generique stromectol generique luvox generique stromectol dexamethasone generique kaletra luvox lyrica marvelon maxalt medrol active mefe basan mefenacide mefenamin meladinine mellaril mellerettes melleril mentax mestinon metaglip metfin metoject metrizol micardis hct micardis micardisplus microgynon micronase micronovum microzide minac 50 minipress minocin miranova mobic mobicox moduretic motilium motrin munobal myambutol myconormin myfortic mysoline naltrexin naprolag
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » DİĞER DİNİ KONULAR » Rüzgârda savrulan saç tellerinizin gölgesi nereye düşüyor olabilir?

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 1 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
zelil-i hakisar su an offline zelil-i hakisar  
Rüzgârda savrulan saç tellerinizin gölgesi nereye düşüyor olabilir?

43 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 01.11.2003
En Son On: 11.10.2011 - 11:19
Cinsiyeti: Erkek 
O sabah şehrin üstüne kara bir bulut çörekleniverdi. Başkanın yüzünde gezindi önce gölgeler. Gözleri kısıldı; yüzü asıldı. Az sonra gelecek sitem telefonlarına hazırladı kendini. Binlerce “Alo”, yüzlerce kamera, onlarca muhabir yakasından tutup savuracaktı şehrini. Başkan, bütün bedenini, ruhunu, kalbini, duygularını, tutkularını o uğursuz bezin ucunda asılı buldu. Beyaz bir bezin yüzünden şehre gerginlik yayıldı. Başkan pencereden şehri seyre koyuldu. İnsanlar işlerine doğru yürüyorlardı; güvende olduklarını sanıyorlarrı. Kimileri arabalarına kurulmuşlardı; bize bir şey olmaz gafleti içindeydiler. Çocuklar neşe içinde okullarına gidiyorlar, yüzleri pırıl pırıl, gözlerinin içinde huzur kanatlanıyordu. Başlarına geleceklerden habersiz, az sonra sıraya dizilecekler, ant okuyacaklar ve oyunlar oynayacaklardı.
Çok geçmedi; itfaiye arabalarının telaşlı ışıkları, ürkütücü homurtuları yırttı şehrin sükûnetini. Boşuna duman aradı gözler şehrin ufuklarında. Bu yangın başka bir yangındı. İçten içe yakıyordu; ruhları kavuruyor, kalpleri huzurundan ediyordu. İtfaiye arabalarının vardığı yerde, silahlı polisler, iri kıyım zabıtalar hazır kıta bekleşiyordu.

Gerilim bezinin ucuna bir adamını astı başkan. Çekti başkanın adamı. Gerilen bez yeniden gerildi. İrkildi. Bezin bir ülkeyi cehalete tutsak eden düğümleri hızlıca çözüldü. Rahat bir nefes aldı bez, ülke rahatladı. Gevşeyince yüzünde taşıdığı utanç verici yazının harfleri de gölgelere soktular başlarını. Rüzgârda savrulan gerilim bezi kırıştıkça, şehrin yüzündeki kırışıklar da düzeldi. İnsanların arasına giren husumetler, kardeşleri birbirine düşüren kin ve nefretler dağıldı, savruldu, silindi. Bez aşağı indikçe, başkanın ve adamlarının, cümle devlat erkânının, polislerin ve zabıtaların utançla yere bakan yüzleri, yeniden insan yüzlerine bakmaya başladı.
Bezin o gerilimden al aşağı edilmesi yetseydi keşke.. Bu korkunç gafletten tövbe ve istiğfar da gerekiyordu. Yüce büyüklerimizi ikna edecek içtenlikte bir tövbe-name yazılmalıydı. Yerel medyadan eli kalem tutan, içten laik yazarlar arandı.
Tövbe-name yazılırken, öncelikle, şehri derin üzüntülere boğan, genci yaşlısı, ihtiyarı çocuğu, erkeği kadını, hemen herkesi yaslara bürüyen tüyler ürpertici gafletin kaynağı arandı. Suçları hafife alınır gibi değildi ama şehrin yapısının da bu hatada az da olsa payı vardı: “Kelkit merkezinde tek ana caddenin bulunması nedeniyle...” diye başladı istiğfar mektubu. Bağışlanacaklar mıydı acaba?
Daha gerçekçi açıklamalar gerekiyordu. Bir görevlinin eline metre verdiler, ölçüp biçtirdiler. Ölçümler sonunda derin bir nefes aldılar ve şöylece yazdırdılar: “konum itibarıyla bahse konu [bez] afiş ile Atatürk siluetinin arasında herhangi bir bağlantının olmadığı, aralarında yaklaşık olarak bir metre mesafe bulunduğu ve arka arkaya durdukları....”
Ancak, bu derin gaflet halinden bağışlanma umarken, o ulu kişinin yüce gazabını da çekmek doğru olmazdı. “Yanlış görmüşsün...” denilemezdi, “ön yargılısın...” hiç denilemezdi. Ömründe hiç yanılmamış, bu yüzden özür dilemek gibi insancıl bir gereksinimi elinin tersiyle itmiş yüce kişiliği tüm bir şehir halkından özür dilemeye çağırmak, şehrin gafletini hıyanet boyutlarına taşıyabilirdi de. Sadece, bez ve resim “alt alta duruyorlarmış gibi gözüktüğü ve göz aldatmasına sebebiyet verdiği..” için yüce zatın yüce gazabının haklı nedenini de korka korka açıklamaya çalıştılar. Hem sonra, gerilim bezinin arkasında duran ama sanki altına asılmış gibi görünen fotoğrafın geçen yüzyıldan beri (1998) orada zaten duruyor olması, Kelkitlilerin büsbütün beraati için bir vesile olamaz mıydı?

Üzerinde ’Alkollü sürücüler her gün trafik kazalarında hayat kaybediyor, kaybettiriyor. Sizce suç kimde?" yazan bez afişinin kara yazılarının gölgesinin bir silüet resmine düşüyor gibi olması ihtimalinin bile kutsal laikliği incitebildiğini-incitmek ne kelime-yıktığını, yaktığını, yok ettiğini koyu laik ve deneyimli yazarımız Emin Çölaşan’ın uyarısıyla farkedebildim.

Siz kendini bilmez zamaneler, lütfen sokaklarda düzgün yürüyün ve durduğunuz yerin sağını solunu, önünü arkasını dikkatlice kollayın: Burnunuzun gölgesi “Türkiye laiktir, laik kalacak...” benzeri bir pankartın üzerine düşüyor olabilir. Başörtünüzün ya da saçınızın rüzgârda savrulan kıvrımları bir Emin Çölaşan yazısının mukaddes satırlarından bazılarını kapatıyor olabilir!

Lütfen dikkat...

Senai DEmirci
Ekleme Tarihi: 05.06.2007 - 13:42
Bu mesajı bildir   zelil-i hakisar üyenin diğer mesajları zelil-i hakisar`in Profili zelil-i hakisar Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 601 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
fatihyenturk (46), kurtalanli (46), esmabanu (48), _LaL_ (36), !MesuD! (43), refya (45), þemsinur (69), dervis-9 (49), birparcaozgurlu.. (38), nuresmin (46), ankebut-57 (37), yassokiz (40), hamiyet (49), HeDo (35), gncmostar (38), ahmett25 (43), __peri__ (35), utkucan (44), mtbc (50), vuslat21 (44), bekir bora (37), CUNDULLAH (42), Bursa1975 (49), *~Beyaz_Gul~* (50), kazimsagir (42), Allah_korusun (39), Seyfo1 (55), gönülverumeysa (38), AKCAYLI10 (52), eoguz (39), cananaa (44), hicret14 (32), kemreluk (54), yunuss (54), ethem82 (42), Muhammed Rasid (47), akifd (38), özsu (39), serdar024 (43), htly (54), seferad34 (41), osmanlý (63), prenses (55), karakiz86 (38), Kutuptaki_Karan.. (42), Ufuk.S (), Davidoksen (37), aybalam (61), burak_sevgili (30), ömer küçükali (52), seyirdefteri (47), birsenkopuz (50), erdemli (35), safsofi (59), omer_yildirim (43), dialoginternet2.. (46), ALLAH_IN_ASLANI (54), sensiz_olmuyor (38), hasret81 (43), ismailkurt (60), Selam86 (38), mesudturan (43), ENGIN00 (45), mukadder (47), levyavuz (41), cecen3603 (), hnf (36), rabia 74 (50), son-sozum (48), DünyadakiGaflet (36), cog21 (55), yavuz37 (47), tubanur (49), nicknack (46), mhyd (51), rujhat (43), davut05 (49), mercan68 (57), ERSIN SELVI (49), cengizozkulluk (), hicret61 (51), nurefsan_ (50), yilmazgovdeli (74), Mollaislam (38), ozan ataþ (36), hasim20 (40), sakird (58)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.53090 saniyede açıldı