lopinavir ritonavir stromectol fluvoxamine budesonide generique colchicine naprosyn natyl nebilet neggram negram nemexin neo stediril neoral neurolithium neurontin neurotop nexium nimotop nivaquine nizoral cream nizoral nolvadex nootropil norflocine norlutate noroxin norsol nortrilen norvasc norvir novonorm nyolol ocuflox oculastin oftan olmetec plus olmetec omix omnicef onymax optivar orelox orfiril osiren otrivin rhume des foins oxsoralen
     
     

0
0
0
0
Forum Giris Giris Üyeler Ekibimiz Arama
Toplam Forum: 69     ***     Toplam Konu: 30100     ***     Toplam Mesaj: 148193
  
  Beni hatırla
Forum Anasayfa » SERBEST KÜRSÜ » Modern Kentin Tapınakları

önceki konu   diğer konu
1 okunmamış mesaj mevcut (Acik)
Sayfa (1): (1)
Gönderen
Mesaj
Muhtazaf su an offline Muhtazaf  
Modern Kentin Tapınakları
Moderator


4254 Mesaj -
Modern Kentin Tapýnaklarý
Mitolojik motiflerin hâkim olduðu büyüleyici(!) mabedlerden bahsetmiyorum. Kocaman cüssesi ve sessizliði oranýnda devasa bir anlamsýzlýðý iþaretleyen Buddha heykelinin oturduðu mekânlardan da bahsetmiyorum. Kastým, bir takým dini ritüellerin icra edildiði, kutsallýk halesiyle kuþatýlmýþ yapýlar hiç deðil. Hele hele Rasul (as) uygulamasýnda ‘hayatýn merkezi’olan “mescid” aklýma bile gelmiyor. Kastým ‘daha yeni bir þey’. Gayba ve tevhide iman konusunda gerekli zahmeti sergilemeye yanaþmadýðý için, elinin altýnda bulunanýagladaha somut olanýgöz kırpma mutlaklaþtýrma, ilahlaþtýrma hususunda mahir olan âdemoðlunun, bu tavrýnýn, yaþadýðýmýz dönemde aldýðý biçimden bahsediyorum. Ýbadetlerin uygulama alaný anlamýnda ilk olarak akla az yukarýda deðindiðimiz mekânlar gelir. Oysa modern zamanlar dediðimiz tarihin bu evresinde durumun pek de böyle (ibadetin mekân endeksli) olmadýðýný, haftanýn bir günü o da mensubu bulunduðu hristiyanlýkla mevcut göbek baðýný korumak/hissetmek adýna gelen Hýristiyanlarýn doldurduðu kilise veya emekliden sonrasýný Yaratýcýsýna ayýranlarýn sayýsal çoðunluðu teþkil ettiði camilerimiz gösterecektir. Gerek küresel ölçekte gerekse yerel ölçekte yaþanan deðiþim, dönüþüm veya dayatmalar insanlarý bu mekânlardan uzaklaþtýrdý, vesselam. Kâh din vicdanlara ve camilere hapsedilmeye çalýþýldý kâh bilimsellik, pozitivizm adýna dini kurumlar(kilise) kerih gösterildi. Bunlarýn doðruluðu yanlýþlýðý bir yana, bir vakýayý tespit etmek adýna denebilir ki; en azýndan bazý ibadetlerin yapýldýðý bu mekânlarý ýssýz býrakanlar kendilerine yeni kutsallar ve bunlara ait ritüelleri tatbik ettikleri mekânlar icad etmekte gecikmediler. Elbette ki Müslüman birey için, hayatýn her alanýnda ve her zaman, imanýnýn gerektirdiði her tavýr ve eylem ibadet hükmündedir. Fakat biz daha çok ibadetin mekânla iliþkisinden, mekân içre aldýðý biçimden söz ediyoruz. Yani inanýlanýn icra edildiði mekânlar… Bu anlamda yeni bir þeyden, baþka bir dünyadan bahsediyorum ben. Adanmanýn ve adananlarýn kýblesini þaþýrdýðý; hayatý deðerli, insan tekini erdemli kýlacak kýstaslarýn çok hýzlý alt-üst oluþlar yaþadýðý bir dünyadan… Hayata anlam katacak deðerlerin, menfaat ve sadece bu dünya (mevcut) eksenli bir zeminde tanýmlandýðý bir dünya… Öyle bir dünya ki, “en iyi” olmak için neslini yarýþtýran, eþref-i mahlukat olmaya aday fertlerini baþka baþka þeylere adayanlarýn dünyasý. Çocuklarýn kutsandýðý ve bunun en somut örneklerinin eðitim(!) kurumlarýnda bolca görüldüðü bir dünya. Öyle ki bu dünyada, rakamlara endekslenmiþ haysiyetiyle “kazanmak”; rakamsal anlamda daha yukarýdakine ulaþmaya karþýlýk gelirken, “kaybetmek” ‘arz üzerinde iþe yaramazýn teki’ olmak anlamýna gelmektedir. Verili, çabucak geçen dünya metaýný temel hedefi olarak belirlemiþ ve günün deðerlerine göre tanýmlanmýþ bir alanda “en iyi” olmak ya da baþarýlý olmak mevki, servet, fiziki güzellik gibi görece zinetlerden payýnýzýn çok olmasýný ifade ederken, baþarýlý olmak da tam tersi anlama gelmektedir. Baþarýlý olmak böyle anlaþýlýnca haliyle baþarýya(!) ulaþmanýn yol ve yöntemi de ayný gaye mucibince tespit edilmektedir. Hele hele içinde yaþadýðýmýz ve üçüncü dünya sýnýfýnda yer verilen bir ülkede bu durum daha belirgin ve baskýn bir gerçeklik, handiyse hayata ana rengini veren bir iþleyiþ halini almaktadýr. Örneðin, ÖSS gibi derde devadan gayrý her þeyi barýndýran bir husus eðitim sisteminizden, “adam olma”nýn ölçüsü olmaya kadar etkisini gösterebilmektedir. Ayný þekilde ülkede çýkan hemen her gazetenin -misyonuyla alakasýz da olsa- soru kitapçýklarý vs. daðýtmasýndan, ikinci bir okul olan ve genç dimaðlarýn adeta yaþamalarýna fýrsat tanýmayan kurumsal fýrtýnaya(dershaneler dünyasýgöz kırpma sebebiyet vermesine kadar her alanda kendi aðýrlýðýný hissettirebilmektedir. Oysa bu çarpýk anlayýþ hayatýmýza bu kadar egemen, nesle biçim vermenin bir aracý olmamalýydý... Mallarý ve evlatlarý birer fitne(imtihan vesilesi) addeder Kur’an.(8/28) Sýnanacaðýmýzý haber verir bize. Malýn ve evladýn zebunu olmaktan sakýndýrýr bizi. Malý, vahyin iþaret ettiði alanda deðerlendirmeyenin/sarfetmeyenin akibetinden bahseder(28/76-82). Lakin ondan önce malý mutlaklaþtýrmanýn kiþiyi, “bunun kendisini ebedi kýlacaðýný zannetme”ye(104/3) iteceðini ve sahip olduðu her ne varsa “kendi þahsi becerisinin ürünü olduðunu”(28/78) düþünmeye götüreceðinden bahseder. Malý mutlaklaþtýranýn, diðer bir ifadeyle onu ilahlaþtýranýn bu tavrýnýn, onunla Yaratýcý arasýndaki baðlarý koparmak ve aþaðýlarýn aþaðýsýna düþmekle sonuçlanacaðýný “kendini müstaðni görmek”(96/6-7) þeklinde iþaret eder bize. Peki, ayný þey ‘evlat’lar hususunda nasýl cereyan eder? Ebeveyn-evlat iliþkisinin farklý görünümlerine rastlayabiliriz Kur’an’da. Peygamber bir babanýn iman etmeyen evladýndan tutun da yine bir peygamber olan babasýnýn Rabbine kayýtsýz þartsýz teslim olan evladýna kadar. Ancak bir örnek daha var ki, bizi aðýrlýklý olarak o ilgilendirmektedir. O da Yakup’un(as) oðullarýna vasiyeti ve Lokman’ýn(as) oðluna nasihatidir. Þirk uyarýsýndan baþlayýp yürüyüþe ve hatta konuþurken ses tonunun ayarlanmasýna kadar seyreden bu nasihat, bir nesle asýl verilmesi gerekenlerin en güzel örneðini ve metodunu vermektedir bize.Bunlar ALLAH’ýn gösterdiði en güzel ve olmasý gerekeni iþaret eden örnekler. Yukarýdan beri bahsetmeye çalýþtýðýmýz sorunun temelinde bu seçkin örneklerin anlaþýlmamýþ ve pratiðe aktarýlmamýþ olmasý baþat role sahiptir. Bunun yanýnda Hadid Suresi’nde geçen ve anlamsýz bir yarýþa iþaret eden þu ayet konumuzu daha yakýndan ilgilendirmektedir: Bilin ki, dünya hayatý ancak bir oyun, bir eðlence, bir süs, aranýzda karþýlýklý bir övünme, çok mal ve evlat sahibi olma yarýþýndan ibarettir. (Nihayet hepsi yok olur gider). Týpký þöyle: Bir yaðmur ki, bitirdiði bitki çiftçilerin hoþuna gider. Sonra kurumaya yüz tutar da sen onu sararmýþ olarak görürsün. Sonra da çer çöp olur. Ahirette ise (dünyadaki amele göre ya) çetin bir azap ve(ya) ALLAH'ýn maðfiret ve rýzasý vardýr. Dünya hayatý, aldanýþ metaýndan baþka bir þey deðildir. Çocuðun þahsiyetinin þekillenmeye baþladýðý ve ilk eðitimini aldýðý ailede, ebeveynden çocuða yönelen her eylem, tavýr veya tepki bu þekilleniþin yönünü ve niteliðini belirleyecektir. Bu yüzden önceki nesilden(ebeveyn) aktarýlanýn “ olmasý gereken” e yakýnlýðý oranýnda gerek ferdi gerekse içtimai bünyede dengeli ve maslahatlarý saðlayýcý/saadet saðlayýcý bir hayat can bulacaktýr. Aksi takdirde bugün bizde olduðu gibi, bu neslin yaþadýðý fasit daire gün be gün semirecektir. Bu da imalat hatasý fertlerden oluþan bir neslin türemesine sebebiyet verecektir. Dolayýsýyla bu kusurlu düzen de sürüp gidecektir. Kur’an’ýn “sizin için fitnedir” nitelemesi, belki de “Sizi ALLAH’ý zikretmekten alýkoymasýn”(63/9) yönünde bir uyarýdýr. Lakin gelin görün ki, ALLAH yolunda olma gayreti taþýyan insanlar (müslüman aileler), çocuklarýna sunulan ve sadece bu dünyadaki mevkilerini saðlamlaþtýrýcý hedeflerde yine en büyük destekçileri olmaktadýrlar. Bu hedeflerin hangisini biz belirledik, hangisi hangi hassasiyetimizin ürünü? Üniversite kapýsýnýn önünde kýzýnýn baþýndaki örtüyü çekip de “Ben sana bir sürü para akýttým okuyasýn diye!!!” diyerek okulun kapýsýndan içeri iten cami hocasý baba kimi temsil ediyor? “E ne yapalým, çocuðumuz çok zeki, bugüne kadar hep dereceyle geçti. Üniversiteyi okumazsa psikolojisi bozulacak, göndermekten baþka çaremiz yok” diyen anne çocuðunun iyiliðini mi düþünmektedir? “Büyüyünce ne olmak istiyorsun?” sorusuyla baþlayan serüvenin, sorunun muhatabý olan çocuklarýmýzýn rotasýný hangi dünyaya doðru çevirdiðini kaçýmýz düþündük? Rýzk ve kader konusunda þuurlandýrýlmamýþ bir zihinde hangi dünyalarýn hayaline ýþýk yaktý? Tevekkül belletilmeden sorulan bu soru hayatýn garantisini nerde aratýr oldu çocuklarýmýza? Þahsiyetli olmak kaç zihinde “doktor olmak, mühendis olmak...” diye yankýsýný buldu? Kanaatimce, bu soru karþýsýnda alýnan ve aslýnda beklenen, öðretilmiþ cevaplarýn hangi insan tipine gebe olduðunu pek hesap edemedik. Hiç unutamadýðým bir sahne: Ýlkokul bire giden bir çocuk... Küçük bir þakalaþmadan sonra zihnini deþmek ve yaptýðý iþin farkýnda olup olmadýðýný ölçmek adýna bir soru sormuþtum: — Neden okuyorsun, niçin okula gidiyorsun? — Büyüyünce hiç kimseye muhtaç olmamak, hayatýmý garanti altýna almak için... Evet, bir hayli zamandýr “hayatý garanti altýna alma”nýn ancak okumakla(!) mümkün olduðu belletildi nice nesillere. “hayatý garanti altýna almak” ne demek; bu apayrý bir tartýþma konusu. Ancak okumak gibi, insana gerçek deðerini kazandýracak bir eylemi böylesi ne kastettiði çok da anlaþýlmayan ifadelere/gayelere endekslemek bir neslin ipini çekmek deðildir de nedir? Haftanýn beþ günü bilgi aktarýla aktarýla sersemleþen çocuklara, bu yetmiyormuþ gibi bir de haftasonunda nefes alma fýrsatý býrakmamak hangi amacýn ürünüdür? Ebu Hanife gibi insanlar küçük yaþlarda Kur’an’ý hýfzetmiþken; bugün üniversiteye baþlayanlarýn bile “elif-be”yi bilememesinin sorumlusu kimdir? Hadid Suresi’nde ifadesini bulan “övünme yarýþý”nýn en kesif halini yaþýyoruz. Bu anlamda bir evlat, diplomasýný aldýðý üniversitenin cazibesi oranýnda gurur sebebi olurken, deneme sýnavýnda baþarýsýz olan evlat utanç vesilesi olabilmektedir. Çocuklarý üzerinden yarýþan ailelerin türemesi iþin ehemmiyetini gösterecek boyuttadýr. Bir an evvel “iki kere iki” ya da H2O ile karakterin oluþmadýðýný hatýrlamak zorundayýz. Sýrf üniversiteye hazýrlanýyor diye çocuklarýmýzýn etrafýný dokunulmazlýk duvarlarýyla örmekten, yüklenmeleri gereken sorumluluklarý ertelemekten vazgeçmeliyiz. Periyodik cetveli su gibi bildiði halde yaratýlýþýn kimyasýný kavramaktan uzak büyüyor evlatlarýmýz. Bu baðlamda Hz.Ömer ile çoban çocuðun hikâyesini hatýrlamak bile çok yardýmcý olacaktýr bize. Elbette bu söylediklerimizin istisnalarý vardýr. Ancak kimi Müslümanlarýn da bu konuda zaaf gösterdikleri kanaatindeyim. Günün popüler eðilimlerine yenilmek en çok þahit olduðumuz durum iken, maalesef ki bunun karþýsýnda özgün ve dik duruþ, insan öðüten bu süreçten farklýlaþmak o kadar da yaygýn ve yürürlükte olan bir þey deðil. Kur’an okuyan anne babalar, neye yeniliyorlar ki çocuklarýný dershanelere, kurslara kaydettirmenin telaþýný önceliyorlar? Kim tarafýndan tasarlandýðý belli olmayan(!) ütopyalar uðrunda neslini koþturmak neyi garanti altýna almak için? Kanaatim o ki, neredeyse tüm fertlerini ayný istikamete koþturmak köleleþmenin ilk iþaretidir. Farklý mizaç, yetenek ve beklentileri olan insanlarý ‘ayný kulvarda’ yarýþtýrmak “tek-tipleþtirmek”ten baþka bir þeye hizmet etmeyecektir. Zihinlerin ve çabalarýn yönlendirildiði hedeflerin kýsýr ve günü kurtaran nitelikte oluþu bir yana, yaþamak için aslýnda birer araç olan olgularýn (meslek, iþ, kariyer...) hayatýn en büyük/öncelikli amacý kýlýnmasýnýn yaptýðý tahribata, her geçen gün artan oranda neslimiz üzerinden þahit olmaktayýz. Ve bu süreç derinleþtikçe korkarým ki Müslümanlar, kendi deðerleri üzerinden yarýný inþa etme imkanýný kaybetmeye devam edeceklerdir. Tüm bunlara raðmen geri dönüþ veya bu gidiþe bir dur deyiþ mümkün müdür? Evet mümkündür! Yapýlmasý gereken evvela, modern hayatca bize ‘sunulan’dan çok, ‘istenen’(ALLAH’ýn bizden istediði) üzerinde çabalarýmýzý yoðunlaþtýrmaktýr. Bunun için de ne kadar kuþatýlmýþagla!) olursak olalým, imkanýmýz ne kadar kýsýtlýagla!) olursa olsun bunun bizim için mukadder olmadýðýný bilmeliyiz. Fesadý yaygýnlaþtýran bu sürece çocuklarýmýzý teslim etme lüksümüz olmadýðý gibi yeterince irdelemediðimiz ‘kendi beklentilerimizi’ dayatmaya da hakkýmýz yok. Küçük düþünmeye alýþtýrýlmýþ bireylerden büyük iþler beklemenin beyhudeliðini kavramalý ve çocuklarýmýzýn ufkunu ALLAH’a kulluktan yana olabildiðince geniþ tutmalýyýz. Bu hususta da olabildiðince cesur kýlmalýyýz onlarý. Unutmayalým ki “Baþka bir dünya mümkün!”. En önemlisi, dünya-ahiret dengesini kurabilecek donanýmla yetiþtirmeli ama asýl hayýrlý olanýn ahiret olduðunu(93/4) zihinlere, kazýnmayacak en büyük not olarak düþmeliyiz. Ahiret için dünyayý hiçe saymak elbette ki yanlýþ; bu noktada da dünyayý deðerli kýlacak þeyin ‘ilim’ olduðu kendi isimleri gibi belletilmelidir. Son söz Ebu Bekir’in(ra): “Bir toplum ALLAH yolunda cihad misyonunu terk ederse onlarýn üzerine mutlaka alçaklýk, zillet damgasý vurulur. Bir kavim içinde çirkin hayasýzlýklar yaygýnlaþýrsa, yüce ALLAH onlara yönelik musibetleri genelleþtirir…” M. Turan Çalýþkan



Mesaj 2 kez düzenlendi. En son Muhtazaf tarafından, 09.10.2011 - 21:41 tarihinde.
Gönderen: 04.11.2010 - 02:19
Bu Mesaji Bildir   Muhtazaf üyenin diger mesajlarini ara Muhtazaf üyenin Profiline bak Muhtazaf üyeye özel mesaj gönder Muhtazaf üyeyi arkadas listeme ekle Yukari
Pozisyon - İmzalar göster
Sayfa (1): (1)
önceki konu   diğer konu

Lütfen Seçiniz:  
Şu an Yok üye ve 581 Misafir online. En son üyemiz: Didem_
2243 üye ile 29.03.2024 - 11:40 tarihinde en fazla ziyaretçi online oldu.

[Admin | Moderator | Kıdemli Üye | Üye]
Dogum Gününüzü Tebrik Ederiz    Doğum gününüzü tebrik eder, sıhhat ve afiyet dolu ömür dileriz:
fatihyenturk (46), kurtalanli (46), esmabanu (48), _LaL_ (36), !MesuD! (43), refya (45), þemsinur (69), dervis-9 (49), birparcaozgurlu.. (38), nuresmin (46), ankebut-57 (37), yassokiz (40), hamiyet (49), HeDo (35), gncmostar (38), ahmett25 (43), __peri__ (35), utkucan (44), mtbc (50), vuslat21 (44), bekir bora (37), CUNDULLAH (42), Bursa1975 (49), *~Beyaz_Gul~* (50), kazimsagir (42), Allah_korusun (39), Seyfo1 (55), gönülverumeysa (38), AKCAYLI10 (52), eoguz (39), cananaa (44), hicret14 (32), kemreluk (54), yunuss (54), ethem82 (42), Muhammed Rasid (47), akifd (38), özsu (39), serdar024 (43), htly (54), seferad34 (41), osmanlý (63), prenses (55), karakiz86 (38), Kutuptaki_Karan.. (42), Ufuk.S (), Davidoksen (37), aybalam (61), burak_sevgili (30), ömer küçükali (52), seyirdefteri (47), birsenkopuz (50), erdemli (35), safsofi (59), omer_yildirim (43), dialoginternet2.. (46), ALLAH_IN_ASLANI (54), sensiz_olmuyor (38), hasret81 (43), ismailkurt (60), Selam86 (38), mesudturan (43), ENGIN00 (45), mukadder (47), levyavuz (41), cecen3603 (), hnf (36), rabia 74 (50), son-sozum (48), DünyadakiGaflet (36), cog21 (55), yavuz37 (47), tubanur (49), nicknack (46), mhyd (51), rujhat (43), davut05 (49), mercan68 (57), ERSIN SELVI (49), cengizozkulluk (), hicret61 (51), nurefsan_ (50), yilmazgovdeli (74), Mollaislam (38), ozan ataþ (36), hasim20 (40), sakird (58)
Son 24 saatin aktif konuları - Top Üyeler
0

Copyright © ((( RAVDA.net )))  *  İrtibat   *   RAVDA Reklam Servisi   *   Tüm hakları saklıdır, izinsiz alıntı yapılamaz.
Sitemizde yayınlanan imzalı yazıların içeriğinden yazarları, forum ve yorumlardan ekleyen şahıslar sorumlu olup, kesinlikle sitemiz sorumlu değildir.
© by ((( RAVDA.net )))

Sayfa 0.56275 saniyede açıldı   

Reklamlardan
RAVDA sitesi
hiçbir şekilde
sorumlu değildir.