kamagra ivermektin ivermektine lopinavir ritonavir kaletra prograf propecia proscar protonix protopic provas comp provas maxx provas provera pyridium ranimed ranisifar rebetol red viagra regepar reglan remeron reminyl renagel renova requip resochine retin a retrovir revatio revia rheumatrex rhinocort rhinovent risperdal rivodarone robaxin rocaltrol rogaine rudopram rulid rulide salazopyrin saroten selecim septicol
     

0
Start Giriş Üye Ol üyeler ((( RAVDATe@m))) Arama
Toplam Kategori: 69 *** Toplam Konu: 30100 *** Toplam Mesaj: 148193
Forum Anasayfa » D İ N / İ S L A M » SİYER-İ NEBİ » KARDESLERIM!!!!

önceki konu   sonraki konu
Bu konuda 6 mesaj mevcut
Sayfa (1): (1)
Ekleyen
Mesaj
selametle su an offline selametle  
KARDESLERIM!!!!

259 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.01.2004
En Son On: 29.08.2008 - 10:45
Cinsiyeti: Bayan 
Hz. Peygamber, uzuna yakın orta boylu, pembemsi nuranî beyaz tenli olup iri yapılı idi. Ama şişman değildi ve göbeği göğüs hizasından taşmazdı. Uyumlu ve dengeli bir vücuda sahip olan Hz. Peygamber'in başı irice olup O'na ayn bir güzellik ve heybet veriyordu. Saçları kumral olup düz ile kıvırcık arasındaydı ve kulak yumuşağına kadar uzanırdı. Saçını çoğu zaman tam ortasından ayırarak iki yana doğru tarardı. Muntazam ve gür bir sakalı vardı. Saç ve sakallarındaki beyaz tel sayısı vefat anlarında yirmiyi bulmuyordu. Saç ve sakal bakımını asla ihmal etmez, yanında devamlı tarak bulundururdu. Kaşlarının arası hafif aralıklı, gözleri siyah, burnunun üst tarafı gayet itidal üzere yüksekçe, dişleri muntazam ve tertemizdi. Devamlı misvak kullanırdı. Omuzlarının arası genişçe, omuz başları kalın, el ve ayakları enlice idi. İki kürek kemiği arasında, keklik ya da güvercin yumurtası büyüklüğünde tüylerle kaplı kırmızımtırak bir ben vardı; ki, bu ben, peygamberlik mührü idi. Yürürken adımlarını düzgünce kaldırarak atar, sanki yokuştan iniyormuşçasına önüne hafifçe eğilerek hızlıca yürürdü. Peygamber Efendimiz, bedeninin, giyeceklerinin, yiyeceklerinin ve çevresinin temizliğine büyük bir önem ve itina gösterirdi.

(sa.arkadaslar,bu yazinin dogrulugu nekadardir acaba??insan okuyunca inanamiyor,Peygamber efendimizi bedenen tarif ediyorlar,ALLAH ALLAH COK SASIRDIM)
Ekleme Tarihi: 20.04.2004 - 12:47
Bu mesajı bildir   selametle üyenin diğer mesajları selametle`in Profili selametle Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
((( ... ))) su an offline ((( ... )))  

2338 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 19.09.2003
En Son On: 03.08.2006 - 01:19
Cinsiyeti: ----- 
Selametle kardeş

Resulullah efendimizi tarif eden ve öven yazılara, ılahilere şiirlere şemail denir. Şimalini anlatır. Peygamber efendimizin hasretiyle yanıp kavrulan ona sonsuz aşk ve sevgi duyan sahabeler ve Allah aşıkları onu öven yazılar yazarak, paylaşıma sunmuşlardır. Bu aşıklardan bir kaç tanesi Esad Erbili Hazretleri, Abdullah b. Revaha, Rabiatül-Adeviyye, İbrahim b. Edhem, Yunus Emre, Hacı Bayram-ı Veli, İsmail Hakkı Bursevî gibi tarihe malolmuş şahsiyetlerdir.

Bu kişilerin yazdıkları şiirleri dinlemek zor değil; bildiğimiz gibi naat ve şemail konusunda Türkiyede ün yapmış ve onu layıkıyla sesleri olsun teganni tarzı olsun bizlere aktarabilen bir çok sanatcı abilerimiz kardeşlerimiz var. Ben Tam bir Mehmet Emin Ay hayranı olduğum için ilk etapta onu dinlemenizi özelliklede Gül-i Ruhsar ve Hulusi Kalb isimli albümlerini dinlemenizi tavsiye ederim..

Hz. Ali'nin (r.a.) beyanına göre Peygamberimiz Efendimiz (s.a.v.):
* Uzuna yakın orta boylu, iri kemikli, iri yapılı, güçlü kuvvetli ve yakışıklı bir insandı.
* Cildi yumuşak, teni kırmızıya çalan beyazdı.
* Kirpikleri siyah ve uzundu.
* Gözleri kara ve büyükçe idi.
* İki kaşının arası açık, fakat kaşları birbirine yakındı.
* Saçları ne dümdüz ne de kıvırcıktı.
* Sakalı sık ve bir tutamdı.
* Büyük başlı ve hilâl kaşlıydı.
* Alnı yüksek, burnu çekme, boynu uzun, göğsü genişti.
* Karnı ile göğsü bir idi, şişman değildi. Zayıf da değildi, sıkı etliydi.
* Ayaklarının altı çukur idi; düz taban değildi.
* Gözleri uzağı görür, kulakları uzaktan ses alırdı.
* Ağızları genişçe idi.
* Dişleri sıktı.
* Yüzünün bütün çizgileri görünürdü.
* Omuzları etli, omuz kemikleri enliydi.

Selam ve muhabbetlerimle



Bu mesaj 1 kez ve en son RuMeYSa tarafından 20.04.2004 - 13:05 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 20.04.2004 - 13:02
Bu mesajı bildir   ((( ... ))) üyenin diğer mesajları ((( ... )))`in Profili ((( ... ))) Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
selametle su an offline selametle  
Sagol bacim

259 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.01.2004
En Son On: 29.08.2008 - 10:45
Cinsiyeti: Bayan 
tavsiyelerini dikkate alacagim!!cok tesekkürler!!
Allah razi olsun,senden!

tamam mesaj alinmistir!!


saygilarimla;kal selametle..sevinçli



Bu mesaj 1 kez ve en son selametle tarafından 20.04.2004 - 13:13 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 20.04.2004 - 13:09
Bu mesajı bildir   selametle üyenin diğer mesajları selametle`in Profili selametle Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
((( ... ))) su an offline ((( ... )))  
Buyrun bir şemail

2338 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 19.09.2003
En Son On: 03.08.2006 - 01:19
Cinsiyeti: ----- 
HAYREDDİN KARAMAN

Ne uzun ne kısa kararında boy
Soyu İbrahimden ne asil bir soy
Saçları hoş siyah dalgalı bir koy
Kemâlini giydir beni benden soy

Âlemlere rahmet yüzünü göster
Bu kul varlığından soyunmak ister
Güneş pervânesi o güzel yüzün
Nurundan ışığı vardır gündüzün
Solmaz bir gül rengin ne kış ne güzün
Tecelli ediyor yüzünde özün

Hasretim, yanarım, yüzünü göster
Kölen bu devletle avunmak ister
Simsiyah gözlerin âhû misâli
Dâim Hakka bakar her an visâlin
Beyazı ölçüsü gözde kemâlin
Kaşların sûreti gökde hilâlin,
Râzıyım rûyada yüzünü göster
Âşık maşukuna can sunmak ister

Bir tutam sakalın birkaçı beyaz
Mübarek vücudun serin kış ve yaz
Cânımı yoluna kurban etsem az
Dostlar defterine köleni de yaz
Açıver kapını yüzünü göster
Gönül hasretinden yakınmak ister

Duyular mükemmel, dişleri inci
Kokusuna tutkun, yaşlısı genci
Yürürken koşmadan olur birinci
Kapına gelmiş bir garip dilenci
Açıver ne olur yüzünü göster
Garip ayağına kapanmak ister

Yukarıdan aşağı heybetle iniş
Yürüyüşünde var hep bu görünüş
Âdetin baktığın tarafa dönüş
Bize nasip olsun hayırlı bir düş
Kerem et ne olur yüzünü göster
Kim böyle bir düşten uyanmak ister

Seni ilk görenler korku çekermiş
Sonra ülfet eder hemen severmiş
Benzerini asla görmedim dermiş
Erenler yolunda giderek ermiş
Benzeri bulunmaz yüzünü göster
Gönüller nurunla yıkanmak ister

Zâtının nûrundan vermiş sana can
Hilkate ruhunla başlamış Rahman
Yûsufta yok sende olan hüsnü an
Ahlâkındır Senin, mûcize Kur'an,
Alemlere Rahmet, cemâlin göster
Kölen rahmetine sığınmak ister

Ümmetin üstüne titreyen sensin
Müjdeci, uyaran, gel diyen sensin
Kulunu Allah'a sevdiren sensin
Gecemi gündüze çeviren sensin
Ey Hakkın şâhidi yüzünü göster
Kul şehâdetinle tanınmak ister

Hakkın halilisin, habibi sensin
Gönüllerin eşsiz tabibi sensin
En güzel hutbenin hâtibi sensin
Ümmetin en büyük nasibi sensin
Aşkımın Leylası yüzünü göster
Gönül seni gözden sakınmak ister

En güzel, en üstün ahlak senindir
Cömertlikte kemâl el-hâk senindir
Şefaatte en son durak senindir
Miraç senin, Refref, Burak senindir
Sen gördün, bize de cemâlin göster
Pervâne şem'ine hep yanmak ister

Şiir,
Yazar Abdullah ARIDORU'nun derlediği
Nesil Yayınları tarafından yayınlanan
"Efendimize Şiirler" isimli kitaptan iktibas edilmiştir.


Bazı kelimelerin manası:

Pervâne: Işığın etrafında dönüp duran kelebek
Tecelli: Görünme, bilinme
Âhû: Ceylan
Visâl: Kavuşma
Maşuk: Sevgili
Ülfet: Alışkanlık
Hilkat: Yaratılış
Hüsün: Güzel, iyi
Mûcize: İnsanların yapamadığı şey
Cemâl: Güzellik
Halîl: Samimî dost
Habib: Sevgili
Tabib: Doktor
Hutbe: Dini konuşma
Hatip: Konuşmacı
El-hak: Hakikaten, doğrusu
Refref: Manevi bir binek, ince yumuşak kumaş
Burak: Binek, Cennete mahsus bir binek vâsıtası
Şem: Mum



Bu mesaj 1 kez ve en son RuMeYSa tarafından 20.04.2004 - 13:13 tarihinde değiştirilmiştir.
Ekleme Tarihi: 20.04.2004 - 13:11
Bu mesajı bildir   ((( ... ))) üyenin diğer mesajları ((( ... )))`in Profili ((( ... ))) Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
selametle su an offline selametle  
tekrar

259 Mesaj -

Kayıt Tarihi: 09.01.2004
En Son On: 29.08.2008 - 10:45
Cinsiyeti: Bayan 
Sagol bacim!!

Rabbim cümlemizi Resulüne layik ümmet eylesin!
Ve; Onun gül yüzünü görmeyi nasip eyler cümlemize INSAALLAH!!

ALLAHA emanet ol;
rabbim herseyi gönlünce versin!!

sevgilerimle..Kardesin selametle.. göz kırpma

Ekleme Tarihi: 20.04.2004 - 13:20
Bu mesajı bildir   selametle üyenin diğer mesajları selametle`in Profili selametle Özel Mesaj Gönder zum Anfang der Seite
Gast Misafir-99  
Bir ba$ka $email-i $erif

Misafir

Kayıt Tarihi: 29.03.2024
En Son On: 29.08.2008 - 10:45
Cinsiyeti: ----- 
PEYGAMBERİMİZ(S.A.V)EFENDİMİZİN ŞEMÂİLİ


Risale-i Nurda Evsaf-ı Muhammediye

Peygamberimiz (s.a.v) efendimizin mübarek vücutlarında toplanan ve Bâtınî güzelliklerine delalet eden zâhiri güzellikler; hiçbir kimsenin vucudunda toplanmamıştır. Hatta İmam-ı Kurtubî rivayet eder ki; Nebiyy-i muhterem( s.a.v) efendimizin cemalinin güzelliği temamen ortaya çıkmamıştır. Eğer dış görünüşünün bütün güzelliği görünür olsaydı, sahabe-i kiram ona bakmaya takat getiremezlerdi. Cabir bin Semüre (r.a) demiştir ki; bir mehtaplı gecede âlemin güneşi efendimizi (s.a.v) gördüm. Üzerlerinde kırmızı alacadan bir hulle vardı. Nebi (s.av) in nurlu yüzü ile aydan hangisinin güzelliği daha fazla diye; bir kere Rasulullah (s.a.v) in nurlu yüzüne, bir kere de ayın yüzüne bakmaya başladım. Allah’a yemin ederim ki, benim yanımda Nebiyy-i muhterem hazretlerinin saadetli yüzü aydan daha güzel idi.

Enes bin Mâlik (r.a) demiştir ki; ’’Rasulullah( s.a.v) efendimiz hazretlerinin boyu, çok uzun ve kısa arasında orta halli idi.’’ Bu ifadeden anlaşılan Rasul-ü Ekrem efendimizin uzuna yakın olduğuna işaret edilmiştir. Peygamberimiz (s.a.v) efendimize bakan kimse ilk bakışta onu orta boylu zannederdi.Fakat bakışını derinleştirdiği zaman Onun uzuna yakın olduğuna hükmederdi. Beyhakî ve İbn-ü Asakîr rivayet ettiler ki; Rasul-ü Ekrem (s.a.v) kiminle beraber yürüse o kimseden uzun görünürdü. İki uzun kimse arasında bulunsa ikisinden de uzun görünürdü. Tek başına olduğu zaman orta boylu görünürdü. Yine rivayet edilmiştir ki; Hazret-i Fahr-i âlem bir mecliste oturduğu zaman mübarek omuzları o mecliste oturan kimselerin omuzlarından yüksek görünürdü. Bu durum; Peygamberimiz (s.a.v) efendimizin mucizelerinden bir mucize idi. Bu mucize ile şu geçek anlatılmak isteniyordu; dış ve maddî görünüşü itibariyle ümetinden herhangi bir ferd Ona denk olamadığı gibi yaşayış ve mana itibariyle de hiçbir kimse ona denk değildir. Sahabeden Bera’ bin Âzib Peyğamberimiz (s.a.v) efendimizin güzelliğini anlatırken: ’’Asla Ondan daha güzel bir kimse görmedim’’ sözüyle ifade etmiştir.

Rasul-ü Ekrem (s.a.v) efendimizin mübarek tenlerin rengi, ne kireç gibi beyaz ve ne de esmer idi. Kırmızı ile karışık beyazdı. Anber kokulu saçları, ne tememen düz ve nede kıvırcık idi. Düz ile kıvırcık arasında vasat bir güzellikteydi. Mübarek başından omuzlarına doğru sarkmış olan gür saçları; bazen iki kulağının yumşağına kadar uzanır, bazen da kulaklarının yarısına kadar vâsıl olurdu. Bir başka rivayette ise omuzlarına kadar uzardı. Nebiyy-i Ekrem( s.a.v) âhirete göç ettiklerinde mübarek başlarında ve sakallarında yirmiden az beyazlık bulunuyordu. Peygamberimiz (s.a.v) in iki omzunun arası geniş idi. Bu;O’nun seçkin ve efendiliğinin bir nişanesi idi.

Buharî’nin Hz Ali (r.a) den rivayetinde,Hz Ali (r.a) Onun emsalsiz vucut güzelliğini şöyle anlatıyor: ’’Nebiyy-i zî-şân (s.a.v) orta boylu, mübarek elleri ve ayakları büyük idi. (Bilindiği gibi el ve ayakların iriliği erkeklerde ğüzellik ve övgü vesilesi kadınlarda ise tam tersidir.) Omuz, diz ve bilek mafsallarındaki kemikleri de iri idi. (Bu kemiklerin iriliği onun çok kuvvetli olduğunun bir alametidir) Mübarek göğüsleri pek fazla kıllı olmayıp göğüs kılları ince bir hat halinde göbegine kadar ulaşırdı. Yürüyüşlerinde sanki yüksek bir yerden aşağıya inen kimse gibi bir miktar öne eğilerek yürürlerdi. Ondan önce ve Ondan sonra Ondan daha güzel bir kimse görmedim’’ sözleriyle O yüce nebinin eşsiz güzelliğe işaret ediyordu.

Peygamberimiz (s.a.v) efendimizin pek kıymetli torunu, Hz Ali (r.a) nin oğlu İmam Hüseyin (r.a) rivayet ediyor; dedi ki: ’’Annem Fatıma-t-üz Zehra (r.anha) nın anne bir kardeşi, dayım Hind bin Ebî Hâle’den Resul-ü Ekrem (s.a.v) in hılye-i saadetlerinden sordum. Hind (r.a) Rasul-ü Ekrem (s.av) efendimizin terbiyesi altında büyüdüğü için O’nun sıfatlarına hakkıyle vâkıf ve ârif idi. Ondan bana bir şeyler anlatmasını çok arzu ediyordum. Taki Ona âit sıfatları hayalimin hazinesinde saklayıp o ahlaklarla ahlaklanayım. Hz Hasan (r.a) Peygamberimiz Âhirete göç ettiklerinde temyiz yaşına ulaşmadığı için bizzat kendisi Onun mübarek sıfatlarının tamamını muhafazaya güç yetirememişti. Bu cihetle dayısına sorarak öğrenmek istiyordu. Nitekim aynı sualleri babsı hz Ali’ye tevcih etmişti. Hz Hind peygamberimiz (s.a.v) efendimizi Hz Hasan’a (r.a) şu şekilde tavsif etti: ’’Rasul-ü Ekrem (s.a.v) haddi zatında kadr-ü değeri büyük, insanların gönlünde muazzam, kemalat ve yücelik dolu cemaline bakan kimselerin kalbinde çok büyük ve yüce idi. Yüzü,ayın on dördü gibi pırıl pırıl parlardı. Orta boyludan uzunca, zaif uzun boyludan kısa ve orta boylu idi. Mübarek saçları, kıvırcık ile düz arası idi. Saçları kendi kendine iki bölük olduğunda,o halde bırakır ve başlarının iki yanına salıverir toplamazlardı.Eğer mübarek saçları kendi kendine iki bölük olmazsa; bu durumda mübarek saçlarını ayırıp iki tarafına salmazlar, toplu bulunduğu hal üzere bırakırlardı. Tenlerinin rengi kırmızılık karışmış beyaz idi. Mübarek alınları ve alınlarının iki tarafı açık ve geniş idi. Nebiyy-i zî şân’ın kaşları, yay gibi, uzun olup, ucu zahiren birbirine bitişik, gerçekte ince bir hatla ayrı gözüne kadar uzanmış idi. Rasul-ü Ekrem( s.a.v) efendimizin iki kaşı arasında bir damar vardı ki; gadab o tamarı harekete geçirdiği zaman o damar meydana çıkardı. Gadab vaktinin dışında bu damar gözükmezdi. Mübarek burunlarının (üst tarafı, yani) kaşları tarafı birazca yüksek, üstü ince idi. Burnu üzerinde bir nur vardıki; burnunun üzerine hâkim duruyordu. (Burnun direğinin ortası yüksek, üst tarafı düz ve uc tarafı alçakca olana Araplar ‘eşem’derler) Rasul-ü Ekrem( s.a.v) efendimizin mübarek burunlarına dikkatle bakmayanlar onu ilk bakışta eşem sanarlardı. Halbuki yukarıda da işaret edildiği gibi Nebiyi zi-şan eşem degil ‘akna’idi. (Akna: Burnun üst tarafının yüksece olması anlamınadır.)

Peygamberimiz (s.a.v) efendimizin sakal-ı şerifleri büyükce; her tarafı birbirine uygun, ne düz ne de dıraz idi. Mübarek yanakları yumru olmayıp düz idi. Mübarek ağızları geniş, ön dişleri seyrekce idi. Rasul-ü Ekrem (s.a.v) efendimizin mübarek göğüslerinden saadetli göbeğine kadar ince hat gibi kıllar var idi. Rasul-ü Ekrem (s.a.v) efendimizin bütün âzaları mutedil, şerefli vücutlarında olan mübarek etleri sık olup sarkmış değildi. Özetle ifade edecek olursak, Rasul-ü zi şân efendimizin vucut etleri semizlikle zaiflik arasında idi. Mübarek karınları ile göğsü düz; yani aynı hizada olup mübarek göğüsleri geniş idi. Geçen rivayetlerde de işaret edildiği gibi iki omuz arası geniş, mafsalları toplayan kemikleri iri idi. Mübarek âzaları, elbisesini çıkardiğı zaman gâyet nurlu pırıl pırıl parlardı. Vücudunda; mübarek iki memeleri ve karnında, göksünden göbeklerine varıncaya kadar ince bir hat gibi uzanmış olan kıllardan başka kıl yok idi. Rasul-ü Ekrem (s.a.v) efendimizin kollarında, omuzlarında ve göksünün üst taraflarında çok kıl vardı. Bileğinin iki yanında bulunan yumru kemikleri uzun el ayası geniş idi. (Malum olduğu üzre,el yasının genişliği cömertlik alametidir) Resul-ü Ekrem (s.a.v) efendimizin mübarek ellerinin ve ayaklarının parmakları kalın elleri ve ayakları büyükce; mübarek parmakları mutedil olmak üzere uzunca idi. Mübarek ayaklarının altı yerden yüksekce, üst kısmı düz olup üzerlerinde kir yarık ve yırtık yok idi. Resul-ü Ekrem (s.a.v) efendimizin mübarek ayaklarının eti hafif, üstü ziyade düz olduğundan su dökülse üstünde durmayıp iki tarafına akıp giderdi. Yürüdükleri zaman ayaklarını yerden kuvvetle kaldırırlar, istedikleri tarafa yönelirler, sağ ve sollarına meyletmiyerek bir miktar ön tarafa doğru eğilirlerdi. Rasul-ü zi şân efendimiz yürürken ayaklarını yere vurmadan vakar, sükünet ve tavazu ile yürürlerdi. Yürüyüşleri süratli adımları uzun idi. Sanki yer ayakları altında dürülürdü. Yürüyüşleri süratli, adımları uzun olmakla birlikte, yürüyüşleri vakar üzre olup acele değildi. Resul-ü Ekrem ( s.a.v) efendimiz bir şeye teveccüh ettikleri zaman, bütün beden, endam ve tenleri ile yönelirlerdi. Sebebsiz etrafına bakınmaz, ön taraflarına nazar ederdi. Yer yüzüne bakışları gök yüzüne bakışlarından daha çok idi. Yer yüzüne bakışları nihayet tavazuları, ziyade hudu’ ve huşularından ve Cenab-ı Haktan ziyade hayalarından dolayı idi. Resul-ü Ekrem (s.a.v) efendimizin mubah olan şeylere yüce bakışları göz ucu ile idi. Ashab-ı kiramı ile beraber yolculuk ettikleri zaman, ashab-ı kiramını korumak ve himaye etmek; zaiflerini gözetmek ve fakirlerine yardımcı olmak için kendileri hepsinin ardınca yürürler, karşılaştığı kimselere selamı ilk önce kendileri verirlerdi. (Bu şekilde ilk önce selam vermek tavazu sahiplerinin âdetidir.)

İbn-ü Abbas (r.anhüma) nın rivayetinde, Rasulullah (s.a.v) efendimizin şemâilinden yukarıda geçen rivayette tafsil edilmeyen mübarek dişleri hakkında ise şöyle demiştir: ’’Rasulullah (s.a.v) efendimizin ikisi üstünde ikisi altında olan dört mübarek ön dişleri seyrekce ve gâyet berrak olduğundan; konuştukları zamanda o dişler inciler gibi görünüp aralarından nur çıkardı.

Nübüvvet mührü hakkında gelen rivayetler ise yukarda naklettiğimiz rivayetler gibi Muhammed Râif efendinin Muhtasar şemâil-i Şerif tercemesinde şöyle anlatılmaktadır: Hatem-ül Enbiya (s.a.v) efendimizin geçmiş semavi kitaplarda nübüvvet mührü ile sıfatlanması ve ehl-i kitap yanında Âhir zaman peygamberinin nübüvvet mührü ile belli olmasından, mübarek cisimlerinde nübüvvet mührü ortaya çıkmıştır. Sahabe-i kiramdan Sâib bin Zeyd (r.a) dan mervidir ki şöyle dediler: ’’Hâlem beni alıp Peygamber (s.a.v) in huzuruna götürdü ve ’’Ya resulellah! Hemşirezademin ağrısı var dedi. Rasulullah (s.a.v) lutfen seâdetli elleriyle benim başımı sığadı, benim için bereketle duâ buyurdu ve abdest aldı. Derhal benden acı son buldu. Hazreti peygamber (s.a.v) in abdest suyunun geri kalanından içtim ve edebe riâyet için mübarek arkaları tarafına durup nübüvvet mührüne baktım. O nübüvvet mührü, o saadetli cismin iki kürekleri arasında idi. Damat ve gelin için olan cebinliğin düğmesi mikdarı idi. (Bu düğmeler gümüşden veya ibrişimden keklik yumurtası büyüklügünde olur) Cabir (r.a) ın rivayetinde ise Hz Cabir Nübüvvet mührünü şu şekilde açıklamaktadır: ’’Ben rasulullah (s.a.v) efendimizin iki omuzu arasında bulunan Nübüvvet mührünü gördüm, Kırmızıya çalar güvercin yumurtası büyüklüğünde bir ben idi.’’
_______Kaynaklar___________________________

Muhtasar şemâil-i Şerif tercemesi.Muhammed Raif efendi
Ekleme Tarihi: 21.04.2004 - 13:49
Bu mesajı bildir   zum Anfang der Seite
Pozisyon düzeni - imzaları göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   sonraki konu

Kategori Seç:  
Sitemizde şu an Yok üye ve 2059 Misafir mevcut. En son üyemiz: Didem_


Admin   Moderator   Vip   Üye ]

Hayırlı ömürler dileriz.    Bu üyelerimizin doğum günlerini tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu bir ömür dileriz:
kaykaan (57), safak-50 (60), nazlinazende (45), sena_55 (49), NEWYORKER (50), hazan44 (39), RaMaZaN050 (34), KONVEYÖR (47), arefenur (52), mehmet4467 (42), hasret44 (39), turancihan (48), sevgikusu (37), kul_bahri (58), ser_kan (47), ssessiss (36), Seyyidmehmet (47), Ata01 (52), sempatik_cd (43), ebubekir1989 (35), M.EFE (50), sam@ (42), ozgurozakinci (47), garibcahil (46), muhacir-i muham.. (40), Osman50 (70), kanka_konya (36), hkurt (60), haliime (45), mrasitalas (40), hayýrsev.. (58), zekitatari (67), y_turan (39), doctor (41), koylu (63)
24 Saatin Aktif Konuları
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 1.12199 saniyede açıldı