generique colchicine chloroquine budesonide fluvoxamine generique luvox 3tc abilify aceon acepril acerpes achromycine aciphex acivir acnecolor acnefuge acticin actigall actisite active pack actonel actoplus met actos acular adalat cc adalat adapress adartrel adcirca addyi adipur advair diskus advair rotahaler aerius aerodiol aggrenox agofenac agoprim agopton agorex airol airomir akneroxid aknex aknin n aknoral albenza
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » Arama Sonuçları

232 Sonuç - Yeni Arama
Sayfa (12): (1) 2 3 Devam >
Ekleyen Mesaj
Konu: AHİR-ZAMAN HADİSLERİ
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
273 Mesaj -

Ekleme Tarihi: 21.01.2009 - 11:45
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: AHİR-ZAMAN HADİSLERİ
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
AHİR-ZAMAN HADİSLERİ
273 Mesaj -

Ekleme Tarihi: 19.01.2009 - 14:45
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: BuGün Uyanma Vakti…
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
273 Mesaj -
Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Mü’minler, ancak Allah’a tevekkül etsinler. Ali İmran 160
Ekleme Tarihi: 13.01.2009 - 16:38
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: bunu sende okurmusun efendim (sav)
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
273 Mesaj -
Allah Razı Olsun

Sevginin alameti ücdür...

Sevdiğinin sözünü tüm sözlerin üzerinde tutmak...

Sevdiğinin hoşnutlugunu diğerlerine tercih etmek

Herkes bir yana Sevdiğinle vakit geçirmeyi saadetin bilmek...


Bu mesaj 1 kez ve en son M.MasuM tarafından 13.01.2009 - 12:56 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 13.01.2009 - 12:55
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon iSLAMi SOHBET-MÜMiNLER KARDEŞTiR
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
273 Mesaj -
Gavs Kardeşim bir hadiste buyuruldu ki Alimin ölümü Alemin ölümüdür. Bu sözümüzün manasını ehil olan anlar...

Alim olanlar Amil olanlardır Amil olanlar olaylara hakim olup hayra sevk kabiliyeti olanlardır ve emanete de ancak onlar sahip çıkıp ellerindeki nimetin kendilerinden değil Rabbimizin fazlı oldugunu görür ve hissederler , kendilerini aradan çekerler..

Bazen insanlar gibi birlikteliklerin hatta devletlerin bile bir fetret yani saglıklı düşünme , değerlendirme , hatalarını ve yanlışlarını görme zamanı vardır. Bence artık bazı şeylerin düzelme zamanı çoktan geldi hatta geçiyor bile..

Bir şirketin yönetim kurulu başkanı en alt birimden en üst birime kadar olaylara hakim olandır.O kişi çekirdekten en alt görevden başlayarak tüm birimlerde çalışır , en ince prensip ve işleyişine hakim olur.Aksi halde olayları ve kişileri analiz edemez ipler elinden kayar gider..

Eğer görev aldıgınız bir sorumluluk ve emanette tüm işleyişe hakim değilseniz amir ve amil değilsiniz demektir işin kaidesi budur.

İşin diğer boyutu Hatibi konuşturan talibidir. Talip kaliteli olmadıktan sonra Hatip ne yapsın demekte olmaz. Hatip kaliteli olsa idi Kaliteyi düşürmek yerine yükseltmeli değilmiydi..

Sözümüz sahiblerini bulur inşaAllah...........

Konuya geri döner isek

Büyükler düşmandan cahil dostu daha tehlikeli bilmişler ve uyarmışlardır.

Gavs Kardeşim yazısından anlaşılacagı gibi esin1709 Şia eksenli bir üye şu ifadeye bakınız. ( Bu dört zata ve onlarla aynı vasfa sahip peygamber soyundan gelen diğer dokuz imama günah atfetmek Ehlibeyt hukukunu, gerçeğini bilmemek nedeniyle küfre girmek demektir.)

Eğer Kuran ve Sünnete Hak ve Hakikat gözüyle bakabilme kabiliyetini Rabbim bir kula ihsan etmedi ise bilinizki bu en büyük ahmaklıktır çünkü ahmaklık kahr-ı ilahidendir....

Kuran-ı Kerimin açık ayetlerini bile görmekten nasipsiz bu kişilere Rabbim Hidayet versin...

1. Ehli Beyt bağı kan bağımı yoksa İman ve Teslimiyet bağımıdır...Cevabı Rabbimiz veriyor..

Nuh Aleyhisselam ile birlikte müminler gemiye binmişti, Nuh Aleyhisselam'ın oğlu gemiye binmeyen kafirlerin arasındaydı. Nuh Aleyhisselam oğlunu gemiye bindirmek istemiş; oysa oğlu kafirlerin arasında bulunuyordu.
"Nuh Rabbine dua edip dedi ki:"Ey Rabbim! Şüphesiz ( sen ehlimi kurtarmayı vaad etmiştin) oğlum da ailemdendir. Senin vadin ise elbette haktır. Sen hakimler hakimisin."aglaHud-44)

"Allah buyurdu ki; Ey Nuh! O asla senin ailenden değildir. ( Bir peygamberin yada müminin ehli yine ancak iman edenler olabilir )Çünkü onun yaptığı ( yani imansızlıgı ) kötü bir iştir. O halde hakkında bilgin olmayan bir şeyi benden isteme! Ben sana cahillerden ( mazaAllah hakikati ve tevhidi inkar edip itiraz edenlerden) olmamanı tavsiye ederim."aglaHud-45)

Allah Celle Celaluhu Nuh Aleyhisselam'ı o kadar sert uyarmıştıki , Nuh Aleyhisselam ayaklarının kaymasından Rabbine sıgındı,tövbe istiğfarda bulunmuşdu:

"Nuh dedi ki: Ey Rabbim! Ben senden hakkında bilgim olmayan şeyi istemekten sana sığınırım. Eğer beni bağışlamaz ve esirgemezsen, ben ziyana uğrayanlardan olurum!"agla hUd-46)


Peygamberimiz s.a.v. Selman-ı Farisi Hz ni hiç bir kan bagı olmadıgı halde Ehl-i Beyt kabul etmiş Kıyamete kadar Müttakiler ailemdir diye ferman buyurmuştur....


2. Ehli Beytin Masum oluşu :

Bu inanışta Kuran-ı Kerimle reddedilmiş ve tevhid dışı bir sapkınlıktır...

Ancak Peygamberler için İsmet sıfatı caizdir. Buda ancak Vahiyle sınırlandırılmıştır..Yani Peygamberlere İndirilen ayet ve Şeriat koruma altındadır..Peygamberler Hüküm indirilmemiş konularda kendi tercih ve görüşlerini ortaya koyabilirler eger bu tercih Rabbimizin tercihine tam isabet etmedi ise vahiyle düzeltilir.

Peygamberimizin s.a.v. Bedir esirleri konusundaki istişare üzere aldıgı karar Enfal Süresindeki ayetlerle sert bir şekilde uyarılmış ve Efendimizin s.a.v. ifadesiyle azab bir kaç metre ötesine kadar hissettirilmiş ve affedilmiştir....

Yine Hz Adem a.s. mın yasak meyveyi yemesi Hz Yunus a.s. mın ilahi emir almadan teblig yerini terk ederek ayrılması hep Ehli Sünnet tabiriyle İctihad hatasıdır..

Peygamberimiz Yarın hem elçiden hemde sizden hesab soracagız ilahi emriyle Sahabe efendilerimizden şahidlik almış ve o şahidliğe Rabbimizi şahid göstermiştir...

Dehr ( İnsan ) Suresinde Rabbimiz buyuruyorki '' Şüphesiz biz insanı imtahan etmek için yaratmayı takdir ettik ve imtahanı kazanma yolunu ( istidatını yani her türlü kabiliyeti hılkatına yerleştirdik) onu işitir ve görür kıldık ( ki akli ile seçebilsin, değerlendirebilsin ) Artık karar kullarımındır. İster Teslim olup şükredenlerden yada kaçınıp varlık gayesine nankörlük edenlerden olurlar. (( İnna hedeyna hüssebile imma şakirav ve imma kefura ))

Burada iki seçenektede ( İmma ) kelimelerin kullanılması şu manaya gelirki biri olmadan diğeri olmaz demektir.

Yani Cennete gitmek için hem Cennete giden yolun örneği hemde Cehenneme giden yolun yanlışlığı kulun önünde olmalı, kul ikisinide nefsinde yaşamalı ve o iradeyi göstermeliki Cenneti Kazanabilsin.
( Cennet , Cehennemin cazibesine rağmen cennete giden yolda irade ve sebat koyabilmektir.)

Yada Cehenneme ebedi gitmek için aynı şekilde İslam Şeriatinin o kişiye sunulması yada ulaştırılması ( yada bir örnek toplumun var olması ) buna rağmen Teslim olmaması, direnmesi kabule yanaşmaması karşılığıdır.

Bu ayetlerden hiç bir iradeli kul müstagni kılınmamıştır.

Hepimiz kuluz ve imtahan edilecegiz. Rabbimiz mutlak adil olandır..haşa tabir caizse hiç bir kuluna torpil ve kıyak geçmemiştir..Verilen sorumluluk ve emanet oranında İmtahanı ve hesabı artmaktadır o kadar....

Said Nursi Hz derki Peygamber efendimizin s.a.v. Hz Hüseyn ve Hz Hasan r.a. efendilerimize olan sevgi ve muhabbetinde bir boyutta Kıyamete kadar Hakikat önderleri Seyyid ve Şerifleri görmesidir.Rabbim Şefaatlerini nasip etsin..



Bu mesaj 2 kez ve en son SuMeYRa tarafından 21.06.2007 - 16:55 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 20.06.2007 - 14:46
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: cumaanız mubarek olsun
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
273 Mesaj -
Altın Kalpli Kardeşim Senin ve tüm kardeşlerimin Cuma gününü tebrik ederim....
Ekleme Tarihi: 08.06.2007 - 11:35
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: GÜLEN: "DEMOKRASİ (KULLARIN KANUN KOYMASI) İSLAM'A TERS DEĞİL" yorum sizin
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
İNSANLARININ KALBİNE HÜKMETMEYEN VE HAYATLARINA YÖN VERMEYEN KUR'AN'ın İNSANLARDAN OLUŞAN MEDENİYETLERE HÜKMETMESİ HAYALDİR.......
273 Mesaj -
Alıntı
Orijınalı muhammed yusa

Demokrasi HALKIN EGEMENLİĞİNE DAYALI YÖNETİM BİÇİMİDİR. Yani şahıslar haddini aşarak kendi heva veya heveslerine uygun olarak (en azından kendi iradesine bağlı olarak Allah'ın hükümlerinden istediğini alarak)kanunlar koymak üzere tayin ettiği vekilli meclise gönderir. Onlarda seçmenin adına KANUNLAR koyarlar.

Geçmiş ve günümüz alimlerin (mürcieler dahil olmak üzere) bu sistemin küfür olduğunda ihtilafı yoktur. Yalnız mürciler bunun İslam'a uygun olduğunu ve uygulanabilir olduğunu kabul edip uygulayanları tekfir etmişken (niyet okuyuculuğu yaparak), muvahhid alimler demokrasiyi uygulayanların tamamını tekfir etmişlerdir. (İmanlı Genç Ekibi)
wesselam



Güzel Kardeşim

Asrı Saadeti ve Peygamberimizin s.a.v. 23 yıllık vahiy dönemini safha safha incelemeyen , İnen Ayetlerin iniş zamanını ve safha safha İslam Medeniyetinin inşaasını görmeyen , Tefsir İlim ve Usulden haberi olmadan Ayetlerin lafzını değil manasınıda değil maksadını görmeden bu tür lafların İslam dünyasında nelere mal olduğunu ( son 50 yıldır) gördük,görmekteyizzzzzz.

İlk olarak şu söyleyeyim.İlahi hükümler hayata aktarılır iken ortam ve imkanlara göre ictihadlar ve metodlar amaca uygun yorumlanır,maksuda uygun kullanılır.

Cenab-ı Hak niçin 13 yıllık Mekke döneminde Müşriklere karşı bir direniş ayeti göndermeyip hep sabrı ve en güzelle size gelen kötülüğü karşılayın ayetlerini indirdi. Niçin Müminler medinede toplanıp mal namus ve can emniyeti sağlanıncaya kadar Savaş izni verilmedi.


Bir Ülke düşünelim örnek Suriye ,
Halkının % 90 lık bölümü Ehli Sunnet olan bu ülke Osmanlı İmparatorluğundan Fransız ve İngiliz işgaliyle koparılınca toprak bölüşümü ile Fransızlara bırakılır. Fransızlar da Suriye halkının %10 luk Şianın en taşkın ve sapkın fırkalarından olan Nusayrileri iktadara ve kilit noktalara getirirler.

Şimdi sorarım bu %90 lik kesimin elinde her hangi bir güç ve imkan yok iken değil Hakk'ı hakim kılmak kendi İnsani haklarını korumak için ne yapmaları gerekli idi.


Bunun iki seçenegi vardı.

1.) Ehli Sünnetin kabul etmediği ve yine müminlerin zarar göreceği baş kaldırı'ki bu da 1950 lerden sonra Seyyid Kutub ve Hasan El-Benna gibi kişilerin organizasyonu ile kurulan İhvan-ı Müslimin hareketleri ile yapıldı yüz binlerce müslüman hakim kadrolarca öldürüldü ,işkencelerden geçirildi ve namuslar kirletildi.( Sadece 1982 yılında Hama Kentini kuşatan Suriye Ordusu hedef gözetmeden günlerce kenti bombalandı tahminlere göre 70 bin kardeşimiz Şehid oldu.) Peki şu an Suriyede değişen ne...

Aynı durum ve buna benzer iddaalar ile Mısır ,Cezayir ,Tunus ,Fas ,Türkmenistan v.b. ülkelerde müslümanların değil dini özgürlükleri en doğal özgürlükleri bile elinden alınırken,Bugün ABD ve AVRUPA da dinini yaşamaya çalışan ( dinine,rengine ve ülkesine )bakılarak nerdeyse herkese Terorist Mensubu muamelesi yapılıyorken OTURDUKLARI RAHAT KOLTUKLARDA BÖYLE AHKAM kesenler Rabbimizin huzurunda elbette hesablarını verecekler.

2.) Yapılması gereken : Önce Kendi içlerinde, ailelerinde ve yaşadıkları her yerde İslam Ahlakını yaşamak ve yaşayarak tebliğ etmek , aldığı vazifeleri ve getirildikleri veya seçildikleri görevleri lakıyla yaparak gönüllerde taht kurmaktır.İç ve dış tüm İslam düşmanlarına rağmen İslamı temsil etmekdir. Eğer bu dini ve dünyevi haklarını koruma savaşı ise Mümin bu var olma Savaşını ( demokrasiden ve anayasadan taşmamak şartı) ile en iyi yöneten ve yönlendirendir.
Elbette kimse kimsenin kalbine hükmedemez, Kalblerde ancak Hakk'ın sesi hakimdir.

Bugün nüfusunun %10 belki %15'i İslami Hassasiyet duyan bir ülkede , insanları temel dini haklarını kullanmaktan bile mahrum olan bir ülkede , nüfusunun büyük çogunlugu halinden memnun olan bir ülkede


İNSANLARININ KALBİNE HÜKMETMEYEN VE HAYATLARINA YÖN VERMEYEN KUR'AN'ın İNSANLARDAN OLUŞAN MEDENİYETLERE HÜKMETMESİ HAYALDİR.......




Bu mesaj 4 kez ve en son M.MasuM tarafından 16.04.2007 - 13:20 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 16.04.2007 - 12:54
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Halk'ın Anketinde Köşk'e Süpriz İsim
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
273 Mesaj -

Erbakan Hoca benimde aklımdan çok geçti.Bilmiyorum bir gün görebilirmiyiz bir şekilde yeniden .....

Bana sorarsanız Cumhurbaşkanlığına en çok yakışacak kişi Meclis Başkanımız Bülent Arınç dır. Neden derseniz hem Erbakan Hoca ile olan döneminde hemde Başbakanımız Tayyip Erdoğan döneminde çizgisinden ve Hukuktan asla taviz vermedi.

Özellikle Hükümetten olduğu halde ve hükümete rağmen Irak bahanesiyle ( ki eğer girse idi ben asla o askerin ülkeden bir daha ayrılacağını sanmıyordum ) ülkeye ABD askerini sokacak yasanın çıkmaması için mücadele etti ve çıkmasını bence o engelledi ( hatırlarsanız hükümetin itirazına rağmen oylamayı tekrarlatmadı.)

Kendisinin Hukukçu kimliği sabır, metanet ve feraseti ile Muhafazakar Cumhurbaşkanı istemeyenleri ondan daha fazla hoşnut etmeyecek başka isim olmadığını düşünüyorum...



Bu mesaj 2 kez ve en son M.MasuM tarafından 06.04.2007 - 19:58 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 06.04.2007 - 19:54
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Sizce Şu An Peygamberimiz s.a.v. Hayatta Olsaydı Onu En Çok ne Mutlu Ederdi....
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
Sizce Şu An Peygamberimiz s.a.v. Hayatta Olsaydı Onu En Çok ne Mutlu Ederdi....
273 Mesaj -
Bir düşünelim

Şuan Peygamberimiz s.a.v. hayatta olsaydı bizden ne yapmamızı isterdi.

Peygamber Efendimizi s.a.v. en çok ne yapmamız mutlu ederse onu bilip onu yaşamak gerek

Peygamber Efendimiz s.a.v. kendisini hiç bir kuldan üstün görmemiş tevazu ve mütevazi bir hayatı bize miras bırakmıştır.

Peygamberimizi s.a.v. yaşamak ve gönüllerde yaşatmak istiyorsak onun bir Resul ve elçi olduğu kadar , bir kul bir baba bir dede bir eş olarak en güzeli temsil ederek bize ufuklar açtığını unutmamamız ve onun hayatını ( sünnetini) aynı tazelikte, heran gündemde tutmamız en doğrusu değilmi...

O'nu s.a.v. ulaşılmaz gösterip hayattan soyutlamak kadar büyük bir hainlik tasavvur edilebilirmi yada kitablara hapsedilmiş bir Elçi düşüncesi kadar İslamın ruhuna aykırı bir yaklaşım varmı..

Kuran- Kerim de bir ayette mealen ( Allah ve Melekleri Peygamberine Salat ederler. Ey iman edenler sizde ona salat edin....) buyurdu. Buradaki salat kelimesi biz nasıl anladık... Peygamberimize s.a.v. salevat getirin şeklinde ama haşa Allah cc bizim anladıgımız gibi bir salevat getirmez....

Elbette Peygamber efendimize s.a.v. salevat getirecegiz ama ayetin kast ettiği mana bu olmasa gerek...

Salat arabcada bir çok manaya gelir ( Dua,Yardım ve Destek)

Allah cc ve Melekleri o Peygamberi her türlü tecavüzden korur , her an ilahi gözetinde tutar,şanını yüceltir, yardım eder ve dininin ikmali konusunda desteklerler..Ey İman edenler sizde ( sizin için seçilen) peygamberime ( Zatım cc ve Meleklerimle destek olduğum gibi ) destek olun yardımcı olun O'nun s.a.v. şanını yüceltin....

İncil niçin hemen bozuldu hiç düşündünüzmü çünkü onu hayata aktaran bir peygamberin varlığına müsaade etmediler...

Gelin onun Sünnetini yaşayalım...Onun s.a.v. hayatı Kuran-ı Kerimin en güzel tefsiridir...Kullugun en güzel tecellisidir...Bu kadar çabaya rağmen bu gün İslam dini ve ahlakı tüm güzelliği ile ayakta ise bu Efendimizin s.a.v. hayatı sebebiyledir.... Çünkü Kuran mana itibariyle bir çok yöne çekilebilir ama Yaşayan Sünnet İz bırakandır...

Sevgi ve Muhabbetlerimle....



Bu mesaj 2 kez ve en son M.MasuM tarafından 05.04.2007 - 11:12 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 05.04.2007 - 10:56
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon GUSUL ABDESTTİ HAKKINDA ÖNEMLİ
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
273 Mesaj -
Demir, tunç ve bakır gibi madeni kaplarda ve sıcak memleketlerde ( buradaki sıcak memleketlere Türkiyenin belki çok az kısmı dahil edilebilir ) güneş enerjisiyle ısıtılan suyla abdest almak ve gusletmek mekruhtur. ( tenzihen mekruhdur ) Çünkü Hz. Aişe bir gün Hz. Peygamber (sav) için güneşte su ısıttı. Bunun üzerine Peygamber (sav): "Ey Humeyra (Hz. Aişe'nin lakabıdır) öyle yapma. Çünkü o alaca hastalığına sebebiyet verir" buyurdu.

Fıkıh âlimleri bu hususta şöyle diyorlar. Madeni bir kapta sıcak bir memlekette güneş enerjisiyle su ısıtılırsa güneşin etkisiyle o kaptan küçükçe parçalar kopup suya karışır ( anlaşılacagı üzere suyun temas ettiği elementte çok önemlidir bugün güneş enerjisinde çok kaliteli ve sağlıklı krom celik kazanlar kullanılmaktadır bununda dikkate alınması gerekir) kullanıldığı zaman vücutta mesameleri kapatır ve vücut hava alamaz bir hale gelir. Böylece vücudun her tarafında dolaşan kan kirlenip bozulur ve hastalık meydana gelir. Fakat su altın, gümüş, ağaç, cam ve topraktan yapılmış çanak gibi kaplarda veya gölet ve havuzda veyahut sıcak olmayan ( türkiyemiz büyük çogunlukla bu kısma girer ) bir memlekette güneş enerjisiyle ısıtılırsa onu abdest ve gusülde kullanmakta bir sakınca olmadığı gibi madeni kaplarda ve sıcak memleketlerde güneşte ısıtılan suyun abdest ve gusülde değil, çamaşır yıkamak gibi şeylerde kullanılmasında da beis yoktur. Güneş enerjisiyle ısıtılan suyun, içinde bulunduğu kabın kapalı veya açık olması arasında fark yoktur. Her ikisi de mekruhtur. Yalnız kabın ağzı açık olursa keraheti daha şiddetlidir.

Nihâyet-ül Muhtaç, c. 1. s. 59

Alternatif bir kaynakda ise kısaca fetva şudur :Güneş enerjisinden aletler vasıtası ile ısınıyorsa, mekruh olmaz. ( dinimizislam sitesinden alınmıştır.)
Ekleme Tarihi: 25.03.2007 - 14:10
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: SELAMÜN ALEYKÜM
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
RE:
273 Mesaj -
Alıntı
Orijınalı ~MeRYeM~

Ve Aleykümüs Selam Rahmetullahi ve Berekatuhu

Hoşgeldiniz...sevinçli

üyeliğiniz hayrlı ve daim olsun inşaAllah...

Rabbim en güzel şekilde istifade edenlerden eylesin inşaAllah...


ALLAH (C.C) emanet olunuz...


Sevgi Selam ve DUA ile...



Ekleme Tarihi: 22.03.2007 - 14:42
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Biz Bunun Neresindeyiz..? ----->> ""İLİM""
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
>> ZİKR ( Her an O'nu hatırlama ( O' nunla Olma ) MECLİSLERİ>>>
273 Mesaj -
gülve Aleyküm Selam Can Kardeşim gül

İlim ancak Sahibine Götürüyorsa ilimdir.Meclislerinden Kasıt ise Allahü Tealanın Hatırlandığı yerdir.

Eshab-ı kehfin köpeği niye ibret-i âlem için Cennete girdi? Salihlere hizmet ettiği, onlarla beraber bulunduğu için girdi. Nuh aleyhisselamın oğlu niye imansız öldü? Salihlerle beraber olmayıp onları kabul etmediği için, gemiye binmeyip dağa çıktığı için.

Salihlerle beraber ol! Eğer ilim sahibi isen, ilmin onlara faydalı olur. İlim sahibi değilsen, onlardan bir şeyler öğrenirsin. Allah’ı hatırlamayanlarla beraber olma! İlim ehli de olsan, ilmin onlara faydası olmaz. İlim ehli değilsen, daha çok zarara girersin. Eğer Allah onlara gazap ederse, sen de helak olursun. İyilerle beraber iken, Allah onlara rahmet ederse, layık olmasan da, sen de o rahmetten faydalanırsın.

Arşın altında şöyle yazılı:
Bir kimse, salihler gibi amel işlese; ama günahkârlarla düşüp kalksa, iyi amelleri boşa gider, kıyamette kötülerle beraber haşrolur. Bir kişi de, kötüler gibi amel işlese; ama salihleri sevse, onlarla beraber olsa, günahları iyiliğe çevrilir, iyilerle beraber haşrolur. (Ka’b-ül-Ahbar)

*Allahü teâlâ buyurdu ki: Benim evliyam şunlardır ki, ben anılırsam, onlar hatırlanır, onlar hatırlanınca ben anılırım. [Ebu Nuaym]

*Gördüğünüzde sizlere Allah’ı hatırlatan, konuşması ilminizi artıran, ilmi, ahireti düşünmenize yarayan zatlarla beraber olun![Ebu Ya'la]

(Kırk gün içinde, bir ilmi sohbette bulunmayanın kalbi kararır. Büyük günah işlemeye başlar. Çünkü ilim, kalbe hayat verir.) [Müjdeci Mek.]

(Her şeyin kaynağı vardır. Takvanın menbaı ariflerin kalbleridir.) [Taberani]
(Büyüklerle oturun, âlimlere sorun ve hikmet ehli ile beraber olun!) [Taberani]

Ekleme Tarihi: 21.03.2007 - 23:45
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Kabrin çagrısı
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
273 Mesaj -
Allah Razı Olsun gül
Ekleme Tarihi: 21.03.2007 - 11:40
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: sizce tarikat nedir???
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
RE:
273 Mesaj -
Ben hep şu kanaati besledim ve gördümki hedef gaye Eşrefi Mahluk olan İnsanın özünün imar edilmesi üstün hakikatlerinin farkına varmasıdır.
Buda Marifetullah ve Muhabbetullah hakikatlerini bilme ve yaşamadan geçer.

Bunuda bilmenin ve yaşamanın tek yolu Mürşid-i Kamillerin ( o yolu tamamlamış ve o yolda izin almış rehberlerin ) kontrolunde ve gözetiminde bu ilimlerin kalbe yerleştirilmesi ve tüm varlıga sindirilmesiyledir.

Hz Mevlana'nın dediği gibi Rehbersiz yolu çıkma yol uzun , karanlık ve nice nice tuzaklar var.



Bu mesaj 1 kez ve en son M.MasuM tarafından 19.03.2007 - 14:47 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 19.03.2007 - 14:44
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: sizce tarikat nedir???
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
273 Mesaj -
Tasavvuf; özü itibariyle, gönül âlemimizin selim bir hale gelip marifetullah ve muhabbetullahtan hisse alacak bir seviye ye ulaşabilmesi ve bu sayede de ilahi vuslata medar olabilecek bir kıvama gelmesidir.

Tasavvufun onlarca tarifi yapılmıştır. Tasavvuf daha ziyade hal ilmidir. Gönül alemimize muhatap olur. Daha çok, yaşamayla idrak edilebilen bir durumdur..

Allah dostları bu yolla yetişmişler,bu yolu, vuslat yolu olarak göstermişler ve gene bu yol vasıtasıyla gönüllerde taht kurmuşlardır..

Tasavvufu yaşayanlar, yaşadıkları kendi gönül âlemlerini tarif etmişler ve yine, kendilerinde hâsıl olan muhabbeti dile getirmişlerdir. Tasavvuf bir yönüyle, ”Allah aşkı ve muhabbetiyle coşan kalbin, gözlerden akan yaşlarla zirveye ulaşmasıdır.” diyede tarif edilebilir.

Dünya hayatının, tasavvuf ehlince kıymeti ve değeri çok yüksektir.”dünyada dönmeyen dil ahrette neylesin” demişler ve gönül dilini ahret muhabbetine hazırlamaya çalışmışlardır..

Kazanılacak şeyin değeri ne kadar kıymetliyse; o’na verilen değer nispetinde, gayret gösterilmesi gerektiği düşünülür. İşte o zaman; tasavvufun ve tarikat yolunun Allah’a vasıl olmada ne kadar mühim bir icraat yolu olduğu görülür.

Hak yolunda olanlar; Tasavvuf ve tarikatın, Allah tarafından kendilerine verilmiş ne büyük bir ni’met olduğunun idraki içerisindedirler.
Bu yolda söz ve kelama ihtiyaç yoktur. Bu yolun sermayesi temiz ahlak ve teslimiyettir. Şeriatsız bir tarikat düşünmek mümkün değildir.


Sebepler âleminde eserden müessire doğru bir idrak çizgizisinde ilerleyen akıl, kişiyi gerçeklere ulaştırmada tek başına yeterli değildir. Bu nedenle; Kalbi görüş ve duyulara da zaruret derecesinde ihtiyaç duyulur. Hakikati Muhammedi’ yeye yaklaşabilmek akıldan ziyade gönül ve teslimiyet işidir.

Tasavvuf ehli; yapmakla yükümlü olduğu farzların dışında, Allah’a ve Resulüne yakın olabilme amacıyla, nafile ibadetlere daha çok önem verirler. Teheccüt namazlarını kılarlar. Diğer nafile namazlarını, evvabin, duha, kuşluk namazlarını ihmal etmezler. Her gün bir tertip üzerine tesbihatlarını çekerler. İstiğfarlarını yaparlar..Salavatı şerif ve selatü selamlarını,tevhitlerini çokça okurlar. Ölümü tefekkür ederler.

Tarikat ehli sohbetlerle yetişir.

Sohbet meclislerinde; zikir, fikir, şükür, ilim, edep, hizmet, himmet ve tevfik vardır.
Bilgilerini artırmak, İslam ahlakını öğrenmek, birbirleriyle kardeşlik kurmak, Allah için sevmek ve sevilmek onların bir araya gelmelerinin ana sebeplerindendir.

Ehli tasavvuf, Allah ve Resulüne yakın olabilmeleri amacıyla, merkezi noktada imanları olmak üzere; yapmış olduğu farzları, vacipleri, sünnetle ve nafilelerini ve kalplerini korumaya çalışırlar.
Tasavvuf ehli; kaderden emindir. Kederden de mahzun olamamaya çalışırlar. Gülü koklamak için dikenin batabileceğini nazari itibara alırlar. Vatanını ve Bayrağını severler.Bütün inananların kendi kardeşleri olduğunu hiçbir zaman akıldan çıkartmazlar.
Günü birlik kazançlar onların amaçları değildir. Ahireti düşünürler. Sadık müminlerle beraber olmayı prensip edinmişlerdir.Zaruretin dışında gaflet ehli ile birlikte olmayı iyi görmezler.Yalan onlar için en büyük günahlardandır.Verdikleri sözde dururlar.Kul haklarına riayet ederler…….

İslam’ın emirlerini bütün incelikleriyle ve titizlikleriyle yaşayabilmek örnek insan olabilmek ehli tasavvufun ana hedefleridir.

Bütün bunlarla birlikte:
İnsanın kurtuluşa ermesi; nefsindeki kötü sıfatlardan arınmasına, bu vesileyle de; amellerinin ameli salihe, ilmininde şahsiyet kazanmasına yani irfana dönüşmesine bağlıdır.
İşte; Tasavvuf, bunu temin edebilecek adap ve erkânın kavranıp yaşanmasını gaye edinir.
Bu gayeyi gerçekleştiren Cenabı Hakkın kendisine dost edindiği, kamalat noktasında zirveye ulaşmış Allah dostları, Evliya ve veliler, bu müstesna insanlar, bu yoldaki diğer insanlara rehberlik ederler, yol gösterirler. İşte bu yol, ehli tarikin seyrüsülük yoludur.

Tasavvuf ehlinin yapmakta olduğu tesbihatın âlimlerce de bilinmesine rağmen her ne hikmetse intisaplarının olmadığı bir süreçte düzenli yapabilmeleri mümkün olamamaktadır. Kaldı ki bu yolda aranılan ve istenilen yalnızca tesbihatın düzenli yapılması da değildir.Bu bir yerde; gönül işi, sevgi ve teslimiyet işidir.

Tasavvufta geçen kavram ve şahsiyetlerin; Allah ile kulun arasına girdiğini düşünmek ancak ilmi seviyesi güdük kalmış zanların ve fikirlerin ürünüdür.

Şeriat ve Tarikat, birbirini tamamlayan bir bütünün parçaları gibidir.

İşin özünde marifetullah vardır. Arifi billâh olmak vardır. Şeriat hakikati yaşanmadan tasavvufun derinliklerine inmek asla mümkün değildir.Bunu idda’a Zındıklıktır.

Şeriatın hakikatlerine ulaşabilmek ancak, seyri sülükle mümkün olabilmektedir.
Şeriat, zahiri hükümlere göre fetva verir. Tarikat işin manevi boyutuyla ilgilenir. Allah Kur’an-ı Keriminde, birçok ayetinde “Allah hüküm ve Hikmet sahibidir.”der. Hüküm, mukadderatın görünen yünüdür. Hikmet ise, Allah’ın muradıdır. Buda ancak, ehlince bilinir.

Bu yola gönül verenler, hayatlarındaki her çizgiye dikkat etmek zorundadırlar. Şeriatın af edebileceği bir konu, marifetullah yolunda engel oluşturabilir.

Helal lokma, seyri sülük yolunda olanların manevi iksiridir. Füyüzat ve zuhurat helal lokmanın alınışıyla kendisini belli eder.

Seyrüsülük ehli bir mürit, birçok yükümlülüğüde üzerine almış demektir.
Her gün en az 100 kere istiğfar edecek. Bu miktarları aşan bir sayıda Resulallaha (s.a.v ) efendilerimize selatü selam okuyacak. Tevhitle gönlünü coşturacak, okuyacağı hiziple, Resulullah efendilerimizden başlayan bir tertiple O’nun; Ehli Beytini, Ashabını, Bütün peygamberlerini anarak ruhlarını şad edecektir..

Allah’ı ve Resulünü sevme yolunda en ince bir noktayı ihmal etmemek onun prensibi olacaktır. Helal lokmanın gerçekte ne olduğunun idrakiyle, her ni’mete ihtiyatla yaklaşacak, her hareketi ve her davranışını gönül süzgecinden geçirerek, kendisine tevdi edilen bu görevin ne anlama geldiğini çok iyi bilecektir.

Bütün mahlûkata şefkat ve merhamet edecek ve bir emanet gözüyle bakacaktır.
Eserden müessire giden yolda, firasetini çok iyi tartacak. İncitmeyecek, incinmemeye de özen gösterecek, Okuyacak, dinleyecek, yaşayacaktır.
.İlim, amel edildikçe artar, özenildikçe değer kazanır.
Bilginin şahsileşip,selim bir idrakin derinliklerine kök salmasına “irfan “denir. Arif ise,sahip olduğu bilgilerin derunundaki sır,hikmet ve ilahi tecellilere vakıf olmuş,yani irfan sahibi kimse demektir…. Bu olgunluğa erişememiş ilim sahibleri hakkında ; “Alimdir fakat Arif değildir” denilir.
Böyle kimselerin bilgileri,kitaplardaki gibi sabit ve mahfuzdur.Bu durum tıpkı ambardaki tohuma benzer. O tohum, ancak toprağa kavuştuğunda neşv ü nema imkanı bularak inkişaf eder ve çoğalır. Aksi halde böyle bilgiler; fikir imal etmeye ve zihinden kalbe inerek duyguları derinleştirmeye muvaffak olamaz. Bundan dolayıda,böyle bilgilere kitabi bilgi denir.Kitabi bilgiler,ruha ve amele yönelmedikçe de o kimse irfan ehli olamaz,ilmi ledünden mahrum kalır.Bunun yegane çaresi, manevi bir irşat dır.

Hakikaten manevi terbiye neticesinde kazanılan kalbi olgunluk, insan idrakini zahiri ilmin üstünde bir ufka taşır ki buna “marifet” denir. Bu ise ancak bazı tasavvufi temrinler sayesinde elde edilebilir. İnsan, bu görüş ufkuna ulaştığı zaman ne kadar büyük bir alimde olsa ,acziyetini idrak ederek ilmine mağrur olma hastalığından kurtulur.

Bu dünyada bizlere, bir kere yaşama fırsatı verilmiştir. Ömürlerin takdiri Allah’ın mukadderatında mahfuzdur. Mü’mi içim en büyük sermaye; inanmış, teslim olmuş bir kalptir. Dünyada birçok şeyin telafisi mümkün olabilmektedir ancak, tamamlanmış bir ömür bunun dışındadır.

Bu fani vücud gemisi ölüm girdabında çırpınırken, yani dünyaya büyük veda anı olan ecel yaklaşınca; asıl ihtiyaca cevap vermeyen, yaşanmayan, irfana dönüşmeyen, ruhsuz kuru ve sırf nefsin rahatına hitap eden bilgiler fayda vermeyecektir.

Öyleyse ecel gelmeden önce bütün bilgileri Allah’ın rızasını kazanmaya medar olabilecek bir vasfa dönüştürmek icab eder.Çünkü, vücud gemisi ölüm ile çatırdarken, sırf toprağa terk edilecek bedenin rahatına yarayan ilimlerden bir medet umulamaz.İşte o anda” Kalbi Selim” e ihtiyaç vardır.Kalbin ise ecel gelmeden önce, nefs engelini bertaraf etme neticesinde bu vasfı kazanması gerekir.Bu merhaleye ulaşamayanlar, açıldıkları bu engin deryada hüsran ve helak olmaktan kurtulamazlar.
İlim, “ İdrak” etmektir. İdrak gerçekleşmeden ilim tahakkuk etmez. Bu idrakin müntehası ise marifetullahtır. Bu yönüyle marifetullah bütün ilimlerin özüdür. İlimler bu ilme yakınlığı derecesinde değer kazanırlar.
Hiçbir insan, sırf aklıyla hakikate ulaşamaz. Zira kâinat, akılla tahlil edildiğinde sayısız muamma ile karşılaşır. Akıl, dünya işlerini görmekte faydalıdır ama ilahi vahiyden feyizlenmediği takdirde hakikat yolunda kifayetsizdir. Hakikate ulaşmak, akla ilaveten bir iman ve aşk işidir. Vahiyle terbiye edilmiş selim bir muhakeme, hakikat arayışında kulu bir noktaya ulaştırabilir. Onun ötesindeki sır ve hikmetlerin idrakinde ise ancak gönül kanatları ile mesafe alınabilir.

Tasavvufu satırlarla anlatmak, bir takım ölçülere vurmak imkânsızdır. Zira tasavvuf, gönül ufkuna ait bir hadise olup temel harcı Aşk ve Muhabbettir.

Tasavvuf ve tarikatta, asıl olan feyiz ve kalbi neş’e dir.
Feyiz; zihnimizin Allah’ın açtığı kaynaklardan başka hiçbir yerden alamayacağı, hiçbir vasıta ile bulamayacağı bir takım hakikatleri elde etmektir. Feyz manevi lezzettir, saadettir. Ulûhiyete dair azamet ve sıfatların kalpte zuhur ve tecelli etmesidir… Velhasıl, Allah’ın kuluna bahşettiği marifet hissi ve dini heyecandır.

İnsanın ahseni takvim oluşu, kalbinin ihyasına bağlıdır. Feyiz ve ilahi lezzet, şeyhin kemalatı nispetinde gelmez. Bilakis müridin teslimiyeti, muhabbeti, ihlâsı ve yakini üzerine gelir.
Bir başka ifadeyle de; Hak Tela’nın feyzi avamada havasa da devamlı olarak gelir. Onun değişik olması ancak kulun istidatlı olup olmamasına bağlıdır. Bu sebeple müridin iyi yetişmesi, kemalat ehli olmaya gayret göstermesi icap eder.

Binlerce irfan ehli önemli şahsiyetler hep tasavvuf yoluyla yetişmişlerdir. İmamı Gazali, İmamı Rabbani. Kuşeyri, Muhiddin Arabi, Beyazidi Bistami, Halük Gücdüvani, Akşemseddin, Hacı Bayram Veli, Üftade, Mevlana Celaleddini Rumi, Yunus Emre, i, Bahaddin Nakşibend, Ahmed Yesevi ve isimlerini burada zikretmediğimiz sayısız irfan ehlinin yetişmesi hep tasavvuf ve tarikat yoluyla olmuştur.
Bu yolun mizacına uymayan, helal lokmadan bihaber ilmiyle mağrur olan kibirli insanlar, İlahi Muhabbet ve Vuslattan mahrum edilmişlerdir.

Tasavvuf yolu,önce insanı arkadaşıyla hemhal eder, (fenafil ihvan) sonra sırasıyla; fenafil şeyh, fenafilresul ve nihayetinde Fenafillah makamına ulaştırır.Artık arada vasıta yoktur Kul her an ,RABBİSİYLE manen BERABERDİR.

Ebedi olmayan şu geçici dünya hayatının daha onurlu yaşanabilmesi ve geçiminin sağlanabilmesi uğrunda sarf edilen üstün çaba ve gayretler bilinmektedir.Hal böyleyken, ,sonsuz bir hayat olan Ahret hayatına elbette daha çok gayret gösterilmesi icap etmektedir.

Ey Rabbimiz! Bizleri daima ilm-i nafi ile mızıklandırmanı niyaz eyler, faydası olmayan olmayan her türlü ilimden sana sığınırız.Bizleri ilmiyle amel edenlerden kıl.! İlmini irfan haline getirip marifetullah semalarına yükselen ve böylece miracına vasıl olan bahtiyarlardan eyle.
Amin !..
Ekleme Tarihi: 19.03.2007 - 14:33
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Efendimiz'e Hakaret içeren Karakatürler Youtube yayınlandı. ( Protesto Metni Lütfen siteye gönderelim)
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
273 Mesaj -


Halilur'Rahman ( Rahman'ın cc dostu ) İbrahim a.s. ateşe atıldığında bir karınca ağzı ile ateşi söndürmek için su taşıyormuş diğer hayvanlar garipsemişler hiç ağzın ile taşıdığın suyla o devasa ateş sönermi diye Karınca demiş bende biliyorum sönmeyecegini ama ben
Hangi Safta oldugumu gösteriyorum.
Kuran-ı Kerim baştan sonuna eylem ( amel) üzerinde durur.Eğer İmanı ve İslamı hayata taşıyamıyorsanız yada İmanınız her hücrenizde bir Tepki ,bir görüntü ( amel) hatta Refleks halini almıyorsa işte o zaman büyük bir tehlikedesiniz ve son nefesinizden korkabilirsiniz.




Bu mesaj 3 kez ve en son M.MasuM tarafından 19.03.2007 - 11:23 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 19.03.2007 - 11:15
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Efendimiz'e Hakaret içeren Karakatürler Youtube yayınlandı. ( Protesto Metni Lütfen siteye gönderelim)
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
Efendimiz'e Hakaret içeren Karakatürler Youtube yayınlandı. ( Protesto Metni Lütfen siteye gönderelim)
273 Mesaj -
Peygamberimize SAV hakaretler içeren karikatürler Youtube sitesinde serbestçe yayımlanıyor. Atatürk'e hakaret edilince erişimi engellenen siteye ise sessizlik sürüyor
Danimarka'da bir dergide yayımlanan, Hz. Muhammed'e ve İslam dinine hakaretler içeren karikatürler Youtube sitesinde serbestçe yayımlanıyor.

Videolarda Hz. Muhammed’e ve İslam dinine yönelik iğrenç hakaretler yer alıyor. Geçtiğimiz günlerde Türkiye’de erişim yasaklandığında Youtube sitesi yetkilileri daha dikkatli olacaklarını ifade etmişlerdi. Ancak görünen o ki onların dikkatleri ve bizim tepkilerimiz hala yeterli değil.

SESSİZ KALMAYALIM! BU HAYÂSIZ SALDIRIYI DURDURALIM!

Elbette yayın ve ifade özgürlüğünden yanayız ve Youtube ya da her hangi bir sitenin bizimle iletişiminin kesilmesini istemiyoruz. Fakat bu demek değildir ki kutsallarımıza yönelik her türlü hakaretin serbest kalması ve biz buna sessiz kalalım!

Muhtemelen bu hakaretlerden Youtube sitesinin yetkilileri haberdar değil. Ancak gerekli tepkimizi ortaya koyarsak ilgililer de gerekli önlemleri alacaklardır. Bu nedenle aşağıdaki metni Youtube.Com sitesine gönderirseniz, Yotutube.Com sitesinin yetklililerini harekete geçecektir.

Videonun kendisini içerdiği görüntüler nedeniyle yayınlamıyoruz. Ne olduğunu görmek isteyenler varsa bu linki tıklayabilirler: http://youtube.com/watch?v=bd2VEBE-qX8

Tepkinizi dile getirmek için, http://www.youtube.com/contact adresindeki iletişim formuna, aşağıdaki protesto metnini yazıp, gönderebilirsiniz. Türkçesini de bilgilendirmek amacıyla, T.C. Dışişleri Bakanlığının webmaster@mfa.gov.tr mail adresine gönderebilirsiniz.


Youtube.Com'a göndermek için: ( http://www.youtube.com/contact )

“In Youtube.com, a video was aired under the name of “Mohammed Cartoons and Muslim Islamic Outrage” on the address regarded http://youtube.com:80/watch?v=bd2VEBE-qX8.

The context of this video is humiliating and violating Prophet Muhammad and Islamic values. Concerning with this video Youtube.com is humiliating all the Muslims around the world that are exceeding 2 billion.

Regarding of this reason, I’d like to say management of Youtube.com that the video should be deleted. Because this video humiliating and Prophet Mohammad and Muslims explicitly. And I hope Youtube.com will show more respect all the thoughts and beliefs in the future.”

Dışişleri Bakanlığı’na göndermek için: ( webmaster@mfa.gov.tr )

“Youtube.Com video sitesinde ‘Mohammad Cartoons and Muslim Islamic Outrage’ başlığı altında, http://youtube.com:80/watch?v=bd2VEBE-qX8 adresinde yayınlanan video, içeriği itibariyle Hz. Muhammed ve İslam dünyasına yönelik, iğrenç, aşağılayıcı hakaretler içeriyor. Bu video ve bu video ile Youtube sitesi, nüfusu 2 milyarı aşan Müslümanları aşağılıyor. Bu nedenle bu videonun Youtube.Com sitesinden derhal kaldırılmasını istiyorum.

Youtube sitesinin benzer olaylarda gösterdiği duyarlılığı tüm inançlarda aynı şekilde göstermesini istiyor ve bu videoyu protesto ediyorum.”
Saygılarımla


HABERVAKTI
Moral



Bu mesaj 1 kez ve en son M.MasuM tarafından 19.03.2007 - 10:27 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 19.03.2007 - 10:22
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Themenicon En FaZiLeTLi iBaDeT HaNGiSiDiR?
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
273 Mesaj -

En Faziletli İbadet Hangisidir.
Bu soru Efendimize (s.a.v.) çok sorulmuş çoğunluklada Efendimiz (s.a.v.)Farklı cevablar ( Namaz,Cihad ,Ana babaya iyilik,Emri Ma'ruf Neyhi Anil Münker, Hubbi Fillah Bugdi Fillah ) vermiştir.

İslam Alimleri bu farklı cevabları iki nedenden farklılık arzedebileceğini söylerler.Bu cevablar bu hadisleri rivayet edenlere verildiği için o Sahabeler için o an hangisi önem arzediyorsa o ibadet ilk zikredilmiştir.

Yada ibadetlerin değeri ve önemi bulunulan zamana ve mekana göre değişebilir.Düşman saldırdığında Cihad,Dinin emirleri yok sayıldığında ve gevşediğinde İslamı yaşayarak tebliğ etmek (emri ma'ruf yapmak),Sünneti Seniyyenin unutulduğu bir zamanda onu yaşayarak ihya etmek, kendinle ve Rabbimle başbaşa kaldığında Namaz kılmak,zikr ve tefekkürde ,ilticada bulunmak v.b.

Rabbimiz Yaşadığımız her anda o an en lüzumlu olanla meşgul olmamızı nasip etsin.

Sevgi,Selam ve Dualarımla

Ekleme Tarihi: 16.03.2007 - 20:50
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: Gusl Abdestinin Önemi ve Dindeki Yeri
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
Gusl Abdestinin Önemi ve Dindeki Yeri
273 Mesaj -
Cünüb olan her kadın ve erkeğin ve hayız ve nifâstan kurtulan kadınların, namaz vaktinin sonunda o namazı kılacak kadar zaman kalınca, gusül abdesti alması farzdır. (İbn-i Âbidîn)

Guslü tembellikle ve hafife almadan terk eden dinden çıkmaz ise de büyük günah işlemiş olur. Gusülsüz gezen, namaz kılamaz. Namaz kılmamak insanı küfre sürükleyen büyük günahlardandır. Böyle bir kimsenin de imanını kaybetmesi çok kolay olur. Onun için guslü geciktirmemelidir! Hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Allahü teâlâ buyuruyor ki:
Şu üç şeye devam eden, gerçek dostumdur. Bunları terk eden de, gerçek düşmanımdır. Bu üç şey, namaz, oruç ve cünüplükten gusüldür.) [Beyheki]

Allahü teâlânın düşmanım dediği ve rahmet meleklerinin uzak durduğu bir kimsenin evinde huzur, bereket diye bir şey kalır mı?

İmam-ı Gazali Hz nin rüyasına farklı zamanlarda iki mümin girer ve kabirde azap çektiklerini söyler. İkiside hayatlarında sadece bir vakit gusl abdestini tembellik ve gevşeklik sebebiyle uyuyakalmaktan dolayı geçirmişlerdir. Cenab-ı Hak Kıyamete kadar birine Kabirde bir Cehennem canavarı musallat etmiş birinede ateşten bir gömlekle giydirmiştir.


Yatsı namazını kıldıktan sonra cünüp olanın sabah namazına kadar guslünü tehir etmesi caiz ise de hemen yıkanması elbette çok iyi olur. İmam-ı Gazali hazretleri, (Cünüp olup gusletmeden bir namaz vaktini geçirene, ateşten gömlek giydirilecektir) buyuruyor. Namaz kılan ve kılmayan herkes, bir namaz vaktini cünüp geçirirse, çok azap görür. Mesela, öğle ezanından sonra cünüp olanın öğle namazını kılmamış ise, ikindi vaktine öğleyi kılacak kadar zaman kalınca gusletmesi farz olur. Farzı yapmak çok sevap, yapmamak büyük bir günahtır.

Âyet-i kerîmede meâlen buyruldu ki:

Eğer, cünüb iseniz (yıkanmak, gusül abdesti almak sûretiyle) temizleniniz... (Mâide sûresi: 6)

Namaz kılan ve kılmayan herkes, bir namaz vaktini cünüb geçirirse, çok acı azâb görecektir. (Hadîs-i şerîf-Zevâcir)


Bir kimse cünüb olsa, gusül abdesti almadan bir namaz vakti geçse, o kimseye ateşten gömlek giydirilecektir. (İmâm-ı Gazâlî)

(Cünübe, sarhoşa rahmet meleği yaklaşmaz.) [Bezzar]

(Gusletmek için kalkana, üzerindeki kıl sayısınca sevap verilir, o kadar günahı affolur, Cennetteki derecesi yükselir. Guslü için ona verilecek sevap, dünyada bulunan her şeyden daha hayırlı olur. Allahü teâlâ meleklerine, "Bakın bu kulum, gece üşenmeden kalkıp emrime uymak için guslediyor. Şahid olun ki, bunun günahlarını af ve mağfiret eyledim" buyurur.) [Gunye]

Kirlenince çabuk gusül abdesti alın! Çünkü Kirâmen kâtibîn melekleri cünüb gezen kimseden incinir. (Hadîs-i şerîf-Ey Oğul İlmihâli)

Resim, köpek ve cünüb kimse bulunan eve rahmet melekleri girmez. (Hadîs-i şerîf-Müslim, Zevâcir)


Selam ve Dua ile
Ekleme Tarihi: 15.03.2007 - 12:20
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Konu: bir söz de siz yazın
Üsve-i Hasene su an offline Üsve-i Hasene  
273 Mesaj -
Cehennem'den en son çıkacak mü'min, yedi bin âhiret senesi yanacaktır. Âhiretin bir günü, dünyânın bin senesi kadar uzundur. (Kâdızâde Ahmed Emîn Efendi)
Ekleme Tarihi: 15.03.2007 - 11:00
Üsve-i Hasene üyenin diğer mesajları Üsve-i Hasene`in Profili Üsve-i Hasene Özel Mesaj Gönder Sayfanın başına dön
Sayfa (12): (1) 2 3 Devam >
İmzalar göster - Konuları göster

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 459 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
ayhan demirhan (42), milli (55), Faruk85 (39), buyukdere (50), akgulhassan (56), resulkol (42), aldirma_reis (45), cengiz__11 (45), musabbinumeyr (46), _rAbia_ (35), HACIBUBA (38), ergunoynamaz (67), emisya (43), cavittacir (47), arslanmurat1 (46), Ben_Neyim (45), hatipoglu (45), PinarKecik (46), Ugur_K (44), hami_74 (37), ust_mimar (41), Muhlise (43), lifos (49), osmanli (41), @tuba@ (39), oguzada (47), tolga67 (49), zoris (45), aydinhasan (45), ilkay turan (53), Muhammedbilal (35), burhann1 (41), esmafeyzaunal (43), havzanur (36)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.51900 saniyede açıldı