chloroquine generique colchicine ivermektine generique stromectol budesonide luvox lyrica marvelon maxalt medrol active mefe basan mefenacide mefenamin meladinine mellaril mellerettes melleril mentax mestinon metaglip metfin metoject metrizol micardis hct micardis micardisplus microgynon micronase micronovum microzide minac 50 minipress minocin miranova mobic mobicox moduretic motilium motrin munobal myambutol myconormin myfortic mysoline naltrexin naprolag
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

38 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (2): (1) 2 Devam >
Ekleyen Mesaj
Konu: KIYILAN Bİ CAN
dj_twofun su an offline dj_twofun  
KIYILAN Bİ CAN
115 Mesaj -
KIYILAN Bİ CAN:

5 Ekim: Bugün var edildim. Buradayım. Varım.
Müthiş bir duygu bu.
Var olduğumu henüz annem ve babam bilmiyor.

Bir elma çekirdeğinden bile küçüğüm.
Ama ne de olsa, ben benim. Varım ya!
Bu bana yetiyor.
Henüz bedenim belli belirsiz, yüzüm yok ama,
varlığımı ve benliğimi hissedebiliyorum.
Bir kız olacağım ve baharda çiçekleri seveceğim.

19 Ekim: Biraz büyüdüm.
Kımıldamam mümkün değil.
Annem henüz farkında değil ama onun kanıyla besleniyorum.
Kalbini dolaşıp gelen sımsıcak kan bana geliyor.
Beni sevecek bir kalbin kıpırtılarını şimdiden hissediyorum.
Annem beni çok sevecek. Annem için güzel bir sürpriz olacağım.

23 Ekim: Hiç göremediğim bir el ağzımı biçimlendirmeye başladı.
Dudaklarımda onun dokunuşunu hissediyorum.
Bu "el"in dokunduğu yerler dudağım damağım oluyor.
Düşünün bir yıl sonra bu elin dokunduğu yerde
tebessümler açacak, güleceğim.
Dudağımdan ve dilimden sözler dökülecek.
Herhalde önce "Anne!" diyeceğim.
Anne duyuyor musun beni?
Seninle konuşacağım. Sana güleceğim.
Kimilerine göre hâlâ daha var değilmişim.
Nasıl olur?

Varım ve gülücükler sunacak dudaklarım da olmak üzere ya.
Hem sonra bir ekmek kırıntısı ne kadar küçük olursa olsun
yine ekmektir...
Öyle değil mi anneciğim? Ah bir konuşabilsem!

27 Ekim: Bugün pek mutluyum.
İçimde tatlı bir kıpırtı başladı.
Artık bir kalbim var.Kalbim atmaya başladı.
Hayatım boyunca böyle atıp duracak.
Sevgilerle dolduracağım kalbimi.Tıpkı anneminki gibi...
Annem bedeninde iki kalbin birden atmaya başladığını bilseydi
ne kadar sevinirdi! Duyuyor musun anne?

2 Kasım: Her gün biraz daha büyüyorum.
Kollarım ve bacaklarım da biçimlenmeye başladı.
Hele bir büyüsün kollarım bak nasıl kucaklayacağım seni anneciğim.
Şu ayaklarım da tamamlansın da, beraber çiçekli bahçemizde yürürüz.
Belki birlikte okula gideriz.

12 Kasım: Ah evet. Bunlar, bunlar ne kadar sevimli ve küçük şeyler.
Aman Allah'ım parmaklarım da çıkmaya başladı.
Bunlarla çiçek toplayacağım, annemin elini tutacağım,
kalem tutacağım.Belki de güzel bir şiir yazacağım.
Anneciğim, orada mısın?
Ellerimi ellerinin arasına koymak için sabırsızlanıyorum...

20 Kasım: Oh, nihayet..
Annem doktora gitti.Burada olduğumu öğrendi.. Yaşasın!
Doktor teyze özel bir cihazla gördü beni.
Ultrason diyorlarmış.Resmimi bile çekti.
Sevinmiyor musun anneciğim?


Seneye kalmaz kollarının arasında olacağım.

25 Kasım: Artık babam da burada olduğumu biliyor.
Fakat henüz kız olduğumun farkında değiller.
Onlara sürpriz yapacağım..

10 Aralık: Bugün yüzüm tamamlandı.
Artık iki güzel gözüm,bir küçük burnum,dudaklarım ve yanağım var.
Anneme benziyorum galiba.

13 Aralık: Artık çevreme bakabiliyorum.
Etrafım çok karanlık ama olsun.Yine de mutluyum.
Yaşıyorum ve varım.
Kısa bir süre sonra gün ışığını görebileceğim,
renkleri ve çiçekleri tanıyacağım.
Rüyamda gördüm.Dünyada gökkuşağı diye bir şey varmış..
Onu çok merak ediyorum..
Anneciğim, babacığım sizin yüzünüzü de göreceğim.
Tanışacağız.. Mutlu olacağız. Gülüşeceğiz..

24 Aralık: Kulaklarım daha iyi duyuyor artık.
Anneciğim, senin kalbinin seslerini duyuyorum.
Benim kalbimin atışlarını da sen duyabiliyor musun?
Hatta sesini bile tanıyabiliyorum.
Sesin ne kadar tatlı.Hiç duymadığım bir şey bu.
Güzel ve sağlıklı bir kız olacağım.
Kollarında uyuyacağım,yüzüne bakacağım,o tatlı sesini dinleyeceğim.
Benim için ninni de söyleyecek misin anneciğim?
Sen de beni özlüyorsundur mutlaka.
Beni koklayacaksın.. Çok seveceksin, değil mi?

28 Aralık: Anne burada bir şeyler oluyor.

Doktor abla neden mutsuz bakıyor böyle...
Sen acı çekiyor gibisin. Kalp seslerin değişti... Sustun.
Benimle niye konuşmuyorsun anne?
Anne. Anne. Anneciğim.
Yüzümde soğuk bir şey hissediyorum.
Anne, yüzümü parçalıyorlar...
Anne bir şeyler yap. Anne.
Kolumu çekiyorlar anne.
Canım yanıyor anne... Anne.
Ayaklarımı parçalıyor bu şey anne...
Beni sana bağlayan damarı kopardılar anne.
Anne kalbimi parçalıyorlar.
Anneciğim. Anne. Anne. An.....



ağlar ağlar ağlar ağlar ağlar
Ekleme Tarihi: 21.01.2009 - 21:56
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Erkekle Kadın Arasındaki Farklar
dj_twofun su an offline dj_twofun  
Erkekle Kadın Arasındaki Farklar
115 Mesaj -
Erkekle Kadın Arasındaki Farklar



DIŞARDA YEMEK: Hesap geldiğinde Kerim, Ozan, Cenk ve Emre, 5'er milyon koyarlar (hesap 15 milyon tutmuşsa bile). Kimse para üstü istemez. Kızlarsa hesap makinelerini çıkarırlar.

TAKMA İSİMLER: Başak, Ayşe, Zeynep ve Özlem birlikte yemeğe çıktıklarında birbirlerine Başak, Ayşe, Zeynep ve Özlem diye hitap ederler. Ama eğer yemeğe çıkanlar Kerim, Ozan, Cenk ve Emre ise birbirlerine "Tas
kafa", "Godzilla", "Armut" ve "Sibop" dediklerini fark edersiniz.

BANYOLAR: Bir erkeğin banyosunda beş temel ihtiyaç malzemesi vardır:
Diş fırçası, tıraş kremi, tıraş makinesi, sabun ve bir otelden yürütülmüş bir
havlu. Bir kadının banyodaki temel ihtiyaç malzemeleri sayısı ise ortalama
437'dir. Bir erkek bunların çoğunun adını bile bilmez.

ALIŞVERİŞ: Kadın, ihtiyaç duyduğu şeylerin bir listesini çıkarır ve sadece
bunları satın alır. Erkekse buzdolabında yarım bir limon ve bir şişe soda
kalana kadar bekler. Markete gittiğindeyse güzel görünen her şeyi alır.


KEDİLER: Kadınlar kedileri sever. Erkekler kedileri sevdiklerini söylerler
ve etrafta kadın yoksa onları tekmelerler.

GİYİM KUŞAM: Bir kadın alışverişe giderken, çiçekleri sularken, çöpü
boşaltırken, telefona cevap verirken, kitap okurken, mail alırken bile
giyimine dikkat eder. Bir erkekse sadece düğünlerde iyi giyinir.

ÇAMAŞIR: Bir kadın iki günde bir çamaşır yıkar. Bir erkek ancak giyecek
bir şeyi kalmadığında çamaşırlarını makineye atar.

ÇOCUKLAR: Bir kadın çocukları hakkında her şeyi bilir; dişçi randevularını,
maç tarihlerini, arkadaşlarını, en sevdiği yiyecekleri, gizli korkularını, umutlarını ve hayallerini... Bir erkekse evin içinde kısa boylu
birilerinin dolaştığını hayal meyyal hatırlar.
Ekleme Tarihi: 20.01.2009 - 23:51
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Herşey Seninle Başlar..
dj_twofun su an offline dj_twofun  
Herşey Seninle Başlar..
115 Mesaj -
Yaşlı adam hapisteki ogluna mektup yazar:''patates ekmek için tarlanın kazılması gerekiyor.Yaşlı ve hastayım,yapamıyorum.Yanımda olsaydın ne iyi olurdu.''
Oglu bu mektubu okur ama hapistedir.Bu gercek caresizlik durumda yapabilecek birsey yok gibi gorunmektedir.
Neyseki genç adam bizim gibi dusunmez.Heman babasına mektup yazar:''Baba sakın tarlayı kazma,cesetleri oraya gomdum''
poliS mahkumun mektubunu okuyunca hemen harekete gecer,cesetleri bulabilmek için tum tarlayı kazar.Fakat ceseti bulamaz!
Bir kac gun sonra yaslı adam oglundan bir mektup daha alır:''Baba bu sartlarda elimden gelenin en iyisini yaptım!''


Aşılamaz görülen engelleri zeka ve duşunce gucuyle aşmak,takdir edilesi bir başarı tarzıdır.Takdire şayan başarı eldeki imkanlara baglı olmaksızın,cok sınırlı imkanlarla sınırsız sonuçlar alabilir.Hiç bir şeyiniz yok ama engelleriniz çoksa,zekanız tek sermayenizdir...


Bu mesaj 1 kez ve en son dj_twofun tarafından 24.08.2008 - 22:07 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 24.08.2008 - 22:06
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Hoş geldin ey suskun sevgilim;
dj_twofun su an offline dj_twofun  
Hoş geldin ey suskun sevgilim;
115 Mesaj -
Hoş geldin ey suskun sevgilim;


Tut sözünü; sus. Mühürle
dudağımı, sesimi tut, lâl eyle çığlıklarımı. Nahoş avazların uçurumlarından çek
dilimi. Yalanların kuyularından çekip çıkar nefeslerimi. Göklü söz ağaçlarının
bengisuyuna kat hecelerimi. Hoş geldin ey yüzü gamzelim;

Bakışının menzilinde tut
gözlerimi. Tir-i müjgan dokunuşlarınla delik deşik et kibrimi. Gör(e)meyip de
seni, göster(e)meyip de yanımda yöremde, görür gibi huzurunda tut çaresiz
yetimliğimi. Hoş geldin ay yüzlüm benim;

Tut saçlarımın kakülünden,
kaldır yüzümü yerden. Utancımı tebessümünün kıvrımlarına dola, yut. Pişmanlığımı
gül yanağının yamaçlarına sar, uyut. Dağıt neşemin saçlarını, hüznün tenine
yasla umarsızlığımı. Hoş geldin ey hesapsız
sevincim;

Tut elimi. Avuçlarında tut
uzanamadığım uçurum çiçeklerimi. Geri ver uzak dal uçlarına terk ettiğim huzur
meyvelerimi. Tut Ferhad’ımın elinden, şirin vuslatların köyüne taşı yüreğimi.
Tut Züleyha’mın elini, önü/ardı yırtık gömleklerin kuyusuna zindanına düşürme
nefsimi. Hoş geldin ey ruh ikizim;

Tut, ardında tutulduğum
aynalara tut yüzümü… Tut ki aynalarda avuntu bulamayan, bakışlarında kendini
tanımayan, özlediğinde kendine varamayan, yüzünü yakmış bir hastayım.
Gözbebeğinde tut beni. Ayıplamadan, tiksinmeden bakışının ışığından yüz ver
bana. Tut ki resimli el ilanları asılmış bir kayıp çocuğum; duvar diplerine
asılı umarsız bakışların kovduğu bir lüzumsuzum. Tut kolumdan, ardın sıra
sürükle, yuvama götür. Tut ki mürekkebin hiç hatırını sormadığı yırtık bir
kâğıt, kalemin hiç içmeyeceği unutulmuş bir sözüm. Aklında tut beni; diline
dola, dudağına değdir, cümlede kullan, tut bir şiire kafiye eyle beni. Tut ki
üzerindeki rakamları ciddiye alınmayan kalp parayım. Elinde tut, say beni, inci
mercana sat beni. Işığa tut yüzümü; sahih kıl beni.
Hoş geldin ey son tesellim;

Göz yaşımı yanağında tut, taç
yapraklarına taşı ağlayışımı. Şehvetin kirinden sıyır, tenin tozundan ayıkla
kalbimi. Hoş geldin ey kalbimin göğü;

Tut kanatlarımdan, rahmete
yapıştır teleklerimi, yücelere yükselt bedenimi. Yağmurları tut sakla hüznümün
bulutlarında. Hoş geldin ey bin bahar
neşesi;

Tut elimden sımsıcak,
karanfillerin kûyuna götür beni, güllerin suyuna kat demimi, demkeş eyle
gönlünün pervazına kalbimi. Hoş geldin ey ışıltılı
libasım;

Tut yakamdan, giy beni,
giyindir beni, ört bencilliğimi, üşümeye terk etme bendeni. Omuzlarıma sarıl şal
gibi, rızana razı eyle beni. Hoş geldin ey kan davalım;


Tut (i)ki yakamdan, tutukla
beni, yetimlerin yüzüne çalıp pare pare eyle cimriliğimi. Bağla ayağımı
yokluklara gitmekten. Bileklerimi kelepçele, yasakla ellerime biriktirmeyi..

Hoş geldin ey açlığım;


Tut ve at sahte
doymuşluklarımı, teni üzerimden sıyırıp ruhun semâsına savur beni. Çıplak bırak
cümle duyarsızlıklardan. Yırt at yüreğimdeki yalancı tesellileri.
Hoş geldin ey sırdaşım;


Tut beni, sobele. Saklandığım
yerde bul beni. Şehrayinlere kat. Gizlice kaçır evden. Mahyaların ışığına kat
gözlerimi. Kan/dillerin fısıltılarını lerzan gönüllere karıştır. Kanlıyı hunrîz
ile barıştır ki ihanetler yatışsın, nefretler sönsün, yalnızlıklar sussun..

Hoş geldin ey gam telim;


Tut getir o mahur besteleri.
Notaların ahengine böl kırgınlıklarımı. Şarkı eyle, ezberinde tut kırık
sözlerimi. Mızrabının ucunda titretiver yüreğimi, aşka sürgün et kelimelerimi,
göklü salkımından emzir kuşluk vaktimin ümitlerini.
Hoş geldin ey güz yağmurum;


Sağanağına tut bu çorak
gönlü. Seline kat yangınlarımı. Damla damla denize at kanayan yanlarımı. İçimde
uyuyan tohumları uyandır, baharlara taşı/r yüreğimi. Hüznümün sarı yapraklarını
toprağa kat.

Hoş geldin ey orucum;


Acıktım sana;
sofrana oturt beni.

Acıttım içimi;
göğsünde avut beni.

Aktım sana;
damla damla yut beni.

Aldandım sahte ışıklara;
beşiğinde uyut beni.

Ağular içtim bal
kâselerinden; döşeğinde
sağalt beni.
Azaldım nisyanlar içinde;
gözlerinde çoğalt beni.
Ağına düştüm isyanların;
tut elimi, doğrult beni.

Ağzına düştüm yalanların;
tut dilimi, doğruda tut beni.

Ayartısına kandım anlık
sevdaların; tut gözlerimi,
körelt beni.
Arı duru kalamadım, bulandım;
el üstünde tut
pişmanlıklarımı, durult beni. Tut beni...
Ekleme Tarihi: 24.08.2008 - 19:29
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: ...ve ağlamaktan korkma gözüm!...
dj_twofun su an offline dj_twofun  
Gözyaşımda saklısın ağlayamam ben
115 Mesaj -
Gözyaşımda saklısın ağlayamam ben
Düşeceksin sanırım kirpiklerimden…”

Hatırladınız mı şarkıyı?

Gözyaşında nelerin saklı olduğunu, hangi hüznün ve elemin, hangi gamın ve kederin, hangi sevincin ve neşenin, hangi sevginin ve sevgililerin ve kimlerin saklı olduğunu anlatan, söyleyen ve “hüngür hüngür” haykıran bu güzel şarkıyı hatırladınız mı?

“Gözyaşımda saklısın ağlayamam ben…”

Sizin gözyaşlarınızda neler saklı?
Kime ve kimlere mesken yaptınız gözyaşlarınızı?
O güzelim buğulu gözleriniz kime ve kimlere “yataklık” ediyorlar?

Sahi, nedir gözyaşı? Sığınak mı, barınak mı?
Acı mıdır gözyaşı, sevinç mi?

Ve,

Nedir ağlamak?
Neden ağlar insanlar, neden akıtırlar gözyaşlarını?
Ve neden ağlamazlar?
Neden ve niçin saklarlar gözyaşlarını?
Neden ve niçin “iç”lerine akıtırlar “terkîbinde” nelerin saklı olduğu meçhul olan, kaynağı belirsiz o iki damla ıslaklığı?

“Gözyaşı Medeniyeti”nin mensupları neden ağlamazlar?
Ağlamak bir “küçüklük” tezahürü müdür?
Medeniyetinin hamurunun gözyaşı ile yoğrulduğu söylenen bir toplumda ağlamamakta neyin nesi oluyor?
Nereden çıktı bu “kadın gibi ağlama” lafları?
O zaman siz “erkek” gibi ağlayınız…
Yok hayır, “adam” ve “insan” gibi ağlayınız…

Ağlamak…

Nereden ve niçin geldiği belli olmayan iki damla sıvının “göz pınarları”ndan süzülerek, gözün “koruyucu melekleri” olan kirpiklerde bir yarım tur attıktan sonra, yavaş yavaş, kimseyi incitmeden, sadece kendi sahibinin “gönül telini” samimi bir şekilde titreterek, kendine has “eda”sı ile birlikte, yılların izini taşıyan “yüz” ün o kıvrımlarından süzülerek, bazen elin tersiyle silinerek, bazen de çene kenarlarından kayarak toprakla buluşma “eyleminin” adı…

“Göz Pınarları.” Bu harika tamlamayı mensuplarına hediye eden medeniyetin çocukları, niçin ağla mıyorsunuz?

Yoksa, gözlerde bir “pınar” olduğunu, o “pınar”ın “gözyaşı” ile dolu olduğunu, zaman zaman boşaltılmazsa sahibini rahatsız edeceğini, “musluk”larını ne kadar sıkı sıkıya kapatsanız da “o”nun mutlaka kendine bir “yol” bulacağını, sizin “o”na yol vermemeniz halinde “o”nun kendi güzergâhını kendisinin çizeceğini ve “o” parlaksı, efsunlu, sahibine ayrı bir “güzellik” katan güzelim sıvının “içinize” doğru akacağını ve nihayet sizin ağlamamanız halinde, “dışı”nızın ağlamaması halinde “içiniz”in ağlayacağını bilmiyor musunuz?

“İçin için ağlamak” tabirini hiç duymadınız mı?
Öyleyse neden ve niçin “dışın dışın” ağla mıyorsunuz?

Ağlayın…
Allah aşkına ağlayın…
Bazen sessizce, bazen hıçkırarak, bazen de bağırarak ağlayın…
İçinizin ağlamaması için dışınızı ağlatın…
Akıtın gözyaşlarınızı göz pınarlarınızdan…

Açın ellerinizi semaya, bükün boynunuzu, isteyin affınızı Yaratıcıdan ve ağlayın ki göreceksiniz meleklerinde sizin o ağlama “seansına” iştirak ettiğini…

Günahlarınızın affı için ağlayın, mazlumların “âh”ını almamak için, kaprisleriniz için, gelmeyecek olan gençliğiniz ve gelmesi mukadder olan ihtiyarlığınız için, kendiniz için, ana-babanız için,çoluk-çocuğunuz için, benim için ve samimi dualarınızın kabul olunması için ağlayın…

Elinizden “ağlamaktan başka bir iş” gelse de ağlayın “gelmese” de zira ki ağlamak başlı başına bir “iş” tir…

Peki siz gözyaşının terkîbinde nelerin olduğunu biliyor musunuz?

Ağlama “işi” nin hangi hastalıklara “şifa” hangi dertlere “deva” olduğunun farkında mısınız?

Gözyaşının “renk körlüğü”ne iyi geldiğini bilir misiniz?
Hani herşeyi “siyah ve beyaz” gören, arada kalan bütün renkleri “yok” sayan, görmeyen, grînin, yeşilin, mavinin, eflatunun ve diğerlerinin farkında olmayan “renk körü” gözleriniz var ya, işte onlara iyi geldiğinin farkında mısınız?

Gözyaşının gözdeki “perdelere” iyi geldiğini bilir misiniz?
Hani o herşeyi “flû” gören, bir türlü net göremeyen, görmek istemeyen, al ve yeşil “lens” li gözleriniz var ya, işte onlardaki “bir türlü görmek istememe” hastalığına iyi geldiğini bilir misiniz?
Göremediğiniz zaman bilemeyeceğinizin, bilemediğiniz zaman ilgilenemeyeceğinizin, ilgilenemediğiniz zaman da ne ocakların söndüğünün, ne yuvaların yıkıldığının farkındasınız değil mi?

Gözyaşının kulaklara faydalı olduğunu, “duymama/duymak istememe” hastalığına iyi geldiğini bilir misiniz?
Hani o bir türlü kimseyi duymayan, uzakları geçtik yakınındaki “âh”ları ve feryâd-u figânları işitmeyen kulaklarınız var ya, işte onlara en kaliteli “işitme cihazı” etkisi yaptığının farkında mısınız?

Gözyaşının burnunuza faydası olduğunu bilir misiniz?

Hani o “iyi” olan şeylerin kokusunu bile unutan, akşamleyin komşusundaki pişen yada pişmeyen çorbanın kokusu ile ilgilenmeyen, hep sunî kokulara alıştığı için gerçek kokuları bir türlü alamayan, yahu “gül” ün kokusunu bile unutan burnunuz var ya, işte ona da iyi geldiğinin farkında mıısınız?

Gözyaşının dilinize iyi geldiğini bilir misiniz?

Hani o tatmış olduğu bütün nîmetlerin asıl sahibini unutan, unuttuğu için şükretmeyen, hep yanlışın sesini çıkaran, bir türlü doğru sesi çıkartmayı beceremeyen, şükrü unuttuğu gibi zikri de unutan, malayâni şeylerle iştigâl eder hale gelen ve sahibine yani size “ölmüş kardeşinizin etini” yediren dilinize iyi geldiğinin farkında mısınız?

Gözyaşının ellere iyi geldiğini bilir misiniz?

Hani o semaya açılmayı unutan, “yetimin başını okşama” hasletini kaybeden, hep “alan el” olmaya alışmış, bir türlü “veren el” olmayı beceremeyen/istemeyen, günahlarınızdan dolayı nasırlaşan ve kullandığınız “yan sanayi” kremlerin bile “görünmeyen” nasırlarızı örtemediği ellerinize iyi geldiğinin farkında mısınız?

Gözyaşının ayaklara iyi geldiğini bilir misiniz?

Hani o mescidin yolunu unutan, bar ve pavyon gezmelerini “ezbere” bilen, dost gezmelerine ve hasta ziyaretlerine çağıranlara “bırakın bu ayakları” diyen ayaklarınıza iyi geldiğinin farkında mısınız?

Gözyaşının beyninize iyi geldiğini bilir misiniz?

Hani o varoluş sebebi olan ve sizi hayvandan ayıran “düşünme” melekesini kaybeden, dumûra uğrayan, düşünemediği için işleyemeyen, işleyemediği için pas tutan ve sorgulama yeteneğini kaybeden, o yüzdendir ki “gelene ağam- gidene paşam” diyen beyninize iyi geldiğinin farkında mısınız?

Gözyaşının damar sertliğine, migrene, hazımsızlığa ve özellikle çağın illeti olan strese; her nevî sosyolojik ve psikolojik ve fizyolojik hastalıklara “şifa” olduğunun farkında mısınız?

Ve,

Gözyaşının kalbinize iyi geldiğinin farkında mısınız?

Bütün kirli çamaşırlarınızı temizleyen ve hatta onları “beyaz ötesi” hale getiren temizlik maddelerinin temizleyemeyeceği kalbinizi temizleyen, sertleşmiş kalbinizi en kaliteli yumuşatıcının dahî yapamayacağı şekilde yumuşatabilen bir “GÖZYAŞINA” sahip olduğunuzun farkında mısınız?

O gözyaşının size bir “insaf”, bir “vicdan”, bir “yürek”, bir “feraset” ve bir “GÖNÜL” olarak geri döneceğini biliyor musunuz?

Ağlayın, hemen ağlayın ve akıtın gözyaşlarınızı toprağa…
Yoğurun gözyaşlarınızla toprağı ve sulayın…
Gözyaşlarınızla yoğrulan ve sulanan toprak filizlensin, o filizleri de sulayın…
Ve o filizlerden “gül” fidanları derilsin, rengârenk “gül” fidanları…Her taraf “güllük-gülistan”lık olsun gözyaşlarınızla…
Ve “gül” insanlar yetişsinler o gülistanda, işi-gücü “gül” olsun onların, “gül alsınlar gül satsınlar, gülden terazi kursunlar, gülü gül ile tartsınlar…”

Ve,

Hemen ağlayın! Aynı zamanda bir “gözyaşı” Peygamberi olan son Nebî’nin “gül” kokan, “gül” pınarlarından “gülyaşı” olarak sizin için dökülen o mübarek “gözyaşları”nın hürmetine, hemen ağlayın…

Ve,

Asla, asla “timsah gözyaşları” olmasın “göz pınarlarınız”dan gelen gözyaşlarınız…

Ve,

Ağlayınız, bazen “için için”, bazen “dışın dışın”, bazen “sessiz sessiz”, bazen “hıçkıra hıçkıra”, bazen “hüngür hüngür”, bazen de “bağıra çağıra”, ama yeter ki ağlayınız…

“Ağlamaktan başka elinizden bir iş” gelse de ağlayınız gelmese de…
Zira ki ağlamak “BAŞLI BAŞINA BİR İŞ” dir, hemi de çok ama çok önemli bir iş…
Kendisine “husûsî” zaman ayrılması gereken önemli bir iş…

Hadi bakalım, şimdi “ağlama molası” veriyoruz…

VE

Allah (c.c.) “göz pınarlarınızı” kurutmasın…

(Alıntıdır..)
Ekleme Tarihi: 24.08.2008 - 19:13
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Bir kağıt kalem al ve yanıtlarını not et....
dj_twofun su an offline dj_twofun  
Şimdi Yanıtlar:
115 Mesaj -
Şimdi Yanıtlar:



1. Hepsinde, tüm aylarda 28 gün vardır.

2. Bir saat

3. guguklu saatler gece gündüz ayrımı yapmadığı için

1 saat.

4. 70 eder, yarıma bölmek 2 ile çarpmak demektir.

5. 9 canlı koyun

6. Kibriti

7. Ayı beyaz olur. Evin her cephesi güneye baktığına

göre bina kuzey

kutbundadır.

8. 2 elma

9. Sıfır, gemisine hayvan alan Hz.Nuh idi.

10. Şöför sizdiniz.
kahkaha kahkaha
Ekleme Tarihi: 20.07.2008 - 23:29
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Bir kağıt kalem al ve yanıtlarını not et....
dj_twofun su an offline dj_twofun  
Bir kağıt kalem al ve yanıtlarını not et....
115 Mesaj -
Bir kağıt kalem al ve yanıtlarını not et, ve her

soruya bir defa

bakmaya çalış oldukça ilginç bir zeka testi... )



1. Bazı aylar 30, bazıları 31 çeker; kaç ayda 28 gün

vardır?


2. Doktorunuz size 3 hap verir ve bunları yarımşar

saat arayla almanızı tavsiye ederse, ilaçların

tamamını bitirmeniz

ne kadar sürer?


3. Gece saat sekizde yatıyorum ve yatarken guguklu

saatimi sabah dokuza kuruyorum kaç saat uyurum?


4. 30' u yarıma bölüp 10 eklediniz, kaç etti?


5. Bir çiftçinin 17 koyunu vardı. Sürüde salgın

hastalık oldu, dokuzu ağır hastalandı, diğerleri

öldü. Çiftçinin kaç koyunu var?


6. Sadece bir tek kibritiniz var, içinde bir gaz

lambası, bir gaz sobası, ve birde mum bulunan

karanlık ve soğuk
bir odaya girdiniz... Önce hangisini yakarsınız?

7. Adamın biri dikdörtgen biçiminde ve her cephesi

güney manzaralı bir ev inşa ediyor.

Evi kocaman bir ayı ziyaret ederse bu ayı ne renk

olur?



8. 3 elma vardı ikisini aldım. kaç elmam var?



9. Hz.Musa gemisine her hayvandan kaçar adet aldı?



10. Chicago' dan hareket eden 43 yolculu bir otobüs

kullanıyorsunuz. Pittsburgh'da 7 yolcu binip, 5 yolcu

indi.

Cleveland' da 8 yolcu indi, 6 yolcu tuvalete gidip

geldi ve 4 yeni yolcu bindi. 20 saat sonra

Philadelphia' ya

vardığınızda şöförün adı neydi?
Ekleme Tarihi: 20.07.2008 - 23:27
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: 3 ü de gerçek.. izleyin..
dj_twofun su an offline dj_twofun  
3 ü de gerçek.. izleyin..
115 Mesaj -

aslan 5 avcının üstüne saldırıyo (görüntü net)

http://www.break.com/articles/huntlion.html


VE ÇINGIRAKLI YILAN KARTALA KARŞI:


http://www.videotiger.com/eaglesnakevideo.shtml


VE FORMULA F_16 YA KARSI


http://www.videotiger.com/indycarjetvideo.shtml


VE AYI ARSLANA KARŞI


http://www.flurl.com/uploaded/Bear_Vs_Lion_160.html">http://http://www.flurl.com/uploaded/Bear_Vs_Lion_160.html


tıklayın ve ızleyın




Bu mesaj 1 kez ve en son dj_twofun tarafından 06.01.2008 - 05:58 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 06.01.2008 - 05:57
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: BIR KENC KIZA/BAYANA HANGI ARABAYI ÖNERIR VEYA YAKI$TIRIRSINIZ?
dj_twofun su an offline dj_twofun  
115 Mesaj -
Esma kardeşim, Hyundai Getz yada siyah bi Peugeot 206...
Ekleme Tarihi: 18.11.2007 - 21:19
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: TÜRK'MÜSÜN DİİLMİSİN TEST ET!!!!
dj_twofun su an offline dj_twofun  
TÜRK'MÜSÜN DİİLMİSİN TEST ET!!!!
115 Mesaj -
1-Kardan adama tekme atma veya bozmaya calisma hastaligi,
2-Yeni atilmis bir betona basma ve isim yazma hastaligi,
3-Gazete ve dergilerdeki resimlere sakal, biyik ve gözlük yapma hastaligi,
4-En iyi arabayi ben kullaniyorum zannetme hastaligi,
5-Kar topunun içine buz koyma hastaligi,
6-Cep telefonu kullaniminin yasak oldugu ortamlarda illede görüsme yapma hastaligi,
7-Belediyenin duraklara koydugu saatlerin yelkovan ve akrebini sökme hastaligi,
8-Kumsalda Deve güresi yapma hastaligi,
9-Sahin marka arabayi, Dogan görünümlü yapma hastaligi,
10-Agaçlara ve parktaki banklara kalp ve isim bas harfi kazima hastaligi,
11-Derslerini çalisip sinifini geçenleri inek sanma hastaligi,
12-Meslegimizdeki ünvanimizi Ingilizce olarak söyleme hastaligi,
13-Tiki olan insanlarin tikleri ile ugrasma hastaligi,
14-Kumdan kule gibi şeyler yapan birinin kulesini bozmaya çalisma hastaligi,
15-Cep telefonu ile bagira bagira konusma hastaligi,
16-Reklam için duvarlara veya panolara yapistirilan afisleri yirtma hastaligi,
17-Tuvalet duvarlarini defter sanma hastaligi,
18-Otobüs duraklarina "beni ara" yazma hastaligi,
19-Trafikte bizi geçen bir araçi mutlaka yakalayip onu geçmeyi ilke sayma hastaligi,
20-Sinyal verir vermez serit degistirip, kazaya sebebiyet verdigimizde sinyal verdik görmüyonmu deme hastaligi,
21-Ara yollardan ana yola çikacak araca yol vermeme hastaligi,
22-Ünlü birini gördügümüzde ona el sallama hastaligi,
23-Ünlü birini gördügümüzde onunla fotoraf çektirip çok samimiyiz havasi verme hastaligi,
24-Yasamadigimiz bir seyi yasamis gibi anlatip ona kendimizi inandirma hastaligi,
25-Otobüs duraga yanastiginda illede ön kapidan inmeye çalisma hastaligi,
26-Otobüs koltuklarini yirtma ve üzerlerine acayip acayip yazilar yazma hastaligi,
27-Minibüs soföriyseniz begenmeseniz bile mutlaka kral fm dinleme hastaligi,
28-Trafikte kirmizi isikta dururken, yesil isik yanar yanmaz tornaya basma hastaligi,
29-Trafikte kirmizi isikta dururken burun karistirma hastaligi,
30-Kimsenin herhangi bir konu hakkinda bilgisi olmadigini anladigimiz anda o konu hakkinda atip tutma hastaligi,
31-Elektrik,su,dogalgaz,vergi,trafik cezasi vb.. faturalari son gününde ödeme hastaligi,
32-Kar yagdiginda eve bolca ekmek alma hastaligi,
33-Grup halinde bir meydana konan güvercinlerin üzerine kosup onlari kaçirmaya çalisma hastaligi,
34-Evli olanlarin bekarlara sakin ha evlenme demesi hastaligi,
35-Ayni filme giden insanlarin filmden çiktiktan sonra filmi birbirlerine anlatmalari hastaligi,
36-18 yasina geldigi gün bara gitme hastaligi,
37-Eline silah geçen birinin hemen o silahla saka yapma ihtiyaci duymasi hastaligi,
38-Arabayla yolda giderken tanidik birini görünce arabayi sakadan onun üzerine dogru sürme hastaligi,
39-Takim elbise giyince elini cebe sokma hastaligi,
40-Tuttugu takim galip gelince havaya silah sikma hastaligi,
41-Meslek arkadaslarina mesleki sakalar yapma hastaligi





Yukarıdaki bilgilerden kaç tanesi siz ile ilgili olabilir. sayıya göre değerlendirme :

0 Tanesi

Sen Türk Olamassın. bu hastalıklardan hiçbiri sende yoksa sen türk değilsin. Ben Türk'üm diye geçinme ama ...

1-5 Tanesi

Aslında Türk diyebiliriz fakat yinede ben türküm diye çok övünme arkadaşım.

6 - 10 tanesi

Güzel. Türksün. Yinede birazcık çalışman lazım.

11 - 20 tanesi

Gerçekten Hasta Bir Türk diyebiliriz. ne biçim bir hasta ruhlu kişisin sen ya ?

21 ve üstü

Tam bir hastalıklı türksün. aynı zamanda psikopat kişilikli biride denilebilir. Bakırköy hastanesinin tel nosunu araştırmanda fayda var.

Sizinki nasıl ?
[/H3]


Bu mesaj 1 kez ve en son dj_twofun tarafından 06.09.2007 - 23:22 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 06.09.2007 - 23:20
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: PaRaMI GüCLü BiLGiMi...? PaRa oLMaDIMI SeVGi YoK oLuYoR NeDeN...?
dj_twofun su an offline dj_twofun  
115 Mesaj -



Birbirinden bağımsız iki kavram olmasına rağmen, her ikisi de, varlığında değeri çok da iyi anlaşılmayan, ama kaybedildiğinde büyük üzüntü, beklenmeyen bir anda çıktığında sevinç, ikisi birarada geldiğinde ise mutlu bir hayat sebebidir...

Ekleme Tarihi: 01.09.2007 - 18:00
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: SoN DaKiKa 11'NCi CuMHuRBaSKaNI aBDuLLaH GüL SeCiLDİ...
dj_twofun su an offline dj_twofun  
115 Mesaj -
ben dedim de inanmadınızgöz kırpma

SU GELİR GÜLDÜR GÜLDÜR CUMHURBAŞKANIMIZ ABDULLAH GÜL'DÜR...
Ekleme Tarihi: 29.08.2007 - 19:36
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon ERKEKLER bu fikrayi YILIN FIKRASI SECMIS.BACILAR DA ONA GOREE:)
dj_twofun su an offline dj_twofun  
RE:
115 Mesaj -
Alıntı
Orijınalı dj_twofun



Bir çift hiç konuşmadan arabayla yolda gitmekteydi.
Daha önceki bir tartışma münakaşaya dönüşmüştü ve hiçbiri teslim olmak istemiyordu.
Keçi, katır,eşşşek,öküz dolu bir çiftliğin yanında geçerken koca alaycı bir biçimde sorar: "Akrabaların mı?"
Karısı "Evet" diye cevap verir ve ekler, "Senin taraftan akrabalarım"





Tahmin edin bu kadın kim??
-Evet,az önceki fıkradaki kadın göz kırpma göz kırpma göz kırpma

Ekleme Tarihi: 26.08.2007 - 03:29
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon ERKEKLER bu fikrayi YILIN FIKRASI SECMIS.BACILAR DA ONA GOREE:)
dj_twofun su an offline dj_twofun  
115 Mesaj -
Bir çift hiç konuşmadan arabayla yolda gitmekteydi.
Daha önceki bir tartışma münakaşaya dönüşmüştü ve hiçbiri teslim olmak istemiyordu.
Keçi, katır,eşşşek,öküz dolu bir çiftliğin yanında geçerken koca alaycı bir biçimde sorar: "Akrabaların mı?"
Karısı "Evet" diye cevap verir ve ekler, "Senin taraftan akrabalarım"



Bu mesaj 1 kez ve en son dj_twofun tarafından 26.08.2007 - 03:21 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 26.08.2007 - 03:20
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: IYICE ABARTTILAR YETER ARTIK UGRASMAYIN BIZLERLE ATEISTLER
dj_twofun su an offline dj_twofun  
RE:
115 Mesaj -
Alıntı
Orijınalı Nur_BEYZA

..............AMA BU UYARINIZ ICIN TESEKKUR EDERIM AMA BENIM ISTEDIGIM YORUMLAR BOYLE DEGILDI BENCE TEKRAR OKUYUN KONUYU YA BEN KENDIMI ANLATAMIYORUM YADA SORUN NERDE BILMIYORUM !!!



Kardeş istediğin cevaplar olmayabilir -kusura bakma- ama konuyla alakalı bi yazıydı yazdığım.İşte bu yüzden saldırıyorlar dindar(?) insanlara...bilmem siz benim demek istediğimi anladınızmı??
Selam ve Dua'yla...
Ekleme Tarihi: 26.08.2007 - 02:13
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: IYICE ABARTTILAR YETER ARTIK UGRASMAYIN BIZLERLE ATEISTLER
dj_twofun su an offline dj_twofun  
115 Mesaj -

-Farklı bir bakış açısından bakarsak-

Bir defa adını doğru koyalım.. Türban değil.. Çünkü türban başka bir şey ve yüz yıllardır var.. Nedir türban?..
Bir Hint dini inanışı Sih (Sikh) erkeklerinin baş bağlama şekli.. Dikkat buyurun erkeklerinin. Kadınlarının değil. Sih kadınları, bizim sıkmabaşı andıran çift örtü ile kaparlar başlarını.. İçte saçlarını saran sıkı örtü, dışta, bizim Anadolu usulü bağlanmış ikinci örtü. Boyna dolanmış, sıkılmış değil, boyunda gevşek düğümlenmiş..
Yüzyılın başlarında, o zaman dünya modasını yöneten Paris, Sih erkeklerinin serpuşunu stilize ederek bir kadın başlığı yaptı, adına da "Tulip/ Lale"den türeyen Türban dediler. Paris sosyetesi türbanlandı.
Türkiye o zamanlar, Fransa'yı yakından izliyordu. Türban İstanbul sosyetesine de geldi. Ankara da sevdi. Üst düzey yönetici ve bürokrat hanımları kullanmaya başladılar.
Türban Köşk'e de çıktı. Mevhibe Hanımı zarif türbanı ile hatırlıyor babam. Köşk davetlerine katılan türbanlı hanımları da..
O Paris modası türbanın herhangi bir dinle uzaktan yakından ilgisi yoktu. Bir kadın başı olarak, Sih de değildi çünkü..
Mucidi Şule Yüksel Şenler adlı ünlü kadın yazar.. Çıkış noktası, Ege adalarındaki Ortodoks Yunan kadınlarının başlarından esinlenen, Lübnan kökenli küçük bir İslam tarikatının baş örtüsü.. Şule Yüksel görüşleriyle birlikte başlığını da yaydı..
Sıkmabaş yayılırken, manto ve cübbeler önce kısalmaya, sonra tümden yok olmaya başladılar.. Çünkü artık sebep dini tarikat ve cemaat mensubiyeti değildi.
Sıkmabaşlıların yaş ortalaması düştü.. İyice gençleştiler.. Ve günün birinde sıkmabaş genç kızlar arasında, bir dini inancın ötesinde, bir moda, tam tersine, bir dikkat çekme, kendine baktırma yöntemi olarak kullanılmaya başlandı.
Bakınız, dini örtünmenin sebebi belli.. Erkeğin dikkatini çekmemek, onu tahrikten kaçınmak, kadınlığını mümkün olduğu kadar saklamak için örtüneceksin.. Kadın saçı bile cinsel öge kabul edildiğinden, onun da örtülmesi gerek..
Şimdi soruyorum..
Ayakta Gucci papuçlar, elde Ralph Loren çanta, daracık belde markası 40 metreden okunan Dona Caran kemerli bir genç kızın kafasındaki parlak, ışıltılı Hermes eşarp nasıl bir örtünme, dikkatten kaçma olur söyler misiniz?..
Buna bir de yüzdeki pahalı ve abartılı makyajı, alttaki daracık pantolon ve üstündeki rengârenk bluz veya ceketi ekleyin..
Hemen her gün Ortaköy'de ......'de oturuyoruz.(işimiz gereği). Önümüzden yüzlerce, hele tatil günüyse binlerce insan geçiyor..
Minilisi var.. Beli bir karış çıplak olanı var. Pantolon diye tayt giymiş, nerdeyse çıplak havasında dolaşanı var.. Ama millet bunlara alıştı. Bakmıyor bile.. En çok dikkat çekenler, bu üzerinde her parlak rengi taşıyan Hermes eşarplı teenagerlar.. Yani lise üniversite çağındaki kızlar.. Onlara bakılıyor, onlar yanlardakine işaret ediliyor..
Neden?..
Çünkü bugün için onlar farklı ve yeni!..
Moda da bu değil mi zaten.. Farklı ve yeni olarak dikkati çekmek..
Amacı fark yaratmak ve dikkat çekmek olan bir genç kızın, kadının dini sebeplerle örtündüğüne inanabilir misiniz?..
Bugün Hermes eşarplarını takıp, Bağdat Caddesi, Ortaköy, Bebek, Nişantaşı'nda piyasaya koşan genç kızların durumu bu..

Ekleme Tarihi: 26.08.2007 - 00:47
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Cennetim Olurmusun ?
dj_twofun su an offline dj_twofun  
RE:
115 Mesaj -
Alıntı
Orijınalı Hak-dilaram

'cennetim olur musun' ribat cemaatinin kanaat onderi abdullah buyuk hocaefendi'ye ait bir yazi.

paylasim icin tesekkur ederim.


Ekleme Tarihi: 23.08.2007 - 22:11
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon DOĞUM GÜNÜN KUTLU OLSUN OĞLUM
dj_twofun su an offline dj_twofun  
115 Mesaj -
hemen annemi arıyorum agla
Ekleme Tarihi: 09.08.2007 - 19:51
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Ben Sen’in Gelişinin Dilencisiyim..!!!
dj_twofun su an offline dj_twofun  
115 Mesaj -
Çok anlamlıydı teşekkürler..
Bu da ben den olsun...

"NE OLUR"

Lebbeyk diye, çıktığınız da yola.
Bin başım olsa, koyarım bu yola.
Kurban olam, senin nebi soyuna.
Ne olur, bizleri de unutma efendim.

İhram bezini, bağlarken beline.
Orada olsam, kapanırdım eline.
Gel de, gelirim sÜrÜne sÜrÜne.
Ne olur, bizleri de götÜr efendim.

Bırakırsan, yanarım kor ateşte.
Dualarım seninle, her nefeste.
Dergahın önÜnden, her geçişde.
ölÜrÜm, beni de götÜr efendim.

Akıyorken, içime kanlı yaşlar.
GÜlemem , gÜl demen bana gardaşlar.
Bakar halime, ağlar kurtlar, kuşlar.
Yanına , köleni de al efendim.
Ekleme Tarihi: 08.08.2007 - 19:00
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: SANDALYE
dj_twofun su an offline dj_twofun  
RE:
115 Mesaj -
Alıntı
Orijınalı YaGMuR

Tesekkür ediyorum Degerli kardesim...

Evet, kolaylik oldu bizlerede. Sizi de ek olarak hemen ADMIN tahtina oturtabiliriz. göz kırpma

Anlayisiniz icin tesekkürler..

Saygi ile




Yalnız o tahta oturtmadan önce dikkat edin de kimse olmasın tahtta,rahatsız bi durum olabilir..
göz kırpma
Ekleme Tarihi: 29.07.2007 - 16:29
dj_twofun üyenin diğer mesajları dj_twofun`in Profili dj_twofun Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Sayfa (2): (1) 2 Devam >
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 465 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
mrvtt (34), incim (55), kalbiselim (53), asimm (43), hisam (48), aciz önder (38), caramed (51), sevim (59), hasan kemal (54), aygo (43), akdemir (49), zeynep63 (18), adem dikici (58), semasalman (37), yusuf2023 (43), hallo42 (33), aymet (46), irfan55 (49), bayercana (35), Sabri-81 (43), selam2000 (51), Dadas69 (55), celebirisin (40), Musab49 (50), genciz (56), erkamartuk (38), yalniz gul (58), dertli007_46 (36), kafka001 (52), egemen07 (44), Tekin (51), milasi (68), porselen43 (55), semasalman87 (37), dtkyusuf (49), sertel (51)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.53508 saniyede açıldı