
Fitratimin diliyle yalvariyorum dualar ediyorum
Isteyenlerin ve istenenlerin sayisini bilen ancak sensin
Kalbime yoldas eyle merhametini

Ya Mübdi!
Sen ki her seyi misilsiz ilkin yaratansin
Yaradisini her an yenileyen ve yeniden yaratacak olansin
Sevabimin yoklugunu rahmetine vesile kil
Elemimin çoklugunu lütfuna sebep kil
Günahimin bollugunu affina bahane kil

Ya Muid!
Ten kafesinden çikinca sana varir ruhlar
Sende son bulur sonlar

Ya Muhyi!
Çürüyüp toz olmus kemiklerin hatirini yalniz sen sorarsin
Ölmüslere ve unutulmuslara yalniz sen hayat bagislarsin
Ölümümü ebedi dirilisime baslangiç eyle

Ya Mumit!
Ölüm uzak degil bedenden bilirim ki ölümde senden
Faniyim fani olani istemem
Acizim aciz olani istemem
Ruhumu rahmana teslim eyledim ben
Ölümüm son degil baslangiçtir bilirim
Sonsuzluga baslangicimi iman üzre eyle Ya Rabbi



Ya Hayy!
Her diri senden alir dirligini
Diriligimi diriligine ayine eyle
Ölüm bile senin ihya etmenle diridir
Ölümümü ebedi hayata bahane eyle

Ya Kayyum!
Yokluga düsürme kalbimi yaninda tut sevdiklerimi
Unutuslara gömme yüzümü nazarinda tut güzelligimi

Ya Vacid!
Varligini anlatmaya var sözü yetmez
Varlar seninle vardir
Varligini anlamaya varligim yetmez
Varlik sana sükrandir
Varliginin öncesi yok senin önceler seninle vardir
Varligina son yok senin sonralar seninle vardir
Varligina bahane yok senin an seninle vardir
Beni bensiz birak beni sensiz birakma

Ya Macid!
Izzet sahiplerinin olanca izzeti sana aittir
Övülenlerin bütün güzellikleri sana aittir
Iyilerin bütün iyilikleri sana aittir
Sevap sahiplerinin bütün sevaplari sana aittir
Vereceklerine karsilik degildir olamaz ibadetim
Ancak verdiklerin içindir cennetine al beni

Ya Vahid!
Kalbim her seye baglanir ayriligin ardindan aglamaklidir
Sen ki birsin baskalarina kosturup yorma beni
Ruhum her gelene sevdalidir
Gidenlerin gidisiyle yaralanir
Sen ki birsin çoklukta birakip aglatma beni
Kaygilarim bin türlü korkularim daglar kadar
Sen ki birsin yokluga düsürüp unutma beni
Sözüm kimseye geçmez kuvvetim kil kadar
Sen ki birsin boynu bükük çaresiz birakma beni
Bir seni bir bilirim iste kapina geldim baskalarina birakma beni
__________________
.



Ya Kahhar!
Sen öyle Kahhar’sin ki kahrinda lütfun çok kahrinda acelen yok
Sen öyle Kahhar’sin ki kahrinda adalet var kahrina sinir yok
Düsmanimiz çok aczimiz nihayetsizdir
Kahrinla helak eyle zalimleri

Ya Samed!
Dogurmadin dogrulmadin dengin yok benzerin de hasa
Herkes sana muhtaç her sey sana muhtaç
Sen muhtaç degilsin hiç kimseye ve hiçbir seye asla
Ben sahip olduguma da muhtacim sahip olmaya da
Sen her seyin sahibisin ama sahip olmaya bile muhtaç degilsin
Sana muhtaçligim en büyük zenginligimdir
Senden baskasina muhtaç eyleme beni
Senin dergahinda fakrim en güzel vesilemdir
Senden baskasina el açtirma beni

Ya Kadir!
Öyle kadirsin ki kudretin olmasa
Var diye bir sey olmaz yok zaten anilmaz
Sen ki varsin yokluktan korkmam
Sen ki kadirsin aczimden utanmam
Sen ki rahimsin fakrimdan sikilmam
Aczime kudretinle medet eyle
Fakrima rahmetinle imdat eyle

Ya Muktedir!
Senin kudretine sinir çizilmez
Çünkü kudretine aczin zerresi deymez
Senin kudretine göre zor yada kolay olmaz
Senin kudretine göre her seyde bir seyde fark etmez
Sen ki her seyi bir sey gibi kolayca yaratirsin
Toprakta birakma beni
Sen ki bir seyi her sey gibi özenle yaratirsin
Unutusta birakma beni





Ya Mukaddim!
Sen her seyi varligindan önce taktir edersin
Sen her isin basini ortasini ve sonunu bilirsin
Ben sevdiklerimi sen var ettikten sonra sevdim
Sen ise sevdiklerini benden önce sevdin ve sevdigin için var ettin
Ben kendimi sen var ettikten sonra bildim
Sen ise beni var olmamdan önce bilirdin
Ugradigim her yerde zaten sen vardin
Tanidigim her yeni alemi basindan beri tanirdin
Kalbimin ilk atisindan önce bana yar idin
Ben kendimi sevmeye geç kaldim
Mukaddim sensin diledigini diledigine üstün kilarsin
Sensin mukaddim diledigini öne alir diledigini sona birakirsin
Önce yaptiklarimi sonra yapacaklarimi bagisla
Baska ilah yok ancak sensin Allah(cc)

Ya Muahhir!
Zaman senindir
Diledigin isi öncelersin diledigini ertelersin
Izzet senindir
Diledigini yanina alir diledigini uzak eylersin
Irade senindir
Istediklerimi simdide verir sonraya da birakirsin
Hüküm senindir
Dilersen baskalarini bana tercih eder
Dilersen beni baskalarina tercih edersin
Hayat senindir
Dilersen ecelimi acilen verirsin dilersen tehir edersin
Takdir senindir
Dilersen cezami hemen verir
Dilersen tövbe edeyim diye geciktirirsin
Beni baskasina tercih et baskasini bana tercih etme
Beni benden al beni senden uzak etme
Rahmetini öncele gazabini ertele
Pisman olmama izin ver ecelimi tehir eyle

Ya Evvel!
Senin varligin evvelden evvel
Senindir sirrini kavrayamadigim ezel
Sen öncelerden de öncesin
Senindir zaman sen öncesizsin
Her seyin asli senin katindadir
Her isin basi senin yanindadir
Yokken bana sahip çikan sensin
Benden önce beni anan sensin
Önceleri yoktum sen var eyledin
Sonralari unutulucam sen an beni



Ya Ahir!
Sensin sonralarin sonrasi nihayetin yok senin
Her seyin sonu senin yaninda
Her isin sonucu senin lütfunla
Seninle sona erer hasretlerim
Sende son bulur beklemelerim
Seninle güzellesir sonum sende gerçek olur umutlarim
Seninle sonsuzlasir an senin müjdenle genisler zaman
Seninle gelir yarinlar seninle var olur sonralar
Senin lütfunla varlik evine konuk oldum
Bugün var yarin yokum
Sonumu sonsuzluk eyle akibetimi hayr eyle kabrimi gülizar eyle
Ecel geldiginde müjdeni söyle

Ya Zahir!
Her seyin yüzünde kudret ve rahmetiyle görünen sensin
Her sey kendini gösterdiginden çok seni gösterir
Sen zahir olmasan isik kör kalir
Seni görür gibi yasamakla güzellestir halimi
Senden baskasi sahit olmaya deymiyor
Zuhuruna sahit olanlardan eyle beni
Seni anlatan kelimeler hiç bitmiyor
Ayetlerine sahit yaz beni
Gözlerim seni görmeye yetmiyor
Kalbimde görünür eyle kendini

Ya Batin!
Sen herkese gizli kalirsin
Hiçbir sey sana gizli kalamaz
Dipsiz kuyular derin kurutulmusluklar
Uçsuz bucaksiz ufuklar
Isigin erisemedigi derinlikler sana ayandir
Kalbimin sizilari ruhumun arzulari aklimin sirlari sana
asikardir
Sen ki hiçbir tasavvurun erisemeyecegi gizliliktesin
Aklimi hikmetinin inceliklerine asina eyle
Sirlarini arayisimi en tatli heyecanim eyle
Sen ki irade ve hikmetinle her seyin iç yüzünde saklisin
Nefsimi iradene ram eyle
Sen ki her seyin içine ve aslina hükmedersin
Kalbimi en güzel hallerle hallendir
Varlik senin izzet ve azametine perdedir
Sirlarini aç perdeleri indir



Ya Vali!
Nefsimle beni sinayan sensin
Ömrümü eksiltende artiranda sensin
Ömür senin diledigindir
Malimi azaltanda çogaltanda sensin
Elimdekiler senin verdigindir
Sen dilemedikçe ben dileyemem
Diledigim sensin diledigim senin diledigindir
Sen ki kainata zerre zerre hükmedersin
Kalbimi kalp eyle dininde sabit kil
Sen ki her an her ihtiyaca kafi gelirsin
Fakrima medet eyle katinda sefaatçi kil
__________________
.


Ya Müteali!
Sen bütün yüceliklerden yücesin
Yüceler yücesi sensin
Sensin ulviler ulvisi sensin perdelerin gizledigi
Sensin görünenlerin gösterdigi
Sensin kainat kitabinin heceledigi
Iyiliklerin sahibi sensin her dilin yücelttigi sensin
Ufuklarin sahibi sensin
Sen Mütealsin
Her seyden ala, her kusurdan müberra, her noktadan paksin
Sonsuz kusurlu bu fakir
Her kusurum senin kemalini anlamam içindir
Kusurumu kemaline erisme vesilesi kil
Sen Mütealsin
Her seyin üzerinde her yüceligin ötesinde
Her eksiklikten münezzehsin
Sonsuz fakr içinde bu fakir
Fakrim senin rahmetini tatmam içindir
Fakrimi rahmetine yetisme vesilesi kil
Müteal sensin sonsuz acz içinde bu fakir
Aczim senin kudretine dayanmam içindir
Aczimi kudretine siginma vesilesi eyle
Müteal sensin, Ilah sensin, Rab sensin
Kullugumu rizani kazanma vesilesi eyle

Ya Berr!
Yoktum yoklugumun farkinda degildim
Iyilik ettin var eyledin beni
Anilmiyordum anilmaya deger degildim
Iyilik ettin insan eyledin beni
Bilmiyordum bilmedigimi bilmiyordum
Iyilik ettin kendini bilir eyledin beni
Inanmiyordum senin farkinda degildim
Iyilik ettin inanlardan eyledin beni
Kimsesizdim kendime dost ariyordum
Iyilik ettin dostun eyledin beni
Yetimdim sahibimi ariyordum
Iyilik ettin rahmetine çagirdin beni
Hataliyim pismanlik duyuyorum
Iyilik ettin kapina çagirdin beni
Yüzüm yok kimseye yaranamiyorum
Iyilik ettin dergahina aldin beni
Günahim çok senden utaniyorum
Iyilik ettin gufranina bogdun beni
Senden iyilik istemeye ne hacet
Istememi isteyisin zaten iyiligin degil mi
Senden istemeye ne hacet
Vermek istemeseydin istemeyi vermezdin ki
Ben sustum Ya Rab sen söyle iyiligimi



Ya Tevvab!
Iste kapina geldim
Edemedigim bütün tövbeler için sana tövbe ediyorum
Iste dergahina vardim
Dileyemedigim bütün özürler için senden özür diliyorum
Sana dönüyorum çünkü gidecek baska kapi bilmiyorum
Beni nasil kabul etmezsin ki kapina
Çünkü söyle dedigini biliyorum
“Allah(cc)’in kabulünü vaat ettigi tövbe
O kimselerin tövbesidir ki cahillikle bir suç islerler
ve çabuk tövbe ederler”
Bunlari söylemekle cahillik ettimse tövbe Ya Rab
Iste çarçabuk tövbe ettim
Sen tövbe edenleri seversin bilirim

Ya Müntekim!
Sen ki isyana ve inkara pek siddetli karsilik verirsin
Intikamin haktir senin
Sen ki mazlumlarin ahini isitir ezilenlerin halini görürsün
Cehennemin haktir senin
Sen ki diledigine rahmet eyler diledigine azab edersin
Adaletin haktir senin
Nefsimi isyandan uzak tut
Nefsimin eline birakma beni
Kalbimi nisyandan uzak tut
En güzel hale kalp eyle kalbimi
Zalimden ve zulümden uzak tut
Adaletine razi eyle beni
Rahmetini ver gazabindan uzak tut
Lütfuna muhatap eyle beni

Ya Afüvv!
Sen affedicisin sen affetmeyi seversin
Sen severek affedersin
Senin merhametli nazarin nice günahlari silip süpürür
Senin affinin gölgesinde bütün günah defterleri yanip kül olur
Sen affetmeyi öyle çok seversin ki
Günahimi dilersen affedecegini biliyorum diye de affedersin beni
Sen öyle nezaketle affedersin ki
Kendi hafizamdan da silersin günahlarimi mahcup etmezsin beni
Hataliyim itiraf ediyorum kusurluyum kabul ediyorum
Isyanim çoktur biliyorum çok unuttum utaniyorum
Unuttugumu da unuttum simdi hatirliyorum
Aldandim affini umuyorum



Ya Rauf!
Yoklugumda bile hatirimi sorup var eyleyensin
Sen ki bütün sefkatlilerden sefkatlisin
Cemalinle iltifat et bana refetinle muamele et bana

Ya Malikü’lmülk!
Mülk senindir mülkünde diledigini eylersin
Senindir mülk diledigini mülküne dahil edersin
Bedeni senin mülkündendir
Hücre hücre tek sahibim sensin
Kalbim senin elindedir
Isyanda da itaatte de tek sahibim sensin
Sözüm senin verdiklerindendir
Sustugumda da konustugumda da tek sahibim sensin
Ruhum senin emrindir
Hayatimda a ölümünde de tek sahibim sensin
Yoklugumda da varligimda tek sahibim sensin
Mülkünün haricinde bir yer yok ki çikayim
Baska kapi yok ki çalayim yanina al beni

Ya Zü’l-celal Ve’l-ikram!
Keremin öyle bol ki senin
Bir çiçegin güzelliginde baharin ihtisamini gizlersin
Keremini celalinle gösterirsin
Lütfun öyle çok ki senin
Bir damla suya bin hayat bahsedersin
Lütfunu ihtisamla açik edersin
Görünmen öyle açik ki senin
Zuhurunun siddetinden gözlerden gizlenirsin
Cemalini kereminle gösterirsin
Sen ki en sevgilini(asv) bana elçi eylersin
En sevgilini(asv) en sevgili eyle bana
Karanliklarimi dagit nur eyle beni



Ya Muksit!
Hak senin yanindadir
Haklilarin hakki senin katindadir
Her muhtaca payini veren senin adaletindir
Payima düsene razi eyle beni
Fazlindan fazla fazla ver bana



Ya Cami!
Sen ki Ibrahimin(as) kuslarini dag baslarindan geri
toplayansin
Az olan sevaplarimi da topla hesap günü geldiginde
Iyilikten yana ne varsa senin katindadir
Yetersiz olan iyiliklerimi topla hesap günü geldiginde
Yoklugu varligin alnina sebnem eyleyen sensin
Kerem et beni ve kardeslerimi de cem eyle iyiler meclisinde

Ya Ganiyy!
Öyle Ganiyysin ki lütfunu hak etmek gerekmez
Ihsanina layik olmak gerekmez
Elim istediklerime yetismiyor kalbimin emelleri hiç bitmiyor
Hayallerime kainat dar geliyor dilime sadece dua degiyor
Istesem ancak senden isterim
Iyyakenestain iyyakenastain

Ya Mugni!
Bütün zenginlikler senin ikramindir
Elimizde olanlar degil sadece elimizde senin ihsanindir
Sahip olduklarimiz degil sadece varligimiz da senin ikramindir
Her zenginin zenginligi senden baskalarina el açtirma beni
Yalniz sana karsi fakir olanlardan eyle beni
Fakirlik korkusundan azad eyle nefsimi
Neyim varsa senin verdigini bilenlerden eyle beni
Kainata dilenci eyleme kalbimi
Senin nazli bir misafirin olarak agirla iki dünyada beni

Ya Mani!
Sen mani olursan kimse manileri kaldirasi degil
Sen engelleri kaldirirsan hiçbir sey engel olasi degil
Ben bana gerekeni bilmem Hakim sensin
Men eyle bana verme neler engelse sana gelmeme

Ya Darr!
Zarar da fayda da senin iznindedir
Zarara izin vermende bir hikmetledir
Sen hakkimda zarar murad etmezsin
Iyilik senden kötülük nefsimdendir
Iyilige mecalim yok sen iyilestir beni
Zarar da görünse faydadir taktir ettigin
Kendime faydam yok zarardan kurtar beni



Ya Nafi!
Yokken var edisin bana öyle bir fayda ki
Kömürü elmasa çeviren simya gibi
Vicdanima sakladigin sir öyle bir cevher ki
Ademin(as) pismanligini açik eden dua gibi
Kalbime koydugun muhabbet öyle degerli ki
Ibrahime(as) atesi serin eyleyen sir gibi
Bana bahsettigin hayat öyle bir Kevser ki
Isanin(as) ölüleri dirilten dokunusu gibi
Tenime verdigin afiyet öyle bir merhem ki
Eyyubun(as) yaralarini iyilestiren deva gibi
Gözlerime degen nazarin öyle bir isik ki
Yunusu(as) üç karanliktan çikaran nur gibi
Yüzüme tebessümü koyan yaradisin öyle güzel ki
Yusufu(as) yüzüne tutulan ahime gibi
Bana vaat ettigin cennet öyle bir müjde ki
Muhammedin( asv) canlar oksayan tebessümü gibi
Her hayr senin elindendir katinda hayra eristir beni
Her menfaat senin taktirindedir rahmetinden menfaatlendir beni
Her fayda senin izninle gelir lütfundan faydalandir beni
Sensiz benden bana çare yok bana iyiligin gerek
Sensiz kimseden kimseye fayda yok bana kalbi selim gerek

Ya Nur!
Sen ki varlik aleminin nurusun
Sendendir çehrelerden parlayan nur
Sendendir göze bakis veren sir
Sendendir gönle nese veren sürur
Seninle nurlanir kalbim seninle aydinlanir aklim
Nurunu yagdir bana

Ya Hadi!
Sensin kalplerimize Hak yolunu gösteren
Sensin vicdanimiza Hakki asina eyleyen
Inayetini kar eyle bana hidayetini yar eyle bana
Yolunu yol eyle bana lütfunu bol eyle bana


Ya Bedi!
Hiçligi varlikla taçlandiran sensin
Varligi yokluktan çikarip süsleyensin
Sen ki her seyi essiz bir güzellikte yaratirsin
Essiz yakinligina al beni
Sen ki her isi özenle ve incelikle tamamlarsin
Inceden inceye sev beni

Ya Baki!
Ne zaman lezzet alsam tükenince elem çekerim
Lezzetleri daim eyleyen sensin
Ne zaman kavussam ardindan ayriligi beklerim
Kavusmalari sahici eyleyen sensin
Ne kadar çok sevdam varsa o kadar çok veda beslerim
Kalbime ebedi sevdalar düsüren sensin
Ömrüm kisa elim yetismiyor kalbim kandir
Baki olan ancak sensin Beka bahset imanima

Ya Varis!
Yok bildiklerim senin nazarindadir
Yitirdiklerim senin katindadir
Bitirdiklerim senin yanindadir
Unuttuklarim senin hatirindadir
Unutulmuslari sonunda sen anarsin
Gidene de kalana da Varis sensin
Ebedi kavusmaklar ver bana

Ya Resid!
Ya Rab sensin hakiki biricik mürsit
Yönümü sana çevir yolumu sana getir

Ya Sabur!
Eyyuba(as) sabri sen ögrettin
Eyyuba(as) sabri sen verdin
Sen ki sabri için Eyyuba(as) översin
Sensin Sabur asil sabreden sensin
Sabur sensin sabredenleri seversin
Sabrin öyle ki ben kuluna hilmin çok
Sabredersin ki cezalandirmak ta acelen yok
Sabrin var ki pisman olacaklara mühletin çok
Sabrin öyle ki sabretmeyenlere bile sabirsizligin yok
Sen ki bütün sabredenlerin sabir sebebisin
Muhabbetine mahzar olan sabilinden eyle beni

~ AMIN
~
yumuşak konuş ki,kalblerin kapıları açılsın;
sıcak kalbli ol ki, vicdanlar, senin düşüncelerine "buyur" etsin; ihlaslı davran ki, tesirin sürekli olsun....!
AMİN AMİN AMİN....
Ekleme Tarihi: 10.01.2008 - 21:47
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Herkese hayır dua etmelidir....
feride orhan su an offline feride orhan  
Herkese hayır dua etmelidir....
39 Mesaj -
Ma'rûf-i Kerhî hazretleri, birgün talebeleriyle hurmalıkta oturuyordu. Bu esnada Dicle nehrinden bir kayık geliyordu. Kayıktaki birkaç genç, içip içip nârâlar atıyorlardı. Bu hoş olmayan manzara karşısında talebeleri dediler ki:

- Efendim, duâ edin de Allahü teâlâ bu kendini bilmezleri nehrinde boğsun, insanlar da böyle zararlı kimselerden kurtulsunlar.

Bunun üzerine kayıktakilere şöyle duâ etti:

- Yâ Rabbî! Sen bu kullarını dünyada neş'elendirdiğin gibi âhırette de neş'elendir.

Talebeler bu duâya bir ma'nâ veremediler. Kendisine sordular:

- Efendim, böyle duâ etmenizin hikmetini anlayamadık. İzâh eder misiniz?

- Bekleyiniz! Söylediklerimin sırrı şimdi ortaya çıkar.

Talebeler dikkatle kayıktakileri takip etmeye başladılar. Kayıktakiler, kıyıya çıkınca, Ma'rûf-i Kerhî hazretlerini gördüler. Birden ne yapacaklarını şaşırdılar. Daha o, kendilerine birşey söylemeden, ellerindeki sazı kırdılar, içkileri attılar. Huzûruna gelip tevbe ettiler.

Ma'rûf-i Kerhî hazretleri talebelerine dönüp buyurdu ki:

- Gördüğünüz gibi, herkesin istediği oldu. Ne onlar boğuldu, ne de kimse onlardan rahatsız oldu?

Gıyabından yapılan duâ kıymetlidir Çünkü, Mü'minin, görmeden bir kardeşine yaptığı duâda riyâ ve menfaat yoktur. Fakat hazır olan kimseye yapılan duâda, gösteriş ve çıkar söz konusu olabilir. Bir arada olmayanların birbirlerine yaptıkları duâda yalnız Allah rızâsı gözetildiği için duâları makbûl olur.

Bir hadîs-i şerîfte, “Bir Müslümanın, din kardeşine gıyâbında yaptığı duâ kabûl olunur. Başucunda bir melek vardır. Kardeşine duâ yaptıkça, sana da o kadar der. O meleğin görevi budur” buyurulmuştur.

Misâfirin duâsı evine, gâzînin duâsı vatanına dönünceye kadar makbûldür. Çünkü âilesinden uzak olduğu ve çeşitli zorluklarla karşılaştığı için kalbi kırıktır. Allahü teâlâya bütün kalbi ile yönelir ve duâsı da Hak teâlânın lûtuf ve ihsânı ile kabûl olur.
Ekleme Tarihi: 06.01.2008 - 23:44
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: GÜZEL BİR DUA
feride orhan su an offline feride orhan  
39 Mesaj -
YARABBİ BİZLERİ ŞEYTANIN ŞERRİNDEN NEFSİMİZİN ŞERRİNDEN VE ŞEYTANLAŞMIŞ İNSANLARIN ŞERRİNDEN MUHAFAZA ET.....
Ekleme Tarihi: 25.12.2007 - 10:43
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: CEVAPSIZ SORULAR
feride orhan su an offline feride orhan  
CEVAPSIZ SORULAR
39 Mesaj -
Neden bozulan otobüsün yolcuları bizim otobüsümüze aktarıldığında onlara mültecilermiş gibi bakarız.?
Neden öğrenciler ilköğretim beşinci sınıfa kadar öğretmene ''öğretmenim''diye seslenirken altıncı sınıftan itibaren hocam diye seslenir.?
Neden sınavlarda''4doğru 1yanlışı götürür''şeklinde bir uygulama ile öğrenciler cezalandırılırken''4doğru bil 1doğruda bizden''şeklindebir kampanya başlatıp zekaya ve riske girme cesaretine ödül verilmez.?
Neden dükkanı kapatıp giden esnaf,kapıya ''10 dakika sonra dönücem''yazar,ne zaman gittiğini nasıl anlarız.?
Televizyona çıkan insanlar neden kendilerini Türkiyedeki bütün insanların izlediğini sanırlar.?örn:Şu anda 70 milyon kişi bizi izliyor....
Dolmuşlardaki fiyat tarifesinde''en kısa mesafe''neden''indi bindi''olarak tabir edilir?Önce inilip sonramı binilir?Bi terslik yokmudur?
Bir programı kurarken neden ''kabul ediyorum''yada ''kabul etmiyorum''seçenekleri vardır?O kadar parayı verip bir bilgisayar programı satın aldıktan sonra''kabul etmiyorum''seçeneğini işaretleyen bir takım saf kişiler mevcutmudur?
Bulmacalarda boru sesinin karşılığıneden hep ''ti''dir?Bulmacaları hazırlayan arkadaşlarhiç ''ti''diye ses çıkaran boru görmüşlermidir?
HADİ ARKADAŞLAR CEVAP BULMAYA .....
Ekleme Tarihi: 21.12.2007 - 23:08
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: HER GÜNE BİR AYET BİR HADİS
feride orhan su an offline feride orhan  
HER GÜNE BİR AYET BİR HADİS
39 Mesaj -
BESMELE

AYET;''Rahman ve Rahim olan Allahın ismiyle.''
(Fatiha;1)

HADİS;''O(Besmele)Allah'ın isimlerinden bir isimdir.Onunla Allah'ın en büyük ismi(ism-i A'zam)arasında,gözün siyahı ile beyazı arasındaki kadar yakınlık vardır.''
Ekleme Tarihi: 19.12.2007 - 07:33
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: bir söz de siz yazın
feride orhan su an offline feride orhan  
39 Mesaj -
Ne zaman günah işlesem,şeytanın gözlerimin içine bakıp da kıs kıs gülerek
''bir sıfır öne geçtim''dediğini duyar gibi olurum
Bu zevki ona vermeyelim inşaallah. selam ve dua ile....
Ekleme Tarihi: 16.12.2007 - 19:17
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: bir söz de siz yazın
feride orhan su an offline feride orhan  
39 Mesaj -
Cihad bedenleri öldürmek için yapılmaz.Cihad, kalbe giden yollardaki molozları temizleyip ruhlara hayat vermek için yapılır
Ekleme Tarihi: 16.12.2007 - 17:18
feride orhan üyenin diğer mesajları feride orhan`in Profili feride orhan Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Sayfa (2): (1) 2 Devam >
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 485 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
osmanli1 (49), TRABZONLU_TS (43), murat__ (41), remzay56 (61), Mikayil Demir (44), sadoðlu (68), yigilcali (48), müzisyennnn (46), hakankara (55), mikail06 (53), seyfullah (36), erguen (53), @hmed (49), emre-70 (34), AY-NUR (41), yagmurumm (33), ihvankudret (35), KeTeNci (38), zahid1 (49), hamdim (37), intifada (53), samsun1983 (41), veysel.hoca (48), mikail34 (54), zincefr (60), batmazhalil (36), MaziDENbiri (52), sero (58), Natuvan (40), tuana~islam (38), xturkkizx (37), seros633 (47), m_zahid (43), karanfil58 (39), halimyusufoglu (49), minam (44), HATÝCE81 (43), s.emine (43), naci edin (78), Yaseminerdem (36), fatih1981 (43), bekir tek (38), seyyidtalha (52)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.55847 saniyede açıldı