ivermectine generique plaquenil generique kaletra stromectol colchicine fludapamide fludex forzest fosamax frumil fulcin furacin furadantin furo basan furodrix gabantine gastroprazol geodon glaupax gli basan glibenese glibenorme glimerax glimeryle glucobay gluconormine glucophage xr glucophage glucotrol xl glucotrol glucovance gracial grifulvin gris peg grisol grisovin gyne lotrimin hard on oral jelly hard on helvecin helvevir hypnorex hytrin bph hytrin hyzaar ilosone
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

236 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (12): (1) 2 3 Devam >
Ekleyen Mesaj
Konu: Gelecekten verilen haberler...
Devadam su an offline Devadam  
Gelecekten verilen haberler...
326 Mesaj -
[Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, nakl-i sahih ile ve mütevatir bir derecede bize vâsıl olmuş ki; minber üstünde, cemaat-ı Sahabe içinde ferman etmiş ki: "İbniy Hasenun haza seyyidun seyuslihullahu bihi beyne fieteyni azimeteyn"
İşte kırk sene sonra İslâmın en büyük iki ordusu karşı karşıya geldiği vakit, Hazret-i Hasan Radıyallahü Anhü, Hazret-i Muaviye (R.A.) ile musalaha edip, cedd-i emcedinin mu'cize-i gaybiyesini tasdik etmiştir.
İkincisi: Nakl-i sahih ile Hazret-i Ali'ye demiş: "setukatilun nakisine vel kasitine vel marikin"
Hem Vak'a-i Cemel, hem Vak'a-i Sıffin, hem Vak'a-i Havâriç hâdiselerini haber vermiş.
Hem Hazret-i Ali (R.A.) Hazret-i Zübeyr ile seviştiği bir zaman dedi: "Bu sana karşı muharebe edecek, fakat haksızdır."
Hem Ezvâc-ı Tâhiratına (pak hanımlarına) demiş: "İçinizde birisi, mühim bir fitnenin başına geçecek ve etrafında çoklar katledilecek." ]

"19. mektup" adlı risaleden alınmıştır.
Ekleme Tarihi: 27.10.2005 - 10:30
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon Wearying prayers
Devadam su an offline Devadam  
Themenicon    Wearying prayers
326 Mesaj -
"In the Name of God, the Merciful, the Compassionate.
For such Prayers are enjoined on believers at stated times.
One time, a man great in age, physique, and rank said to me: " The Prayers are fine, but to perform them every single day five times is a lot. Since they never end, it becomes wearying."
A long time after the man said these words, I listened to my soul and I heard it say exactly the same things. And I looked at it and saw that with the ear of laziness, it was receiving the same lesson from Satan. Then I understood that those words were as though said in the name of all evil - commanding souls, or else they had been prompted. So I too said: " Since my soul commands to evil, one who does not reform his own soul cannot reform others. In which case, I shall begin with my own soul. "
I said: O soul! Listen to Five Warnings in response to those words which you uttered in compounded ignorance, on the couch of idleness, in the sleep of heedlessness.
•
FIRST WARNING
O my wretched soul! Is your life eternal, I wonder? Have you any incontrovertible document showing that you will live to next year, or even to tomorrow? What causes you boredom is that you fancy you shall live for ever. You complain as though you will remain in the world for pleasure eternally. If you had understood that your life is brief, and that it is departing fruitlessly, to spend one hour out of the twenty-four on a fine, agreeable, easy, and merciful act of service which is the means to the true happiness of eternal life, surely does not cause boredom, but excites a real eagerness and agreeable pleasure.
•
SECOND WARNING
O my stomach-worshipping soul! Every day you eat bread, drink water, do they cause you boredom? They do not, because since the need is repeated, it is not boredom, but pleasure, that they give. In which case, the five daily prayers should not cause you boredom, for they attract the sustenance, water of life, and air of your friends in the house of my body, my heart, spirit, and subtle faculties. Indeed, the sustenance and strength of a heart which is afflicted with infinite griefs and sorrows and captivated by infinite pleasures and hopes may be optained by knocking through supplication on the door of One All-Compassionate and Munificent. And the water of life of a spirit connected with most beings, which swiftly depart from this transitory world crying out a separation, may be imbibed by turning towards the spring of mercy and Eternal Beloved through the five daily prayers. And a conscious inner sense and luminous subtle faculty, which by its nature desires eternal life and was created for eternity and is a mirror of the Pre-Eternal and Post-Eternal One and is infinitely delicate and subtle, is surely most needy for air in the sorrowful, crushing, distressing, transient, dark, and suffocating, conditions of this world and can only breathe through the window of the prayers.
•
THIRD WARNING
O my impatient soul! Is it at a11 sensible to think today of past hardships of worship, difficulties of the prayers, and troubles of calamities and be distressed, and to imagine the future duties of worship, service of the prayers, and sorrows of disaster and display impatience? In being thus impatient you resemble a foolish commander, who, although the enemy's right flank joined his right flank and became fresh forces for him, he sent a significant force to the right flank, and weakened the centre. Then, while there were no enemy soldiers on the left flank, he sent a large force there, and gave them the order to fire. The centre was then devoid of all forces. The enemy understood this and attacked the centre and routed it.
Yes, you resemble this, for the troubles of yesterday have today been transformed into mercy; the pain has gone while the pleasure remains. The difficulty has been turned into blessings, and the hardship into reward. In which case, you should not feel wearied at it, but make a serious effort to continue with a new eagerness and fresh enthusiasm. As for future days, have not yet arrived, and to think of them now and feel bored and wearied is a lunacy like thinking today of future hunger and thirst, and starting to shout and cry out. Since the truth is this, if you are reasonable you will think of only today in regard to worship, and say: "I am spending one hour of it on a agreeable, pleasant, and elevated act of service, the reward for which is high and whose trouble is little." Then your bitter dispiritedness will be transformed into sweet endeavor.
And so, my impatient soul! You are charged with being patient in three respects. One is patience in worship. Another is patience in refraining from sin. And a third is patience in the face of disaster. If you are intelligent, take as your guide the truth apparent in the comparison in this Third Warning. Say in manly fashion: "O Most Patient One!", and shoulder the three sorts of patience. If you do not squander on the wrong way the forces of patience Almighty God has given you, they should be enough for every difficulty and disaster. So hold out with those forces!

Ekleme Tarihi: 13.09.2005 - 14:52
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon "Namaz usanç veriyor..."
Devadam su an offline Devadam  
Themenicon    Namaz
326 Mesaj -
Haşir meydanının Mutlak Hakimi Allahu Teala bizlere namazlarımızı seve seve ve huşu ile kılmayı nasip etsin.

Günahlarla kararan kalplerimizi tevbe istiğfar ile paklayarak namaz hususundaki isteksizliğimizi gidersin.

düsün
Ekleme Tarihi: 13.09.2005 - 11:32
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon "Namaz usanç veriyor..."
Devadam su an offline Devadam  
Themenicon    "Namaz usanç veriyor..."
326 Mesaj -
"Namaz usanç veriyor..."
"Bir zaman sinnen, cismen, rütbeten (yaşça, vücutça ve rütbece) büyük bir adam bana dedi: «Namaz iyidir. Fakat hergün hergün beşer defa kılmak çoktur. Bitmediğinden usanç veriyor.»
O zâtın o sözünden hayli zaman geçtikten sonra, nefsimi dinledim. İşittim ki, aynı sözleri söylüyor ve ona baktım gördüm ki; tenbellik kulağıyla şeytandan aynı dersi alıyor. O vakit anladım: O zât o sözü, bütün nüfus-u emmârenin (emredici nefislerin) namına söylemiş gibidir veya söylettirilmiştir. O zaman ben dahi dedim: «Mâdem nefsim emmâredir. Nefsini ıslah etmeyen, başkasını ıslah edemez. Öyle ise, nefsimden başlarım.»
Dedim: Ey nefis! Cehl-i mürekkeb içinde, tenbellik döşeğinde, gaflet uykusunda söylediğin şu söze mukabil «beş ikaz»ı benden işit.
Birinci ikaz: Ey bedbaht nefsim! Acaba ömrün ebedî midir! Hiç kat'î senedin var mı ki, gelecek seneye belki yarına kadar kalacaksın? Sana usanç veren, tevehhüm-ü ebediyettir (sonsuzluk düşüncesidir). Keyf için, ebedî dünyada kalacak gibi nazlanıyorsun. Eğer anlasa idin ki, ömrün azdır hem faidesiz gidiyor. Elbette onun yirmidörtten birisini, hakikî bir hayat-ı ebediyenin saadetine medâr olacak bir güzel ve hoş ve rahat ve rahmet bir hizmete sarfetmek; usanmak şöyle dursun, belki ciddî bir iştiyak ve hoş bir zevki tahrike sebeb olur.
İKİNCİ İKAZ: Ey şikem-perver (şikayetçi) nefsim! Acaba hergün hergün ekmek yersin, su içersin, havayı teneffüs edersin; sana onlar usanç veriyor mu? Mâdem vermiyor; çünki ihtiyaç tekerrür ettiğinden (tekrarlandığından), usanç değil belki telezzüz ediyorsun (haz alıyorsun). Öyle ise: hâne-i cismimde senin arkadaşların olan kalbimin gıdası, ruhumun âb-ı hayâtı (hayat suyu) ve lâtife-i Rabbâniyemin (dini duygularımın) havâ-yı nesimini cezb ve celbeden (çeken) namaz dahi, seni usandırmamak gerektir. Evet nihayetsiz teessürat ve elemlere maruz ve mübtelâ ve nihayetsiz telezzüzata ve emellere meftun (tutkun) ve pürsevda (sevdalı) bir kalbin kut ve kuvveti; herşeye kadir bir Rahîm-i Kerîm'in kapısını niyaz ile çalmakla elde edilebilir. Evet şu fâni dünyada Kemâl-i sür'atle vaveylâ-yı firakı (ayrılık çığlığı) koparan giden ekser mevcûdâtla alâkadar bir ruhun âb-ı hayâtı ise; herşeye bedel bir Mâbûd-u Bâki'nin (kalıcı bir mabudun) , bir Mahbûb-u Sermedî'nin çeşme-i rahmetine namaz ile teveccüh etmekle içilebilir. Evet fıtraten ebediyeti isteyen ve ebed için halkolunan ve ezelî ve ebedî bir Zâtın âyinesi olan ve nihayetsiz derecede nazik ve letafetli bulunan zîşuur (bilinçli) bir sırr-ı insanî, zînur (nurlu) bir lâtife-i Rabbâniye; şu kasavetli, ezici ve sıkıntılı, geçici ve zulümatlı ve boğucu olan ahvâl-i dünyeviye (dünya halleri)içinde, elbette teneffüse pek çok muhtaçtır ve ancak namazın penceresiyle nefes alabilir.
ÜÇÜNCÜ İKAZ: Ey sabırsız nefsim! Acaba geçmiş günlerdeki ibâdet külfetini ve namazın meşakkatini ve musibet zahmetini, bugün düşünüp muzdarib olmak, hem gelecek günlerdeki ibâdet vazifesini ve namaz hizmetini ve musibet elemini, bugün tasavvur edip sabırsızlık göstermek hiç kâr-ı akıl mıdır? Şu sabırsızlıkta misâlin şöyle bir sersem kumandana benzer ki: Düşmanın sağ cenah kuvveti onun sağındaki kuvvetine iltihak etmiş ve ona taze bir kuvvet olduğu halde; o tutar mühim bir kuvvetini sağ cenâha gönderir, merkezi zayıflaştırır. Hem sol cenahta düşmanın askeri yok iken ve daha gelmeden, büyük bir kuvvet gönderir, «Ateş et!» emrini verir. Merkezi bütün bütün kuvvetten düşürtür. Düşman işi anlar, merkeze hücum eder; tar ü mar eder. Evet buna benzersin. Çünki:
Geçmiş günlerin zahmeti, bugün rahmete kalbolmuş; elemi gitmiş, lezzeti kalmış. Külfeti, kerâmete iltihak ve meşakkati, sevaba inkılab etmiş. Öyle ise ondan usanç almak değil, belki yeni bir şevk, taze bir zevk ve devama ciddî bir gayret almak lâzımgelir. Gelecek günler ise mâdem gelmemişler. Şimdiden düşünüp usanmak ve fütur getirmek; aynen o günlerde açlığı ve susuzluğu ile bugün düşünüp bağırıp çağırmak gibi bir divâneliktir. Mâdem hakikat böyledir. Âkıl isen, ibâdet cihetinde yalnız bugünü düşün ve onun bir saatini, ücreti pek büyük, külfeti pek az, hoş ve güzel ve ulvî bir hizmete sarfediyorum, de. O vakit senin acı bir füturun, tatlı bir gayrete inkılâb eder.
İşte ey sabırsız nefsim! Sen üç sabır ile mükellefsin. Birisi: Tâat üstünde sabırdır. Birisi: Mâsiyetten sabırdır. Diğeri: Musibete karşı sabırdır. Aklın varsa, şu üçüncü ikazdaki temsilde görünen hakikatı rehber tut. Merdâne «Ya Sabur » de, üç sabrı omuzuna al. Cenâb-ı Hakk'ın sana verdiği sabır kuvvetini eğer yanlış yolda dağıtmazsan, her meşakkate ve her musîbete kâfi gelebilir ve o kuvvetle dayan."
21.sözden iktibas edilmiştir.
Ekleme Tarihi: 13.09.2005 - 09:10
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon Emanet ve Ene (ben)
Devadam su an offline Devadam  
Themenicon    Emanet ve Ene (ben)
326 Mesaj -
"Bismillahir Rahmanir rahim
İnna aradnel emanete ales semavati vel ardi vel cibali fe ebeyne en yahmilneha ve eşfakne minha ve hamelehal insanu innehu kane zalumen cehula."

Muhakkak ki Biz emaneti göklere ve yere teklif ettik; onu taşımaktan çekindiler. Onu insan yüklendi. Muhakkak ki o çok zalim ve pek cahildir.

Allahu Teala'nın güzel isimlerinin tecellilerinin sızıntılarını temaşa ederek bolca sevap kazanmak için çalışıp; cennetin en güzel nimeti olan rü'yet-i Cemalullah için liyakat kesbetme hususunda pek gayretli davranan aziz müslümanlar,

Bazan firavunlaşan bazan da insanı yüksek mertebelere çıkarmaya vesile olan ENE (ben) ile ilgili güzel bir yazı aşağıda yer almaktadır, isteyen okuyabilir:


"Bismillahir Rahmanir rahim
İnna aradnel emanete ales semavati vel ardi vel cibali fe ebeyne en yahmilneha ve eşfakne minha ve hamelehal insanu innehu kane zalumen cehula.*
Şu âyetin büyük hazinesinden tek bir cevherine işaret edeceğiz. Şöyle ki:
Gök, zemin, dağ tahammülünden çekindiği ve korktuğu emanetin müteaddid (birçok) vücuhundan (yönünden) bir ferdi, bir vechi, «Ene»dir. Evet «Ene (ben)», zaman-ı Âdemden şimdiye kadar âlem-i insâniyetin etrafına dal budak salan nuranî bir şecere-i tûba ile, müthiş bir şecere-i zakkumun çekirdeğidir. Şu azîm hakikata girişmeden evvel, o hakikatın fehmini teshil edecek (kolaylaştıracak) bir mukaddime (giriş) beyân ederiz. Şöyle ki:
Ene, künûz-u mahfiye (gizli hazineler) olan Esmâ-i İlahiyyenin (Allah'ın isimlerinin) anahtarı olduğu gibi, kâinatın tılsım-ı muğlakının (kapalı tılsımının) dahi anahtarı olarak bir muamma-yı müşkilküşadır (zorlu bir muammadır), bir tılsım-ı hayretfezâdır. O ene mahiyetinin bilinmesiyle, o garib muamma, o acib tılsım olan ene açılır ve kâinat tılsımını ve âlem-i vücûbun künûzunu dahi açar. Şu mes'eleye dair «Şemme» isminde bir risale-i arabiyemde şöyle bahsetmişiz ki: Âlemin miftahı (anahtarı) insanın elindedir ve nefsine takılmıştır. Kâinat kapıları zâhiren açık görünürken, hakikaten kapalıdır. Cenâb-ı Hak, emanet cihetiyle insana ene namında öyle bir miftah vermiş ki; âlemin bütün kapılarını açar ve öyle tılsımlı bir enaniyet vermiş ki; Hallâk-ı Kâinat'ın (evrenin yaratıcısının) künûz-u mahfiyesini onun ile keşfeder. Fakat ene, kendisi de gâyet muğlâk bir muamma ve açılması müşkil bir tılsımdır. Eğer onun hakikî mahiyeti ve sırr-ı hilkati (yaratılış sırrı) bilinse; kendisi açıldığı gibi kâinat dahi açılır. Şöyle ki:
Sâni-i Hakîm (hikmet sahibi sanatkar: Allah), insanın eline emanet olarak, Rubûbiyyetinin sıfât ve şuûnatının hakikatlarını gösterecek, tanıttıracak, işârat ve nümuneleri câmi' (kapsayan) bir ene vermiştir. Tâ ki o ene, bir vâhid-i kıyâsî (comparison unit) olup, evsaf-ı Rubûbiyyet (Rab'lik vasıfları) ve şuûnat-ı Ulûhiyyet bilinsin. Fakat vâhid-i kıyâsî, bir mevcûd-u hakikî olmak lâzım değil. Belki hendesedeki (mühendislikteki) farazî hatlar gibi, farz ve tevehhümle bir vâhid-i kıyasî teşkil edilebilir. İlim ve tahakkukla hakikî vücudu (varlığı) lâzım değildir.
SUAL: Niçin Cenâb-ı Hakk'ın sıfât ve esmâsının mârifeti, enaniyete bağlıdır?
ELCEVAB: Çünki mutlak ve muhît bir şeyin hududu ve nihayeti olmadığı için, ona bir şekil verilmez ve üstüne bir sûret ve bir taayyün vermek için hükmedilmez, mahiyeti ne olduğu anlaşılmaz. Meselâ: zulmetsiz (karanlıksız) daimî bir ziya, bilinmez ve hissedilmez. Ne vakit hakikî veya vehmî bir karanlık ile bir hat çekilse, o vakit bilinir. İşte Cenâb-ı Hakk'ın ilim ve kudret, Hakîm ve Rahîm gibi sıfât ve esmâsı; muhit, hududsuz, şeriksiz olduğu için onlara hükmedilmez ve ne oldukları bilinmez ve hissolunmaz. Öyle ise hakikî nihayet ve hadleri olmadığından, farazî ve vehmî bir haddi çizmek lâzım geliyor. Onu da enaniyet yapar. Kendinde bir rubûbiyyet-i mevhume, bir mâlikiyet, bir kudret, bir ilim tasavvur eder; bir had çizer. Onun ile mûhit sıfatlara bir hadd-i mevhum vaz'eder. «Buraya kadar benim, ondan sonra onundur» diye bir taksimat yapar. Kendindeki ölçücükler ile, onların mahiyetini yavaş yavaş anlar. Meselâ: Daire-i mülkünde mevhum rubûbiyyetiyle, daire-i mümkinatta Hâlıkının rubûbiyyetini anlar ve zâhir mâlikiyyetiyle, Hâlıkının (yaratıcısının) hakikî mâlikiyetini fehmeder (anlar) ve «Bu hâneye mâlik olduğum gibi, Hâlık da şu kâinatın mâlikidir.» der ve cüz'î ilmiyle onun ilmini fehmeder ve kesbî san'atçığıyla o Sâni'-i Zülcelâl'in ibdâ-i san'atını anlar. Meselâ: «Ben şu evi nasıl yaptım ve tanzim ettim. Öyle de şu dünya hânesini birisi yapmış ve tanzim etmiş» der. Ve hâkezâ... Bütün sıfât ve şuûnat-ı İlâhiyyeyi bir derece bildirecek, gösterecek binler esrarlı ahvâl ve sıfât ve hissiyat, ene'de münderiçtir. Demek ene, âyîne-misâl ve vâhid-i kıyâsî ve alet-i inkişaf ve mâna-yı harfî gibi; mânası kendinde olmayan ve başkasının mânasını gösteren, vücud-u insâniyyetin kalın ipinden şuurlu bir tel ve mâhiyyet-i beşeriyyenin hullesinden ince bir ip ve şahsiyet-i âdemiyetin kitabından bir eliftir ki, o elif'in «iki yüzü» var. Biri, hayra ve vücuda bakar. O yüz ile yalnız feyze kabildir. Vereni kabûl eder, kendi îcad edemez. O yüzde fâil değil, îcaddan eli kısadır. Bir yüzü de şerre bakar ve ademe gider. Şu yüzde o fâildir, fiil sahibidir. Hem onun mahiyyeti, harfiyyedir; başkasının mânasını gösterir. Rubûbiyyeti hayâliyyedir. Vücudu o kadar zaîf ve incedir ki; bizzât kendinde hiç bir şeye tahammül edemez ve yüklenemez. Belki eşyanın derecat ve miktarlarını bildiren mîzân-ül hararet ve mîzân-ül hava gibi mîzanlar nev'inden bir mîzandır ki; Vâcib-ül Vücûd'un mutlak ve muhit ve hududsuz sıfâtını bildiren bir mîzandır..............."
*Muhakkak ki Biz emaneti göklere ve yere teklif ettik; onu taşımaktan çekindiler. Onu insan yüklendi. Muhakkak ki o çok zalim ve pek cahildir.
30.sözden iktibas edilmiştir.
Ekleme Tarihi: 12.09.2005 - 08:21
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon Yevmul cumuah
Devadam su an offline Devadam  
Themenicon    Yevmul cumuah
326 Mesaj -
Ölüm ve hesap gününe doğru korku ve ümit arasında gitmekte olan ve Allahu Teala'nın güzel isimlerinin kainattaki tecelliyatlarını hayranlıkla müşahade ederek hayırlı işler yapıp cennetin en güzel nimeti olan ru'yet-i Cemalullah için liyakat kesbetme hususunda pek gayretli davranan aziz ve fedakar müslümanlar,

Mü'minlerin bir çeşit bayramı olan Cuma gününüzü (yevmul cumuah-toplanma günü) tebrik eder, ümmetin şuurlanarak ABD'li keferelerin tasallutundan kurtuluşu yolunda hayırlara vesile olmasını dilerim.
sevinçli
Ekleme Tarihi: 09.09.2005 - 09:13
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon Satmayin...
Devadam su an offline Devadam  
Themenicon    Satmayin...
326 Mesaj -
"Vela teşteruu bi ayaatii semenen qaliyle."

"Ayetlerimi az bir değere satmayın."

"Mâdem bu müdhiş zamanda ve dehşetli düşmanlar mukabilinde ve şiddetli tazyikat karşısında ve savletli bid'alar, dalâletler içerisinde bizler gâyet az ve zaîf ve fakir ve kuvvetsiz olduğumuz halde, gâyet ağır ve büyük ve umumî ve kudsî bir vazife-i îmaniye ve hizmet-i Kur'aniye omuzumuza ihsan-ı İlâhî tarafından konulmuş; elbette herkesten ziyade bütün kuvvetimizle ihlâsı kazanmaya mecbur ve mükellefiz ve ihlâsın sırrını kendimizde yerleştirmek için gâyet derecede muhtacız."
Ekleme Tarihi: 07.09.2005 - 10:14
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: any doctor in the audience female please
Devadam su an offline Devadam  
Themenicon    Check this one...
326 Mesaj -
The following address belongs to an american muslimah who works at a hospital:

lakota_spirit@hotmail.com

Her name is Mariam (meryem) Umm Ahmad and she might be of turkish origin (a melungeon).

You may say:
"I obtained your e-mail address from Nazim, your e-mail brother in Islam from Turkey, whose address is: nazimhikmet@hotmail.com."

Kind regards.

Nazim H. Demir
Ekleme Tarihi: 29.08.2005 - 09:38
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon "Sebbeha lillahi..."
Devadam su an offline Devadam  
Themenicon    "Sebbeha lillahi..."
326 Mesaj -
"...Kur'anın herbir âyeti, birer necm-i sâkıb gibi i'câz ve hidâyet nurunu neşr ile küfür ve gaflet zulümatını dağıttığını görmek ve zevketmek istersen; kendini Kur'anın nüzulünden evvel olan o asr-ı câhiliyette ve o sahra-yı bedeviyette farzet ki, herşey zulmet-i cehil (cehalet karanlığı) ve gaflet altında perde-i cümûd-u tabiata (tabiatın katılığının perdesine) sarılmış olduğu bir anda birden Kur'anın lisan-ı ulvîsinden
"Sebbeha lillahi ma fis semavati vel ardi ve huvel azizul hakim, yusebbihu lillahi ma fis semavati ve ma fil ardil melikil kuddûsil azizil hakim"*
gibi âyetleri işit bak: O ölmüş veya yatmış mevcûdât-ı âlem sebbeha, yusebbihu sadasıyla işitenlerin zihninde nasıl diriliyorlar, hüşyâr oluyorlar, kıyam edip zikrediyorlar. Hem o karanlık gökyüzünde birer câmid ateşpare olan yıldızlar ve yerdeki perişan mahlukat,
"tusebbihu lehus semavatis sebu vel ardu"
sayhasıyla işitenin nazarında nasıl gökyüzü bir ağız; bütün yıldızlar birer kelime-i hikmet-nümâ, birer nur-u hakikat-edâ ve arz bir kafa ve berr ve bahr birer lisan ve bütün hayvanat ve nebâtat birer kelime-i tesbih-feşan Sûretinde arz-ı dîdar eder."

*Sebbeha lillahi ma fis semavati vel ardi: göklerde ve yerdekiler Allah'ı tesbih etti.

yusebbihu lillahi ma fis semavati ve ma fil ardi: göklerdekiler ve yerdekiler Allah'ı tesbih ediyor.
Ekleme Tarihi: 26.08.2005 - 10:05
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: bu gece yasadigim bir olay...
Devadam su an offline Devadam  
Themenicon    Ölüm...
326 Mesaj -
Alıntı
Ölümün soğuk nefesi her an ensemizde



Acaba ölümün nefesi gerçekten soğuk mu?

Günahlardan çok sakınan muttaki kulların ölüm vakti geldiğinde Azrail aleyhisselam onlara korkunç görünmez.

Çünkü onlar için ölüm, sonsuz bir yokluk değil, terhis tezkeresi gibidir.

Allahu Teala bizlere ölümden korkmamamızı sağlayacak güzel kullar olmayı nasip eylesin...
düsün
Ekleme Tarihi: 23.08.2005 - 10:40
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Trade Report
Devadam su an offline Devadam  
What?
326 Mesaj -
Dear mortal body,

Do you want to emphasize something with regard to global economy?

Unfortunately I was not able to conceive your point...düsün
Ekleme Tarihi: 23.08.2005 - 09:55
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: "islammemo"
Devadam su an offline Devadam  
"islammemo"
326 Mesaj -
Arapça bilen sadık kullar için şu adreste taze ve müslümanların haber kaynaklarından gelen haberler var:

http://www.islammemo.cc

Yukarıdaki haber sitesini, Arapça'nızı geliştirmek için de kullanabilirsiniz.
..................
http://www.albasrah.net sitesinde ise İngilizce bilenler için Irak'ta olup bitenler ile ilgili geniş bilgiler var.

Amerikan domuzlarının sansürden geçirdiği ve mücahidlerin başarılarını gizleyip yankilerin saldırılarını abartan haberlerden sıkılanlar için güzel bir site.....
göz kırpma
Ekleme Tarihi: 23.08.2005 - 09:39
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: MİRACA ÇIKILIR MI
Devadam su an offline Devadam  
Themenicon    Tebrikler
326 Mesaj -
Euzu Billahi mineş şeytanir racim, Bismillahir Rahmanir Rahim
Elhamdu Lillahi Rabbil alemin
Es salatu ves selamu ala Rasulina Muhammedin ve ala ali Muhammed.

Bu güzel yazı için çok teşekkürler. Mi'racı dar zihinlerine sığıştıramıyan ve "aslında mi'rac yoktur" diyen gafiller umarım akıllanırlar.

Allahu Teala namazlarımızı "namaz müminin miracıdır" ifadesini yansıtan makbul namazlar eylesin.

Bizleri imtihan etmek için ölümü ve hayatı yaratan Cenab-ı Allah'a emanet olunuz.
Ekleme Tarihi: 23.08.2005 - 08:21
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: "Ey ateş..."
Devadam su an offline Devadam  
Soğuk ateş
326 Mesaj -
Allahu Teala cümlemizden razı olsun.

Dikkat edilirse Allahu Teala ateşe "ya naru kuuni berden=ey ateş, soğuk ol" dememiş, "Ya naru kuunii berden ve selame=y ateş, soğuk ve selametli ol" demiştir.

Ayette "selame" tabiri geçmeseydi, ateş soğuktan yakabilirdi.

Çünkü bir cins ateş de soğuktan zarar verir.

Konu ile alakalı ayrıntılı bilgi Risale-i Nur'da mevcuttur.
Ekleme Tarihi: 16.08.2005 - 09:26
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: USTAD BEDİUZZAMAN SAİDİ NURSİ HAZRETLERİ
Devadam su an offline Devadam  
Themenicon    Hüdabin
326 Mesaj -
"Zahirde (görünüşte) zulüm olabilir fakat hakikatte adalet tecelli eder."
"Kadere iman eden kederden emin olur."
"Ey nefisperest nefsim..."


Şu sıkıntı ve günahlarla dolu ahirzamanda yolunu şaşıran biz gafil kulları Kur'an ve sünnetin nurlu yoluna çağıran ve hikmetli sözlerle gönülleri mest eden üstadımız efendimiz Bediüzzaman Said Nursi'yi Cenab-ı Allah cennette yüksek mertebelere nail etsin.
Ekleme Tarihi: 05.08.2005 - 09:29
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Namaz tebrigi
Devadam su an offline Devadam  
Namaz tebrigi
326 Mesaj -
Sevgili kabir yolcuları,

Sabah namazına seve seve kalkıp, cemaat ile kılan salih müslümanları tebrik ediyorum.

Allahu Teala rüyet-i Cemal nimetini bol bol versin.
Ekleme Tarihi: 22.06.2005 - 10:18
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon El Kaim mücahidlerine tebrik...
Devadam su an offline Devadam  
Themenicon    El Kaim mücahidlerine tebrik...
326 Mesaj -
El Kaim mücahidlerine tebrikler....

jihadunspun sitesinin haberine göre mücahidler aşağıdaki mesajı göndermişler, tercümedir:


"Bismillahir Rahmanir Rahim...

Allahım! Mermilerimize hedefleri vurdur ve ayaklarımızı zemine sağlam bastır.

Elhamdulillahi Rabbil alemin. Nihai zafer inananların tarafındadır. Rezillik ve aşağılık ancak zalimleredir. Salat ve selam mücahitlerin imamı, peygamberimiz Muhammed (sav) ailesi ve ashabına olsun.

El Kaim şehri gündemde ön sıralarda ve cihad için bir direk oldu.

O mücahitleri aldı ve muhafaza etti, sonra Allah yolunda gitti. El Kaim'deki mücahid kardeşleriniz, hepsi Allah rızası için olmak üzere şeref, zafer ve şehadet savaşları veriyor.
Allah'ın lütfuyla kardeşleriniz yahudiler, haçlılar ve diğer sapmışlara çok ağır kayıplar verdirdi. Amerikalılar sabit bir şekilde mücahidlerin korkusuyla dolu ve Allah'ın askerleri ile denk olmadıklarını fark edince geri dönüp evleri bombalıyor; sivilleri öldürüyorlar.
Uçakları yüksekten ve mücahidlerin gözlerinde uzakta uçmaya zorlanıyor.

Biz Allah düşmanlarının kayıplarını sadece hassas olarak bildiriyoruz, bu nedenle raporlarımız gecikebiliyor. Amerikalılar gibi yalan söylemiyoruz.
Her ne kadar bu hafta Allah düşmanları nezdindeki hasar ve kayıp bilgilerine ulaşma işlemlerini hala tamamlamamış olsak da, geçen haftaki çarpışmaların neticelerini ümmete bildirmekten memnuniyet duymaktayız:
Sadece ölü amerikalıların sayısı 100'ü geçti. Saydıklarımız ve teyid edebildiklerimizin sayısı en azından 100 oldu elhamdu lillah.

Onlarca mekanize araç imha edildi.

El Kaim'deki mücahidlerimizin morali en üst seviyededir. Neden olmasın ki, onlar Allah'ın askerleri değil mi? Her gün Allah'ın yardımının kendilerine geldiğini görmüyorlar mı?

Allahu Ekber...Allahu Ekber...Allahu Ekber!

İzzet Allah'ın, O'nun Peygamberinin ve mücahidlerindir.

İki Nehir Diyarında El Kaide

Salı, 3 Rabius Sani, 1426

10 Mayıs 2005
Ekleme Tarihi: 12.05.2005 - 15:28
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: "It is raining cats and dogs."
Devadam su an offline Devadam  
"It is raining cats and dogs."
326 Mesaj -
Çoğu kişi İngilizce öğrenirken "It is raining cats and dogs" tabirinin nereden geldiğini merak etmiştir. Bana internetten ulaşan aşağıdaki yazıda bu ve benzeri birçok tabirin kaynağı izah ediliyor:

"Bir dahaki sefer ellerinizi yıkarken suyun sıcaklığı tam istediğiniz gibi değilse eskiden İngiltere'de bu işlerin nasıl yapıldığını
düşünün.
1500'lerde İngiltere'de işler şöyle yapılıyordu : İnsanların çoğu
Haziran'da evleniyordu Çünkü senelik banyolarını Mayıs ayında yapıyorlar, Haziran'da hala çok kötü kokmuyorlardı. Ama yine
de kokmaya başladıkları için gelinler vücutlarından çıkan kokuyu bastırmak amacıyla ellerinde bir buket çiçek taşıyordu.
Banyolar içi sıcak suyla doldurulmuş büyük bir fıçıdan meydana geliyordu. Evin erkeği temiz suyla yıkanma imtiyazına sahipti. Ondan sonra
oğulları ve diğer erkekler, daha sonra kadınlar, sonra  çocuklar ve en son olarak
ta bebekler aynı suda yıkanıyordu. Bu esnada su o kadar kirli hale geliyordu ki içinde gerçekten bir şeyleri kaybetmek mümkündü.
İngilizce'deki "banyo suyuyla birlikte bebeği de atmayın" (Don't throw the baby out with the bath water) deyimi buradan gelmektedir.
Evlerin çatıları üst üste yığılmış kamıştan yapılıyor, kamışların altında tahta bulunmuyordu. Burası hayvanların ısınabilecekleri tek yer
olduğu için bütün kediler, köpekler ve diğer küçük hayvanlar (fareler, böcekler) çatıda yaşıyordu. Yağmur yağdığı zaman çatı kayganlaşıyor ve bazen
hayvanlar kayarak çatıdan aşağı düşüyordu. İngilizce'deki "kedi-köpek yağıyor" (It's raining cats and dogs) deyimi buradan
gelmektedir. Yukarıdan evin içine düşen şeyleri engelleyecek hiçbir şey yoktu. Böceklerin ve buna benzer nesnelerin yatakların içine
düşmesi büyük bir sıkıntı oluşturuyordu. Etrafında yüksek direkler ve üstünde örtü bulunan İngiliz usulü yataklar buradan gelmektedir.
Zemin topraktı. Sadece zenginlerin zemini topraktan başka bir şeyden yapılmıştı. Toprak kadar fakir (dirt poor) tabiri buradan çıkmıştır.
Zenginlerin ahşaptan yapılmış zeminleri vardı. Bunlar kışın ıslandığı zaman kayganlaşıyordu. Bunu önlemek için yere saman
(thresh) seriyorlardı. Kış boyunca saman sermeye devam ediliyordu. Bir zaman geliyordu ki kapı açılınca saman dışarıya taşıyordu. Buna mani olmak üzere kapının
altına bir tahta parçası konuyordu ki bunun adı "thresh hold" (saman tutan; Türkçesi "eşik"göz kırpma idi. Yemek pişirme işlemi her zaman ateşin üzerine
asılı durumdaki büyük bir kazanın içinde yapılıyordu. Her gün ateş yakılıyor ve kazana bir şeyler ilave ediliyordu. Çoğu zaman sebze yeniyor, et pek bulunmuyordu.
Akşam yahni yenirse artıklar kazanda bırakılıyor, gece boyunca soğuyan yemek ertesi gün tekrar ısıtılarak yenmeye devam ediliyordu. Bazen bu
yahni çok uzun süre kazanda kalıyordu. "Bezelye lapası sıcak, bezelye lapası soğuk, kazandaki bezelye lapası dokuz günlük"  (peas porridge hot, peas
porridge cold, peas porridge in the pot nine days old) tekerlemesinin menşei budur. Bazen domuz eti buluyorlar o zaman çok seviniyorlardı. Eve ziyaretçi
gelirse domuz etlerini asarak onlara gösteriş yapıyorlardı. Birisinin eve domuz eti getirmesi zenginlik işaretiydi. Bu etten küçük bir parça keserek
misafirleriyle oturup paylaşıyorlardı. Buna "yağ çiğnemek" (chew the fat) adı veriliyordu. Parası olanlar kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabaklar
alabiliyordu. Asidi yüksek olan yiyecekler kurşunu çözerek yemeğe karışmasına sebep oluyor, böylece gıda zehirlenmelerine ve ölüme yol açıyordu.
Domatesler buna sık sık sebep olduğu için bunda sonraki yaklaşık 400 yıl boyunca domateslerin zehirli olduğu düşünülmüştü. Çoğu insanın
kalay-kurşun alaşımından yapılmış tabakları yoktu. Onun yerine tahta tabaklar kullanıyorlardı. Çoğu zaman bu tabaklar bayat ekmekten
yapılıyordu. Ekmekler o kadar bayat ve sertti ki uzun zaman kullanılabiliyordu. Bunlar hiçbir zaman yıkanmadığı için içinde kurtlar ve
küfler oluşuyordu. Kurtlu ve küflü tabaklardan yemek yiyen insanların ağızlarında "kanal ağız" (trench mouth) denen hastalık ortaya
çıkıyordu. Ekmek itibara göre bölüşülüyordu. ışçiler yanık olan alt kabuğu, aile orta kısmı, misafirler de üst kabuğu alırdı.
Bira ve viski içmek için kurşun kadehler kullanılıyordu. Bu bileşim insanları bazen birkaç gün şuursuz vaziyette tutabiliyordu. Yoldan
geçen insanlar bunların öldüğünü sanıp defnetmek için hazırlık yapıyordu. Bunlar birkaç gün süreyle mutfak masasının üstüne yatırılıyor¸ aile
etrafına toplanıp yiyip-içerek uyanıp uyanmayacağına bakıyordu. Buna "uyanma" nöbeti deniyordu. ıngiltere eski ve küçük bir yerdi,
insanlar ölülerini gömecek yer bulamamaya başlamıştı. Bunun için mezarları kazıp tabutları çıkarıyor, kemikleri bir "kemik evi"ne götürüyor ve mezarı yeniden
kullanıyorlardı. Tabutlar açıldığında her 25 tabutun birinde iç tarafta kazıntı izleri olduğu görüldü. Böylece insanların diri diri gömüldüğü ortaya
çıktı. Buna çözüm olarak cesetlerin bileklerine bir ip bağlayıp bu ipi tabuttan dışarıya taşıyarak bir çana bağladılar. Bir kişi bütün gece boyu
mezarlıkta oturup zili dinlerdi. Buna mezarlık nöbeti "graveyard shift" denirdi. Bazıları zil sayesinde kurtulur ("saved by the bell"göz kırpma
bazıları da "ölü zilci" (dead ringer) olurdu. Gerçekler bunlar. Kim demiş tarih sıkıcıdır diye.."
Ekleme Tarihi: 28.04.2005 - 08:17
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon "İki güzellikten biri..."
Devadam su an offline Devadam  
Themenicon    "İki güzellikten biri..."
326 Mesaj -
Tevbe suresi, 52:
(De ki: Bizim için siz, (şehitlik veya zafer olmak üzere) ancak iki güzellikten birini bekleyebilirsiniz. Biz de, Allahın kendi katından veya bizim ellerimizle size ulaştıracağı bir azabı bekliyoruz. Haydi bekleyedurun. Şüphesiz biz de sizinle birlikte beklemekteyiz.)

Bu ayetle ilgili bir haber: jihadunspun sitesinin haberine göre, Irak'ın Baquba şehrinde mücahitler ABD köpeklerine karşı şiddetli tarruzlar gerçekleştirdi. Tercümesi:

"Rahman ve Rahim olan Allah'ın adı ile..

Hamd, alemlerin Rabbi olan Allah'adır. Salat ve selam, bütün insanlığa rahmet olarak hesap gününden önce kılıçla gönderilene, al ve ashabına olsun.

"De ki: Bizim için siz, (şehitlik veya zafer olmak üzere) ancak iki güzellikten birini bekleyebilirsiniz. Biz de, Allahın kendi katından veya bizim ellerimizle size ulaştıracağı bir azabı bekliyoruz. Haydi bekleyedurun. Şüphesiz biz de sizinle birlikte beklemekteyiz." Tevbe, 52

Çok sayıda mücahit Bağdat'ın batısındaki Bakuba'daki amerikan üssüne büyük bir tarruz gerçekleştirdi. Taarruz, üssün 52 havan mermisi ve 2 roket ile dövülmesi ile başladı, Allah'ın lütfuyla bütün havan mermileri üssün içine düştü. Bu çok sayıda haçlıyı öldürmüş olmalıdır. Daha çok havan mermisi gelmesinden korkan haçlılar üsten çıktı fakat mücahitlerin onlar için ne hazırlamış olduğunu bilmiyorlardı.

Büyük bir birlik üssü terkederek açık yola çıkar çıkmaz bir bomba-araba ve önceden yerleştirilmiş beş patlayıcı düzeneği tarafından karşılandı.

Araba ve patlayıcılar birçok mekanize vasıtayı imha etti ve çok sayıda haçlıyı öldürdü. Sonra mücahitler şehrin kuzey kısmında kontrolü ele geçirdi ve yolları tuttu. Daha çok kayıp verme korkusuyla ne amerikan kuvvetleri ne de kukla Irak muhafızları mücahitlere yaklaşamadı.

Allah düşmanlarının kayıpları hakkında tafsilatlı bilgi, operasyonun bazı kısımlarını gösteren video ile beraber daha sonra rapor edilecektir inşaAllah.

Askeri kanat
"Sünnetin Yardımcıları Ordusu (Ceyş ensar essünneh)
16 Rabiul Evvel, 1426
25 Nisan 2005


Bu mesaj 1 kez ve en son Devadam tarafından 27.04.2005 - 10:16 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 27.04.2005 - 10:13
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: "Demiri indirdik..."
Devadam su an offline Devadam  
"Demiri indirdik..."
326 Mesaj -
Euzu Billahi mineş şeytanir racim, Bismillahir Rahmanir Rahim

Hadid suresi, 25. ayet meali:

"Bir de demiri indirdik ki, onda hem çetin bir sertlik, hem de insanlar için birçok faydalar vardır. Çünkü Allah kendisine ve peygamberlerine gıyabında yardım edenleri belli edecektir. Şüphesiz Allah çok güçlüdür, üstündür."

Ekleme Tarihi: 21.04.2005 - 12:21
Devadam üyenin diğer mesajları Devadam`in Profili Devadam Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Sayfa (12): (1) 2 3 Devam >
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 500 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
osmanli1 (49), TRABZONLU_TS (43), murat__ (41), remzay56 (61), Mikayil Demir (44), sadoðlu (68), yigilcali (48), müzisyennnn (46), hakankara (55), mikail06 (53), seyfullah (36), erguen (53), @hmed (49), emre-70 (34), AY-NUR (41), yagmurumm (33), ihvankudret (35), KeTeNci (38), zahid1 (49), hamdim (37), intifada (53), samsun1983 (41), veysel.hoca (48), mikail34 (54), zincefr (60), batmazhalil (36), MaziDENbiri (52), sero (58), Natuvan (40), tuana~islam (38), xturkkizx (37), seros633 (47), m_zahid (43), karanfil58 (39), halimyusufoglu (49), minam (44), HATÝCE81 (43), s.emine (43), naci edin (78), Yaseminerdem (36), fatih1981 (43), bekir tek (38), seyyidtalha (52)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.57312 saniyede açıldı